Oturan kalkmaz rejimi
Mine G. Kırıkkanat
Son Köşe Yazıları

Oturan kalkmaz rejimi

30.03.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Demokratik sistemin evrensel anlamda en geniş kabul gören tanımı, 28 Kasım 1850’de Theodore Parker tarafından yapılanıdır. Parker, “Demokrasi herkesin, herkes için ve herkes tarafından yönetimidir” der.

Herkes tanımından anlaşılması gereken, demokratik bir seçimden sonra devletin başına geçenlerin ülkeyi salt muktedirlerin değil, muhaliflerin de katılacağı bir anlayışla yönetmesidir. Bu anlayış, onayın eleştiriyle sağlamlaştığı ve ortak aklın topluma en yararlı olanda karar kıldığı “herkes için demokrasi”dir.

Demokratik sistemde, elbette ki çoğunluk iradesi politikaya yansır. Doğası gereği, çoğunluk iradesinin yönü, yönetimin yönünü de belirler.

Eğer bir toplumun çoğunluğu dürüstse tabii ki demokratik temsiliyette dürüstlük ağır basacaktır. Yok çoğunluğu yoz, hırsız ve rüşvetçiyse elbette kendisine benzeyenleri başa getirecek; o demokraside yozlaşma, hırsızlık ve rüşvetçilik de alıp başını gidecektir.

HAMURA GÖRE EKMEK

Başlı başına ne çağdaş bir sistemdir demokrasi ne de uygar ve insancıl. Toplumların hamuruna göre yoğrulur, sonuçları da hamurun kalitesini yansıtır.

Bir ülkede demokratik sistemin oturması için, kumanda koltuğuna seçimle oturanların, seçimle kalkması gerekir.

Laik Türkiye Cumhuriyeti, bir yüzyıllık geçmişinde ceberrut hükümetlere; yoz, cahil, çıkarcı politikacılara, askeri darbelere rağmen, bir gözü kör bir ayağı topal da olsa Ortadoğu’nun tek demokrasisi olmayı 2002’ye kadar başardı. Demokrasiyi oturtamadı ama seçimle gelip kumanda koltuğuna oturanı da seçimle kalkmayı biliyordu.

Oysa son çeyrek yüzyılda iktidar kavramı öyle bir erozyona uğratıldı ki oturduğu koltuktan kalkmıyor, kaldırmaya kalkanı da zindana atıp ortadan kaldırıyorlar.

AZINLIĞIN ÇOĞUNLUĞA ZULMÜ

Theodore Parker’ın evrensel demokrasi tanımından tam yüz yıl önce, düşünür ve siyaset kuramcısı Edmund Burke demokrasiyi bekleyen tehlikeyi ta 1790’da öngörmüş ve “Çoğunluğun zorbalığı, zorbalık çokluğudur” demişti.

Türkiye, önce çoğunluk zorbalığını yaşadı. Muktedir çoğunluğuz dediler; hiçbir eleştiri, istem ve hakkına kulak asmadıkları muhalefeti azınlık diye diye ezdiler.

2016’dan sonra iki milyon mühürsüz oy, tartışmalı YSK kararları, HÜDA PAR’la olduğu gibi çirkin ittifaklar, CHP’nin çapsız ve bencil başkanı Kemal Kılıçdaroğlu vb. sayesinde çoğunlukmuş gibi yaparak yine ezdiler muhalifleri.

Oysa 31 Mart 2024 seçimlerinde halk çoğunluğunu artık muhaliflerin oluşturduğu, iktidarın azınlığa düştüğü tartışılmaz bir açıklık ve kesinlik kazandı.

Şimdi yaşadığımız, bir azınlığın çoğunluğa zulmüdür.

Ezerek abad olunmaz

AKP ve müttefikleri, seçimle oturduğu koltuğa yapışanı kaldırmaya kalkanın yanı sıra, demokrasi istemiyle kalkışan çoğunluğun da tepesine vurup oturtan bir baskı rejimi kurdular.

Ama bu rejimin adı çakma demokrasi bile değil, zaten baskı ve sansüre tutunan bir iktidar da muktedir olmayıp sürdürülebilir değildir.

Oysa daha bir hafta, on gün öncesine kadar yeniden AB hayalleri kuruyordu; söndürülen umutlarını, kararan geleceklerini aydınlatmak için sokaklara dökülen pırıl pırıl gençleri polise vahşice dövdüren, tutuklatan, bu azınlık...

AB’nin ilk üst düzey ve açık yanıtı, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’dan geldi:

“Sayın İmamoğlu’nun tutuklanmasını çok net ifade ettiğimiz gibi, üzüntüyle karşılıyoruz ve serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Türkiye büyük bir ortaktır ancak biz demokratik bir büyük ortak istiyoruz. Avrupa Birliği’nin değerleri doğrultusunda hareket eden bir ortak istiyoruz. Türkiye’yi Avrupa Birliği’ne bağlayan değerler de zaten bunlardır.”

