Bugün 9 Eylül İzmir’in kurtuluş günü. Ama 9 Eylül, ülkemiz ve halkımız için, bir kentin kurtuluş günü olmasının çok ötesinde anlamlar içeriyor. Çünkü 9 Eylül, aynı zamanda ülkemizin de kurtuluş ve kuruluş sürecinin simgesi. İşte tüm bu yönleriyle 9 Eylül özgün bir nitelik taşır. Tabii güzel İzmir’imize de önemli misyonlar ve işlevler yükler.
Bu durum, bir bakıma, İzmir’in kaderi ile bütün ülkenin kaderinin birleşmesi ve ortaklaşması anlamına gelir. Dünyada ve tarihte sıkça rastlanan bir durum değildir bu. İşte İzmir böylesine “öncü” ve “özgün” bir kenttir.
KURTULUŞUN 103. YILI
Ülkelerin, ulusların ve kentlerin tarihsel süreçlerinde, böylesi anlamlı olaylar ve kutlamalar çok önemlidir, değerlidir. Hele Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılının yaşanmaya başladığı bir dönemde, bu kutlamalar daha da anlamlıdır.
Ayrıca günümüzde yaşanan siyasal ve toplumsal gelişmeler göz önüne alındığında, bu yılki kutlamalar daha da büyük anlam ve önem taşıyor. Bu bağlamda 9 Eylül, ister istemez hepimize, herkese yeniden kurtuluşu ve kuruluşu çağrıştırıyor. Cumhuriyete ve demokrasiye titizlikle sahip çıkılması sorumluluğunu hatırlatıyor.
9 EYLÜL’ÜN ANLAMI
9 Eylül’ün, Türkiye’nin siyasal tarihinde bir başka önemli anlamı daha var. Bu anlamlı gün, aynı zamanda, ulusal kurtuluşun önderi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurucu genel başkanı olduğu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) de resmi kuruluş yıldönümüdür. CHP bu 9 Eylül’de 102. yaşını kutluyor.
Görüldüğü gibi, 9 Eylül/İzmir/Türkiye Cumhuriyeti/CHP; “kurtuluş ve kuruluş yolu”nda buluşuyor/ortaklaşıyorlar. Geçmişten günümüze yaşanan tarihsel süreçte CHP, “kurtuluşun ve kuruluşun siyasal geleneği”ni oluşturuyor ve bu köklü geleneğin günümüzdeki siyasal partisi-temsilcisi oluyor.
SİYASAL VE YÖNETSEL SORUNLAR
Elbette bu misyon ve görev, CHP’ye önemli sorumluluklar yüklüyor.
Günümüzde CHP, “ülkenin ve halkın birleştirici gücü” olmak zorundadır. Bunun bilincinde olan ana muhalefetin ve lideri Özgür Özel’in, “Türkiye ittifakı” ve ortak politikalar oluşturma çabalarını bu bağlamda değerlendirmek gerekiyor.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılı yaşanırken günümüzde ülkenin tüm kurum ve kuruluşları örselenmiş ve yıpratılmıştır. Ülke, otokrasi ile tanımlanan bir yönetim sistemine zorlanmıştır. Cumhuriyetin değerleri ve demokrasinin evrensel kuralları ile oynanmıştır, oynanmaktadır.
Böylesi bir durumda, ister istemez, “yeniden kurtuluş ve kuruluş” gündemdedir.
İKİNCİ YÜZYIL VE YENİDEN İNŞA
İçinde bulunduğumuz günlerde, çok zorlu ve sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz. Son olarak İstanbul’da yaşananlar, demokrasi ve siyaset kurumu adına yürekleri kanatıyor!
Ülkemiz ve halkımız hem ekonomik ve hem de siyasal açıdan ciddi bir darboğaz yaşıyor. En kısa erimde, ülkemizin, içinde bulunduğu darboğazdan çekilip çıkarılması gerekiyor. Bunun için de yeni bir inşa programına ve yeniden yapılanma sürecine ihtiyaç var. Bu görev de başta ana muhalefet CHP olmak üzere siyasal ve toplumsal muhalefete düşüyor.
CHP’nin program çalıştayını ve yeni program hazırlıklarını, bu bağlamda değerlendiriyoruz. Türkiye Cumhuriyeti, ikinci yüzyılında, çağdaş ve demokratik değerlerle yeniden buluşturulmalıdır. Ülkenin tüm kurumları ve kuralları gözden geçirilip, yeniden yapılandırılmalıdır.
CUMHURİYETİ VE DEMOKRASİYİ SAVUNMAK
Önümüzdeki süreçte, ülkemizin hemen her yönden ciddi bir sağaltıma ve yeniden yapılandırmaya ihtiyacı vardır. Biz bu hedefe yönelik çabaları, kısaca “Cumhuriyetin ve demokrasinin savunulması, güçlendirilmesi” olarak tanımlıyor ve değerlendiriyoruz.
Nasıl ki Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecinde “kurtuluşun ve kuruluşun birlikteliği” ortaklaşa yaşanmışsa Cumhuriyetin ikinci yüzyılında da bu birlikteliğin bir kez daha yaşanması gerektiğini düşünüyoruz. Umuyoruz ve diliyoruz ki önümüzdeki ilk seçimde ve sonrasında, Türkiye’nin ilerici yurtsever güçleri, bu tarihsel görevi ve sorumluluğu başarıyla yerine getirecektir.