Bir metnin 'yapı'sı
Ali Apaydın
Son Köşe Yazıları

Bir metnin 'yapı'sı

13.11.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

İçinde 969 kez “Hatırladığım kadarıyla”, 774 kez “Bilmiyorum”, 691 kez “-mışlar, -mişler, -muşlar” gibi ifadelerin geçtiği yaklaşık 3800 sayfalık bir metin okuyacağınız söyleniyor. Ne tür bir metin okumayı beklersiniz?

Kuşkusuz, bu denli yoğun belirsizlik ve dolaylı anlatım ifadeleri içeren bir metnin akademik bir çalışma, örneğin bir doktora tezi olmasını beklemezsiniz. Zira akademik metinler bilgiyi net, doğrulanmış ve kaynaklı olarak sunmak zorundadır; asla böyle ifadelerle ilerleyemezler.

Elbette zihinlerimize bir edebiyat eseri gelebilir. Savaş ve Barış ya da Kayıp Zamanın İzinde gibi uzun soluklu romanlarda böyle ifadeler bu sıklıkta geçiyor olabilir diye düşünebiliriz. Ancak bir roman yazarı bile eserinin sanatsal güvenilirliğini bu denli sistematik biçimde baltalayacak ifadeleri, eserinin anlatmak istediği “şey”e gölge düşürmemek adına bu kadar sık kullanmak istemez – nitekim söz konusu eserler de böyle bir istatistiksel dağılım bulunmamaktadır.

Peki, yanıt nedir? Yanıt, bu türlerin hiçbiri değil. Karşımızdaki metin bir iddianame! Yani, en net, en somut ve delile dayalı olması gereken bir hukuk metni!

YENİ BİR HUKUK DİLİ Mİ?

İstanbul Büyükşehir Belediyesi soruşturması kapsamında hazırlanan bu iddianame 11 Kasım’da kamuoyuyla paylaşıldı ve aynı gün CHP tarafından ‘istanbuliddianamesi.com’ sitesinde iddianamede geçen ifadelere ilişkin istatistiksel bir veri paylaşıldı. Paylaşılan bu istatistiksel çalışmaya göre iddianamede; 969 kez ‘Hatırladığım kadarıyla’, 774 kez ‘Bilmiyorum’ 691 kez ‘-mışlar, -mişler, -muşlar’, 546 kez ‘Duydum’, 516 kez ‘Bildiğim kadarıyla’, 499 kez ‘Olabilir’, 401 kez ‘Öğrendim’, 347 kez ‘Söylemişti’, 235 kez ‘Düşünüyorum’, 136 kez ‘Olabilirim’, 83 kez ‘Söylendi’, 62 kez ‘Duyduğuma göre’, 59 kez ‘Düşünmekteyim’, 52 kez ‘Kaynaklı olarak öğrendim’, 51 kez ‘Bilmemekteyim’, 37 kez ‘Muhtemelen’, 36 kez ‘Duymuştum’, 9 kez ‘Duyuyordum’, 9 kez ‘Hissettim’ ifadeleri geçiyor.

Şimdi verilere bakarak soralım: Bir hukuk metninde, üstelik bir iddianamede bu denli yaygın belirsizlik ifadesi kullanılması, hukuk dilinin temel ilkeleri ve usul kuralları ile ne ölçüde bağdaşır?

Herhangi bir hukuk eğitimi almamış birinin bile bileceği üzere, bir iddianame bir iddia ve isnat belgesidir. Dayanağı, somut, nesnel ve doğrulanabilir deliller olmalıdır. “Duydum”, “söylemişti”, “-mışlar” gibi ifadeler ise doğrudan delilden ziyade söylenti, algı veya kişisel yorumu temsil eder. Çünkü akıl yasaları gereği, bu ifadeler “Ben böyle biliyorum, ama kesin değil” anlamı taşır. Oysa tümüyle yasallık zemini üzerine kurulu olan hukuk dilinin, akıl yasalarıyla da uyumlu olması gerekmez mi?

