Düşünme aralıkları açmak için
Ali Apaydın
Son Köşe Yazıları

Düşünme aralıkları açmak için

30.10.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Politika üretimi, derinlemesine düşünülmüş temel ilkeler etrafında şekillenen bir süreçtir. Bugün ülkemizdeki politika üretimleri böyle bir süreç olmaktan çıkarılıp anlık gelişmelere verilen tepkilere hapsedilmeye zorlanıyor. Kasıtlı olarak yapılıyor bu: faşizm meraklısı bir iktidar ve şürekasının zihinleri allak bullak ederek ‘demos’u (halkı) teslim alma girişimi.

Defalarca dile getirdiğim gibi bugün açık, apaçık bir faşizm yaşıyoruz. Kuşkusuz 21. yüzyıla özgü bir faşizm bu. Hukukun linç edildiği ve linç edilen bu hukuk tarafından iktidara muhalif kim varsa bir bir tutuklanıp hapse atıldığı, muhalif her kuruma tek tek kayyım atanarak el konulduğu bir dönem. Öyle ki, seçimle gelmiş belediye başkanları bunun en başında yer alıyor; belediye başkanları iddianame olmadan tutuklanırken belediye yönetimlerine ikiyüzlülük transferleri ya da meclis aritmetiği üzerinden el konuyor.

Peki, böyle bir dönemde ne yapmalıyız? Bu yakıcı soruya derhal yanıt vermek gerekiyor ve bu yanıtın asla sadece sözde kalan, gölgelere nutuklar atan bir şekilde değil, bizzat eylemde kendini gösteren, eylemle kendini var eden bir şekilde verilmesi gerekiyor.

EYLEMEYİ ÖĞRENMEK  

21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirmek üzereyiz. Yani faşizmle ilk kez tanışmıyoruz, onun ne olduğunu 1930’ların ve 1940’ların İtalya’sından, Almanya’sından ve çok daha uzun ömürlü bir şekilde ayakta kalmış İspanya’dan gayet iyi biliyoruz. Şu hâlde, ona karşı ne yapmamız gerektiğini de gayet iyi biliyoruz demektir, çünkü gayet yeterli çözümlemeler yapıldı bu konuda. Demek ki, tek yapmamız gereken, hatırlamak ve hatırlatmak! 

Hatırlayalım; faşizm, korkudan beslenir, herkesi korku hapishanesine tıkmak için canhıraş bir şekilde çalışır. Burada korku hapishanesi hem fiziksel hem de zihinsel bir hapishanedir. Fiziksel hapishanelerin ne şekilde kullanıldığına bugün fazlasıyla tanık oluyoruz. Ancak zihinsel hapishaneleri de hatırlamamız gerekiyor, her bir duyarlı yurttaşın içine tıkılmaya çalışıldığı zihinsel hapishaneleri.

Hatırlamamız gerekiyor; Mussolini, Hitler, Franco dönemleri bittikten sonra bu dönemleri sorgulayan insanlar, en yakıcı sorularını faşist yönetimde yer almış, faşizme destek olmuş kimselere değil, faşizm altında korkmuş, pısıp kalmış ve sesini çıkarmamış filozoflara, aydınlara, yazarlara, gazetecilere, akademisyenlere ve toplumun önde gelen eğitimli insanlarına sormuştu. Haklı bir soruydu bu! Eğitimli insanlar, yani ne olup bittiğini bilen bu insanlar, nasıl olur da faşist bir yönetime karşı halkı aydınlatmaz, tek bir bildirge yayımlamaz, tek bir eylemde bulunmaz, verilen mücadeleye katkı sağlamazdı. Ve faşizm dönemi bittikten sonra, hiçbir şey olmamış gibi yine felsefe yapmaya, romanlar, şiirler, öyküler yazmaya, gazetecilik mesleğini sürdürmeye devam edebilirlerdi, etmişlerdi?..

