Bugünlerde kulaklarımızda bir fabrikanın sabah düdüğü gibi çınlıyor ihanet sözcüğü; hainlik, öfkeli, hırçın, her şeyi karartan isli bir duman gibi yayılıyor ülkemizin üzerine.
İhanet doğal değildir, yalnızca refleksif bilince sahip olanın, yani düşünebilen, söz verebilen ve bu sözü bile isteye çiğneyebilen insan yapımı bir eylemdir. İnsanlar olarak yazılı olduğu kadar yazılı olmayan, görünmeyen toplum sözleşmesi gibi anlaşmalarla da yaşarız. Birbirimizle bağlarımız vardır. Bu anlaşmalar, bağlar, dostluk denilen sıcak sohbetler kadar yalın ve basit, yurttaşlık denilen devasa çarkın dönmesi kadar karmaşık ve etraflı olabilir. İşte, ihanet, bu bağların, tek taraflı olarak alçakça koparılması ve bu anlaşmaların tek taraflı olarak alçakça feshedilmesidir.
İhanet, basit bir yalan ya da güvenin sıradan bir kaybı değildir. O, en karanlık çelişkilerin, bencilliğin ve korkunun paslı dişliler arasında öğütülmesinden arta kalan bir atıktır. Tıpkı ağır endüstriyel atıklar gibi o da insan ilişkilerinin suyunu zehirler, havasını kirletir.
İhanete uğradığınızda, kendinizi bir anda soğuk, rüzgârlı bir sokakta, tüm kapılar yüzünüze kilitlenmiş halde bulursunuz. Şimdi ülkemizde sıkça yaşadığımız gibi. Şimdi, ülkemizin sıkça yaşadığı gibi!
İhanet eden kişiye hain denir. Hainler, bağların, ilişkilerin amacını, kendi çıkarının kara sularında boğan, diğerlerini sadece bir araç, bir basamak taşı olarak gören insanlardır. Bir hainin yüzü, ihanetin keskin kılıcıyla ikiye bölünür, bu yüzden her hain ikiyüzlüdür. Bu kanayan ikiyüzlülük, hainin bütün bedenini irine boğup çürütür. Bu yüzden her hain, çürüyen bedenler, çürüyen zihinlerle yaşar!
İhanet, çoğu zaman bireysel bir kötülükten ziyade, toplumsal bir çürümenin, eğitimsizliğin, yani cehaletin ürünüdür. İhanet, kısa vadeli, sefil bir rasyonaliteyle hareket eder. Hainler, uzun vadeli rasyonalitenin ve güvenin sağladığı zenginliği, ihanetin anlık çıkarı için bir paçavraya satar. Ya da daha önce işlediği, bedelini ödemediği bir suçun üstünü, yeni bir ihanetle örtmeye kalkar. Siyasetin kirli koridorlarında gördüğümüz o insanlıktan çıkmalar, bu yüzden yaşanıyor işte! Bu yüzden insanların, yurttaşların umutlarıyla oynanıyor.
Kötü mü oluyor peki? Hayır, gayet iyi oluyor, ülke tarihimizde hiç olmadığı kadar temizleniyoruz, kimin ne olduğunu gayet iyi görüyoruz artık!
Hainlerin istisnasız hepsi korkak birer narsisttir. Kendi küçüklüklerinin ağırlığı altında ezilerek bu ezikliklerini kendilerinden üstün gördükleri kişilere ihanet ederek telafi etmeye çalışırlar. Bu yüzden bazı ihanetler aktif bir eylem değildir, aksine çoğu zaman bir haksızlık karşısında çıt çıkarmamanın, o utanç dolu suskunluğun da adıdır ihanet.
İhanet kötüye ilişkin kötünün bir eylemidir. Çünkü iyi olan ihanet etmez, edemez! Nasıl ki fabrikadaki bir dişli, kendi dönüş yönünün tersine hareket etmeye zorlandığında bozulursa, iyi olan da kendine aykırı hareket etmeye çalıştığında bozulur. İyi insan, erdemle yoğrulmuş bir karaktere sahip olan insandır. Karakteri olandır. Karakteri olanlar ihanet etmez! Çünkü her karakter, ihanetin kısa vadeli kazancının, uzun vadede herkes için, en çok da kendisi için devasa bir yıkım olduğunu apaçık bilir. Bu yüzden ihanet edenin karakteri olmaz! Hainlerin karakteri olmaz! Hainler, karaktersizdir!
İhanet, toplumsal dokunun en ince ipliklerini koparan bir makine gibidir. Sadece ihanete uğrayanı değil, etraftaki herkesi, her ilişkiyi zehirler; güven denen temel toplumsal duyguyu yerle bir eder. Bu yüzden hainlerin yegâne yaşam duygusu, kendilerine ne zaman ihanet edileceğini beklemenin korkusudur. Bu yüzden her hain, tüm yaşamını ihanet sırasının kendisine gelmesini beklemenin eziyeti altında geçirir. Bu yüzden hainler, bir an bile mutlu olamaz, bir tek şeyi bile sevemez, asla gerçek bir dost edinemez! Her biri kendi karanlığında boğulur gider, kendi gibileriyle geldiği gibi gider! Şu hâlde telaşa mahal yok: geldikleri gibi gidecekler!
İhanet, affedilmez olandır! Hatalar, yanlışlar, cehaletler affedilebilir belki. Ama bilinçli bir tercih olan ihanet, bile isteye kötülük yapmak demek olan ihanet, asla affedilemez! İnsanlığın karanlık labirentlerine bilerek ve isteyerek girilmiş bir yoldan çıkış yoktur! O yoldan sizi çekip alacak hiç kimse de yoktur! Çünkü en önemli erdemlerden biri, affedilmemesi gerekenleri affetmemektir! Bu yüzden hainlerin zannettiğinin aksine ihanet, bir seçenek değil bir YOK OLUŞTUR!
***
İyiliğin naif bir duygu değil, en berrak, en disiplinli cesaret olduğunu haykırmak gerekiyor bugünlerde. Duymak istemeyen kulaklar işitsin diye. İhanetin her türlüsüne, onun soğuk ve karanlık ruhuna karşı isyan bayrağını her zamankinden daha yükseklerde dalgalandırmak gerekiyor. Çünkü bugün gri alan diye bir yer yok! Ya ihanetin karanlık döngüsünde bir hain olacaksınız ya da aydınlık, dürüst bir dünyanın inşasına katılan cesur bir karakter. Bu ülkenin yeterince karakterli insanı var! Bu ülkenin karakteri var!
İhanet, kötülüğün en iğrenç tezahürüdür! Ve iyi, kötüye asla teslim olmaz!