Galatasaray, Başakşehir’i yendi, Fenerbahçe’yle arasındaki puan farkını 5’e çıkardı. Fenerbahçe birkaç kez gelen fırsatı elinin tersiyle itti. Başkan Ali Koç, Giresun dönüşü teknik direktör Jesus’la bir araya geldi, kötü gidişatın hesabını sordu. Oysa bu kötü gidişat haftalardır sinyalini veriyordu. Futbolcuların vurdumduymaz tavırlarını görebiliyorduk. Jesus’la futbolcular arasında bir iletişim eksikliği mi var diye düşündüm. Sordum, “Futbolcular hocayı çok seviyor” dediler. Peki sıkıntı nerede? Başlangıçta her şey yolunda giderken, takım ayakta alkışlanırken şimdi neden ıslıklanıp yuhalanıyor. Neden kötü oynuyor? Takımda hâlâ bir lider yok. Jesus’un oyuncu değişiklikleri ayrı bir tartışma konusu. Her maça ayrı 11. Bu kadar taşlarla oynanmaz. İyi olan oynar, kötü olan oynamaz. Hoca, sahada kötü olanı tutuyor, iyi olanı kenara alıyor. Savunma haftalardır alarm veriyor. Orta saha dökülüyor. Forvet zorla gidiyor. 

SEZON SONU BELİRSİZLİĞİ

Ali Koç, Jesus’la ilk kez böyle gergin bir toplantı yaptı. Portekizli de tedirgin oldu. Çünkü takıma izin vermişti. Hocayla devam kararı çıkmış olsa da sezon sonu ne olur soru işareti. Başkan, Jesus’a yeniden 1+1 sözleşme imzalayalım demişti, tecrübeli hoca da bu teklife sıcak bakmıştı. İkili kalırsa yeni sezonda yine her şey sil baştan olacak. Koç döneminde kaç futbolcu transfer edildi sayısını unuttum. F.Bahçe futbola en çok para yatıran kulüp ama ortada 8 yıldır kupa yok. TFF’nin ve hakemlerin yanlı tavırlarını, kararlarını da unutmuyorum elbette. Taraftara çok üzülüyorum. Hep destek verdiler, karşılığını alamadılar. Teselli amatör branşlarda, kadın basketbolcuların ve voleybolcuların başarılarında, aldıkları kupalarda. İyi ki bunlar kazanıldı.