'Ben Marksist değilim'
Ali Apaydın
Son Köşe Yazıları

'Ben Marksist değilim'

15.05.2025 09:59
Güncellenme:
Takip Et:

Friedrich Engels’in 1882’de Eduard Bernstein’a yazdığı mektupta aktardığına göre 1880'lerin Fransa’sındaki yapılan sosyalizm tartışmalarına yönelik Karl Marx şöyle diyor: “Ce qu'il y a de certain c'est que moi, je ne suis pas Marxiste” – “Kesin olan şu ki, ben Marksist değilim.”

Bu anekdotla, bir yandan Marx’ın, düşüncelerinin basitleştirilerek çarpıtılmasının yol açtığı sorunlar karşısındaki tepkisini öğreniyor, bir yandan da tarihsel materyalizmi bir tür ekonomik determinizm ya da dogmatik bir şema olarak anlamanın ne denli yanlış ve tarihin zorunlu yasaları gibi ucube soyutlamalar yapmanın ne denli tehlikeli sonuçlar doğurabileceğine ilişkin bir uyarıya tanık oluyoruz. Çünkü, bir düşünce için basit olandan değil basitleştirilmekten daha tehlikeli çok az şey vardır!

Gelgelelim, yaklaşık yüz elli yıl sonra bizim yaşadığımız ülkede de bu oluyor maalesef. Ciddi düşünceler, boş ve verimsiz tartışmalar içinde basitleştiriliyor ve sol ve sosyalizm üzerine bomboş söylemler kaplıyor etrafı.

Kendilerini kadim bir şekilde Marksist ilan eden birtakım kişiler, argümanlara argümanlarla yanıt vermek yerine kızarak, bağırarak, çağırarak, azarlayarak karşılık veriyorlar. Çoğu durumda, muhataplarını Marksist olmamakla suçluyor ya da küçümsüyorlar. Veya muhataplarının Marksist olmamasından dolayı bir şeyleri bilmediğini, yanlış öğrendiğini ya da en beteri anlamadığını söylüyorlar.

Hal böyle olunca, kibirli, küstah ve öfkeli aydın tipini çok iyi besleyip aydınlanmayı çok iyi kirleten bir zihin coğrafyası oluşuyor ülkemizde! Neler görmüyoruz ki bu coğrafyanın içinde!

Sözgelimi, terörizm ile mücadele arasındaki keskin ayrımı hiç dikkate almayan, etnikçi zihniyetle arasına mesafe koymayan bir parti ülkemizdeki pek çok akademisyen ve aydın tarafından sosyalist ve Marksist bir parti diye destekleniyor.

Aydınlık kavramını dergilerine, gazetelerine isim yapanlar yıllar içinde birbiriyle asla bağdaşmayacak pozisyon alışlarını hiç önemsemeden kendilerini halen sosyalist ve Marksist olarak sunuyor!

Kurucu partinin genel başkanı, kayıt altındaki onlarca yaşananın açık bir şekilde etnikçi ve gerici olduğuna işaret eden bir insanı “barış elçisi” olarak anıyor1  ve aynı kişi hakkında muhalif kanallardan birinin genel yayın yönetmeni “Ben tanıyorum, kendisi sosyalist bir insandır” diyor ve ülkenin en saygın sosyoloji profesörlerinden birine Marksizm dersi vermeye kalkıyor!

En nihayetinde ülkenin komünist partisi bile her şeye mesafe koymayı başarıyor ama bir türlü Stalin’in yapıp-etmelerine mesafe koyamıyor!

***

Evet, bu söylemlerin bazılarının sahtekârlıktan, bazılarının cehaletten, korkaklıktan ya da politik ikiyüzlülükten kaynaklı olduğunu gösterebiliriz.

Ancak durum tüm bunlardan çok daha fazlasıdır. Çünkü gayet iyi biliyoruz ki, bu çelişkili söylemleri dile getirenlerin birçoğu hiç de sahtekâr değil, aksine oldukça samimi ve dürüst olanları da var. Dahası birçoğunun derdi yalan söylemek falan da değil! Ama görünen o ki, yalandan ve sahtekarlıktan daha da vahim bir durumun içindeyiz bugün, bir zırvalamanın içinde!

