Kötülüğün sıradanlaşması
Ali Apaydın
Son Köşe Yazıları

Kötülüğün sıradanlaşması

29.05.2025 09:27
Güncellenme:
Takip Et:
On yıllardır günlük yaşamlarımızın içine sessizce, küçük küçük, damla damla sızan kötülükler; bugün ulaştıkları devasa halleriyle birçok insan tarafından kanıksanmış bir şekilde yaşanıyor. Birkaç on yıl öncesinde ülkemizi derinden yaralayan hukuksuzluklar ve haksızlıklar bugün gayet “normal” kabul ediliyor! Sadece büyük büyük politik olaylarda değil günlük yaşamlarımızın içindeki en basit olaylarda bile fazlasıyla gördüğümüz bu kötülüklerin nasıl evrimleştiğini bir an evvel anlamak zorundayız. Aksi halde onlarla mücadele edebilmek. Her geçen gün daha da zorlaşıyor.

KÖTÜLÜĞÜN YOLCULUĞU

Kötülük üzerine en derinlikli araştırmaları yapan Hannah Arendt, büyük ölçüde Totalitarizmin Kökenleri adlı yapıtındaki tezlerini sınamak için 1961’de The New Yorker adına Adolf Eichmann’ın İsrail’de yapılan beş aylık yargılanma sürecini takip eder ve bir rapor hazırlar. Eichmann’ı bir canavar olarak görmek isteyen İsrail hükümeti gibi birçok kesimden oldukça sert tepkiler almasına yol açan bu raporun düşünsel merkezinde “kötülüğün sıradanlığı” kavramı bulunur.

Arendt; bu dava sonucunda insanlığın gördüğü en büyük suçlardan biri olan soykırımın, beklenenin aksine hiç de canavarca güdülere sahip insanlar tarafından değil son derece basit ve sıradan insanlar tarafından yapıldığını saptar. Ve bu yüzden kötülüğün en tehlikeli halinin sıradanlık olduğu gerçeğiyle yüzleşmeye davet eder bizi. Bu noktada onun kötülük üzerine teşhislerini şöyle maddelendirebiliriz[1]:

1) Pasif Kötülük. Kötülük, çoklukla bir kayıtsızlık haliyle başlar. Kişisel konforunu koruma uğruna, tanık olduğu kötülükler karşısında kayıtsız kalan insanlar, kötülüğün yayılmasına ve direncin zayıflamasına neden olur. Kötülüğün bu en ilkel biçimi, ona pasif bir şekilde katılım anlamına gelir. Çoğunluğun tepkisiz kaldığı bu durum, kötülüğün önündeki en büyük engel olan direncin zamanla ortadan kalkmasına neden olur.

2) Aktif Kötülük. Pasif katılım belli bir hacme ulaştığında, kötülük kolektif bir nitelik kazanır. Artık bu, “herkes yapıyor” düşüncesiyle meşrulaştırılan aktif bir kötülük biçimidir. İnsanlar, yalnızca kendilerine verilen görevleri yerine getirdiklerini söyleyerek kendilerini “masum” olarak görürler. Hiçbir şeyi sorgulamadan otoriteye ya da yaygın olana itaat ederek kötülüğe dahil olurlar.

3) Fanatik Kötülük. Aktif katılım büyük bir hacme ulaştığında ise ideolojik bir fanatizm ortaya çıkar. Bu fanatizm, insanların kendilerini ahlaki bir sorgulamanın dışında hissetmelerini sağlar. Mutlak bir düşünce yapısı tarafından zihinsel eleştiri yetileri felç edilmiş bireyler, en dehşet verici suçları bile kurgusal düşmanlıklarla meşrulaştırır. Kötülüğün bu haline dahil olanlar, artık kendilerini her türlü ahlaki konumun üzerinde görerek yaptıkları her şeyi sorgulanamaz mutlak bir doğruluk olarak benimserler.

4) Sıradan Kötülük. Fanatizmin yaygınlaşması sonucundaysa kötülüğün en uç hali ortaya çıkar. Artık kötülükler gündelik yaşam içinde sıradanlaşmış ve çoğunluk tarafından “normal” görülmeye başlanmıştır. Bu kötülüğün en tehlikeli biçimidir, çünkü sıradanlaşan kötülüğe çoğu insan fark bile etmeden dahil olur.

