Bir zamanlar Cumhuriyet’te
Işıl Özgentürk
Son Köşe Yazıları

Bir zamanlar Cumhuriyet’te

16.07.2017 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

(Okay, Sevgili Yazıişleri Müdürüm)

O zamanlar gazeteciliğin ruhu Cağaloğlu’nda atardı. Bizim binamız tarihi bir binanın yanında gecekondu gibi duran iki katlı bir binaydı. Üst katında yazarlar, alt katındaysa herkesin birbirini gördüğü geniş bir alan vardı, herkes oradaydı ve camla ayrılmış Yazıişleri bölümünde o zamanlar Okay Gönensin ve şimdi her biri bir başka yerde işine devam eden ya da artık eleğini duvara asmış pek çok dost vardı ya da yitirdiğimiz pek çok güzel insan çalışırdı. Binanın asıl sahipleri kedilerdi. Kediler masaların üstünde ya da ayaklarımızın dibinde uyuyup dururlardı. Bu kedilerden biri bir gün ağzında kocaman bir fare, İlhan Ağabey’in odasına girip, İlhan Ağabey’in gözünün içine baka baka, karşısındaki koltuğa oturup, fareyi de serbest bırakınca İlhan Abi, “Bu kadar kedi sevgisi yeter, bir çare bulun” demek zorunda kalmıştı. Meraklıları için söylemeliyim, kediler mülklerini asla bırakmadılar.
Zamanlar, 80 darbesi zamanlarıydı ve Cumhuriyet gazetesi her an bir komutanın emriyle yasaklanabilir ya da manşetinden ötürü ağır bir zılgıt yiyebilirdi. Sorumlu Yazıişleri Müdürü olduğundan, Okay’ın gazete bağlanıp her şey bittikten sonra, komutanlarla ilgili mesaisi başlardı. Onun öfkesini nasıl bastırdığı, inek altında buzağı arayan sorulara nasıl uygun yanıtlar verdiği benim için her zaman bir sorudur. Hepimizi usul usul darbecilerin döşediği cehennem taşlarının üstünden zıplatarak geçirdi. Sağ olsun.
O benim uzun zamanlar Yazıişleri Müdürümdü ve boş durmama asla izin vermezdi. Sadece benim değil bütün arkadaşların. Çünkü o kafasında her on beş günde bir yeni bir projeyle gazeteye gelir ve pek de kimsenin fikrini sormadan hemen o projeyi hayata geçirecekleri yanına çağırır “Başlayın” derdi. Cumhuriyet’in unutulmaz eklerinin fikir babasıydı ve ekler oluşup yayınlanmaya başladığında o elinde kalem kâğıt tirajın ne kadar arttığını günbegün takip ederdi. Ben o zamanlar tam sayfa röportajlar ve dizi yazılar hazırlardım. Önerdiğim dizi yazılar için “Fazla açıklama yapma hemen başla” derdi. Onun zamanında her zaman onur duyduğum pek çok röportaj yaptım ama içlerinden biri göz bebeğimdir: “Güneydoğu Uzak ve Yalnız” Daha sonraları kitaplaşan bu dizi yazı için Okay’ın “Eh fena değil” demesini hiç unutmam. Hiçbir şeyi açıkça beğenmezdi ama biz bilirdik, hoşnut olmuşsa bıyık altından gülümserdi.
Biz o zamanlar oldukça saf, naif çocuklardık. Dostluk, dayanışma ve etik bizim için tek yol göstericiydi. Okay’la sık sık küserdik. Hiç unutmuyorum, yeni bir muhabirin bile kolaylıkla baş edebileceği bir olay için illa ki beni göndermek istemişti. “Neden ben” diye sorduğumda “Ben senin yazmanı istiyorum, o kadar” deyip kesip atmıştı. Tabii ben gittim ama tam üç gün Okay’la küs kaldık. Öyle ki, koridorda rastlaştığımızda o da kafasını çeviriyordu ben de, sırt sırta geçiyorduk. Hâlâ çocuktuk ama dönemin en yaygın, en dirençli gazetesini ayakta tutmayı başaran çocuklardık.
İran İslam Cumhuriyeti’nin 11. yıldönümü. Bana İran devletinden resmi davetiye gelmiş. Uluslararası bir film festivali var ve benim yazdığım, Ali Özgentürk’ün çektiği “AT” filminin senaryosu nedeniyle festivale çağrılıyorum. Okay’a bunu söylediğimde ilk defa aşırı bir sevinç gösteriyor. Çünkü o zamanlar İran bilinmeyen kapalı bir kutu. Hemen hazırlıklar başlıyor, Okay beni yanına çağırıp “Bak” diyor “yanına ağrı kesici bile almayacaksın. Ayrıca bir çarşaf bul, bir de sokakta sigara içme.” Başımla “olur” diyorum. O zamanlar öyle her yerde çarşaf satılmıyor, neyse ki Şehir Tiyatroları’ndan işi hallediyoruz. Ver elini İran!
On beş gün sonra gazetede İran yazılarım başlıyor. Ne gördümse onu anlatıyorum. Brecht oynanan tiyatrolar, yüzlerce resim galerisi, her yerde kadınlar, en az on beş kadın film yönetmeni. Bu arada kitapçılarda fetvayla ölümü istenilen Salman Rüştü’nün kitapları. Bunları gördüğümde nasıl şaşırmışsam aynen öyle yazıyorum ve üçüncü gün hayatımın tek sansürünü yiyorum hem de Okay’dan. Beni yanına çağırıp şöyle diyor: “Kızım sen ne biçim yazıyorsun, taman senin abartmadığını ben biliyorum ama gazeteye telefon yağıyor ve soruyorlar Işıl Özgentürk kaça satıldı?’ Anacığım üzülerek yazılarına son veriyorum.” Ben itiraz ediyorum. “Işıl darbecilerden bile bu kadar telefon almadım” diyor. “Sakla bunları sonra lazım olur.” Ve ardından “Bu gazete fazla cinsiyetsiz, hadi yepyeni bir diziye başlayalım, Cinsellik ve Türk halkı hakkında olsun. Bunu anca sen yapabilirsin” diye ekliyor. Ah Okay senin gibi insanı idare eden bir yönetici görmedim.
Okay, Assos çocukları da sana sevgilerini gönderiyor. Ali, Gülçin, Can ve Dünya hâlâ Assos denizine dalıp çıkıyorlar. Sadece sevmediğin yaşlılık bitti.  

