Anayasa tartışması halka açılmalı
Deniz Yıldırım
Son Köşe Yazıları

Anayasa tartışması halka açılmalı

10.02.2021 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

İktidar bir süredir hamlesizdi, “yeni anayasa” gündemini bu hamlesizlik içindeki yeni hamle olarak görmek mümkün. Ancak demokratik bir anayasa için iki yol gerekir: Anayasa yapım yönteminin demokratikleştirilmesi ve anayasanın içerik olarak demokratikleştirilmesi. Bir de elbette anayasanın uygulanabilmesi gerek. Türkiye’nin acil sorunu yeni anayasa mı, yoksa anayasa kurallarını kendilerine işletmeyen, yürütmeyi aşırı güçlendirerek denetimsiz hale getiren siyasal anlayış mıdır?

Bu noktada Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün yeni anayasa için 1921 Anayasası ruhuna atıf yapması da ilginç. Fakat gerçekçi değil. Şu nedenlerle: 1921 Anayasası, egemenliğin saraydan alınıp halka aktarılması, kısacası halk egemenliği anlayışı temelinde, Atatürk’ün Halkçılık Beyannamesi üzerinde şekillendi. Halkçılık uzun süre ayrıcalıklara karşı eşitlik ve demokrasi anlamında kullanıldı. Örneğin ilk Türkçü düşünürlerden Yusuf Akçura, halkçılık yerine demokratizm de demekteydi. Halkçılık; egemenliğin bir kişi, sınıf, elit grup ya da zümre tarafından, ayrıcalıklılar eliyle kullanılmasına itirazın adıydı. Bugün ayrıcalıklılar azaldı mı, arttı mı?

1921 Anayasası, Kurtuluş Savaşı şartlarında milletin iç cephede en geniş birliğini sağlamak amacıyla tasarlanmıştı. Karşıtlarını daha iki sene önce illet, zillet ittifakı olarak kodlayan; her eleştiriyi, itirazı suç, ihanet, terörle eşitleyerek susturmaya çalışan bir iktidarın milletin iç cephedeki birliğini sağlama olanağı var mı?

1921 Anayasası, saray egemenliğinin yerine meclis egemenliğini güçlendirmiş; bu çerçevede de yürütme üzerinde yasamayı kuvvetli kılmıştı. Yasamada kuvvetler birliği sistemiyle Meclis, yürütmenin olağanüstü güç toplamasına karşı belirleyici aygıt olarak işlev görmekteydi. Bugünkü yürütmede kuvvetler birliğini andıran yeni sistemde Meclis’in rolü bu denli geriletilmişken, bu iktidarın 1921 ruhunu yakalaması nasıl mümkün olacak? Yürütme merkezli yeni sistemin işlemediğinin itirafı mıdır yoksa?

Doğru; Türkiye’nin yeni bir toplumsal sözleşmeye, her görüşten yurttaşı adalet, sosyal ve siyasal haklar temelinde güçlendirecek, tek kişi ya da organın denetimsizce gücü elinde toplamasına karşı denetleme ve siyasal katılım kanallarını genişletecek bir anayasaya ihtiyacı var. Yeni sistemin iktidarda kalmaya yetmeyeceğinden endişe duyanların milletin sorunlarını çözmeye odaklanmak yerine kendi geleceklerini garantiye almak için ülkeyi oyalamalarına değil.

ŞİLİ ÖRNEĞİ

Ne yapılabilir? İlginç bir örnek var. Şili’de halk bastırdı, Pinochet döneminden kalma darbe anayasasının değiştirilmesi için büyük bir mutabakat oluştu. Geçen ekim ayında iki soruluk bir referandum gerçekleştirildi. İlk soru, “yeni anayasa yapılsın mı”, ikinci soru da “bu anayasayı hangi organ yapsın”dı. Sonuçta yüzde 80’e yakın bir oranla, “Evet, yeni anayasa yapılsın ve bu anayasayı sadece anayasa yapmak üzere oluşturulacak bir meclis yapsın” yanıtı baskın geldi. Önümüzdeki aylarda anayasa meclisi için seçim yapılacak. Mevcut yasama meclisi yasa yapımı faaliyetlerine devam ederken anayasa meclisi de yaklaşık bir buçuk yıllık süre içinde anayasayı yazacak; metin çoğunlukla kabul edilirse bir daha halkoylamasına sunulacak.

Bizde de hukukçular, demokratikleşme isteyen partiler buna dönük anayasa değişikliğinin yollarını konuşsa, önce anayasa yapım sürecinin demokratikleştirilmesi, halk katılımına açılması tartışılsa fena mı olur? Bu tartışma niye halktan uzak sürdürülüyor? Bütün partiler anayasanın değiştirilmesinden yana olduğuna göre.

