Biden’a mektup 3

Biden’a mektup 3

02.05.2023 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Sevgili okurlarım, Osmanlı İmparatorluğu’nu çökerten en önemli faktörlerden biri On sekizinci Yüzyılda gelişen milliyetçilik akımlarıdır.

Bu bağlamda ortaya çıkan Yunan ve Ermeni milliyetçiliklerinin, Osmanlı’yı paylaşmak isteyen emperyalistlerin de desteğiyle başlattıkları isyan ve şiddet olayları, Birinci Dünya Savaşı sırasında doruk noktasına ulaşan kanlı bir tarihtir.

Ne yazık ki özellikle Yunan ve Ermeni kardeşlerimiz, tarihten gelen çatışmaları, günümüzdeki düşmanlıklar biçiminde de sürdürmek istemektedirler.

Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı’yla savaş halinde olan Ruslarla olan ittifakları, eskiden “sadık tebaa” diye nitelendirilen Ermenilerin savaş cephesinden Güneye doğru sürülmelerine (tehcir edilmelerine) yol açmıştır.

Şimdi dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşayan Ermenilerin, milliyetçiliklerini canlı tutmak ve Ermenistan’a yardım etmelerini sağlamak için bir “Jenosid”, “soykırım” iddiası ortaya atılmıştır.

“Jenosid”, “Genoside” Hitler’in Yahudilere karşı işlediği insanlık suçunun aynısının Osmanlılar (Türkler) tarafından Ermenilere karşı işlendiği iddiasıdır ve hem doğru ve gerçek değildir hem de toprak ve tazminat isteği gibi sonuçlar doğuracak bir suçlamadır.

(Arada hiçbir ilişki yoktur: Ne Yahudiler, Ermenilerin yaptıkları gibi, terör örgütleriyle Almanları öldürmüşlerdir, ne de Osmanlılar, bütün Ermeni ırkını yok etmek gibi bir niyete sahiptirler.)

“Soykırım” iddiası doğru ve gerçek değildir çünkü Osmanlı, Savaş içinde Ruslara ve Ermenilere karşı kendisini savunmak için bu sürgüne başvurmuştur ve geçmişte Ermeni terör örgütlerinin zulümleri ve işgal altındaki Kars’taki Müslümanları katletmeleri vardır.

İşte iki gündür bu sütunda özetlediğim mektup, bu konuda ABD’deki Türk Amerikan Örgütleri Asamblesi, ATAA’nın Biden’a bu konuda yolladığı bir protestodur.

Bugün üçüncü bölümü yayımlıyorum.

***

(Sayın Biden) Üçüncü ve dördüncü ve en önemli ihlalleriniz ise TürkAmerikalıların, Amerikan Anayasasının beşinci ve on dördüncü değişiklikleri (Amendments) ile güvence altına alınmış olan, “adil yargılanma hakkı” (Due Process Rights) ile ilgilidir.

Amerikan Anayasası sadece bir emri iki defa yazmıştır.

Beşinci Değişiklik (Fifth Amendment) federal hükümete “Adil yargılama olmadan hiçbir kimse yaşamından, özgürlüğünden, malından ve mülkünden mahrum bırakılamaz” emrini vermektedir.

1868’de yasalaşan On Dördüncü Değişiklik (Fourteenth Amendment) bu sözcüklerin tıpatıp aynısını kullanmıştır ve o yüzden de adil yargılanma hakkı şerhi ya da hükmü (Due Process Clause) olarak anılır ve tüm eyaletlerin hukuki yükümlülüğünü tarif eder.

Bu demektir ki hükümet bireyleri temel haklarından mahrum bırakmadan önce adil süreçleri uygulamak ve bireylerin hukuki haklarına saygı göstermek zorundadır.

On Dördüncü Değişiklik bu anayasal korumayı tüm eyaletlere zorunlu kılar ve ırkı, etnik kimliği ve cinsi ne olursa olsun her bireyin adil yargılanma hakkı olmasını güvence altına alır.

Bu durumda, şuna kuvvetle inanıyoruz ki Türk Amerikalıların adil yargılanma hakkı göz ardı edilmiştir.

Bizler, sizin tarihi gerçeklere dayanmayan ve hukuki temelden yoksun 24 Nisan mesajınız ile aynı fikirde olmadığımızı mümkün olan en kuvvetli bir dille ifade etmek isteriz.