DAİMA BEDEL ÖDENİR

Avrupa Birliği değerlerinden salt sığınmacıları tutsun diye ödenen kelle başı parayı benimseyenlerin, bu sözlere hiç mi hiç kulak asmayacağını adım gibi biliyorum.

Ama istesek de istemesek de küresel bir dünyada yaşıyoruz, tüm ülkelerin ekonomileri birbirine bağlı ve üretici olmaktan çıkarılan bizim yurdumuz, düpedüz başkalarına muhtaç. Macron’un söylediğini giderek başkaları da tekrarlayacak.

Şimdilik İran’a saldırıp, Ukrayna’yı dengede tutmak için ses çıkarmayanlar da Türkiye ekonomisi sıfırı tükettiğinde ortaya çıkar, hesabı keserler. Halk elbette bedel öder. Yine de çoğunluk bir biçimde hayata tutunur, dayanır.

Ama çöküşün mimarları, çöküğün altında kalırlar.

BATAN BİR KAPTANDAN

Rüzgârdan ateşler

ateşten rüzgarlarla

yanarken her yer

hiç mi yanmadı

bu kör akşamlar.

Tek, tek aldın

öcünü yarınlarımdan.

Her an dirilen hançerler gibi

kaldı çürüyen yüreğimde

hasretin.

İskeleye, dalgalara

aldırma.

Son hükmü meyhaneciler

verir, limanlarda.

Anlatırlar sarhoş gemicilere

tekrar, tekrar.

Çok kötü batıyor

bu yoksul kaptanlar.

A. Kadri ERGİN

Yazarın Son Yazıları

Bir sosyal demokratın anıları

Halkçı Parti’nin genç milletvekilleri koşulların izin verdiği ölçüleri aşarak 12 Eylül ve sonrasındaki işkence iddialarını Meclis gündemine taşıyordu.

Devamını Oku
14.12.2025
Hello Papa, sen misin yeni baba?

Boğaz kıyılarındaki küçük Byzantion yerleşkesini Nova Roma’ya (Yeni Roma, bugünkü İstanbul) dönüştürecek yıkım-yapım çalışmaları 324 yılında başladı.

Devamını Oku
07.12.2025
Türkiye’nin ilk kitap müzesi: FKE

Fethiye, yurttaşların ormanları yanmasın diye nöbet tuttuğu ve olağanüstü güzellikte kıyı şeridine çöken muktedirlere, muktedir torpillilerine karşı kazanamayacaklarını bile bile mücadeleye girmekten korkmayan çevreciler ile yurtsever Yörüklerin diyarıdır.

Devamını Oku
30.11.2025
Karar ve tavır

Türkiye artık ulusal bir toplum değil.

Devamını Oku
23.11.2025
Onlar SAFE, bizler saf..

Hayhuy arasında kaynadı gitti...

Devamını Oku
16.11.2025
Yangın önlemek mi, keriz silkelemek mi?

Turizm, Türkiye’nin en önemli gelir kaynaklarından biri.

Devamını Oku
09.11.2025
Panik atak mı, panik aşk mı?

Kırk yaş, rastgele bir yaş değildir.

Devamını Oku
02.11.2025
İster zart, ister zurt, illaki zort

Dünyada pek çok devlet ve yönetim biçimi vardır.

Devamını Oku
26.10.2025
Yılanların yalanı

Türkiye’nin yalanları, tarihi kadar uzun, kalın ve kuyrukludur.

Devamını Oku
19.10.2025
Hayaller Riviera, gerçekler Gazze

ABD’nin en hafif deyimle en tuhaf başkanı Trump’ın Gazze’ye ilişkin bir projesi var.

Devamını Oku
12.10.2025
Siter yalha züdü çekger dirmi?

Çocukken çok sevdiğim bir oyun vardı. Belki siz de oynamışsınızdır...

Devamını Oku
05.10.2025
Al saat ver saat

Makronezya müstebiti Valdemir Potin’in ricası üzerine Mikronezya’yı barışçıl amaçlarla işgal eden 100 bin Çinli askeri doyurmak kolay değildi.

Devamını Oku
04.10.2025
Bir muhtarın çığlığı

11 Eylül 2025 tarihinde Kadıköy ilçesindeki Caferağa Mahallesi’nin kalbindeki tek mazbut (tahrip edilmemiş alan), Ali Oğlu Hüseyin Vakfı’na ait 12 dönümlük arsa için bir ihale düzenlendi.