İktidar da muhalefet de hepimizi ilgilendiren anayasa değişiklikleriyle ilgili konuları halkı dışarıda bırakarak, partiler/liderler arasında, kapalı kapılar ardında konuşuyor. Hangi sistem olursa olsun, halkı dışarıda bırakarak, halkı sadece referandumda “evet” ya da “hayır” diyecek onay makamına dönüştürerek demokratikleşme mümkün mü? Bu nedenle asıl yapmamız gereken, hemen her toplum kesimini, baraja, engellere, partiler oligarşisine, yasaklara takılmadan, anayasa yapmakla görevli bir meclise taşımaktır. Demokrasi sadece içerik değil, yöntemdir de.

Partiler sadece anayasa yapmakla görevli bu Meclis’te çoğunluğu elde etmek için yine aday gösterebilir. Bunun dışında da temsil edilmeyenler, sesi duyulmayanlar, kendilerinden bağımsız yürütülen anayasa tartışmasına temsilci olarak katılabilir, sayısal kilidi elinde tutabilir. Asgari ücretlileri, geçinemeyenleri, işsizleri, öğrencileri, gençleri, kadınları, adaletsizlik mağdurlarını, emeklileri tartışmaya katmayan bir anayasa ne kadar demokratik olabilir ki? “1921 Ruhu” 2021’e ancak böyle bir yürekle uyarlanır.

Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyet’e veda

Cumhuriyet’e veda

Devamını Oku
04.06.2022
‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

Devamını Oku
21.05.2022
Geçim siyaseti, aday siyaseti

Geçim siyaseti, aday siyaseti

Devamını Oku
07.05.2022
Hak mücadelesi

Hak mücadelesi

Devamını Oku
30.04.2022
23 Nisan ve iki halkçılık

23 Nisan ve iki halkçılık

Devamını Oku
23.04.2022
Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Devamını Oku
16.04.2022
‘Sonra hayat devam etti’

‘Sonra hayat devam etti’

Devamını Oku
02.04.2022
Değer mi hiç?

Değer mi hiç?

Devamını Oku
26.03.2022
Savaş ve siyaset

Savaş ve siyaset

Devamını Oku
19.03.2022
Transit

Transit

Devamını Oku
12.03.2022
Savaş (05 Mart 2022)

Savaş

Devamını Oku
05.03.2022
Ukrayna

Ukrayna

Devamını Oku
26.02.2022
Cemre düştü

Cemre düştü

Devamını Oku
23.02.2022
İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

Devamını Oku
16.02.2022
Güneşli Pazartesiler

Güneşli Pazartesiler

Devamını Oku
12.02.2022
En uzun gece

En uzun gece

Devamını Oku
09.02.2022
Çatlak

Çatlak

Devamını Oku
05.02.2022
Rejimin yeni aşaması

Rejimin yeni aşaması

Devamını Oku
02.02.2022
Borç

Borç

Devamını Oku
29.01.2022
‘Siyasetin sonu’

‘Siyasetin sonu’

Devamını Oku
19.01.2022
Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Devamını Oku
15.01.2022
Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Devamını Oku
12.01.2022
Deli İbram Divanı

Deli İbram Divanı

Devamını Oku
08.01.2022
İki ülkeden Türkiye’ye

İki ülkeden Türkiye’ye

Devamını Oku
05.01.2022
Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Devamını Oku
29.12.2021
Kâğıt

Kâğıt

Devamını Oku
25.12.2021
Geçim ve seçim: Şili dersleri

Geçim ve seçim: Şili dersleri

Devamını Oku
22.12.2021
Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Devamını Oku
18.12.2021
Yeni model

Yeni model

Devamını Oku
15.12.2021
Joker

Joker

Devamını Oku
11.12.2021
Milli Görüş partileri

Milli Görüş partileri

Devamını Oku
08.12.2021
Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Devamını Oku
04.12.2021
Birincil ittifak

Birincil ittifak

Devamını Oku
01.12.2021
Oblomov’dan Don Kişot’a

Oblomov’dan Don Kişot’a

Devamını Oku
27.11.2021
‘Yoksulluk Kader Olamaz’

‘Yoksulluk Kader Olamaz’

Devamını Oku
24.11.2021
Labirent

Bir intiharın genel provası

Devamını Oku
20.11.2021
Akışına bırakmak

Akışına bırakmak

Devamını Oku
17.11.2021
Kalabalığa kaçış

Kalabalığa kaçış

Devamını Oku
13.11.2021
Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Devamını Oku
10.11.2021
Truman kaçışı

Truman kaçışı

Devamını Oku
30.10.2021