Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Birer hiç mi olacağız?
İktidara ve de muhalefete bakarsanız, bizim birer hiç olmamız gerekiyor. İktidara göre, Türk olmayacağız bir kere.
“Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” tanımını yapan Atatürk’ün ifadesiyle Türk olmak çok ayıp bir şey.
Asla ulusal yurttaş kimliğimizi öncelemeyeceğiz. Bundan başka her şeyimizi öne çıkarabiliriz:
Irkımızı, dinimizi, mezhebimizi, tarikatımızı, cemaatimizi, aşiretimizi, hemşeriliğimizi, gizli-açık içinde bulunduğumuz örgüt ya da cemiyet bağımızı, kulluğumuzu, köleliğimizi; özetle ortaçağdan kalma ne kadar feodal ilişki varsa, onu kimlikten sayacağız.
Yok onlar olmadı, mutlaka bir ayrılık, aykırılık bulacağız. Hiçbir şey uyduramazsak, derimizin rengi ya da cinsiyet üzerinden başkalaşacağız.
Sonra, doğru olmayacağız:
Her gün yalana, dolana, üçkâğıda başvuracağız.
Çalışkan da olmayacağız:
Yan gelip yatacağız. Rant, faiz, vurgun, artık Allah ne verdiyse, sülük gibi yaşayıp gideceğiz.
Muhalefetin sözünü dinlerseniz, entelektüel de olmayacağız.
Eskilerin münevver dedikleri, gazetemizin okurları için yaptığımız nitelemeyle “bu ülkenin aydınlık insanı” olmaktan özenle kaçınacağız.
Muhalefetin diliyle bir “bariyer” çünkü bu.
Üstün eğitim almayacağız, kendimizi yetiştirmeyeceğiz, kitap okumayacağız, sanatla ilgilenmeyeceğiz, çağı anlamaya, uygar ve ahlaklı davranmaya yanaşmayacağız.
Hele “akademik”, üstelik “elitist” bir kimlik…
Vay anam, vay…
Sakın, sakın ha!
Gücü yetene külhan, kabadayı, yetmeyene sümsük; ortalama ya da düşük zekâlı, başında takke ile badem bıyıklı, sıkma başlı, cahil, lümpen, küfürbaz, insancıl değer ve ilkelerden habersiz; oturmasını, kalkmasını, yemesini, içmesini bilmeyen, reisinin kılına bile razı, boyun eğen, sorgulamayan, sorgulatmayan, her gösterileni tıpış tıpış gidip seçen bir sürü!
Böyle bir toplum muyuz biz? Böylesi mi uygun bize?
1923’te çağlarını aşan bir devrim yapmış toplumun, 100 yıl sonra getirildiği, daha da getirileceği aşama bu mu?
Sorarım size…
Yurt kurtarıcı ve kurucuları bu yüzden mi “iki ayyaş” konumuna düşürüldü?
Kabul edecek, onaylayacak, yutkunup sindirecek miyiz?
İzmir dersi
Aziz Kocaoğlu, bir kez daha İzmir Belediye Başkanı olmayacağını açıklayarak, koltuk ile ilişkisini kesmekte zorlananlara iyi bir ders verdi.
Dahası, İzmir’de düzeyli bir demokratik yarışa da olanak tanıdı.
Karşıyaka’dan Bergama’ya, Buca’dan Seferihisar’a birçok başarılı belediye başkanı; kente daha iyi hizmet için aday olmaya hazırlanıyorlar. Yeni tasarılar ve imgelemlerle seçime hazırlanıyorlar.
Örneğin, Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer; İzmir’in çok kültürlü, renkli kimliği ile kültür-sanat konusunda ülkenin lokomotifi olabileceği kanısında. Diyor ki:
“Türkiye’de müzik endüstrisi de, sinema endüstrisi de İstanbul’da sıkışmış ve atılım yapma, gelişme potansiyelleri daralmıştır. Fiziki koşulların zorluğu, trafik, otopark, lojistik vb. alanlarda giderek artan sıkıntılar, bu sektörlerin verimliliğini düşüren sonuçlar ortaya koymaktadır.
İzmir her iki sektör için de uygun alanlar üreterek, daha ekonomik kaynak yaratma imkânları sunabilir.”
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti