Herkesler kış depresyonunda mı?
Işıl Özgentürk
Son Köşe Yazıları

Herkesler kış depresyonunda mı?

17.12.2023 03:00
Güncellenme:
Takip Et:

Sevgili okurlarım öyle bir sessizlik, öyle bir kanıksamışlık içindeyiz ki! Ne oldu bize, hepimiz kış depresyonuna mı girdik? Sanki hükümet, partiler yok! Varsa yoksa bir futbol muhabbeti. Ne olmuş? Yöneticinin biri FIFA rozetli bir hakemi yumruklamış. Ayol neyimiz düzgün ki futbolumuz düzgün, şeffaf olsun. Karapara aklanan, şikeyle yola devam eden bir futbolumuz olduğunu hiç alakam olmadığı halde ben bile biliyorum. Benim futbol kahramanım Maradona’dır. Onu Vatikan’a Papa’yla tanıştırmak için götürmüşler. Papa Maradona da gelmiş ya, Vatikan’ın önünde bekleyen insanlara vaaz vermiş ve Tanrı’ya dua etmiş, “Yoksulları korusun” diye. Maradona, şaşırmış Vatikan’ın altın kaplı kubbelerine bakıp Papa’ya seslenmiş: “Yoksullar için dua edeceğinize, kubbelerinizdeki altınları eritip yardım edin!” Tabii etraf buz kesilmiş, hemen Maradona’yı oradan uzaklaştırmışlar.

Bu arada rahmetli babamın sevgili futbolcuları Metin Oktay ve Lefter’i unutmak olmaz. 6-7 Eylül olaylarına en çok şaşıran, herkesin taptığı ve bir günde yerin dibine geçirilen Lefter. Tek suçu Rum asıllı olmaktı. 

Bu kadar futbol muhabbeti yeter. Şimdi ben de kış depresyonundayım ya, öyleyse depresyonun dibine kadar hep birlikte inelim. Ve on yıl sonra ülkemizi düşünelim:

Şöyle, on yıla kadar kentlerin merkezleri rant dalaveresi aracılığıyla zenginlere kalacak, Londra, Paris, New York gibi ayrıca yollarda, ATM gişelerinde uyuyan evsizleri daha sık görmeye başlayacağız. 

On yıl içinde artık uyduruk üniversiteler kapanacak, orta sınıf usul usul eridiği için paralı anaokulları, ilkokullar sadece zenginlerin gidebildiği, velilerin borusunun öttüğü okullar olacak. 

İçki, sigara, akaryakıt, doğalgaz, ev kirası öylesine pahalı olacak ki iki ya da üç aile rant uğruna iyice küçülen apartman katlarında birlikte yaşamaya başlayacak. 

Adamın biri küçük kutuların içinde tek tadımlık baklava satmaya başlamış. Bu iş iyice gelişecek, tek tadımlık pirzola, tek tadımlık pastırma, tek tadımlık incir, bir avuç fındık, bir avuç antepfıstığı satılmaya başlayacak. Çikolata tatmamış çocuk sayısında müthiş bir artış olacak. 

Artık emekli ikramiyesiyle ev alınamayacak, araba da! 

O kocaman şehir hastaneleri, bir süre sonra yoksullar için oda oda kiralanan sosyal konutlara dönüşecek. Arap ve Rus zenginlerinin alışveriş yaptıkları AVM’ler dışında pek çok AVM kışın yaşlıların, ev kadınlarının çoluk çocuk ısınmak için, yazın serinlemek için gittiği; alışverişin olmadığı mekânlar olacak. 

Ülkede her camiye dört imam, her kente on müftü de atansa elinden hiçbir iş gelmeyen genç nüfus işsizliği alabildiğine çoğalacak. Kurye işi bile bu işsizliği önleyemeyecek. 

Gelelim şu düğün merasimlerine. Anacığım bu büyük bir tüketim alanı. Söz kesimi var, kınası var, illaki yemekli, orkestralı düğünü var, ev döşemesi var, beyaz eşyası var, var oğlu var... Yetmedi çocuk geliyor, onun kız mı oğlan mı belirleme günü var, hediye günü var, doğum var hepsi para tuzağı... Eskiden kolaydı, köylüler hasadı kaldırdıklarında düğün yapabiliyorlardı, artık köylü mü kaldı? Hepsi kentlere göç etti. Güzelim meralar boş, kentte yuvarlanıp gidiyorlar. Mafyaya giremezsen düğün de yapamazsın işte bu kadar! Şimdilerde gençlere oda kiralayan pansiyonlar türemiş, banyo mutfak tuvalet ortak. Pek çok beyaz yaka çalışanının gücü anca buna yetiyor, evlenmek nerede? 

