Dünyada otoriter liderler arttıkça ve otoriterlik tırmandıkça, demokrasinin değeri-önemi daha iyi anlaşılıyor. Ülkeler ve halklar, demokrasiye sarılmanın ve onu korumanın arayışına giriyorlar. Bu bağlamda, evrensel ölçekte demokrasi arayışı ve mücadelesi öne çıkıyor.
Dünyadaki gelişmelere koşut olarak ülkemizde de benzer gelişmeler yaşanıyor. Türkiye’deki mücadele de uluslararası emperyalizme yaslanmış otokratik sınıfsal ve siyasal anlayışlarla, emeği ve demokrasiyi önceleyen güçler arasında yaşanıyor.
OTORİTERLİĞİ AŞMAK
Uluslararası emperyal güçler, hemen her ülkede kendileri ile iş tutacak otoriter liderler üretiyorlar. Her anlamda onlara destek verip güçlendiriyorlar. Bazen de onlar arasında yapay çıkar çatışmaları yaratıp birbirlerine kırdırıyorlar. Sonuçta otoriterlik pek çok ülkenin ve toplumun tepesinde adeta “Demokles’in kılıcı” gibi sürekli sallanıyor!
Bütün bu gelişmeler dünyanın gözü önünde yaşanıyor. Otoriter liderler ve otokratik siyasal anlayışlar, köpürtülüp tırmandırılarak olabildiğince güçlendiriliyor. Bu oyunların ayırdında olmayan kimi toplumsal kesimler de otoriterliğin şemsiyesi altına sığınmaya çalışıyorlar.
SANTİAGO ZİRVESİ
Geçtiğimiz günlerde Şili’de “Daima Demokrasi” başlığıyla uluslararası bir zirve düzenlendi. Amaç dünya genelinde demokrasiyi savunmak ve bu yoldaki çabaları birleştirmekti. Zirveye katılan başlıca isimler Şili Devlet Başkanı Gabriel Boric, Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva, Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro, Uruguay Devlet Başkanı Yamandu Orsi, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez oldu.
Demokrasi zirvesinin, geçmişte faşizmin gadrine uğramış Salvador Allende’nin ülkesinde ve bir zamanlar, stadında, gitar çalan parmakları ezilerek işkencede katledilen ünlü sanatçı Victor Jara’nın kentinde yapılması çok anlamlıydı. Katılımcılar, tehdit altında olan demokrasinin savunulmasında ortaklaştılar. Zirvenin sonuçları eylül ayında New York’ta yapılacak BM Genel Kurulu’nda duyurulacak.
TÜRKİYE ÖRNEĞİ
Otoriterliğe karşı benzer bir çıkış, yakın geçmişte İstanbul’da CHP’nin ev sahipliğinde toplanan Sosyalist Enternasyonal (SE) buluşmasında da yapılmıştı. SE başkanı ve İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ile SE başkan yardımcısı ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel; İstanbul’dan bütün dünyaya seslenmişler ve otoriterliğe karşı mücadele çağrısında bulunmuşlardı.
Son dönemde yaşanan siyasal gelişmelerle birlikte, ülkemizdeki demokrasi mücadelesi de dünyanın oldukça dikkatini çekiyor. Türkiye’de yaşanan süreç ve ülkemizde verilen anlamlı demokrasi mücadelesi, birçok ülkedeki benzer mücadeleler için ilginç bir örnek oluşturuyor.
CUMHURİYET VE DEMOKRASİ
Otokrasiye karşı demokrasiyi savunmak ve öne çıkarmak elbette önemlidir, başattır. Ancak ülkemizin kendine özgü koşulları olduğu da göz ardı edilmemelidir. Bu özgün durum, ülkemizde otoriterliğe ve gericiliğe karşı Cumhuriyeti ve demokrasiyi birlikte savunmayı zorunlu kılmaktadır. Bu durum, ülkemizin tarihsel, sosyal ve siyasal koşullarının getirdiği temel bir zorunluluktur.
Uzun zamandır ülkemizde Cumhuriyet değerleri örselenmektedir. Cumhuriyetin kurumları ve kuralları zayıflatılmaktadır. Başta eğitimde olmak üzere toplumsal hayatın farklı alanlarında, gerici uygulamalar tırmandırılmaktadır. Hayatın her alanında gericiliğe karşı durmak, Cumhuriyeti ve demokrasiyi ortaklaşa savunmak, temel bir ihtiyaçtır.
EMEK VE DEMOKRASİ MÜCADELESİ
Bu toplumsal mücadeleler elbette özünde ekonomik ve sınıfsal temelde gelişmektedir. Dolayısıyla ekonomik ve sosyal sorunlara, emek-sınıf temelli yaklaşım öne çıkmaktadır. Çünkü yaşananlar, sınıfsal ve siyasal gelişmelerden ayrı düşünülemez. Bu nedenle, Cumhuriyeti ve demokrasiyi savunma mücadelesini emek mücadelesi ile buluşturmak, örtüştürmek gerekiyor.
Türkiye’nin ekonomik ve sosyal yaşamını yeniden inşa etme iddiasındaki siyasal muhalefetin, bütün bu yaklaşımları ve değerlendirmeleri harmanlayıp sentezlemesi gerektiğini düşünüyoruz. Umut ediyor ve diliyoruz ki ülkemizdeki siyasal-toplumsal mücadeleler başarıya ulaşacak ve dünya demokrasi güçleri için anlamlı bir örnek oluşturacaktır.