Bu mesajınızın ardındaki güdünün, Amerika’daki Türk Amerikalıların esenlik, güvenlik ve mutluluğunu feda etmek pahasına ve yalnızca güçlü Ermeni lobisinin gözünde politik popülerlik kazanmak olduğuna inanıyoruz.

1915 olaylarının Ermeni Soykırımı olduğu iddianızın, Türk ve Ermeni kökenli Amerikan vatandaşları arasındaki hukuki süreçlerde adil ve tarafsız olma gereksinmelerini olumsuz olarak etkileyeceği noktasında derin endişeler taşımaktayız.

Önemle not edilmelidir ki 1915 olayları ve ardındaki gerçekler konusunda sesi giderek daha gür çıkan Türk Amerikan toplumu, uzun zamandır Ermeni tarafının tek taraflı ve uyduruk söylemleri ile gölgelenen Türk görüşlerini ve perspektifini anlatarak Amerikan kamuoyunu eğitmeyi amaçlamaktadır.

Tarafsız tarihçilerin güvenilir tarihi araştırmalara dayanarak desteklediği “doğru tarihin” gittikçe artan görünürlüğü ve halk arasındaki farkındalığı, maalesef nefret suçlarında ve terörizmde artışlara neden olmuş ve Türk Amerikalıların bazı köktenci Ermeniler tarafından zulüm görmesine yol açmıştır.

24 Nisan mesajınız, istemeden bile olsa, nefret suçlarını işleyenlere desteklemiş olabilir ve nefret suçu şüphelilerini dava etme süreçlerinde adil ve tarafsız olmayı olumsuz etkileyebilir.

Nitekim, 24 Nisan mesajınızdan cesaretlenen ve sözde Ermeni soykırımının intikamını almaya yeltenen Ermeni ırkçılar, Türk Amerikalılara tehditler savurmuş, onlara bedensel zararlar vermiş, mal ve mülklerini kırıp dökmüştür.

Yazarın Son Yazıları

Tarihi geri götürmek olanaklı değildir!

Orta Doğu’da İsrail’in güvenliği için bir Kürt Devleti kurmak isteyen ve bu nedenle Suriye’de, Terörist Radikal İslam’la uzlaşan ABD, Çağdaş bir Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni de, İktidarla el ele, Suriye gibi Orta Çağ’a, dinler, mezhepler ve aşiretler bazında örgütlenmiş olan Merkezi Feodal bir yapıya geri götürmek istiyor!

Devamını Oku
14.12.2025
Devlet çökertildi ama yenisi kurulamadı (7)

Bu yazı Özgür Özel’in “Stockholm Sendromu” uyarısı yapmasından sonra, geçen hafta başında yazmaya başladığım yazıların yedincisi.

Devamını Oku
12.12.2025
Stockholm sendromunun kaynağı (6)

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, HDP’li ve onun devamı olan DEM Partili politikacılar ve belediye başkanları görevlerinden alınır ve bazıları hapse atılırken, DEM Parti’nin “Süreç” bağlamında iktidara destek vermesindeki çelişkiyi vurgulamak için zekice dile getirdiği “Stockholm Sendromu”, Türkçemizin bütün çarpıcı güzelliğiyle, “Celladına âşık olmak” biçiminde ifade edilen bir durumdur.

Devamını Oku
11.12.2025
Açılım, Stockholm sendromu ve toplumsal şok (5)

İktidar, kamuoyundaki yaygın izlenime göre, “Açılım Süreci”ni, ilan ettiği gibi “Barış” “Demokrasi” ve “Terörsüz Türkiye” için değil, başarısızlıklarından dolayı siyaseten biten ömrünü uzatmak için içeride DEM Parti’den, dışarıda Emperyalizmden destek aradığı için yapıyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Açılım: Stockholm Sendromu ve şok doktrini (4)

Bu yazı Özgür Özel’in “Stockholm Sendromu” uyarısı üzerine, geçen hafta Salı günü başladığım yazıların dördüncüsü.

Devamını Oku
07.12.2025
Mezhepçilik ve tarikatçılık da demokratik rejim düşmanlığıdır!

Dün Etnikçiliğin Demokratik Rejim karşıtlığını (düşmanlığını) yazmıştım.

Devamını Oku
05.12.2025
Etnikçilik demokratik rejimi yıkar!

Etnikçilik, insanların tarih boyunca sahip oldukları Aile, Aşiret, Din, Mezhep, kimlikleri üzerine, Endüstri Devrimi’nin getirdiği “Ulusal” ya da “Milliyetçi” kimliğin, Totaliter bir anlayışla istismar edilmesinden kaynaklanan Faşist bir ideolojidir.

Devamını Oku
04.12.2025
Siyasette Stockholm Sendromu

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Kurultay konuşmasında, “Stockholm Sendromu” anımsatmasını yapmadan önce, İktidarın, “Terörsüz Türkiye” sloganı bağlamında başlattığı “Sürecin” bütün çelişkilerini vurgulayan bir konuşma yapmış.

Devamını Oku
02.12.2025
Darağacı edebiyatı ve terör gölgesinde yeni yargı paketi

25 Kasım 2025 tarihinde MHP lideri Devlet Bahçeli TBMM Meclis Grubu konuşmasında şöyle demiş...

Devamını Oku
30.11.2025
Faşistliğin dini mezhebi ırkı milliyeti yoktur

Faşizm ve Faşistlik, gerek Rejim gerek Kişilik yapısı olarak Demokrasi ve Demokratlık karşıtlığıdır.

Devamını Oku
28.11.2025
İki hukuk profesörü konuşurken...

“Anayasa”, “Hukuk” ve “Yargı” bir devletin omurgasıdır..

Devamını Oku
27.11.2025
CHP’nin savunması için Okkam’ın usturası!

“Okkam’ın Usturası” bir önermedir:

Devamını Oku
25.11.2025
Çıldırtan çelişki!

Emperyalizmle işbirliği yapan İktidar: “Barış” sloganı ile halkı aldatarak...

Devamını Oku
23.11.2025
CHP, kendisini ve demokrasiyi etnikçiliğe kurban edemez!

Emperyalizm ve İktidar ittifakı, hem dıştan hem içten son derece güçlü bir biçimde çeşitli baskılar uygulayarak, Türkiye’yi, “Ortadoğu Bataklığında” parçalanarak boğulacağı bir “Sürece” sürüklüyor!

Devamını Oku
21.11.2025
'Kişiye özel rejim' önerisinin çıkmazı

Devlet Bahçeli aynı anda üç öneride bulundu...

Devamını Oku
20.11.2025
Atatürk üzerine birkaç kitap

Son zamanlarda, Atatürk’e, İstiklâl Savaşı’na ve Cumhuriyet Dönemi Tarihi’ne ilişkin saldırılar, saptırmalar ve iftiralar çok artınca, bu konulardaki gerçek tarih araştırmaları, kitapları da çoğaldı.

Devamını Oku
18.11.2025
İddianame, devlet yönetimine yansıtıldığında?...

Cuma günkü yazımı şöyle bitirmiştim...

Devamını Oku
16.11.2025
Başarılı politikacılık ve avukatlık suçlanınca?...

Lafı dolandırmaya gerek yok...

Devamını Oku
14.11.2025
İddianame, Atatürk, Haberal ve umut!

Bugünlerde, tam 10 Kasım Atatürk’ü anma törenlerinin ertesi günü açıklanan...

Devamını Oku
13.11.2025
Atatürk: İki yalan dört düşman

Dün Atatürk’ü andık; bu vesileyle, bugün, Atatürk konusundaki çok önemli iki yalana ve dört düşmana değinmek istiyorum.

Devamını Oku
11.11.2025
İkinci Silivri trajedisinde anayasa ihlalleri

“Birinci Silivri Trajedisi Dönemi”, Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanlığından ayrılma zamanı olan Haziran 2007 tarihinde başladı.

Devamını Oku
09.11.2025
İktidarın çelişik operasyonları

İktidar, “Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”ni tanımlayan Anayasa’ya Cumhuriyet rejimine aykırı ve birbirlerine ters birkaç operasyonu aynı anda yapıyor ve böylece zaten düşmekte olan seçmen desteğini iyice kaybediyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Casusluk tartışması tırmanıyor

Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ’a yapılan “Casusluk suçlaması” akıllara derhal FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirmek için “Birinci Silivri Trajedisi” bağlamında yaptığı “Casusluk” suçlamalarını ve yine FETÖ’nün “Kozmik Oda”ya girişini ve oradaki bilgilerin yurtdışına sızdırılışını anımsattı!