Yazarın Son Yazıları

Hereke yolunda

Sevgili okurlarım sevdiğim tahta heykeller diyarı Değirmendere’ye taşındığımdan beri dostlarım, okurlarım beni hiç yalnız bırakmıyorlar.

Devamını Oku
14.12.2025
Boji’yle dünyayı gezdik!

Sevgili okurlarım, son yazdıklarıma bir göz gezdirdim.

Devamını Oku
07.12.2025
Canım şaka yapmışlardır

Sevgili okurlarım, yıllar önce İspanya’nın Endülüs bölgesinde dolanırken nereden aklıma düştüyse yolda gördüğüm Çağlar Boyu İşkence Aletleri Müzesi’ne girivermiştim.

Devamını Oku
30.11.2025
Denize düşen yılana sarılır

Sevgili okurlarım gerçekten bıktım, neden mi?

Devamını Oku
23.11.2025
Müjde! Ölüm kokan parfümlerim var!

Sevgili okurlarım bir an kendimi bir reklam şirketinde çalışırken buldum.

Devamını Oku
16.11.2025
Dünya unuttuğu bir sözcüğü yeniden anımsadı: Sosyalizm!

Geçtiğimiz hafta, uzun zamandır siyasal ve ekonomik belirsizlik, biri biterken öteki başlayan savaşlar ve giderek şiddetini artıran emek sömürüsü karşısında umutsuzluğa kapılan dünya halkları, uzun zamandır egemen güçler tarafından özellikle unutturulan bir sözcüğü yeniden anımsadı: “Sosyalizm!”

Devamını Oku
09.11.2025
Kraldan çok kralcılar

Sevgili okurlarım tarih bize, ülkelerin çökmesine en çok yardım edenlerin kraldan çok kralcılar olduğunu gösterir.

Devamını Oku
02.11.2025
İmecenin muhteşem gücü

Sevgili okurlarım ülkemin içinde bulunduğu belirsizlik durumu, giderek çoğalan çocuk çetelerinden söz etmek, öldürülen yoldaşların ardından ağıt yakmak, her gün bir kadın cinayetiyle yüz yüze gelmek beni hiç olmadığım kadar umutsuzluğa sürükledi.

Devamını Oku
26.10.2025
Hakan Tosun sen gittin gideli

Sevgili okurlarım bu hafta bir vatanseveri, bir doğa koruyucusunu, işi sadece gerçekleri belgelemek olan bir güzel insanı Hakan Tosun’u toprağa verdik.

Devamını Oku
19.10.2025
Düzenin yeni kurbanları: Katil çocuklar!

Bir avukat İstanbul’da kalabalık bir caddede, ofisi önünde maskeli kişiler tarafından Kalaşnikoflarla taranarak öldürülüyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Ah bu ne sevgi bu ne ıstırap!

Sevgili okurlarım insanın tüylerini ürperten. “Bu kadar da olmaz” dedirten bir fotoğrafa bakıp duruyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Adana’nın yolları taştan sen çıkardın beni baştan!

Sevgili okurlarım hepiniz benim Adana sevgimi bilirsiniz.

Devamını Oku
28.09.2025
Kırmızı elbiseli küçük kız

Onun hiçbir şeyden haberi yoktu.

Devamını Oku
21.09.2025
Vahşetin korkunç sularında

Sevgili okurlarım şimdi gelin İtalya’nın Roma kentinde vahşet resimlerinin sergilendiği bir müzeye girelim.

