TBMM’nin açılışı sonrasında ortaya çıkan fotoğraflar, siyaset çevrelerinde tartışılmaya devam ediyor. Bizce bu tartışmanın en özlü yorumu, gazetemizin geçtiğimiz cuma günkü manşetiydi: “Fotoğraf değil halk siyaseti”. Bu başlık hem konuya eleştirel yaklaşıyor hem de muhalefete yapılması gerekeni gösteriyor ve ödevlerini hatırlatıyordu.
Siyasi partiler farklı tüzel yapılardır. Birbirlerinden farklı davranışlar göstermeleri elbette anlaşılabilir. Ancak önceden hazırlandığı ve kurgulandığı anlaşılan bir algı ve halkla ilişkiler çalışmasına; ana muhalefet CHP, TİP ve EMEP dışında kalan parlamentodaki muhalefet partilerinin malzeme olmasını, doğrusu kabullenmekte zorlanıyoruz.
MUHALEFET AYRIŞMAMALI
Bu fotoğrafların bir başka hedefi, siyasal muhalefeti ayrıştırmak ve özellikle de ana muhalefet CHP’yi diğer muhalif kesimlerden uzaklaştırmak çabasıdır. Oysa muhalefet bu dönemde ayrışmamalı ve dayanışmasını korumalıdır. Bizim de sıkça altını çizdiğimiz gibi, muhalefete muhalefet etmek yanlıştır. Ancak gerektiğinde uyarı görevi de yapıcı olarak yerine getirilmelidir. Ortaya çıkan görüntüler muhalif seçmende rahatsızlık yaratmıştır. Özellikle DEM Parti tabanında ve seçmeninde bu durum daha da çok sorgulanmaktadır.
Elbette her parti aynı tavrı göstermek zorunda değildir. TBMM’de görev yapan milletvekilleri tabiki insani ilişkiler içinde olacaktır. Bunlar doğal karşılanır. Ama tartışılan görüntüler bu durumu aşmıştır. Tamamıyla iktidarın son dönemdeki prestij kaybının tamirine, meşruiyet arayışına ve iktidarını uzatmaya yönelik yeni bir hazırlığa işaret etmektedir.
CHP YALNIZLAŞMAMALI
Burada ana muhalefet CHP’nin durumu önem kazanmaktadır. CHP’nin takındığı tutum genel olarak muhalif seçmende kabul görmüştür. Bunca siyasal kuşatma ve saldırı altında bulunan CHP’nin farklı bir tavır içinde olması beklenemezdi. Ancak bu tavır halka, seçmene daha iyi anlatılmalıdır. Bir de böylesi önemli tutumlar belirlenirken, diğer muhalefet kesimleri ile diyalog kurulmasının, dirsek teması sağlanmasının ve ortaklaşılmaya çalışılmasının yararlı olacağını düşünüyoruz.
İktidar çevreleri CHP’yi yalnızlaştırmaya ve diğer muhalefet kesimlerinden uzaklaştırmaya çalışıyor. Burada DEM Parti üstünde de özellikle duruluyor. DEM, iktidarın yeni anayasa ve ittifak hamlelerine yaklaştırılmak isteniyor. Hafta sonu Bolu’da milletvekillerini toplayan CHP, yeni bir yol haritası oluşturdu. CHP bir yandan alanlardaki mücadelesini büyütürken diğer yandan bu çabaları TBMM’deki çalışmalarla da buluşturmalıdır. İktidarın CHP’yi yalnızlaştırmaya yönelik hamleleri boşa çıkarılmalıdır.
HALKIN GÜNDEMİ
Siyasal muhalefet tüm gücüyle halkın gündemine odaklanmalıdır. Yaşanan ekonomik ve sosyal sorunların gündemden düşürülmesine izin verilmemelidir. Ülkenin geleceği birlikte inşa edilmelidir. TÜRK-İŞ’in son açlık ve yoksulluk araştırmasının ortaya çıkardığı veriler, hepimizi endişelendiriyor. Eylül 2025 araştırmasına göre; Ankara’da dört kişilik bir ailenin temel gıda harcaması (açlık sınırı) 27 bin 970 TL. Diğer harcamalarla birlikte aileye girmesi gereken rakam (yoksulluk sınırı) da 91 bin 109 TL oluyor. Araştırma, mutfak enflasyonu artış yüzdelerini de aylık 3.17, on iki aylık 41.05 olarak belirledi. Yoksulluk sınırı dört asgari ücreti geçiyor.
İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) araştırmasına göre, İstanbul’da yaşamanın maliyeti geçen yılın aynı ayına göre yüzde 42.86 arttı. İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti 102 bin 45 TL olarak hesaplandı. Geniş kapsamlı işsizlik oranları da ülkemizde yetişkin her üç kişiden birinin işsiz olduğunu ortaya koyuyor. Bu verilere göre, başta İstanbul’da ve büyük kentlerde olmak üzere, ülkenin genelinde günlük yaşam giderek daha ağırlaşıyor ve zorlaşıyor.
ORTAK MÜCADELE
Siyasal ve toplumsal muhalefet, bu ekonomik-sosyal sorunların üstüne etkin biçimde gitmelidir. Halkın büyük bölümünün çektiği sıkıntılar, yaşadığı zorluklar, ülkenin başat gündemi olmalıdır. Başta emekçiler, emekliler, işsizler, asgari ücretliler olmak üzere bütün dar gelirli kesimlere sahip çıkılmalıdır. Siyasal ve toplumsal muhalefet, ülkenin tüm mağdurlarını birleştirmeli ve mağdur kesimlerini sahiplenmelidir.
Bu bağlamda, siyasal ve toplumsal muhalefetin ortaklaşması büyük önem kazanıyor. Ana muhalefet CHP’nin meydanlardaki buluşmaları, bütün bu kesimleri bir araya getiriyor. Bu birliktelikleri, TBMM çalışmaları ve kentlerin yerel dinamikleri-gündemleri ile de buluşturmak, örtüştürmek gerekiyor. Kısacası, siyasal ve toplumsal mücadele her alanda ortaklaştırılmalı ve büyütülmelidir.