Hayal kurmak da mı yasak!
Işıl Özgentürk
Son Köşe Yazıları

Hayal kurmak da mı yasak!

12.06.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Ellerimi çeneme yaslayıp düşünüyorum, bu muhteşem doğada, bu muhteşem yurtta neden her daim bir endişe, her daim hep kötü bir şeyler olacağı duygusu hâkim? Neden bu ülkede yaşayan insanların mutlu olma hakları doğdukları günden itibaren ellerinden alınıyor? 

Öyle düşünürken aklıma sık sık oynadığım bir oyun geliveriyor. Acaba başka bir coğrafyada yaşıyor olsaydık hayatımız nasıl olurdu? Bu günlerde moda ya, “coğrafya kaderindir” hadi başlayalım.

Örneğin kışın güneşin çok az göründüğü, yazın hemen hemen hiç batmadığı, bize en yakın evin 50 kilometre uzak olduğu bir kuzey ülkesinde nasıl bir hayatımız olurdu? 

Hiç kuşkusuz sakin bir coğrafyada olduğumuz için dünyayı yöneten şirketler hesabına çalıştıklarını pek bir iyi bildiğimiz istihbarat örgütlerinin oyunlarından ve toplumsal travmalardan uzak, pek sakin bir hayatımız olurdu. Her şeyimiz fazlasıyla planlı ve programlı olurdu. Tatilimizi nasıl geçireceğimizi mutlaka bir yıl önceden planlar, hiçbir şeyin aksamaması için her türlü sigorta önlemlerine başvurur ardından tek ve en önemli işimizi yani tatilimizi beklemeye başlardık. 

İklim nedeniyle melankoli, depresyon peşimizi bırakmasa da içinde bulunduğumuz derin güvenlik duygusu nedeniyle bunları hayatımızın birer parçası kabul eder, üstelik bir güzel keyfini sürerdik. 

“Depresyondayım doktor, çalışmak istemiyorum!” 

Güney Amerika ülkelerinden birinde yaşıyor olsaydık, örneğin Arjantin’de, geceyi hiç kuşkusuz bir dans salonunda tango yaparak bitirir güne gene uzaklarda çalınan bir tangoya eşlik ederek başlardık. 

Ama bu ülkelerde pek çoğumuzun askeri darbelerle ilgili bir anısı mutlaka olurdu. Toplu mezarlardan çıkan cesedin DNA testi sonucu kendi öz annemize ait olduğunu öğrenir ve dehşetle yıllarca anne bildiğimiz kişinin karşısında hüngür hüngür ağlardık. Buralarda pek çok çocuk, anne ve babaları öldürüldüğü için başka ailelere evlatlık olarak verildi.

Depresyon, melonkoli asla yanımıza uğramazdı. Tangoya ara verdiğimiz anlarda, Şili’nin ünlü Mayo Meydanı’na koşup geçmişle yüzleşme toplantılarına katılır ve kanlı darbe geçmişimizi belleğin kuytu köşelerine gönderme çabasına girişirdik. 

Her gün sevinilecek bir şeylerimiz olurdu. Komşularımızda sosyalist hükümetler seçim kazandığında sokaklara dökülür ve sabahlara kadar Amerikan ve küreselleşme aleyhine sloganlar atarak salsa yapardık. Yaşadığımız her şeyde sahici bir şeyler olurdu. 

Diyelim ki bir Afrika ülkesinde yaşasaydık, çoğunluk açlık sınırında yaşadığı için en önemli işimiz en temel içgüdümüz olan karın doyurmak olurdu. Çocuklarımız bir zamanlar ülkemizi talan eden zengin ülkelerden gelecek yiyecek yardımını beklemek için sürekli gözcülük yaparlardı. Ailemizden mutlaka birisi AIDS hastalığından ölmek için sıra beklerdi ve biz onun kavruk bedenine, fırlamış gözlerine bakıp artık üzülmeyi bile unuttuğumuzu fark ederdik.

Bu yazı böyle uzayıp gider. Ama birden aklıma şöyle bir fikir geliyor: Acaba bu bereketli ülkemizi mesela Almanlar yönetseydi ne olurdu? Açıkça söyleyeyim, bir defa katiyen yoksul birileri olmazdı. Hiçbir kent, rant uğruna acımasızca talan edilmezdi. Ülke uçaktan bakıldığında yemyeşil bir kuşakla kuşatılmış olurdu. Denizlerden gelen bereket tüm dünyayı doyurmaya yeterdi, en önemlisi sürekli insanlar çocuklarını üniversitede okutmak için para biriktirmezlerdi. Çünkü meslek okullarından yetişenlerle mühendis olanlar arasındaki kazanç farkı o kadar az olurdu ki kimse kendini zorlamazdı. Ve tüm gençler geleceklerinden emin hayata tutunurlardı. Bir de ören yerleri var, neyse ki, bunlardaki kazıların hemen hepsini Almanlar yapıyor, o kazılar iki üç misline çıkardı ve ülkemiz turizm özellikle de kültür turizminden öylesine zenginleşirdi ki milli gelirimiz kişi başı en az 60 bin dolara yükselirdi. Ben de amma hayal kurdum. Neyse ki hayal kurmak henüz yasaklanmadı.

