Son dönemde doğa ve iklim koşullarındaki gelişmeler, değişimler günlük hayatımızı derinden etkilemeye başladı. Deprem tehlikesi ve iklim krizi artık hepimizi daha çok ilgilendiriyor. İzmir ve Ege Bölgesi de bütün bu gelişmelerden alabildiğine etkileniyor. Çünkü bu yöre çoğunlukla deprem fay hatları üzerinde bulunuyor. Sıkça yaşanan depremler, bu gerçeklikle bizi karşı karşıya getiriyor. Geçtiğimiz hafta Foça’da yaşanan sel felaketi de doğa olayları açısından bir başka uyarıcı oldu.

İZMİR DEPREMİNİN 5. YILI
2020 yılının 30 Ekim’inde, İzmir Bayraklı ve Seferihisar merkezli önemli bir deprem yaşamıştık. Depremde 117 hemşehrimizi yitirmiştik. Çok sayıda konut ve işyeri yıkılmış, önemli hasar oluşmuştu. İzmirliler olarak, 5. yılında İzmir depremini ve yaşadığımız acıları unutmuyoruz. Geçtiğimiz günlerde Balıkesir Sındırgı’da meydana gelen ve neredeyse bütün Ege’yi etkileyen deprem, deprem gerçeği ile bizi yeniden yüz yüze getirdi. İzmir ve Ege Bölgesi olarak deprem fay hatları üzerinde bulunuyoruz. Uzmanlar bu fay hatlarındaki hareketlenmelere dikkat çekiyorlar.
SUSUZLUK VE SEL FELAKETİ!
Bugünlerde hem susuzluğu ve hem de sel felaketini birlikte yaşıyoruz. Bu durum herhalde iklim krizinin günlük hayatımıza çarpıcı bir yansıması. Geçtiğimiz hafta İzmir-Foça’da yaşanan sağanak su taşkınlarına ve sele neden oldu. Yeni Foça’da sel sularına kapılan Bülent Kaptanoğlu isimli hemşehrimizi kaybettik. Su kıtlığı nedeniyle bir yandan kentte su kesintileri devam ederken öte yandan böylesi bir sel felaketi meydana gelmesi, hepimizi acı acı düşündürmeli. Aslında yaşananlar doğanın bizden bir öç alması mı diye düşünmeden edemiyoruz.
FOÇA’DAN DERS ÇIKARMAK
Foça’da yaşanan sel konusunda bir açıklama yayımlayan Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi, yaşananların yılların ihmali olduğuna dikkat çekti. Odanın açıklamasında şöyle dendi: “Yaşam hakkını, kamusal yararı ve bilimin rehberliğini esas alan planlama anlayışı artık ertelenemez zorunluluktur.” Deprem olsun, sel olsun yaşanan felaketler aslında kent ve toplum yaşamı için önemli birer uyarıdır. Yapılan hataları, yanlışlıkları, ihmalleri çarpıcı biçimde ortaya sererler. Yeter ki onlardan gereken dersleri çıkaralım. İşte son olarak Foça’da yaşananlar da bize böylesi önemli dersler sunuyor ve uyarılar yapıyor.
MERKEZ-YEREL BİRLİKTELİĞİ
Deprem, sel, susuzluk türü olaylar sıradan yurttaşların ve hatta yerel yönetimlerin boyunu aşan önemli olaylardır. Bunlarla baş edebilmek için ciddi kent planlamalarına, sıkı denetlenen kurallara ihtiyaç vardır. Kent yenilemelerden imar planlamalarına, barajlardan temiz tutulan derelere kadar uzanan bir dizi önlem hayata geçirilmeyi bekliyor. Bütün bunlar için öncelikle merkezi yönetime bağlı kurum ve kuruluşlarla yerel yönetimlerin güçlü bir işbirliği yapması gerekiyor. Yurttaşların ilkeli, bilinçli ve kurallara özen gösteren tutumları da önem kazanıyor. Kısacası, kamu kurumlarının, yönetim sorumluluğu taşıyanların ve tüm yurttaşların; doğa ve iklim uyarılarına duyarlı olması, bunların gereğini ivedilikle yerine getirmesi gerekiyor.
***
Tire’nin Cumhuriyetle yaşıt bandosu
İzmir’in Tire ilçesinin çok önemli bir zenginliği var. Bu zenginlik Cumhuriyetle yaşıt olan belediye bandosu. Tireliler kadar Tire’nin belediye başkanları da geçmişten günümüze bu zenginliğe sahip çıkmışlar. Tire’nin günümüzdeki CHP’li belediye başkanı Hayati Okuroğlu da bu geleneği özenle sürdürüyor ve bandoya övünçle, kıvançla sahip çıkıyor. Bandonun kurtuluş savaşına uzanan çok ilginç bir hikâyesi var. Kurtuluş savaşı sonrasında kenti terk eden Yunan askerlerinin bıraktığı enstrümanları toplayan Ali Başargan isimli Tireli yurttaşımız ve arkadaşları, ilk bandoyu oluşturmuşlar. İlk konserlerini de ilçenin düşman işgalinden kurtuluş günü olan 4 Eylül 1922’de vermişler.

