İçinde bulunduğumuz aylar, Ege’nin tarım kesiminde hasat dönemidir. Önce incirle başlayan Ege’nin simgesel ürünlerinin hasadı, üzüm ve pamukla devam eder. Son olarak güz döneminde de Ege’de zeytin hasadı yapılır. Bu yıl da Egeli üretici hasat döneminde binbir sıkıntı yaşıyor.
Bugünlerde incir ve üzümde neredeyse hasat işlemleri tamamlanmak üzere. Kurutmalık incirler kerevetlere, üzümler de sergilere serildi. Bağlarını örtüp üzümü asmalarında bekletmeye çalışanlar da fiyatların yükselmesini bekliyor. Ama ürünün büyük çoğunluğu şimdiden üreticinin elinden çıktı.

ÜZÜMDE FİYAT OYUNU
Bu yıl fiyat konusunda üzümde büyük sıkıntı yaşanıyor. Öyle ki üzümcü geçen yılın da altında fiyatlarla üzümünü elden çıkarmak zorunda kalıyor. Oysa bu sezon üzüm rekoltesi de düşük. Geçen ürün yılından bu yana yaşanan maliyet artışları ve enflasyon oranları dikkate alındığında, üreticinin geçen yılın çok üstünde fiyatlarla üzümünü satması gerekiyor.
Alım sezonu başlarken Tariş fiyat açıklamakta gecikti. Geçen yıl göreve gelen Tariş’in yeni yönetimi, her alım yılının 1 Ağustos’unda fiyatın açıklanacağını duyurmuş ve ilk yıl 7 numara üzüme 100 lira fiyat vermişti. Bu yıl fiyat geç açıklandığı gibi 9 numara 120 lira olarak açıklandı. Burada bir algı oyunuyla, ilk bakışta sanki fiyat yükselmiş gibi gösterildi.
TMO ÇOK GEÇ KALDI
Üstelik Tariş ortağı üreticilerin sayısı üzüm üreticisinin küçük bir bölümünü oluşturuyor. Üzümcünün büyük bölümü ürününü tüccara satmak zorunda kaldı. Tüccarın, ihracatçının belirlediği fiyatlarla ürününü elden çıkardı.
Önceki yıllarda Toprak Mahsulleri Ofisi de (TMO) bölgede üzüm alımı yapıyordu. Tepkiler üstüne TMO’nun da alım yapacağının gecikmeli açıklanması ise bir anlam ifade etmiyor. Çünkü üreticide üzüm kalmadı. Oysa baştan TMO’nun işlevi Tariş’e verilebilir ve ortak olmayan üreticiden de alım yapması sağlanabilirdi. Böylece üzüm üreticisi piyasanın acımasızlığına terk edilmemiş olurdu.
YAĞMUR SERGİLERİ VURDU
Üzüm çok nazik ve yetiştirilmesi zor, zahmetli ve oldukça masraflı bir ürün. İklim koşullarından da çok etkileniyor. Bölgedeki kuraklık, susuzluk ve JES’lerin oluşturduğu olumsuzluklar, bağları ve üzüm üretimini doğrudan etkiliyor. Verim düşüyor, maliyetler artıyor.
Tam sergilerin dolu olduğu dönemde başta Alaşehir yöresi olmak üzere, Gediz ovasına aniden yağan yağmur da üzüm sergilerini ıslattı. Dolayısıyla üzümün kuruması gecikirken kalite kaybı da oldu. Görüldüğü gibi üreticiler ardı ardına darbe alıyorlar. Hem doğa ve hem de piyasa koşullarına yenik düşüyorlar. Başta üzümcü olmak üzere Egeli üretici, sorunlarına ivedi çözüm bekliyor.
GÖZLER ŞAKRAN’DAKİ DURUŞMADA
Bugün 19 Eylül, uzun zamandır tutuklu olarak cezaevinde tutulan CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ile büyükşehirin eski başkanı Tunç Soyer, genel sekreteri Barış Karcı ve arkadaşlarının duruşma günü. İzmir kamuoyunun nabzı bugün Şakran’daki davada atacak.