Devamını Oku
14.09.2025
Bir kitap: ‘Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım’

Sevgili okurlarım bugüne kadar hiçbir kitap beni böylesine acıtmamıştı.

Devamını Oku
07.09.2025
Devlet bir sivil itaatsizlik örgütü müdür?

Sevgili okurlarım, sivil itaatsizlik özellikle yasalardan, yönetimden hoşnut olmayanların başvurduğu bir eylemdir.

Devamını Oku
31.08.2025
Bize kim düşe?

Sevgili okurlarım bugün yazıma Leonard Cohen’in “Herkes biliyor geminin su aldığını./ Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini./ Ve herkes biliyor zarların hileli olduğunu” şiiriyle başlayayım dedim, herkes biliyor da ben neden böyle doktorun az önce biyopsi yaptığı bir hasta gibi endişeyle bekliyorum.

Devamını Oku
24.08.2025
Ah ah beni belediye başkanı yapmadılar!

Sevgili okurlarım iyice kafa sersemi olduk.

Devamını Oku
17.08.2025
Parayı veren düdüğü çalar!

Sevgili okurlarım bu yaz kendimi büyük bir açık hava tiyatrosunda oyun izliyor gibi hissediyorum.

Devamını Oku
10.08.2025
Şu nitelikli ol ne demek? Biri bana anlatsın!

Sevgili okurlarım bir hafta önce ülkemizde her yer yanıyordu.

Devamını Oku
03.08.2025
‘Kolay ölümler ülkesi’

Sevgili okurlarım başlık benim değil, sosyal medyada gördüm, sahibini aradım, bulamadım ama bu başlığa vuruldum.

Devamını Oku
27.07.2025
Asılacak kadınlar ülkesi

Sevgili okurlarım bu hafta yazar Pınar Kür’ü sonsuza uğurladık.

Devamını Oku
20.07.2025
Kavşaktayız yeni sorular sorma zamanı!

Sevgili okurlarım ne yazık ki kavşağa geldik arabayı ya uçurumdan aşağı süreceğiz ya da hepimiz yepyeni sorular sormaya, çözümler bulmaya çalışacağız.

Devamını Oku
13.07.2025
Topyekûn savaştayız!

Başlığım kimseyi şaşırtmadı değil mi? Evet, bu canım ülkede yepyeni bir savaş deneniyor.

Devamını Oku
06.07.2025
Zeytine ağıt

Sevgili okurlarım şimdilik füzelerle, insansız uçaklarla yapılan savaş bitmiş görünüyor, doğrusu ben bittiğine hiç inanmıyorum. Bir yerlerde gene füzeler uçacak, çocuklar ölecek, ölüyor da. Şimdi gelelim bizdeki asıl savaşa. Evet dostlarım ülkemizin zeytinliklerimizi bitirme savaşı bu.

Devamını Oku
29.06.2025
Dünyanın hali gibi halimiz

Sevgili okurlarım meğer bizim bu kadim ülkemizde ne kadar çok savaş uzmanı varmış.

Devamını Oku
22.06.2025
Yeniden Türkiş Dekameron

Sevgili okurlarım, epey bir zamandır yaklaşık 20 yıldır bu köşede neredeyse aynı sorunları yazmaktan bıktım.

Devamını Oku
15.06.2025
‘Bana denizi göster’

Sevgili okurlarım gene bir bayram günü, üstelik pazar. Açık konuşmayı severim bilirsiniz öyleyse açık konuşayım ben bu bayramı hiç sevmem.

Devamını Oku
08.06.2025
Unutma biz Anadolu’yuz!

Sevgili okurlarım bir kentten başka bir kente taşınmak ne kadar zormuş.

Devamını Oku
01.06.2025
Biraz mevzu değiştirelim

Sevgili okurlarım 50 yıldır yaşadığım İstanbul’u bırakıp Kocaeli’nin Değirmendere Mahallesi’ne taşınıyorum.

Devamını Oku
25.05.2025
Cebinde şiirlerle dolaşan bir film yönetmenini uğurlarken

Sevgili okurlarım 25 yıllık hayat ve iş arkadaşım, kızım Dünya’nın babası cebinde şiirlerle dolaşan tüm hayatı boyunca devrime inanan film yönetmeni Ali Özgentürk’ü sonsuzluğa uğurladık.

Devamını Oku
18.05.2025
Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Devamını Oku
11.05.2025
24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali’nde toplu anılar

24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festival

Devamını Oku
04.05.2025
Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Devamını Oku
27.04.2025
Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Devamını Oku
20.04.2025
Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Devamını Oku
13.04.2025
Boykotun sessiz çığlığı

Boykotun sessiz çığlığı

Devamını Oku
06.04.2025
Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Devamını Oku
30.03.2025
Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Devamını Oku
23.03.2025
Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Devamını Oku
16.03.2025