Türkiye’nin seçenekleri ve ‘iktidar’
Erol Manisalı
Son Köşe Yazıları

Türkiye’nin seçenekleri ve ‘iktidar’

29.11.2016 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

AB, ABD (Batı), Rusya ve ŞİÖ seçenekleri kamuoyunda bugün “otomobil markası seçer gibi” iktidar tarafından sıralanırken “kimileri” de bunu ciddi ciddi tartışıyorlar.
7 Mart 2002’de Harp Akademileri’ndeki açık ve sivil oturumda tebliğimi sunarken “Türkiye-Batı ilişkilerinde denge sağlamak için Rusya ve İran’la da ilişkileri her boyutta geliştirmek durumundayız” tezini savunmuştum. Seminerdeki MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç da benim tezimin altına imza atacağını söylediği zaman “FETö ve arkasındakiler düğmeye basmışlar, Ergenekon ve Balyoz’un hazırlıklarına geçmişlerdi”. (*)
Ne tuhaftır, o gün Atatürkçülerin söylediğinin daniskasını bugün çok katı olarak ve Türkiye’yi Batı’dan koparmak için iktidar (ve Erdoğan) söylemeye başladılar. Çünkü dün destekledikleri Gülen (ve arkasındakiler) bugün, yalnız Atatürkçüleri değil, devletle birlikte kendilerini de hedef almıştı. Atatürkçülerle birlikte hedefe kondular, ironiye bakın...
AKP iktidarının temel çelişkisi buradaydı; “dün işbirliği yaptıkları güçler” bugün, Atatürk Türkiye’sini ve iktidardaki “kendilerini” de hedef alıyordu. Devlet ele geçirilmek istenirken “kendileri” de dışlanıyordu. 16 Temmuz’daki dev Atatürk posteri, bu ironinin sonucuydu.

İşin doğrusu mu?
Türkiye’de Atatürk Türkiye’sinin değerlerini, çağdaşlığı, uygarlığı ve demokrasiyi savunanlar Avrupalı değerleri esas alırken bunun, a) karşılıklı siyasi ve iktisadi çıkarları dengeli bir biçimde koruyarak yapılmasını, b) Batı dışında Rusya (ve Asya) ile ilişkilerin de geliştirilerek dengelenmesini savunuyorduk.
Hatırlayalım: Atatürk Batı emperyalizmine karşı Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’nı yaparken Moskova’dan siyasi ve askeri destek aldı. İlk uluslararası anlaşmasını Moskova ile yaptı. Moskova’ya “bayıldığı için” değildi: Batı’yı dengelemek için yapılıyordu, akılcıydı.
Çok ilginç, bugün iktidar (ve Erdoğan) FETÖ (ve arkasındaki) ile karşı karşıya gelince Moskova’ya yaslanmak durumunda kaldı, ancak bir farkla: Atatürk Türkiye’si Avrupa değerlerini, çağdaşlığı, laikliği, Cumhuriyet devrimlerini özümseyerek ve “ulus devlet kimliğini öne çıkararak” bunu yapıyor ve başarıyordu.
Sözün kısası
1) Türkiye bugün Avrupa ile ilişkilerini koparamaz ve onun değerlerinden uzaklaşamaz. Çünkü demokratik değerler ve laiklik oradadır.
2) Cumhuriyet döneminde, özellikle de 1950’lerden başlayarak: Türkiye ile Avrupa arasında doğal bir entegrasyon oluşmuştur. Nüfus hareketinden tüketim kalıplarına, eğitimden sanata ve spora kadar bu doğal entegrasyonun içindeyiz. Bugün, ikinci nesil Necip Şahin’in Almanya’da Türk ve Alman onlarca kuruluş ve derneğin genel başkanı olması örneğinde görüldüğü gibi.
3) Ekonomik ilişkilerimizin yüzde 50 dolayındaki bölümü Avrupa ile oluşmuştur.
4) Türkiye-AB kurumsal ilişkileri “sakat ve yanlış bir zemine oturtulmasına rağmen”, bu durum fiili olarak yerleşik konuma gelmiş; şirketler de bu “kumalık” düzenine kendilerini uydurmuşlardır. Bu köşede hep yazdığım “yanlışlar”: hamamböcekleri misali, uyum sağlamışlardır.
5) Türkiye’nin baştan beri Avrupa Konseyi’nin içinde yetki ve yükümlülüklere sahip olması ülkenin çağdaşlaşması ve demokratikleşmesi bakımından olumludur.
İktidarın (ve Erdoğan’ın) bütün bunları dışlayıp silmeye çalışması zaten imkânsızdır. Ancak uzun vadede, Avrupa ile sürekli kavga halinde görünerek ülkenin “Ortadoğulaştırılmasına” çalışıyorlar. ŞİÖ gibi örnekleri de tribüne havuç olarak gösteriyorlar.
Evet, Türkiye ABD ve AB ile ilişkilerini, “Türkiye’nin çıkarlarını karşılıklı olarak koruyacak şekilde siyasi, iktisadi ve askeri olarak revize etmek zorundadır”: Ankara elindeki kartı güçlendirmek için Rusya ile de siyasi ve iktisadi olarak ilişkilerini üst düzeye çıkarmalıdır: ŞİÖ ile ilişkilerini geliştirmelidir.
ABD, AB, Rusya, Türkiye için alternatif stratejik kozlar değildir. Ankara hepsi ile de karşılıklı çıkarlara dayalı olarak ilişkilerini geliştirmeli ve denge sağlamalıdır.
Bunun için de en önemli koşul “Türkiye’de demokratik çıkarları bu bağlamda gözetecek bir parlamentonun bulunmasıdır”. Tribünlere oynayıp kavga ederek koskoca Türkiye’nin dış politikası yürütülemez.
(*) E. Manisalı, “Avrupa’nın Askerle Kavgası”, 257-335 arası, Cumhuriyet Yayınları, 2008