Gelelim gezip tozmalara, meyhanelere, restoranlara artık oraları da sadece zenginlerin, karapara aklayanların, bir yolunu bulup voli vuranların oldu. Etil alkol pahalandığı için tek çıkar yol, evde şarap yapmak. Üzüm de pahalı. Bazı meyhaneler, restoranlar kapılarına yazı asmış, “İçkini al gel mezeler bizden”. Bu iyi bir yol ama düşünün genç adam sevdiği kızı restorana götürmüş, çantasından şarap çıkarıyor. Eski bizim zamanımızın kızları bunu pek güzel bulurlardı ama yeni kuşaklar lüksü, zenginliği ve gösterişi seviyorlar, bu durumda masadan kalkan epeyce...

Bu yemek işleri iyice başını alıp gidince kentlerde tablada sadece pilav satanlar çoğalmış, benim elektrikçi arkadaşım “Pilav deyip geçme” diyor, “Adamlar 60 kilo pilavı bir günde bitiriyorlar”. Bir de öğrencilerin hücum ettiği ekmek içi patates şimdilik devreye girdi. Ama on yıl içinde öyle bir zaman gelecek ki kentlerimiz ünlü Stalingrad kuşatmasındaki gibi sadece patatesle doyacaklar.

Bu arada sokağa atılan kediler, köpekler çoğaldı dikkatinizi çekmiştir. Benim mahallede çoğu sokağa atılmış ev kedileri oradan oraya saldırıyorlar, eskiden bol keseden verilen mamalardan ötürü obez olan kedi sürüleri şimdilerde ortadan kayboldu; 

En büyük sarsıntı hizmet sektöründe olacak. Saç ekimi, implant tedavisi, estetik şimdilik yolunda gidiyor gibi ama merdiven altı laboratuvarlar, ne olduğu belli olmayan estetik salonları bu işin sonunu getirecek. Bu işler ucuz diye ülkemize gelen yabancılar memnun kalmadıklarında bunun dedikodusunu da yapacaklar. Bu on yıla kalmaz bitecek! 

Vay canına depresyon da depresyonmuş. Üzülmeyin İtalya’da yaşayan bir arkadaşımın dediği gibi “Ne İtalya batar ne Türkiye çünkü karapara var”.

Yazarın Son Yazıları

Canım şaka yapmışlardır

Sevgili okurlarım, yıllar önce İspanya’nın Endülüs bölgesinde dolanırken nereden aklıma düştüyse yolda gördüğüm Çağlar Boyu İşkence Aletleri Müzesi’ne girivermiştim.

Devamını Oku
30.11.2025
Denize düşen yılana sarılır

Sevgili okurlarım gerçekten bıktım, neden mi?

Devamını Oku
23.11.2025
Müjde! Ölüm kokan parfümlerim var!

Sevgili okurlarım bir an kendimi bir reklam şirketinde çalışırken buldum.

Devamını Oku
16.11.2025
Dünya unuttuğu bir sözcüğü yeniden anımsadı: Sosyalizm!

Geçtiğimiz hafta, uzun zamandır siyasal ve ekonomik belirsizlik, biri biterken öteki başlayan savaşlar ve giderek şiddetini artıran emek sömürüsü karşısında umutsuzluğa kapılan dünya halkları, uzun zamandır egemen güçler tarafından özellikle unutturulan bir sözcüğü yeniden anımsadı: “Sosyalizm!”

Devamını Oku
09.11.2025
Kraldan çok kralcılar

Sevgili okurlarım tarih bize, ülkelerin çökmesine en çok yardım edenlerin kraldan çok kralcılar olduğunu gösterir.

Devamını Oku
02.11.2025
İmecenin muhteşem gücü

Sevgili okurlarım ülkemin içinde bulunduğu belirsizlik durumu, giderek çoğalan çocuk çetelerinden söz etmek, öldürülen yoldaşların ardından ağıt yakmak, her gün bir kadın cinayetiyle yüz yüze gelmek beni hiç olmadığım kadar umutsuzluğa sürükledi.

Devamını Oku
26.10.2025
Hakan Tosun sen gittin gideli

Sevgili okurlarım bu hafta bir vatanseveri, bir doğa koruyucusunu, işi sadece gerçekleri belgelemek olan bir güzel insanı Hakan Tosun’u toprağa verdik.

Devamını Oku
19.10.2025
Düzenin yeni kurbanları: Katil çocuklar!

Bir avukat İstanbul’da kalabalık bir caddede, ofisi önünde maskeli kişiler tarafından Kalaşnikoflarla taranarak öldürülüyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Ah bu ne sevgi bu ne ıstırap!

Sevgili okurlarım insanın tüylerini ürperten. “Bu kadar da olmaz” dedirten bir fotoğrafa bakıp duruyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Adana’nın yolları taştan sen çıkardın beni baştan!

Sevgili okurlarım hepiniz benim Adana sevgimi bilirsiniz.

Devamını Oku
28.09.2025
Kırmızı elbiseli küçük kız

Onun hiçbir şeyden haberi yoktu.

Devamını Oku
21.09.2025
Vahşetin korkunç sularında

Sevgili okurlarım şimdi gelin İtalya’nın Roma kentinde vahşet resimlerinin sergilendiği bir müzeye girelim.