Çeşitli suçlamalarla gözaltına alınıp uzun süredir cezaevinde kalan yöneticiler, bugün ilk kez kamuoyu önünde yargıç karşısına çıkacaklar. Bugün İzmir’de bütün gözler, Aliağa Şakran’da yapılacak duruşmada olacak. Duruşmayı CHP Genel Başkanı Özgür Özel de izleyecek.
ASLANOĞLU, SOYER, KARCI
Doğrusu biz adı geçen yöneticilerin abartılı ve zorlama suçlamalarla cezaevinde tutulduğunu düşünüyoruz. Hukuk mahkemelerinin konusu olması gereken konut kooperatiflerindeki gecikme, mağduriyet ya da aksaklık iddialarının; tutukluluğa varacak bir ceza işlemine dönüştürülmesini anlamakta ve kabullenmekte zorlanıyoruz.
Adı geçenler, yeri yurdu belli ve bu kente önemli hizmetlerde bulunmuş insanlardır. Hele yakından tanıdığımız sevgili Barış Karcı, çok güven duyduğumuz bir kardeşimizdir. Babası Ömer Karcı, Sarıgöl’de iki dönem belediye başkanlığı yapmış değerli dostumuzdur. Barış kardeşimiz, kendi çabası ve çalışkanlığı ile tabandan adım adım yükselerek en üst görevlere gelmiştir. Sevgili eşi Dilek Karcı da Karşıyaka Kent Konseyi başkanıdır.
TUTUKSUZ YARGILANMALILAR
Bugün Şakran’daki duruşmada ilk kez yargıç önüne çıkacak bu değerli yöneticilerin, doğrusu tutukluluk gibi ağır cezai bir yaptırımı hiç de hak etmediklerini düşünüyoruz. Elbette insanlar iş yaşamlarında böylesi durumlarla karşılaşabilir, taşıdıkları sorumluluk nedeniyle yargılanabilirler.
Ancak adı geçen yöneticiler, toplumsal yaşamdaki konumları da dikkate alınarak tutuksuz yargılanmalıdırlar. Biz bugün mahkemeden böyle bir kararın çıkacağını düşünüyoruz. Böyle olmasını da içtenlikle diliyor ve bekliyoruz.
İNSANLIĞA ADANMIŞ BİR HEKİMLİK
Bu hikâyesi derin şehirde, güzel İzmir’de, uzun süredir yaşayıp da Veli Lök adını duymayan yok gibidir. Yolu sağlıktan, demokrasiden, özgürlükten, insan haklarından geçen hemen herkesin yolu, yaşamın bir alanında ve evresinde Veli Lök hocayla kesişmiştir. Hoca geçmişte İzmir Tabip Odası başkanlığı da yapmıştır.
Hocaların hocası Prof. Dr. Veli Lök, ortopedi alanında ülkemizin en önde gelen uzmanlarından ve hekimlerindendir. Çok sayıda bilim insanını yetiştirmiş ve ülkemize kazandırmıştır. Biz onu hekimliğinden çok insan hakları alanındaki çalışmalarından bilir ve tanırız. Veli Hoca, geçmişte TİP’ten senatör adayı olmuş ve Barış Derneği davasında da yargılanmıştır.

Hekimliği ve insan hakları çalışmalarıyla İzmirlilerin övünç duyduğu Veli hoca için, çok anlamlı bir kitap hazırlanmış. Özkan Özdemir’in yazdığı “Veli Lök-İnsanlığa adanmış Bir Hekimlik” kitabı; bugün saat 18.30’da, İzmir Tabip Odası’nda, Dr. Nurettin Demir’in moderatörlüğünde yapılacak bir söyleşi ve imza günü ile tanıtılacak.
Biz emeği geçenleri içtenlikle kutluyoruz. Böylesi bir çalışmayı, 12 Eylül karanlık döneminde İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi’nin kurucusu, rahmetli dostumuz Dr. Alparslan Berktay için de Tabip Odası’ndan beklediğimizi ifade ediyoruz. Ayrıca, İzmir’in hekim büyükşehir başkanı Dr. Cemil Tugay’a; hem Veli Lök ve hem de Alparslan Berktay isimlerinin yaşatılması önerimizi iletiyoruz.
THEODORAKİS’İN 100. DOĞUM GÜNÜ
Dünyaca ünlü besteci Theodorakis, 100. doğum gününde Ege’nin iki yakasında anılacak Türkiye Komünist Partisi (TKP) ile Yunanistan Komünist Partisi’nin (KKE) ortak organizasyonu ile 19 Eylül’de Sakız’da, 21 Eylül’de de İzmir’de etkinlikler yapılacak.
Etkinliklerde, Theodorakis’in besteleri Türk ve Yunan sanatçılar tarafından ortaklaşa seslendirilecek. Onun yaşamı boyunca faşizme ve emperyalizme karşı verdiği mücadele anlatılacak. Ege ve dünya barışı için gösterdiği çabalar yeni kuşaklara aktarılacak.

TAM BİR EGELİ
Theodorakis tam anlamıyla bir Egelidir. Babası Çeşmeli olan annesi ile Urla’da tanışıp evlenir. İzmir’in kurtuluşu sonrasında Sakız’a göç ederler. Theodorakis 1925 yılında Sakız’da dünyaya gelir. Daha sonra göçtükleri Atina’da da “Nea Smirni-Yeni İzmir” semtine yerleşirler.
Ege’yi ve Egeliliği yaşamının hep odağına alan Theodorakis, bu yaklaşımını bestelerine de yansıtır. İki komşu halk arasında barışın güçlenmesi ve Ege Denizi’nin bir barış denizi olması için çalışmalar yapar.
UNUTULMAZ EFES KONSERİ
12 Eylül karanlığı henüz tam dağılmamışken 1988’de tarihi Efes’te, Mikis Theodorakis-Maria Faranduri-Zülfü Livaneli’nin katılımıyla yapılan konseri hiç unutamıyoruz. Eşimle birlikte katıldığımız bu tarihi etkinlik, yaşamımızın unutulmazları arasındaki yerini koruyor.
Bizim de üyeleri arasında olduğumuz Türkiye-Yunanistan Barış Dostluk Derneği’ne, Theodorakis’in desteğini ve katkılarını da hiç unutmuyoruz. İki kıyının barış aktivistleri olarak Ege’den yetişen büyük besteci Theodorakis’i, 100. doğum gününde saygı ve sevgiyle anıyoruz.