Yazarın Son Yazıları

Sansür, demokrasi ve araçlar

Sansür, demokrasi ve araçlar

Devamını Oku
18.10.2022
Devlet olmanın nitelikleri

Devlet olmanın nitelikleri

Devamını Oku
11.10.2022
Örtülü iç savaş mı?

Örtülü iç savaş mı?

Devamını Oku
04.10.2022
Başarı mı, yoksa ...

Başarı mı, yoksa ...

Devamını Oku
27.09.2022
Türkiye’nin stratejik konumundaki çelişkiler

Türkiye’nin stratejik konumundaki çelişkiler

Devamını Oku
20.09.2022
Atatürk ve 2. Elizabeth, iki ayrı dünya

Atatürk ve 2. Elizabeth, iki ayrı dünya

Devamını Oku
13.09.2022
Fidel’in tangosu ve Atatürk’ün zeybeği

Fidel’in tangosu ve Atatürk’ün zeybeği

Devamını Oku
06.09.2022
Dibeklihan’dan Türkiye manzaraları

Dibeklihan’dan Türkiye manzaraları

Devamını Oku
30.08.2022
‘Ortak yararları’ yok etmek neden

‘Ortak yararları’ yok etmek neden

Devamını Oku
23.08.2022
AKP dış politikasını neden değiştiremez

AKP dış politikasını neden değiştiremez

Devamını Oku
16.08.2022
ABD ve Çin’in Pasifik kavgasında bir anı

ABD ve Çin’in Pasifik kavgasında bir anı

Devamını Oku
09.08.2022
Siyasal İslamda dış politikamız

Siyasal İslamda dış politikamız

Devamını Oku
02.08.2022
Kıbrıs, Türkiye’nin çıkış yoludur

Kıbrıs, Türkiye’nin çıkış yoludur

Devamını Oku
26.07.2022
Türkiye ve İngiltere nasıl benzeşirler ki!

Türkiye ve İngiltere nasıl benzeşirler ki!