Devamını Oku
14.09.2025
Bir kitap: ‘Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım’

Sevgili okurlarım bugüne kadar hiçbir kitap beni böylesine acıtmamıştı.

Devamını Oku
07.09.2025
Devlet bir sivil itaatsizlik örgütü müdür?

Sevgili okurlarım, sivil itaatsizlik özellikle yasalardan, yönetimden hoşnut olmayanların başvurduğu bir eylemdir.

Devamını Oku
31.08.2025
Bize kim düşe?

Sevgili okurlarım bugün yazıma Leonard Cohen’in “Herkes biliyor geminin su aldığını./ Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini./ Ve herkes biliyor zarların hileli olduğunu” şiiriyle başlayayım dedim, herkes biliyor da ben neden böyle doktorun az önce biyopsi yaptığı bir hasta gibi endişeyle bekliyorum.

Devamını Oku
24.08.2025
Ah ah beni belediye başkanı yapmadılar!

Sevgili okurlarım iyice kafa sersemi olduk.

Devamını Oku
17.08.2025
Parayı veren düdüğü çalar!

Sevgili okurlarım bu yaz kendimi büyük bir açık hava tiyatrosunda oyun izliyor gibi hissediyorum.

Devamını Oku
10.08.2025
Şu nitelikli ol ne demek? Biri bana anlatsın!

Sevgili okurlarım bir hafta önce ülkemizde her yer yanıyordu.

Devamını Oku
03.08.2025
‘Kolay ölümler ülkesi’

Sevgili okurlarım başlık benim değil, sosyal medyada gördüm, sahibini aradım, bulamadım ama bu başlığa vuruldum.

Devamını Oku
27.07.2025
Asılacak kadınlar ülkesi

Sevgili okurlarım bu hafta yazar Pınar Kür’ü sonsuza uğurladık.

Devamını Oku
20.07.2025
Kavşaktayız yeni sorular sorma zamanı!

Sevgili okurlarım ne yazık ki kavşağa geldik arabayı ya uçurumdan aşağı süreceğiz ya da hepimiz yepyeni sorular sormaya, çözümler bulmaya çalışacağız.

Devamını Oku
13.07.2025
Topyekûn savaştayız!

Başlığım kimseyi şaşırtmadı değil mi? Evet, bu canım ülkede yepyeni bir savaş deneniyor.

Devamını Oku
06.07.2025
Zeytine ağıt

Sevgili okurlarım şimdilik füzelerle, insansız uçaklarla yapılan savaş bitmiş görünüyor, doğrusu ben bittiğine hiç inanmıyorum. Bir yerlerde gene füzeler uçacak, çocuklar ölecek, ölüyor da. Şimdi gelelim bizdeki asıl savaşa. Evet dostlarım ülkemizin zeytinliklerimizi bitirme savaşı bu.

Devamını Oku
29.06.2025
Dünyanın hali gibi halimiz

Sevgili okurlarım meğer bizim bu kadim ülkemizde ne kadar çok savaş uzmanı varmış.

Devamını Oku
22.06.2025
Yeniden Türkiş Dekameron

Sevgili okurlarım, epey bir zamandır yaklaşık 20 yıldır bu köşede neredeyse aynı sorunları yazmaktan bıktım.

Devamını Oku
15.06.2025
‘Bana denizi göster’

Sevgili okurlarım gene bir bayram günü, üstelik pazar. Açık konuşmayı severim bilirsiniz öyleyse açık konuşayım ben bu bayramı hiç sevmem.

Devamını Oku
08.06.2025
Unutma biz Anadolu’yuz!

Sevgili okurlarım bir kentten başka bir kente taşınmak ne kadar zormuş.

Devamını Oku
01.06.2025
Biraz mevzu değiştirelim

Sevgili okurlarım 50 yıldır yaşadığım İstanbul’u bırakıp Kocaeli’nin Değirmendere Mahallesi’ne taşınıyorum.

Devamını Oku
25.05.2025
Cebinde şiirlerle dolaşan bir film yönetmenini uğurlarken

Sevgili okurlarım 25 yıllık hayat ve iş arkadaşım, kızım Dünya’nın babası cebinde şiirlerle dolaşan tüm hayatı boyunca devrime inanan film yönetmeni Ali Özgentürk’ü sonsuzluğa uğurladık.

Devamını Oku
18.05.2025
Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Devamını Oku
11.05.2025
24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali’nde toplu anılar

24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festival

Devamını Oku
04.05.2025
Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Devamını Oku
27.04.2025
Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Devamını Oku
20.04.2025
Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Devamını Oku
13.04.2025
Boykotun sessiz çığlığı

Boykotun sessiz çığlığı

Devamını Oku
06.04.2025
Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Devamını Oku
30.03.2025
Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Devamını Oku
23.03.2025
Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Devamını Oku
16.03.2025
Ah ne çok öldük!

Ah ne çok öldük!

Devamını Oku
09.03.2025
Ne oldu barış mı gelecek?

Ne oldu barış mı gelecek?

Devamını Oku
02.03.2025