Herhangi bir iddianın ciddiye alınabilmesi için merkezinde kesinlik ve ispat yükümlülüğü ilkesi yok mudur? Bu nedenle hukuk dilinin, özellikle de iddianamelerin; açık, net, kesin ve müphemlikten uzak olması, böylece karmaşayı en aza indirerek herkesin aynı şeyi anlamasını sağlamak gibi bir sorumluluğu yok mudur? “Olabilir”, “muhtemelen”, “hatırladığım kadarıyla” gibi tam bir bulanıklık içeren ifadelerin hukuken ne gibi bir tanıklık değeri vardır? 

DELİLİN GÜCÜ MÜ, ZAYIFLIĞI MI?

“Duydum”, “Duyduğuma göre”, “Söylendi”, “Öğrendim” gibi ifadeler, ikinci veya üçüncü elden aktarımlara işaret eder. Yani “şahit nakli” denen şeye. Hukukta, bilhassa ceza hukukunda, asıl kaynağına ulaşılmadığı güvenilir kabul edilmeyen bu tür aktarımların bir iddianamede bu denli yaygın olması, delillerin gücüne mi yoksa zayıflığına mı işaret eder?

Savunma hakkı ilkesi gereği, her sanığın kendisine yöneltilen suçlamaları ve delilleri açık ve anlaşılır bir şekilde bilmesi gerekir. Peki, “Bilmiyorum” gibi bir ifade içeren beyan, bir sanığa karşı nasıl bir delil olarak kullanılabilir? Sanık, kendisi hakkında “Bilmiyorum” denilmiş bir ifadenin nesine karşı bir savunma yapacaktır?

Bu kadar çok sayıda belirsiz ifadenin iddianameye girmiş olması, delil toplama ve değerlendirme sürecinde yeterli titizliğin gösterilip eleştirel bir süzgecin işletildiğine mi, yoksa işletilmediğine mi işaret eder? Bu, bize bu davanın hukuki ciddiyetini ve meşruiyetini sorgulatmaz mı?

***

Binlerce yıl hapis istemi olan bir davada, bu tür ifadelerin omurgayı oluşturması, yapısal ve temel bir sorun değil de “küçük birer kusur” mudur sadece?

İlgili Konular: #iddianame #Hukuk

Yazarın Son Yazıları

MESEM Mezarlığı

Arda, başı bir sac büküm makinesinde 16 dakika sıkışarak can verdi.

Devamını Oku
11.12.2025
‘Tutarsızlığın Tutarsızlığı’

21. yüzyıl Türkiye’sinde kendi içinde kısmen ayrışan cumhuriyet karşıtı politik çizgileri ilk kez birleşmiş bir şekilde buluyoruz karşımızda: AKP, MHP, DEM, PKK ve diğerleri…

Devamını Oku
27.11.2025
Bir metnin 'yapı'sı

İçinde 969 kez “Hatırladığım kadarıyla”, 774 kez “Bilmiyorum”, 691 kez “-mışlar, -mişler, -muşlar” gibi...

Devamını Oku
13.11.2025
Düşünme aralıkları açmak için

Politika üretimi, derinlemesine düşünülmüş temel ilkeler etrafında şekillenen bir süreçtir.

Devamını Oku
30.10.2025
‘Sahtelikler Tiyatrosu’ iflasın eşiğinde

‘Sahtelikler Tiyatrosu’ iflasın eşiğinde

Devamını Oku
16.10.2025
Dijital çatlaklar

Dijital çatlaklar

Devamını Oku
02.10.2025
İhanetler ve hainler

İhanetler ve hainler

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasi diploması

Eğitim sosyolojisi içerisinde yaygın bir tez, bir ülkenin gelişmişlik düzeyini belirlemek için basit bir kriteri dikkate alır...

Devamını Oku
04.09.2025
Eleştiri, demagoji ve zırvalama

Eleştiri, demagoji ve zırvalama

Devamını Oku
21.08.2025
Gerçeklik iğnesi

Tıpkı kökleriyle ormanı zehirleyen bir mantar gibi toprağımızı, havamızı, geleceğimizi sarmalayıp zehirleyen bir iktidarla yaşıyoruz.