Ve son bir söz: Acaba ileride torunlarımız bu güzel ülkede yaşamaktan keyif alacaklar mı? İşte bir soru daha! Dilerim bu dinozorun dileği tutar: Hep birlikte en güzel türküleri söyleyip, en güzel hayalleri kurarak neşe içinde yaşarlar.

Yazarın Son Yazıları

Cennete gidip gelenler

Sevgili okurlarım, hiç böyle zamanlar yaşamamıştık, “at izinin it izine karıştığı”; her an, her dakika bir lağım pisliğinin üstümüze sıçradığı, bazılarının bu lağım pisliğini dünyanın en güzel kokusu gibi akciğerlerine çekip “Şükür Allah’ıma” dedikleri bir zaman.

Devamını Oku
28.12.2025
Yetti bu uyuşturucu magazini!

Sevgili okurlarım vallahi billahi bana iki şeyden daral geldi.

Devamını Oku
21.12.2025
Hereke yolunda

Sevgili okurlarım sevdiğim tahta heykeller diyarı Değirmendere’ye taşındığımdan beri dostlarım, okurlarım beni hiç yalnız bırakmıyorlar.

Devamını Oku
14.12.2025
Boji’yle dünyayı gezdik!

Sevgili okurlarım, son yazdıklarıma bir göz gezdirdim.

Devamını Oku
07.12.2025
Canım şaka yapmışlardır

Sevgili okurlarım, yıllar önce İspanya’nın Endülüs bölgesinde dolanırken nereden aklıma düştüyse yolda gördüğüm Çağlar Boyu İşkence Aletleri Müzesi’ne girivermiştim.

Devamını Oku
30.11.2025
Denize düşen yılana sarılır

Sevgili okurlarım gerçekten bıktım, neden mi?

Devamını Oku
23.11.2025
Müjde! Ölüm kokan parfümlerim var!

Sevgili okurlarım bir an kendimi bir reklam şirketinde çalışırken buldum.

Devamını Oku
16.11.2025
Dünya unuttuğu bir sözcüğü yeniden anımsadı: Sosyalizm!

Geçtiğimiz hafta, uzun zamandır siyasal ve ekonomik belirsizlik, biri biterken öteki başlayan savaşlar ve giderek şiddetini artıran emek sömürüsü karşısında umutsuzluğa kapılan dünya halkları, uzun zamandır egemen güçler tarafından özellikle unutturulan bir sözcüğü yeniden anımsadı: “Sosyalizm!”

Devamını Oku
09.11.2025
Kraldan çok kralcılar

Sevgili okurlarım tarih bize, ülkelerin çökmesine en çok yardım edenlerin kraldan çok kralcılar olduğunu gösterir.

Devamını Oku
02.11.2025
İmecenin muhteşem gücü

Sevgili okurlarım ülkemin içinde bulunduğu belirsizlik durumu, giderek çoğalan çocuk çetelerinden söz etmek, öldürülen yoldaşların ardından ağıt yakmak, her gün bir kadın cinayetiyle yüz yüze gelmek beni hiç olmadığım kadar umutsuzluğa sürükledi.

Devamını Oku
26.10.2025
Hakan Tosun sen gittin gideli

Sevgili okurlarım bu hafta bir vatanseveri, bir doğa koruyucusunu, işi sadece gerçekleri belgelemek olan bir güzel insanı Hakan Tosun’u toprağa verdik.

Devamını Oku
19.10.2025
Düzenin yeni kurbanları: Katil çocuklar!

Bir avukat İstanbul’da kalabalık bir caddede, ofisi önünde maskeli kişiler tarafından Kalaşnikoflarla taranarak öldürülüyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Ah bu ne sevgi bu ne ıstırap!

Sevgili okurlarım insanın tüylerini ürperten. “Bu kadar da olmaz” dedirten bir fotoğrafa bakıp duruyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Adana’nın yolları taştan sen çıkardın beni baştan!

Sevgili okurlarım hepiniz benim Adana sevgimi bilirsiniz.

Devamını Oku
28.09.2025
Kırmızı elbiseli küçük kız

Onun hiçbir şeyden haberi yoktu.

Devamını Oku
21.09.2025
Vahşetin korkunç sularında

Sevgili okurlarım şimdi gelin İtalya’nın Roma kentinde vahşet resimlerinin sergilendiği bir müzeye girelim.