Bu noktada filozof Harry G. Frankfurt’un ünlü makalesini2 hatırlamak yerinde olacaktır. Çünkü bugün “kültürümüzün en belirgin özelliklerinden biri, çok fazla zırvalık” üretmesi ve zırvalıklar karşısında zannettiğimizin aksine hiç de korunaklı zihinlere sahip olmamamızdır. Çünkü her birimizin hemen her gün soluduğu kültürel bir hava oldu artık zırvalık.

Ve Frankfurt’un vurguladığı gibi zırvalığı asla sahtekarlıktan daha hafif bir durummuş gibi değerlendirme hatasına düşmemeliyiz. Çünkü, sahtekâr biri hakikati çıkarları uğruna çarpıtır ama yine de onun varlığını kabul eder. Zırvalayan kişi ise öncelikle etkilemeyi hedeflediği için bu uğurda her şeyi yapar, öyle ki bu tutumu onu hakikate karşı müthiş bir kayıtsızlık içine sürükler. Nihayetinde, hakikate saygı duyan biri bile olsa, bir süre sonra içine düştüğü kayıtsızlık halini kendi bile fark edemeyebilir! İşte bu yüzden zırvalamak sahtekarlıktan çok daha tehlikelidir!

***

Hakikate olan saygının gün be gün aşındırıldığı bir çağda, bir ülkede yaşarken ifade özgürlüğünü bilmediğimiz konularda sırf etkileyici olabilmek adına kullanma hatasından sakınmayı becerebilmemiz gerekiyor. Aksi taktirde, sırf sosyalist ve Marksist bir örgüt olduğu iddiasından dolayı, silah bırakırken özür dilemek yerine Cumhuriyet Devrimine dil uzatan, devrimi yapanları soykırım yapmakla suçlayıp Sevr’e dönmekten söz eden terör örgütüne bile mesafe koyamayan bir Marksist’e dönüşebiliriz!

Zırvalamayalım! Bilgilenmeye, öğrenmeye ve verimli diyaloglar kurmaya bu denli ihtiyacımızın olduğu bugünlerde asla zırvalama hakkına sahip değiliz! Bu yüzden bugün asla Marksist olmamalıyız, tıpkı Karl Marx gibi!

---

1 Bu konudaki tarihsel kayıtların bir dökümü için bakınız: Zülâl Kalkandelen’in “Barış elçisi mi?” adlı 07/05/2025 tarihli Cumhuriyet Gazetesi köşe yazısı.

2 Filozofun sözü edilen makalesi On Bullshit (Zırvalama Üzerine) ilk olarak 1986’da yayımlanmış, 2005’te bir kitap olarak basılmıştır. “Bullshit” kavramı daha çok “saçmalık” olarak çevrilse de dilimizdeki en yakın karşılığı olarak ben “zırvalık”ı kullanmayı tercih ettim. Metnin Türkçede Altıkırkbeş yayınlarından çıkan bir çevrisi de bulunmaktadır.

İlgili Konular: #sosyalist #Karl Marx

Yazarın Son Yazıları

‘Tutarsızlığın Tutarsızlığı’

21. yüzyıl Türkiye’sinde kendi içinde kısmen ayrışan cumhuriyet karşıtı politik çizgileri ilk kez birleşmiş bir şekilde buluyoruz karşımızda: AKP, MHP, DEM, PKK ve diğerleri…

Devamını Oku
27.11.2025
Bir metnin 'yapı'sı

İçinde 969 kez “Hatırladığım kadarıyla”, 774 kez “Bilmiyorum”, 691 kez “-mışlar, -mişler, -muşlar” gibi...

Devamını Oku
13.11.2025
Düşünme aralıkları açmak için

Politika üretimi, derinlemesine düşünülmüş temel ilkeler etrafında şekillenen bir süreçtir.

Devamını Oku
30.10.2025
‘Sahtelikler Tiyatrosu’ iflasın eşiğinde

‘Sahtelikler Tiyatrosu’ iflasın eşiğinde

Devamını Oku
16.10.2025
Dijital çatlaklar

Dijital çatlaklar

Devamını Oku
02.10.2025
İhanetler ve hainler

İhanetler ve hainler

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasi diploması

Eğitim sosyolojisi içerisinde yaygın bir tez, bir ülkenin gelişmişlik düzeyini belirlemek için basit bir kriteri dikkate alır...