102 YILLIK KÜLTÜR
Kuruluş yılı olarak 1923’ün kabul edildiği bando, zamanla ilçenin simgesi haline gelmiş. Kuruluş yılıyla ve öyküsüyle, aynı zamanda kurtuluşun ve kuruluşun, Cumhuriyetin bandosu olmuş. Cumhuriyetle yaşıt olan ve bütünleşen Tire Bandosu, Türkiye’nin ilk sivil bandoları arasında yer alıyor. Birçok bandonun kuruluşuna da örnek oluşturuyor. 102 yıllık bir kültürü günümüze taşıyan bando, yalnızca resmi törenler değil, aynı zamanda halkın düğününde derneğinde, eğlencesinde de görev alıyor. Bir zamanlar evlenecek kızların “Tire bandosu çalmadan gelin olmam” dedikleri hatırlanıyor ve anlatılıyor. Bu ilginç anılar bandonun halkla bütünleşmesini de gösteriyor.
BİR CUMHURİYET GELENEĞİ
Bizim doğup büyüdüğümüz Ege ilçesinde de geçmişte köklü bir bando geleneği vardı. Çalışma haftasının başladığı pazartesi sabahları ile bitimi olan cuma akşamları belediye önünde bayrak töreni yaparlar ve kent içinde, çarşıda günün popüler şarkılarıyla konser verirlerdi. Hatta çocukluğumuzda, sokağımızda yapılan sünnet düğünümüzde, bandonun çaldığını ve bando ile sünnet olduğumuzu da hiç unutmuyoruz. Aslında bando o dönemlerde bir bakıma çağdaş müziğin ve kültürün simgesiydi. Tam anlamıyla bir Cumhuriyet geleneğiydi. Çok sesli müzikle halkı tanıştırıyor ve kaynaştırıyordu. Bakın Tire’nin 102 yıllık bandosu bizi nerelere götürdü. Geçmişteki anılarımızla ve gözlemlerimizle buluşturdu. Tire Bandosu’nu kuranları ve bugünlere taşıyanları saygıyla anıyoruz. Başta belediye başkanı Hayati Okuroğlu olmak üzere tüm Tirelilere, aman bandonuza iyi sahip çıkın diyoruz.
***
‘Yüzyıllar Köprüsü’
İçinde bulunduğumuz 2025 yılının sonuna yaklaşıyoruz. Bu yılın İzmir için önemli anlamlarından biri de İzmir Ticaret Odası’nın (İzTO) 140. yılına ulaşmasıdır. Üstünde yeterince durulmasa da doğrusu İzmir için çok anlamlı bulduğumuz bu yıl dönümünü ve tarihsel geçmişi oldukça önemsiyoruz. Geçmişte bir liman ve ticaret kenti olarak tanımlanan İzmir’in, hem Ege Bölgesi’nin ve hem de ülkemizin ekonomi tarihinde çok önemli bir yeri vardır. Tıpkı İzmir kenti gibi, İzTO da ticaret hayatında birçok yeniliğe öncülük yapmıştır. Bu yönüyle de ekonomi hayatımıza ve tarihimize damga vurmuştur.

İZTO 14O YAŞINDA
İzmir’in en eski iktisadi kurumlarından olan İzTO, 1885 yılında kurulmuştur. Bu yıl 140. yaşını kutlayan kurumun tarihi, üç ayrı yüzyıla yayılmakta ve onları tarihçesinde bütünleştirmektedir. Bu yönüyle de adeta bir “yüzyıllar köprüsü” işlevi görmektedir. 2000’li yıllara girerken biz de İzTO arşivlerinde kapsamlı bir araştırma yapmıştık. O dönemdeki yönetimin talebi ve desteğiyle, “Yüzyıllar Köprüsü” adını verdiğimiz İzmir için oldukça anlamlı bir eseri ortaya çıkarmış ve yayımlamıştık. Bu kapsamlı eser, aynı zamanda İzmir’in ekonomi ve sosyal tarihini de içeriyordu.
OSMANLIDAN CUMHURİYETE
Cumhuriyetin 102. yaşının kutlandığı bugünlerde, bizi yeniden geçmişle buluşturan ve anılarımızı, çabalarımızı hatırlatan İzTO’nun 140. yıl anı pulları oldu. İzTO’nun, İzmir’in tarihsel gelişim sürecinde önemli rolleri var. Başta İzmir Enternasyonal Fuarı ve İktisat Kongresi olmak üzere birçok iktisadi gelişmede etkin işlev üstlendi. Çok köklü bir ticaret geçmişi olan İzmir’in ticaret odası, aynı zamanda birçok yeni uygulamaya da öncülük yaptı. Cumhuriyetin kuruluş ve gelişim dönemlerinde ticaret hayatının şekillenmesinde yönlendirici bir rol oynadı. Sözün özü, İzmir iş dünyasının ve ticaret kesiminin güçlü bir Cumhuriyet damarı ve geleneği vardır. Bu geleneğin hep canlı kalmasını ve yaşatılmasını diliyoruz.