Devamını Oku
14.09.2025
Bir kitap: ‘Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım’

Sevgili okurlarım bugüne kadar hiçbir kitap beni böylesine acıtmamıştı.

Devamını Oku
07.09.2025
Devlet bir sivil itaatsizlik örgütü müdür?

Sevgili okurlarım, sivil itaatsizlik özellikle yasalardan, yönetimden hoşnut olmayanların başvurduğu bir eylemdir.

Devamını Oku
31.08.2025
Bize kim düşe?

Sevgili okurlarım bugün yazıma Leonard Cohen’in “Herkes biliyor geminin su aldığını./ Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini./ Ve herkes biliyor zarların hileli olduğunu” şiiriyle başlayayım dedim, herkes biliyor da ben neden böyle doktorun az önce biyopsi yaptığı bir hasta gibi endişeyle bekliyorum.

Devamını Oku
24.08.2025
Ah ah beni belediye başkanı yapmadılar!

Sevgili okurlarım iyice kafa sersemi olduk.

Devamını Oku
17.08.2025
Parayı veren düdüğü çalar!

Sevgili okurlarım bu yaz kendimi büyük bir açık hava tiyatrosunda oyun izliyor gibi hissediyorum.

Devamını Oku
10.08.2025
Şu nitelikli ol ne demek? Biri bana anlatsın!

Sevgili okurlarım bir hafta önce ülkemizde her yer yanıyordu.

Devamını Oku
03.08.2025
‘Kolay ölümler ülkesi’

Sevgili okurlarım başlık benim değil, sosyal medyada gördüm, sahibini aradım, bulamadım ama bu başlığa vuruldum.

Devamını Oku
27.07.2025
Asılacak kadınlar ülkesi

Sevgili okurlarım bu hafta yazar Pınar Kür’ü sonsuza uğurladık.

Devamını Oku
20.07.2025
Kavşaktayız yeni sorular sorma zamanı!

Sevgili okurlarım ne yazık ki kavşağa geldik arabayı ya uçurumdan aşağı süreceğiz ya da hepimiz yepyeni sorular sormaya, çözümler bulmaya çalışacağız.

Devamını Oku
13.07.2025
Topyekûn savaştayız!

Başlığım kimseyi şaşırtmadı değil mi? Evet, bu canım ülkede yepyeni bir savaş deneniyor.

Devamını Oku
06.07.2025
Zeytine ağıt

Sevgili okurlarım şimdilik füzelerle, insansız uçaklarla yapılan savaş bitmiş görünüyor, doğrusu ben bittiğine hiç inanmıyorum. Bir yerlerde gene füzeler uçacak, çocuklar ölecek, ölüyor da. Şimdi gelelim bizdeki asıl savaşa. Evet dostlarım ülkemizin zeytinliklerimizi bitirme savaşı bu.

Devamını Oku
29.06.2025
Dünyanın hali gibi halimiz

Sevgili okurlarım meğer bizim bu kadim ülkemizde ne kadar çok savaş uzmanı varmış.

Devamını Oku
22.06.2025
Yeniden Türkiş Dekameron

Sevgili okurlarım, epey bir zamandır yaklaşık 20 yıldır bu köşede neredeyse aynı sorunları yazmaktan bıktım.

Devamını Oku
15.06.2025
‘Bana denizi göster’

Sevgili okurlarım gene bir bayram günü, üstelik pazar. Açık konuşmayı severim bilirsiniz öyleyse açık konuşayım ben bu bayramı hiç sevmem.

Devamını Oku
08.06.2025
Unutma biz Anadolu’yuz!

Sevgili okurlarım bir kentten başka bir kente taşınmak ne kadar zormuş.

Devamını Oku
01.06.2025
Biraz mevzu değiştirelim

Sevgili okurlarım 50 yıldır yaşadığım İstanbul’u bırakıp Kocaeli’nin Değirmendere Mahallesi’ne taşınıyorum.

Devamını Oku
25.05.2025
Cebinde şiirlerle dolaşan bir film yönetmenini uğurlarken

Sevgili okurlarım 25 yıllık hayat ve iş arkadaşım, kızım Dünya’nın babası cebinde şiirlerle dolaşan tüm hayatı boyunca devrime inanan film yönetmeni Ali Özgentürk’ü sonsuzluğa uğurladık.

Devamını Oku
18.05.2025
Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Devamını Oku
11.05.2025
24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali’nde toplu anılar

24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festival

Devamını Oku
04.05.2025
Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Devamını Oku
27.04.2025
Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Devamını Oku
20.04.2025
Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Devamını Oku
13.04.2025
Boykotun sessiz çığlığı

Boykotun sessiz çığlığı

Devamını Oku
06.04.2025
Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Devamını Oku
30.03.2025