Devamını Oku
07.08.2025
MEB ve ÖSYM’nin karanlığı

MEB ve ÖSYM ısrarla “adil ve bilimsel” sınavlar yaptığını iddia ediyor.

Devamını Oku
24.07.2025
Yarım önlemleri reddedin!

Çok geç kaldığımız doğru! Çok doğru. Uyanış en geç 2023’te başlamalıydı...

Devamını Oku
10.07.2025
Mücadeleyi baltalayanlarla mücadele etmek

Veganizm ve feminizm gibi çağımızın en değerli ve en etkili mücadele alanları bir tür “seküler din”e dönüşüyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Yaşayan umutlar olmayı sürdürmek

Yaşayan umutlar olmayı sürdürmek

Devamını Oku
12.06.2025
Kötülüğün sıradanlaşması

Kötülüğün sıradanlaşması

Devamını Oku
29.05.2025
'Ben Marksist değilim'

“Ce qu'il y a de certain c'est que moi, je ne suis pas Marxiste” – “Kesin olan şu ki, ben Marksist değilim.” - Karl Marx

Devamını Oku
15.05.2025
İşçi sınıfı ve bugünümüz

İşçi sınıfı ve bugünümüz

Devamını Oku
01.05.2025
Liseliler ve öğretmenleri

Liseliler ve öğretmenleri

Devamını Oku
17.04.2025
Direnişin felsefesi

Direnişin felsefesi

Devamını Oku
03.04.2025
Mutsuz Adam

Mutsuz Adam

Devamını Oku
20.03.2025
Karanlık eğitim çalıştayı

Karanlık eğitim çalıştayı

Devamını Oku
06.03.2025
Akademisyenlerin suskunluğu

Akademisyenlerin suskunluğu

Devamını Oku
20.02.2025
Kayıp zamanın içinde

Kayıp zamanın içinde

Devamını Oku
06.02.2025
Meşruiyet meselesi ve faşizm tehlikesi

Meşruiyet meselesi ve faşizm sorunu

Devamını Oku
23.01.2025
Sol, solsuzluk ve 'solcular'

Sol, solsuzluk ve 'solcular'

Devamını Oku
09.01.2025
Ders olsun!

Ders olsun!

Devamını Oku
26.12.2024
-ım, -im, -üm’lerden kurtulmak

-ım, -im, -üm’lerden kurtulmak

Devamını Oku
12.12.2024
‘Sessizliğin Cumhuriyeti’

‘Sessizliğin Cumhuriyeti’

Devamını Oku
28.11.2024
Politika gösterisi değil politika yapmak!

Politika gösterisi değil politika yapmak!

Devamını Oku
14.11.2024
Türkiye bu değil!

Türkiye bu değil!

Devamını Oku
31.10.2024
Tarihte tatile çıkma zamanı değil!

Tarihte tatile çıkma zamanı değil!

Devamını Oku
17.10.2024
Cumhuriyet ve gençlik

Cumhuriyet ve gençlik

Devamını Oku
03.10.2024
Veli zorbalığı

Veli zorbalığı

Devamını Oku
19.09.2024
Cumhuriyet öğretmenlerinin sorumluluğu

Cumhuriyet öğretmenlerinin sorumluluğu

Devamını Oku
05.09.2024
'En zorunlu harcamaların ihmali'

'En zorunlu harcamaların ihmali'

Devamını Oku
22.08.2024
Cumhuriyet Türkiye’nin DNA’sıdır!

Cumhuriyet Türkiye’nin DNA’sıdır!

Devamını Oku
07.08.2024
Maraton, demokrasi ve eğitim

Maraton, demokrasi ve eğitim

Devamını Oku
25.07.2024
Ali Apaydın yazdı...

Kırksekiz ve Duygu

Devamını Oku
11.07.2024
Ali Apaydın yazdı...

Cehalet ve tehdit

Devamını Oku
27.06.2024
Eğitimde utanç yılı

Eğitimde utanç yılı

Devamını Oku
13.06.2024