Mine G. Kırıkkanat
Mine G. Kırıkkanat kirikkanat@mgkmedya.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Amerika'nın Sesi, Türkiye'nin Nefesi

28 Ağustos 2011 Pazar
\n\n\n

Bugün madem pazar, Roland Dumasnın Darbeler ve Yaralarbaşlıklı anılar kitabından Türkiyenin bugünkü konumuna da ışık tutan, saf siyasal bir alıntı yapmakta da yarar var:

\n

ABDnin Avrupadaki Türk çıkarlarını kollamakta gösterdiği istikrar ve azim, beni hep şaşırtmıştır. Obamadan önceki üç Amerikan başkanı, zaten NATO üyesi Türkiyenin ABye katılımını bizzat Avrupaya kadar gelip savundular.

\n

Haritaya bakıldığında, Avrupa kıtasının güneyden (Türkiye) ve batıdan (İngiltere) ABDnin arka üslerini oluşturan iki savunma sistemi tarafından çevrildiği rahatça görülür. Askeri deyişle, Avrupa bu yöntemle kıskaca alınmıştır. Kıskaçtan amaç kuşkusuz güvenliği sağlamaktır, ama Amerikan güvenliğini sağlamak!

\n

Amerikanın Sesiyle yapılan tüm propagandalar, Türkiyeden yayılır. Dev bir Amerikan kıskacının iki dişlisiyle korunan Avrupada güçlü ve bağımsız bir bütünlük sağlanabilir mi? Bu soru, ülkenin (Türkiyenin) giderek daha çok Osmanlıya özenip imparatorluk özlemi çektiğini bilmeme karşın, beni dinler tarihinden daha çok ilgilendiriyor.

\n

ABDnin Avrupa üzerinde sürekli baskısının en çarpıcı örneklerinden biri, 13-14 Nisan 1992de Türkiyeye gerçekleştirilen devlet ziyaretinde yaşandı. Bu ziyarette, Cumhurbaşkanı Mitterranda eşlik ediyordum. Bizi oldukça mütevazı makamında kabul eden Cumhurbaşkanı Özal, Mitterrand ve eşinin Kürtlere duyduğu ilgiyi bildiğinden, Türkiyede bu azınlığın diğer yurttaşlarla eşit haklara sahip olduğunu savunan uzun bir söylev çekti. François Mitterrand, nezaketle dinliyordu. Turgut Özal, sözlerini: Türkiye AB ile Türki cumhuriyetler arasında köprü olup, Orta Asyada yükselen fanatik dinciliği önleyebilecek yegâne güçtür diye sürdürdü.

\n

Görüşmelerle geçen resmi akşam yemeğinden sonra, gece yarısı Vedrinein (cumhurbaşkanlığı genel sekreteri) acil uyarı telefonuyla uyandım: Amerikalılar, Saddamın 1988de Kürtleri katlettiği bölgeye yoğun askeri yığınak yaptığı iddiasıyla Kuzey Irakı bombalamaya karar vermiş, bizden Türkiyedeki üslerde konuşlanan 8 savaş uçağımızla harekâta dahil olmamızı istiyorlardı. Kahvaltıda durumu ilettiğim Cumhurbaşkanı Mitterrand, derhal Parisle temasa geçerek Fransız Hava Kuvvetlerinin Kuzey Irakta hiçbir operasyona katılmasına izin vermeyeceğini bildirmemi istedi. Telefona sarıldım. Ancak sırada Ayasofya ziyareti vardı. Mabedi bir kulağımda telefon, peşinde görmeyen gözlerle gezdiğim Mitterrand, bir ara kulağıma eğilip: Tarihin en büyük katliamlarından biri, işte burada yapıldı. Konstantinopolisi alan Türkler, önce buraya sığınan Hıristiyanları katlettiler ve ardından Süleyman, mabede atıyla girdi…’ * diye fısıldadı.

\n

Ayasofyada Mevlevi dervişlerin büyüleyici semasını izlerken, Savunma Bakanı Joxetan bir telgraf geldi. Amerikalıların Kuzey Irakı bombalamak istemini doğruluyordu. Cevaben, Cumhurbaşkanının izni yok!telgrafı çektirip, daha fazla bilgi almak için Türk mevkidaşım Çetine başvurdum. Hikmet Çetin, sonunda itiraf etti: Amerikalılar bir hafta önce Ankaradan hava/kara misillerini silahlandırmak izni istemişlerdi. Türkleri, Kuzey Iraka askeri yığınak yapıldığına ve konuşlanan radarla donatılmış otomatik füzelerin, bölgede uçan Amerikan uçakları için büyük tehdit oluşturduğuna temin ediyorlardı. Dolayısıyla avcı uçaklarının silahlandırılması elzemdi. Kuzey Iraka yapılacak operasyon Türklere sanki Amerikan, Fransız ve İngiliz işbirliği gibi sezdirilmişti ki, Paris onay vermediğine göre, bu yanlıştı.

\n

Topkapıyı da kulağımda telefon, görmeden dolaştım. Boğazı gezdiren şahane bir teknede verilen öğle yemeği sırasında kaybolup bir kabine kurulan uydu telefon sistemiyle, ayrıntılı bilgiye nihayet ulaştım: Meğer Türkler, Kuzey Iraka hazırlanan Amerikan harekâtını başından beri biliyor ve Ankaradan istenen izni çoktan vermişler Ne var ki aynı gece, yapılacak harekâttan Iraklıları da haberdar etmişlerdi. Böylece Saddam, bölgeye kurduğu üssü söktürmeye başlamıştı bile. Başta Mitterrand, hepimiz rahat bir soluk aldık.

\n

*Cumhurbaşkanı Mitterrand, tarih meraklısı gerçek bir entelektüel olup Fatih Sultan Mehmeti, Kanuni Süleymanla karıştırması olası değildir. Roland Dumasya yarı cahil dememin nedeni işte bu, sevgili okurlar. Dumas, oportünist ve çapkın politikacı kimliğiyle de başka bir yazının konusu olmaya aday.

\n\n\n

‘G’ NOKTASI

\n\n\n

Danielle Mitterrandın epeyce kabarık çapkınlık listesindeki jimnastik aşkının nasıl bittiğini çarşambadan beri merak edenler için, işte size R.D.nin kaleminden öykünün sonu:

\n

Jean, biraz safdil, ama çok yakışıklı bir erkekti. Daniellein yanı sıra, başka maceraları da vardı. François Mitterrand cumhurbaşkanı seçilip Elysee Sarayına taşınmak zorunda kaldıklarında, ondan ayrılmak Daniellee çok acı geldi. Bir süre sonra Jeanın gönlünü yeniden kazanmak istedi, ama başarılı olamadı. Köprünün altından sular akmış, Jean hayatını onsuz düzenlemişti. Ama ikilinin aşk macerası, Parisi turlamıştı bu arada…”

\n

\n\n\n

Muhalefet yaptığım ilk hükümet, anneminkiydi!

\n

GUY BEDOS

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Buzdolabı sendromu 7 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları