Bir sivil itaatsizlik örneği

20 Ağustos 2023 Pazar

Sevgili okurlarım ülkemizin en verimli toprakları, ovaları, ormanları, limanları, Türk şirketlerini taşeron olarak kullanan yabancı şirketler tarafından işgal edilmiştir. Şirketlere ülkemizin yüzde 60’ı için maden ruhsatı verilmiştir. Bu şirketler çıkardıkları madenlerin sadece yüzde 4’ünü Türkiye Cumhuriyeti’ne vermektedir; büyük bölümünü yurtdışına götürmektedir; çok küçük bir kısmını da ruhsat alan Türk şirketine bırakmaktadır; bu küçük kısım da evler, yatlar almaya yetmektedir!

Plansız kullanım nedeniyle sularımız iyice azalmıştır; bir de sıcak üstüne eklenince yumruk büyüklüğüne alıştığımız domatesler ancak parmak kadar büyümektedir; tüm meyve ve sebzeler için de aynı durum geçerlidir. 

Deprem bölgesinde özellikle Hatay’da içme suyu yoktur ve insanlar uyuzdan kavrulmaktadırlar. Hayat pahalılığından, ev kiralarından ve sesini çıkaranın içeri alındığından hiç söz etmiyorum çünkü herkesin malumu.

Durum bu! Hep birlikte bataklıkta debeleniyoruz. Kişilerin ve kitlelerin “sivil itaatsizlik” haklarını kullanmaları acilen gerekmektedir. Sivil itaatsizlik aslında pasif bir eylem biçimidir ama inatla sürdürüldüğünde başarı şansı oldukça fazladır.

Hadi biraz hayal kurup hem kişisel hem kitlesel neler yapabileceğimizi görmeye çalışalım: 

Hayal bu ya, Meclis’teki muhalefet partilerinin Meclis’i acilen boykot etmeleri gerekmektedir. Neredeyse hiçbir işlevi kalmayan, sadece AKP iktidarına yasalar yapma ve bunları hayata geçirme imkânı veren Meclis, böylelikle halk iradesini temsil etmekten oldukça uzaklaşmıştır. Meclis’teki muhalefet partilerinin Meclis’i boykot etmesi, gitmemesi ve Meclis’in toplandığı saatlerde meydanlarda toplanıp halka gerçekleri anlatması o kadar da zor bir iş değildir. Şunu da bilmek gerekir, AKP’nin 20 yıldır oluşturduğu 90 bin polisten oluşan silahlı güç, doğrudan Tayyip Erdoğan’a bağlıdır. Bu korkutucu bir şeydir. Ama korkunun ecele faydası yoktur. 

Partilerin Meclis’i boykotu, hiç kuşkunuz olmasın, halkın büyük desteğini görecektir. Açıkça söylemek gerekirse muhalefet partilerinin mızmızlığı halkı siyasetten iyice soğutmuştur. Ayrıca AB’nin demokrasi, insan hakları sözlerine de pek kulak asmamak gerekmektedir. Çünkü AB de sonuçta bir ticari örgütlenmedir. 

Ayrıca Türkiye’de hukuk ve demokrasi olup olmadığı ne ABD’nin ne de AB’nin umurundadır. Türkiye orada mı? Büyük bir pazar mı? Onların derdi budur!

Muhalefet partilerinin Meclis boykotu, pek çok sivil inisiyatifi de kendine çeken bir merkez oluşturacaktır. Barolar, mühendis ve mimar odaları, tabip odaları ve daha pek çok sivil kurum boykotun doğal destekçisi olacaktır.

Böyle bir durumda Tayyip Erdoğan’ın polisleri “ya Allah” deyip herkese insafsızca girişecek ya da bir köşede uslu uslu durup olup biteni izleyeceklerdir. Bir süre boykotu vermeyen, görmeyen yandaş basın, tümüyle etkisini yitirecek ve sonunda Tayyip tüm milletvekillerini vatan haini ilan edip, tutuklamaya başlanmasını emredecektir. 

İşte bu tutuklama olur ya da olmaz. Bu bizim Tayyip Erdoğan’dan kurtulma anımızdır. Aksi takdirde ülkemizi ılımlı değil, Afganistan benzeri bir din devleti beklemektedir. Üstelik ağır bir iç savaşın gölgesi şimdiden ülkemizin güneyine düşmüştür. Akdeniz’in Afganistan’ı olma yolunda hızla ilerlemekteyiz.

Şimdi bana diyeceksiniz ki: “Partiler bir araya gelemez. Kürtler barış süreci için Tayyip’e katlanmak zorundalar.” Saf bir yurttaş olarak şunları söyleyeceğim.

 Böyle giderse CHP şiddetle küçülür; çünkü bu seçimde verilen oyların büyük bölümü ödünç oydu. Bu böyle biline! MHP’ye gelince, memleket elden giderken “Şehitler ölmez vatan bölünmez” sloganıyla ortaya çıkmak abesle iştigal etmek olur.

Artık bıktık! Bu arada anaokulunda toplanan minnacık çocukların başları bağlı namaz kılmaya zorlandıkları bir ülkede, “Lütfen inanç özgürlüğüne saygı duyalım” gibi sözler söyleyen ve kendilerini her şeyin üstünde gören bir tayfa var. Onlara da bir çift sözüm var: Brecht’in bir oyununda yedi yaşındaki bir çocuk, babasını Gestapo’ya ihbar eder. Salonlarına Hitler’in resmini asmadığı için. Bu da onlara kapak olsun!

Hayal kurmanın sonuna geldik. Sadece hayali bile etkili bir sivil itaatsizlik örneğini sizlere göstermek istedim. Kaç milletvekili sokağa çıkar dersiniz? Onlar da para ve imkânlar için mi yoksa gerçekten millet iradesi için mi oradalar bilmek iyi olurdu.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları