Kolektif linç iştahı

Kolektif linç iştahı

01.10.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Üzgünüm. Bu yaz yaşanan ve vahametini ancak yeni algıladığım bir olaydan dolayı üzgünüm. Bu yaz, ilk defa uzunca bir tatil yapabildim. Tabii tatilden anladığım daha rahat kitap yazabilmek, arada küçük resimler yapmak, kitap okumak, yüzmek ve biraz da tenis oynamak. Bu süreçte yazar arkadaşım Hasan Bülent Kahraman’ın yaşadığı tatsız olayların boyutunu hiç fark edememişim.

Kendisinin başka isimlerle beraber İBB Kültür Sanat Platformu Danışma Kurulu’na seçildiğini duymuştum, ardından da “Hep aynı isimler bir yere seçiliyor” diye tepkiler geldiğini ve Hasan Bülent’in bu görevden ayrıldığını, daha doğrusu kabul etmediğini öğrendim. İtiraf edeyim bu bağlamda pek de önem vermedim, çünkü zaten çok dolu olduğunu biliyordum ve bu işe ayırabileceği zamanın gerek rektör yardımcılığı gerek yazdığı ve okuduğu kitaplara ayırdığı süreler yüzünden çok daralacağını ve kendisini zora sokacağını tahmin edebiliyordum. Yoksa böyle bir kurulu hayata geçiren Sevgili Ekrem İmamoğlu, alanında ulusal ve uluslararası düzeyde en iyi isimlerden biri olan Kahraman’dan büyük ölçüde yararlanabilecekti.

Fakat olaylar farklı şekillerde yaşanmış. Gerek muhalif medya gerek sosyal medya, Hasan Bülent’e neredeyse bir linç uygulamış.

Her arkadaşınızla her konuda yüzde 100 aynı şeyi düşünemezsiniz. Bir örnek vereceğim: Bugünkü siyasi konjonktür nedeniyle son yıllarda maalesef CHP’nin içinde dahi insanların birçoğu maruz bırakıldıkları ezber cümlelerle 27 Mayıs’a saldırdılar. Daha da ilginci 1990’da açtığım sergim sırasında, 27 Mayıs’ı -idamlar hariçsonuna kadar savunan birçok insan ve ben dahil herkes o tarihsel süreci överken, Kahraman tersine “İhtilal, İsmet İnönü ve CHP’si için yapılmıştı” diyordu. Ben tabii ki onun tüm bu eleştirel röportajını sansürsüz en güzel şekilde hem gazetede hem kitapta yayımladım. Bizim Hasan Bülent’le politik olarak anlaşamadığımız yüzde 40 civarı konu vardır. Ama bu, hiçbir zaman dostluğumuzu, entelektüel diyaloğumuzu, sanatçı-yazar ilişkimizi zedelememiştir; zedelese bu, demokrasiye inanmadığımız anlamına gelirdi. Zaten aramızdaki farkların ne olup olmadığı önemlidir: Hasan Bülent laiktir, Atatürk’e saygılıdır, demokrasiye inanır, barışa ve çağdaş yaşama inanır, sanata, felsefeye, edebiyata, tarihe büyük önem verir.

Fakat siyasi farklarımız, İBB atamasından sonra ağır vukuat yaratmış! Hasan Bülent’e, geçmişte Sabah’ta yazmış olduğu için bu atamadan sonra bir linç uygulanmış, kendisine irticacı gibi kelimelerden başlayarak çok ağır sözler söylenmiş. Daha da üzücüsü, kimisi hakaret düzeyinde... Bunları söyleyenler arasında değer verdiğim bazı mücadele dostlarım var. Ne yazık ki ciddi hata yapmışlar. Eleştiri başkadır, linç başka... Herkesin tabii ki Kahraman’ı eleştirmeye hakkı vardır. Mesela isteyen, AKP’li bazı isimlerle yakınlaşmış olmasını eleştirebilir; başka biri, Ergenekon ve Balyoz sürecinde yazmış olduğu makaleleri arşivden çıkarabilir. Haklarıdır ve haklıdırlar! Demokratik tartışmadır bu. Ama bir insana gerekçeli-gerekçesiz herkes aynı anda vurmaya başladıktan sonra “Bari ben de bir tane patlatayım” demek ağır bir hatadır. Demokrasi etiğine uymaz. Kahraman’ın yakın dostu olan ünlü gazeteci ve aydınların -Ertuğrul Özkök hariç- bilinçli sessizliği de işin cabasıdır.