Devamını Oku
04.09.2025
Eleştiri, demagoji ve zırvalama

Eleştiri, demagoji ve zırvalama

Devamını Oku
21.08.2025
Gerçeklik iğnesi

Tıpkı kökleriyle ormanı zehirleyen bir mantar gibi toprağımızı, havamızı, geleceğimizi sarmalayıp zehirleyen bir iktidarla yaşıyoruz.

Devamını Oku
07.08.2025
MEB ve ÖSYM’nin karanlığı

MEB ve ÖSYM ısrarla “adil ve bilimsel” sınavlar yaptığını iddia ediyor.

Devamını Oku
24.07.2025
Yarım önlemleri reddedin!

Çok geç kaldığımız doğru! Çok doğru. Uyanış en geç 2023’te başlamalıydı...

Devamını Oku
10.07.2025
Mücadeleyi baltalayanlarla mücadele etmek

Veganizm ve feminizm gibi çağımızın en değerli ve en etkili mücadele alanları bir tür “seküler din”e dönüşüyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Yaşayan umutlar olmayı sürdürmek

Yaşayan umutlar olmayı sürdürmek

Devamını Oku
12.06.2025
Kötülüğün sıradanlaşması

Kötülüğün sıradanlaşması

Devamını Oku
29.05.2025
'Ben Marksist değilim'

“Ce qu'il y a de certain c'est que moi, je ne suis pas Marxiste” – “Kesin olan şu ki, ben Marksist değilim.” - Karl Marx

Devamını Oku
15.05.2025
İşçi sınıfı ve bugünümüz

İşçi sınıfı ve bugünümüz

Devamını Oku
01.05.2025
Liseliler ve öğretmenleri

Liseliler ve öğretmenleri

Devamını Oku
17.04.2025
Direnişin felsefesi

Direnişin felsefesi

Devamını Oku
03.04.2025
Mutsuz Adam

Mutsuz Adam

Devamını Oku
20.03.2025
Karanlık eğitim çalıştayı

Karanlık eğitim çalıştayı

Devamını Oku
06.03.2025
Akademisyenlerin suskunluğu

Akademisyenlerin suskunluğu

Devamını Oku
20.02.2025
Kayıp zamanın içinde

Kayıp zamanın içinde

Devamını Oku
06.02.2025
Meşruiyet meselesi ve faşizm tehlikesi

Meşruiyet meselesi ve faşizm sorunu

Devamını Oku
23.01.2025
Sol, solsuzluk ve 'solcular'

Sol, solsuzluk ve 'solcular'

Devamını Oku
09.01.2025
Ders olsun!

Ders olsun!

Devamını Oku
26.12.2024
-ım, -im, -üm’lerden kurtulmak

-ım, -im, -üm’lerden kurtulmak

Devamını Oku
12.12.2024
‘Sessizliğin Cumhuriyeti’

‘Sessizliğin Cumhuriyeti’

Devamını Oku
28.11.2024
Politika gösterisi değil politika yapmak!

Politika gösterisi değil politika yapmak!

Devamını Oku
14.11.2024
Türkiye bu değil!

Türkiye bu değil!

Devamını Oku
31.10.2024
Tarihte tatile çıkma zamanı değil!

Tarihte tatile çıkma zamanı değil!

Devamını Oku
17.10.2024
Cumhuriyet ve gençlik

Cumhuriyet ve gençlik

Devamını Oku
03.10.2024
Veli zorbalığı

Veli zorbalığı

Devamını Oku
19.09.2024
Cumhuriyet öğretmenlerinin sorumluluğu

Cumhuriyet öğretmenlerinin sorumluluğu

Devamını Oku
05.09.2024
'En zorunlu harcamaların ihmali'

'En zorunlu harcamaların ihmali'

Devamını Oku
22.08.2024
Cumhuriyet Türkiye’nin DNA’sıdır!

Cumhuriyet Türkiye’nin DNA’sıdır!

Devamını Oku
07.08.2024
Maraton, demokrasi ve eğitim

Maraton, demokrasi ve eğitim

Devamını Oku
25.07.2024
Ali Apaydın yazdı...

Kırksekiz ve Duygu

Devamını Oku
11.07.2024
Ali Apaydın yazdı...

Cehalet ve tehdit

Devamını Oku
27.06.2024
Eğitimde utanç yılı

Eğitimde utanç yılı

Devamını Oku
13.06.2024
Devrimi kurtarmak

Devrimi kurtarmak

Devamını Oku
30.05.2024