Devamını Oku
19.07.2022
Ünlü dostlarla bayramlaşmanın türlü yolları

Ünlü dostlarla bayramlaşmanın türlü yolları

Devamını Oku
12.07.2022
Siyasal İslamın ‘Batıcılık’ çelişkisi ve AKP

Siyasal İslamın ‘Batıcılık’ çelişkisi ve AKP

Devamını Oku
05.07.2022
Seçimler, şiddet, sağduyu ve hukuk

Seçimler, şiddet, sağduyu ve hukuk

Devamını Oku
28.06.2022
Bastonların karizmatik sahipleri

Bastonların karizmatik sahipleri

Devamını Oku
21.06.2022
AKP’nin politikalarındaki ‘ironi’

AKP’nin politikalarındaki ‘ironi’

Devamını Oku
14.06.2022
Başarılı bir maratoncu, Kemal Bey...

Başarılı bir maratoncu, Kemal Bey...

Devamını Oku
07.06.2022
AKP ve Türkiye’de köylünün ‘uyanışı’

AKP ve Türkiye’de köylünün ‘uyanışı’

Devamını Oku
31.05.2022
AKP korkusu, sağı ve solu yakınlaştırdı mı?

AKP korkusu, sağı ve solu yakınlaştırdı mı?

Devamını Oku
24.05.2022
Tramvay da şık yayalar da...

Tramvay da şık yayalar da...

Devamını Oku
17.05.2022
Ulusallık, sosyal devlet ve kavram kargaşası

Ulusallık, sosyal devlet ve kavram kargaşası

Devamını Oku
10.05.2022
AKP bütün gemileri yaktı mı?

AKP bütün gemileri yaktı mı?

Devamını Oku
03.05.2022
AKP’nin ‘göçmen politikası’ mı?

AKP’nin ‘göçmen politikası’ mı?

Devamını Oku
26.04.2022
Türkiye nereye mi gidiyor?..

Türkiye nereye mi gidiyor?..

Devamını Oku
19.04.2022
‘Arap Baharı’ndan sonra ‘Ukrayna Baharı’ (!) mı?

‘Arap Baharı’ndan sonra ‘Ukrayna Baharı’ (!) mı?

Devamını Oku
12.04.2022
Firavunlar, bastonlar, zeytin ağaçları ve tahıl ambarları

Firavunlar, bastonlar, zeytin ağaçları ve tahıl ambarları

Devamını Oku
05.04.2022
Demokrasi, bireyin ve toplumun yararlarının örtüştürülmesidir

Demokrasi, bireyin ve toplumun yararlarının örtüştürülmesidir

Devamını Oku
29.03.2022
Moskova-Batı arasında ip cambazlığı

Moskova-Batı arasında ip cambazlığı

Devamını Oku
22.03.2022
Karadeniz, Doğu Akdeniz, Körfez üçgeni

.

Devamını Oku
15.03.2022
Ukrayna nelerin turnusol kâğıdı oldu?

Ukrayna nelerin turnusol kâğıdı oldu?

Devamını Oku
08.03.2022
Hastane odasından 28 Şubat haberleri

Hastane odasından 28 Şubat haberleri

Devamını Oku
01.03.2022
Öz değerlerden Amerikancılığa ve nihayet siyasal İslama

Öz değerlerden Amerikancılığa ve nihayet siyasal İslama

Devamını Oku
22.02.2022
Beyrut, Kıbrıs ve Hatay’ın güneyi

Beyrut, Kıbrıs ve Hatay’ın güneyi

Devamını Oku
15.02.2022
Türkiye’de ‘devletin özelleştirilmesi’

Türkiye’de ‘devletin özelleştirilmesi’

Devamını Oku
08.02.2022
Siyasal İslamın ‘kültürel egemenlik’ açmazı

Siyasal İslamın ‘kültürel egemenlik’ açmazı

Devamını Oku
01.02.2022
AKP’nin ‘bozarak değiştirmek’ stratejisi

AKP’nin ‘bozarak değiştirmek’ stratejisi

Devamını Oku
25.01.2022
Kaos ortamında seçime girerken olasılıklar ve Enes çocuk...

Kaos ortamında seçime girerken olasılıklar ve Enes çocuk...

Devamını Oku
18.01.2022