Türkiye’de felsefeyi, edebiyatı, siyaseti, sanatı ve tarihi aynı anda uluslararası kapsamda da harmanlayarak Türkçe veya İngilizce tartışabilecek, Hasan Bülent Kahraman’ın düzeyinde pek insanımız yoktur. Bu alanlarda değerli eserler veren bir diğer aydınımız Emin Çetin Girgin’dir. Neden bahsettiğimi anlayabilmeniz için sizden ricam hemfikir olmasanız bile bu isimlerin yazılarını, çözümlemelerini, tarihsel veya sanat tarihsel veya felsefi siyasi analizlerini ve toparlamalarını okuyun. Kahraman, geçen yıl Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği “Sanat İnsanı Onur Ödülü”ne layık görüldü. Bakın plaketinde neler yazıyordu: “Tükenmez çalışkanlığınızla, gerek bir sanat tarihçi, gerek eleştirmen, gerek küratör, gerekse akademisyen olarak felsefeyi, sanatı, sosyolojiyi, edebiyatı, ezcümle tüm tarihi ustalıkla, bütünselliğini sağlayarak beraber harmanladığınız için sevgi, saygı ve teşekkürlerimizle...”

Kahraman hakkında detaylı bir okuma yapmadan, ezbere onu gerici diye yaftalamak, olsa olsa bu sözleri söyleyenlerin en azından önyargılı ve “aceleci” olduğunu gösterir. Hasan Bülent, Sabah’ta yazmaya, bu gazete kayyıma devrolmadan önce başlamıştı. Devrolduktan sonra yazmaya devam etmesi hata mıydı? Evet, bence hataydı. Peki, bu bir linç sebebi olabilir mi? Tabii ki hayır. Hasan Bülent, Sabah’tan üç yıl önce ayrıldı. Bu arada Sabah’ta da yazdıklarına bakarsınız, orada yandaş medya üslubuyla “görev” yapanlarla bir ilişkisi olmadığını göreceksiniz. Ayrıca Sabah’ta yazan her insana da düşmanca bakmayı demokrat bulmuyorum. Birini “yandaş” olarak niteleseniz bile, her siyasi veya demokratik tartışmanın bir adabı vardır. Yakaladığınız bir ipucundan hareket ederek iştahlı bir saldırganlıkla, o kişiyi bütününe bakmadan yok etmeye çalışmak yakışıksız bir tavırdır. Mesela Ahmet Altan’la siyasi olarak hiç anlaşamayabilirsiniz, ama yazar olarak yok sayamazsınız. Sevdiğiniz bir müzisyen hayat akışında iktidar ile bir diyaloğa girdi diye belki kızabilirsiniz ama eserlerini silemezsiniz. Hasan Bülent, benim Alev Coşkun, Ümit Zileli veya Sinan Meydan gibi siyasi her konuda anlaştığım bir isim değildir. Ama sanatı, dünya kültürünü, yaşamın derinliklerini beraber ele alırken, bana en büyük keyfi veren birkaç değerli dostumdan biridir. Onun benden farklı veya bize göre “yanlış” siyasal değerlendirmeler yapmış olması, kendisini “silmek” için bir neden olamaz! Siyasi yolları ayrıldıktan sonra, İlhan Selçuk da Çetin Altan’la küsmemiş, onun yazar değerlerini veya arkadaşlığını hayatından çıkarmamıştır.

Bugün yaşadıklarımızın nedeni, ülkemizin yaşadığı şizofrenik siyasal ortam; insanların bu acımasız yıkıcı tavırlarını izah etmek için bunu bulabiliyorum ancak.

Türkiye’nin, Kahraman gibi sonsuz bir bilgi dağarcığı üstüne katmanlı düşünce kapasitesini geliştirebilen bir beyni dışlama şansı olamaz. Keşke tüm bu disiplinlerarası alanlarda fikir üretmeyi bilen ve bunu Hasan Bülent Kahraman ve Emin Çetin Girgin gibi başaran aydınlarımızın sayısı iki elin parmaklarını geçseydi! İnsanları yıkmak bu kadar ucuz ve kolay olmamalı. Biraz medeni ve hoşgörülü diyaloglara ihtiyacımız var.

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025