Nihayetinde en büyük kötülüklerin kaynağında sıradanlıkların olduğunu görmek çok ürkütücüdür. Ancak Arendt’in on yıllarca önce dile getirdiği bu analizler, günümüzde halen hak ettiği dikkati üzerine toplayamıyor. Sözgelimi ülkemizin bugününe bakın, etrafınıza bakın; kimler kötülüklere ne biçimlerde dahil oluyor, anlamaya çalışın. Sadece sessiz kalanları, sadece görevlerini yerine getirenleri, sadece bir ideolojiyi savunanları anlamaya çalışın. Ve maalesef artık büyük çoğunluğu oluşturan, gayet sıradan bir şekilde, kötülük yaptığını ya da kötülüğe dahil olduğunu bile düşünmeden kötülük yapanları anlamaya çalışın. Ve nihayetinde bir aynanın karşısına geçip kendinize bakın; kendinizin dahil olduğu pasif, aktif, fanatik ya da sıradan kötülükleri anlamaya çalışın.

Şayet bu anlama sürecinde etrafınızda ve bilhassa kendinizde hiçbir kötülük bulamıyorsanız, kötülüğün en tehlikeli hali olan sıradanlığınızı derhal fark edin ve derhal ondan kurtulmaya çalışın!
***
Sıradan insan, sıradanlaştığı ölçüde konular ve olaylar hakkında düşünmek yerine bir akışa dahil olup giden insandır. Bu yüzden ideolojik bir fanatikten çok daha tehlikelidir. Yapıp etmelerine ilişkin kendini asla sorgulamayan, dolayısıyla kendini asla hatalı, yanlış, suçlu ya da kötü hissetmeyen ve en nihayetinde her durumda haklı ve masum olduğunu doğrulayan bir zihinle yaşamayı ifade eden sıradanlık, içinden çıkılması en zor kötülük biçimidir. Arendt’in sık sık vurguladığı gibi tehlikeli olan canavarlar değil düşünmeyen, sorgulamayan sıradan insanlardır!

Kötülüğe karşı en etkili mücadele, düşünmek ve sorgulamaktır! Düşünceleri ve daha önemlisi düşünenleri ve en önemlisi de düşünmeyi asla küçümsemeyin!

[1] Burada oluşturulan maddeleme, filozofun metinlerinden hareketle kişisel yorumlarımın da dahil olduğu bir okumadır. Olası yanlış anlamaların önüne geçmek için filozofun kötülük üzerine düşüncelerinin ana hatlarını vermediğimi belirtmem gerekiyor. Ancak bu okuma asla filozofun metinlerinden uzaklaşan bir okuma da değildir.

Yazarın Son Yazıları

‘Tutarsızlığın Tutarsızlığı’

21. yüzyıl Türkiye’sinde kendi içinde kısmen ayrışan cumhuriyet karşıtı politik çizgileri ilk kez birleşmiş bir şekilde buluyoruz karşımızda: AKP, MHP, DEM, PKK ve diğerleri…

Devamını Oku
27.11.2025
Bir metnin 'yapı'sı

İçinde 969 kez “Hatırladığım kadarıyla”, 774 kez “Bilmiyorum”, 691 kez “-mışlar, -mişler, -muşlar” gibi...

Devamını Oku
13.11.2025
Düşünme aralıkları açmak için

Politika üretimi, derinlemesine düşünülmüş temel ilkeler etrafında şekillenen bir süreçtir.

Devamını Oku
30.10.2025
‘Sahtelikler Tiyatrosu’ iflasın eşiğinde

‘Sahtelikler Tiyatrosu’ iflasın eşiğinde

Devamını Oku
16.10.2025
Dijital çatlaklar

Dijital çatlaklar

Devamını Oku
02.10.2025
İhanetler ve hainler

İhanetler ve hainler

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasi diploması

Eğitim sosyolojisi içerisinde yaygın bir tez, bir ülkenin gelişmişlik düzeyini belirlemek için basit bir kriteri dikkate alır...

Devamını Oku
04.09.2025
Eleştiri, demagoji ve zırvalama

Eleştiri, demagoji ve zırvalama

Devamını Oku
21.08.2025
Gerçeklik iğnesi

Tıpkı kökleriyle ormanı zehirleyen bir mantar gibi toprağımızı, havamızı, geleceğimizi sarmalayıp zehirleyen bir iktidarla yaşıyoruz.