Yanıt basit, çünkü bir araya gelmeyi başaramamışlardı. Politikacılar filozofları, yazarlar akademisyenleri, akademisyenler aydınları tanımıyorlardı. Birbirleriyle yan yana gelmeyi başaramıyorlardı. Yani tam da faşizmin istediği bölünmüşlüğü, uzaklığı yaşıyorlardı. Bugün bir yönüyle Türkiye’de yaşadığımız da bu değil mi? Filozoflar politikacıları, yazarlar akademisyenleri, akademisyenler aydınları ne denli tanıyor gerçekten? Sözgelimi, bugün bu ülkenin filozofları kimlerdir sorusuna hangi gazeteci doğru yanıtları verebiliyor? Ve tersine filozoflarımız bugün mücadele veren gazetecileri ne kadar tanıyor? Hangi politikacı ülkenin aydınlarını işitebiliyor? Ve hangi akademisyen güncel politikada ne olup bittiğinden gerçekten haberdar bir şekilde yaşıyor?

Bir ülkenin en belirleyici aktörleri olan bu insanların birbirlerine temas etmedikleri noktada kendi alanları dışında ne denli sığlaşıp ne denli azaldığını görmek zorundayız! Bu sığlaşmayı ve azalmayı durdurmak ve derinleşip çoğalmak için bu insanları yan yana getirmek zorundayız! İşte bunu yapması gereken de demokratik sivil toplum örgütleridir.

***

Böyle bir yazıyı kaleme alan kişinin bu yazıyı kaleme alma hakkını taşıması gerekir. Bu yüzden bu yazıyı yazma hakkını elde etmek için yani “sadece sözde kalan, gölgelere nutuklar atan bir şekilde değil, bizzat eylemde kendini gösteren, eylemle kendini var eden bir şekilde” hareket etmek adına yönetim kurulu başkanı olduğum Felsefe Kültür Sanat Derneği’nin (FKSD) geçen cumartesi yaptığı “Demokrasi’nin ‘demos’u” başlıklı sempozyum da buna bir örnek oluşturmak hayata geçirilmiştir.

Bir kültür kenti olan Muğla’da, FKSD’nin Muğla Büyükşehir Belediyesi ile “düşünme aralıkları” açmak için gerçekleştirdiği bu sempozyumun tüm demokratik sivil toplum örgütlerine örnek olmasını diliyorum!

Ve bu vesileyle bir kez daha böyle bir sempozyumda bizlerle bilgi, birikim ve duyarlılıklarını paylaşan değerli konuklarımıza, etkinliğin düzenlenmesi sürecinde emek sarf eden belediye çalışanlarına, sempozyumu gün boyu takip eden Muğla milletvekillerine, ilgileriyle etkinliğimizi var kılan tüm katılımcılara, etkinlik için sorumluluk üstlenen tüm FKSD üyelerine, nihayetinde bu etkinliğin düzenlenmesini sağlayan Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Ahmet Aras'a ve etkinliğimize destek veren Menteşe Belediye Başkanı sayın Gonca Köksal-Aras’a FKSD adına bir kez daha teşekkür ediyorum! 

Düşünme aralıklarımızın çoğalması ve düşünme olanaklarımızın artması dileğiyle...

Yazarın Son Yazıları

MESEM Mezarlığı

Arda, başı bir sac büküm makinesinde 16 dakika sıkışarak can verdi.

Devamını Oku
11.12.2025
‘Tutarsızlığın Tutarsızlığı’

21. yüzyıl Türkiye’sinde kendi içinde kısmen ayrışan cumhuriyet karşıtı politik çizgileri ilk kez birleşmiş bir şekilde buluyoruz karşımızda: AKP, MHP, DEM, PKK ve diğerleri…

Devamını Oku
27.11.2025
Bir metnin 'yapı'sı

İçinde 969 kez “Hatırladığım kadarıyla”, 774 kez “Bilmiyorum”, 691 kez “-mışlar, -mişler, -muşlar” gibi...

Devamını Oku
13.11.2025
Düşünme aralıkları açmak için

Politika üretimi, derinlemesine düşünülmüş temel ilkeler etrafında şekillenen bir süreçtir.

Devamını Oku
30.10.2025
‘Sahtelikler Tiyatrosu’ iflasın eşiğinde

‘Sahtelikler Tiyatrosu’ iflasın eşiğinde

Devamını Oku
16.10.2025
Dijital çatlaklar

Dijital çatlaklar

Devamını Oku
02.10.2025
İhanetler ve hainler

İhanetler ve hainler

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasi diploması

Eğitim sosyolojisi içerisinde yaygın bir tez, bir ülkenin gelişmişlik düzeyini belirlemek için basit bir kriteri dikkate alır...