Devamını Oku
06.11.2025
Casusluk bahane hapis ve kayyım şahane

24 Ekim 2025 Cuma sabahı Merdan Yanardağ “Casusluk” suçlamasıyla göz altına alındı.

Devamını Oku
04.11.2025
İntihar ve çöküş (3) Anomi ve anarşi

Önce kavramları tanımlayalım: Anomi: Kuralsızlık. Anarşi: Devlet otoritesinin yokluğu.

Devamını Oku
02.11.2025
Bir iktidarın intiharı (2)

Dünkü yazıdan devam: Önce bir iktidarı intihara sürükleyen beş temel belirleyiciyi anımsayalım...

Devamını Oku
31.10.2025
Bir iktidarın intiharı (1)

Bir iktidar ne zaman çöküşe yönelir, intihar eder?

Devamını Oku
30.10.2025
Cumhuriyetin koruyucusu AYM! (mi?)

Yarın CUMHURİYET Bayramı.

Devamını Oku
28.10.2025
Abdülhamit’in ulu hakanlığı ve Yanardağ’a casusluk suçlaması

İktidar, medyayı ve yargıyı da etkisine alarak hem güncel hem de tarihsel gerçekleri saptırmaya, kendi ideolojisine uygun bir tarih ve var olmayan bir güncel dünya imgesi yaratmaya çalışıyor...

Devamını Oku
26.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti? (2) Ültimatom

Dünkü yazımda, İngiltere tarafından, Abdülhamit’in yardım isteği üzerine kendisine verilen ültimatomdan söz etmiştim.

Devamını Oku
24.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti?

Emekli Büyükelçi Süha Umar, dün Cumhuriyet’teki köşesinde, Kıbrıs seçimleri konusunda, benim görüşlerimle de aynı çizgide olmalarından memnuniyet duyduğum çözümlemelerini şu sözlerle bitirmişti...

Devamını Oku
23.10.2025
Kıbrıs seçimleri üzerinden tehdit mi?

Türkiye’de de Kıbrıs’ta da seçmenin bu İktidardan bıktığı anlaşılıyor.

Devamını Oku
21.10.2025
Faşizmle mücadelede dokuz ilke! Ne yapmalı (6)

Otoriterlikten totaliterliğe giden İktidar, yaşam biçimlerimizi de tehdit eden ve yeni cezalar oluşturan 11. Yargı Paketi’ni hazırlarken...

Devamını Oku
19.10.2025
Seçime doğru uygulama önerileri: Ne yapmalı? (5)

1) Ana stratejinin “Millet İradesi”nin gerçekleştirilmesi için, eşit, adil ve şeffaf bir seçim hedefine yönelik olduğu asla unutulmamalıdır.

Devamını Oku
17.10.2025
Boş tencere dolmalı, dayak durmalı! Ne yapmalı (4)

İnsanlık tarihi iki kavgadan oluşur: Birinci kavga ekmek kavgasıdır...

Devamını Oku
16.10.2025
Ortadoğu’daki gelişmeler bağlamında ne yapmalı? (3)

Bu yazı yazılırken Hamas ile İsrail arasında rehine takası yapılıyor ve hem Dünya’da hem Ortadoğu’da barış sesleri duyuluyordu.

Devamını Oku
14.10.2025
Ne yapmalı? (2) CHP’ye eleştiri ve destek!

Cuma günkü “Yedi Düvel’e Karşı...” başlıklı yazımda “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Cumhuriyet Rejimi’mizi iç ve dış saldırılara karşı nasıl koruyacağız?”

Devamını Oku
12.10.2025
‘Yedi düvel’e karşı nasıl direneceğiz? (1)

Önce yazımın başlığını açıklayayım: “Yedi düvel”, “bütün devletler, herkes, bütün dünya” anlamında kullanılan bir deyimdir.

Devamını Oku
10.10.2025
Nadir elementler, emperyalizm ve ‘ileri demokrasi’

Emperyalizmin araçları, dostları ve düşmanları nelerdir, kimlerdir?

Devamını Oku
09.10.2025
‘İleri demokrasi’: Yine ve yeniden

Cumhuriyet’in dünkü manşeti, CHP’nin Abant toplantısından sonra, Gökhan Günaydın’ın “Merkez parti olma kimliğimiz giderek oturuyor” demesi üzerine “CHP merkez parti oluyor” biçimindeydi.

Devamını Oku
07.10.2025