Devamını Oku
07.08.2025
MEB ve ÖSYM’nin karanlığı

MEB ve ÖSYM ısrarla “adil ve bilimsel” sınavlar yaptığını iddia ediyor.

Devamını Oku
24.07.2025
Yarım önlemleri reddedin!

Çok geç kaldığımız doğru! Çok doğru. Uyanış en geç 2023’te başlamalıydı...

Devamını Oku
10.07.2025
Mücadeleyi baltalayanlarla mücadele etmek

Veganizm ve feminizm gibi çağımızın en değerli ve en etkili mücadele alanları bir tür “seküler din”e dönüşüyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Yaşayan umutlar olmayı sürdürmek

Yaşayan umutlar olmayı sürdürmek

Devamını Oku
12.06.2025
Kötülüğün sıradanlaşması

Kötülüğün sıradanlaşması

Devamını Oku
29.05.2025
'Ben Marksist değilim'

“Ce qu'il y a de certain c'est que moi, je ne suis pas Marxiste” – “Kesin olan şu ki, ben Marksist değilim.” - Karl Marx

Devamını Oku
15.05.2025
İşçi sınıfı ve bugünümüz

İşçi sınıfı ve bugünümüz

Devamını Oku
01.05.2025
Liseliler ve öğretmenleri

Liseliler ve öğretmenleri

Devamını Oku
17.04.2025
Direnişin felsefesi

Direnişin felsefesi

Devamını Oku
03.04.2025
Mutsuz Adam

Mutsuz Adam

Devamını Oku
20.03.2025
Karanlık eğitim çalıştayı

Karanlık eğitim çalıştayı

Devamını Oku
06.03.2025
Akademisyenlerin suskunluğu

Akademisyenlerin suskunluğu

Devamını Oku
20.02.2025
Kayıp zamanın içinde

Kayıp zamanın içinde

Devamını Oku
06.02.2025
Meşruiyet meselesi ve faşizm tehlikesi

Meşruiyet meselesi ve faşizm sorunu

Devamını Oku
23.01.2025
Sol, solsuzluk ve 'solcular'

Sol, solsuzluk ve 'solcular'

Devamını Oku
09.01.2025
Ders olsun!

Ders olsun!

Devamını Oku
26.12.2024
-ım, -im, -üm’lerden kurtulmak

-ım, -im, -üm’lerden kurtulmak

Devamını Oku
12.12.2024
‘Sessizliğin Cumhuriyeti’

‘Sessizliğin Cumhuriyeti’

Devamını Oku
28.11.2024
Politika gösterisi değil politika yapmak!

Politika gösterisi değil politika yapmak!

Devamını Oku
14.11.2024
Türkiye bu değil!

Türkiye bu değil!

Devamını Oku
31.10.2024
Tarihte tatile çıkma zamanı değil!

Tarihte tatile çıkma zamanı değil!

Devamını Oku
17.10.2024
Cumhuriyet ve gençlik

Cumhuriyet ve gençlik

Devamını Oku
03.10.2024
Veli zorbalığı

Veli zorbalığı

Devamını Oku
19.09.2024
Cumhuriyet öğretmenlerinin sorumluluğu

Cumhuriyet öğretmenlerinin sorumluluğu

Devamını Oku
05.09.2024
'En zorunlu harcamaların ihmali'

'En zorunlu harcamaların ihmali'

Devamını Oku
22.08.2024
Cumhuriyet Türkiye’nin DNA’sıdır!

Cumhuriyet Türkiye’nin DNA’sıdır!

Devamını Oku
07.08.2024
Maraton, demokrasi ve eğitim

Maraton, demokrasi ve eğitim

Devamını Oku
25.07.2024
Ali Apaydın yazdı...

Kırksekiz ve Duygu

Devamını Oku
11.07.2024
Ali Apaydın yazdı...

Cehalet ve tehdit

Devamını Oku
27.06.2024
Eğitimde utanç yılı

Eğitimde utanç yılı

Devamını Oku
13.06.2024
Devrimi kurtarmak

Devrimi kurtarmak

Devamını Oku
30.05.2024