Devamını Oku
04.09.2025
Eleştiri, demagoji ve zırvalama

Eleştiri, demagoji ve zırvalama

Devamını Oku
21.08.2025
Gerçeklik iğnesi

Tıpkı kökleriyle ormanı zehirleyen bir mantar gibi toprağımızı, havamızı, geleceğimizi sarmalayıp zehirleyen bir iktidarla yaşıyoruz.

Devamını Oku
07.08.2025
MEB ve ÖSYM’nin karanlığı

MEB ve ÖSYM ısrarla “adil ve bilimsel” sınavlar yaptığını iddia ediyor.

Devamını Oku
24.07.2025
Yarım önlemleri reddedin!

Çok geç kaldığımız doğru! Çok doğru. Uyanış en geç 2023’te başlamalıydı...

Devamını Oku
10.07.2025
Mücadeleyi baltalayanlarla mücadele etmek

Veganizm ve feminizm gibi çağımızın en değerli ve en etkili mücadele alanları bir tür “seküler din”e dönüşüyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Yaşayan umutlar olmayı sürdürmek

Yaşayan umutlar olmayı sürdürmek

Devamını Oku
12.06.2025
Kötülüğün sıradanlaşması

Kötülüğün sıradanlaşması

Devamını Oku
29.05.2025
'Ben Marksist değilim'

“Ce qu'il y a de certain c'est que moi, je ne suis pas Marxiste” – “Kesin olan şu ki, ben Marksist değilim.” - Karl Marx

Devamını Oku
15.05.2025
İşçi sınıfı ve bugünümüz

İşçi sınıfı ve bugünümüz

Devamını Oku
01.05.2025
Liseliler ve öğretmenleri

Liseliler ve öğretmenleri

Devamını Oku
17.04.2025
Direnişin felsefesi

Direnişin felsefesi

Devamını Oku
03.04.2025
Mutsuz Adam

Mutsuz Adam

Devamını Oku
20.03.2025
Karanlık eğitim çalıştayı

Karanlık eğitim çalıştayı

Devamını Oku
06.03.2025
Akademisyenlerin suskunluğu

Akademisyenlerin suskunluğu

Devamını Oku
20.02.2025
Kayıp zamanın içinde

Kayıp zamanın içinde

Devamını Oku
06.02.2025
Meşruiyet meselesi ve faşizm tehlikesi

Meşruiyet meselesi ve faşizm sorunu

Devamını Oku
23.01.2025
Sol, solsuzluk ve 'solcular'

Sol, solsuzluk ve 'solcular'

Devamını Oku
09.01.2025
Ders olsun!

Ders olsun!

Devamını Oku
26.12.2024
-ım, -im, -üm’lerden kurtulmak

-ım, -im, -üm’lerden kurtulmak

Devamını Oku
12.12.2024
‘Sessizliğin Cumhuriyeti’

‘Sessizliğin Cumhuriyeti’

Devamını Oku
28.11.2024
Politika gösterisi değil politika yapmak!

Politika gösterisi değil politika yapmak!

Devamını Oku
14.11.2024
Türkiye bu değil!

Türkiye bu değil!

Devamını Oku
31.10.2024
Tarihte tatile çıkma zamanı değil!

Tarihte tatile çıkma zamanı değil!

Devamını Oku
17.10.2024
Cumhuriyet ve gençlik

Cumhuriyet ve gençlik

Devamını Oku
03.10.2024
Veli zorbalığı

Veli zorbalığı

Devamını Oku
19.09.2024
Cumhuriyet öğretmenlerinin sorumluluğu

Cumhuriyet öğretmenlerinin sorumluluğu

Devamını Oku
05.09.2024
'En zorunlu harcamaların ihmali'

'En zorunlu harcamaların ihmali'

Devamını Oku
22.08.2024
Cumhuriyet Türkiye’nin DNA’sıdır!

Cumhuriyet Türkiye’nin DNA’sıdır!

Devamını Oku
07.08.2024
Maraton, demokrasi ve eğitim

Maraton, demokrasi ve eğitim

Devamını Oku
25.07.2024
Ali Apaydın yazdı...

Kırksekiz ve Duygu

Devamını Oku
11.07.2024
Ali Apaydın yazdı...

Cehalet ve tehdit

Devamını Oku
27.06.2024
Eğitimde utanç yılı

Eğitimde utanç yılı

Devamını Oku
13.06.2024