Devamını Oku
28.09.2025
Hatırla sevgili, o makus tarifi

100 bin Çinlinin 100 bin nüfuslu Mikronezya adasını işgali, iştah ve sefayla sürüyordu.

Devamını Oku
27.09.2025
Eğriliğin ederi, doğruluğun bedeli

Dünyanın tüm kedileri aynı dili konuşur, aynı tınılarda hırlar ve miyavlarlar.

Devamını Oku
21.09.2025
Kayyum devşirme

12 Haziran 2011 genel seçimleri, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanı olarak girdiği ikinci, oy kullanabildiği ilk seçimdi.

Devamını Oku
14.09.2025
Sal gideyim, salla geleyim

Yalnız ve güzel ada Mikronezya’nın uyuşuk ahalisi, her şeye alıştığı gibi savaşsız gerçekleşen Çin işgaline de alışmış, minnak adayı nüfusu kadar işgalciyle paylaşmayı da kabullenmişti.

Devamını Oku
13.09.2025
Hayaller dolgun fon, gerçekler yırtık don

Güzel bir Kafkas atasözüdür: “Yükseklerde ne eserse alçaklarda onu toplarsın.”

Devamını Oku
07.09.2025
Belirsizliğe doğru

Joseph Ignace Guillotin, 1738 ile 1814 yılları arasında yaşamış bir doktor; Paris Tıp Enstitüsü’nde anatomi dersleri veren bir hocaydı.

Devamını Oku
31.08.2025
Yarım insan hakları

Mısır, nüfus çoğunluğu Müslüman bir ülkedir.

Devamını Oku
24.08.2025
我们身后还有十五亿

Çin’in Mikronezya’yı sessizce işgali Makronezya müstebiti Valdemir Potin hariç, Ezya arşipelindeki tüm istibdatları heyecana gark etmiş ve hatta okyanus ötesi kıtaları da zıplatmıştı.

Devamını Oku
23.08.2025
Bir vasiyetin ağırlığı

“Toplum olarak fikirdüşünce gelişmesi ve vicdan bilinçlenmesi gibi nimetlerden yoksun kalmışlığımızın iki sorumlusu vardır...

Devamını Oku
17.08.2025
Çin işi, asker dişi

Mikronezya ile Yutania’nın şöyle ağız tadıyla bir türlü kapışamayan ordularının sahillerde pineklediği bir sabah; olan oldu.

Devamını Oku
16.08.2025
İsyan hakkı

İnsanlar niçin anneye, babaya, düzene isyan ederler?

Devamını Oku
10.08.2025
Yanık toprak taktiği

Türkiye, artık ağır yaralı bir ülke.

Devamını Oku
03.08.2025
Satamam derdimi kimseye

Mikronezya’nın Yutania ile nihai kapışması beklenirken Ulu Çoban Muktedir Makropiç’in de askeri ve sivil ahalinin moralini elbette yüksek tutması gerekiyordu.

Devamını Oku
02.08.2025
Patria Nostra’dan Madara Mostra’ya

Hani karşınızda biri limon yer, sizin damağınız kamaşır.

Devamını Oku
27.07.2025
Emekli açlık, emeksiz tokluk

Köyde doğdum. Lise bitene kadar kara lastik ayakkabı giydim. Devlet yurdunda tıkış tıkış vaziyette üniversiteyi bitirebildim...

Devamını Oku
20.07.2025
Son dilek, yok çörek

Mikronezya ve Yutania’nın yaz sıcağında çöle dönüşen kumsallarında düşman beklerken sivrisinek avlayan, sevdiklerinden aylardır uzak kalan askerler, depresyona giriyorlardı.

Devamını Oku
19.07.2025
Yüreğimiz sızlar, ciğerimiz yanarken...

Canlılar arasında bir canlı türü olan insanın, ait olduğu memeliler sınıfındaki diğerlerinden tek üstünlüğü, beyinsel yeteneğidir.

Devamını Oku
13.07.2025
Dar sahada kısa paslaşma

Mikron ordusu kıyıda düşman beklerken, Betonit Saray’da işler çığrından çıkmıştı. Olası savaş masrafları boyuna yoksul halkın sırtına bindiriliyor; savaş korkusu ise Kel Tepe’deki ayrıcalıklı nüfusun cima furyasını kamçılıyordu. Sarayın CİA danışmanı Frozen Goldstein, donuk zekâsına karşın epeyce ateşli bir çapkındı. Güzeller güzeli karısı Frambuaz ise başlangıçta dini bütün bir Yolcu ve erdemli bir kadındı. Ama kocasının ihanetlerini öğrenince yoldan çıkmış; “göze göz dişe diş” deyip o da cima havuzuna atlamıştı.

Devamını Oku
07.07.2025
Diyanet’in yol harcı, teğmenlerin ihracı

Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım 2023’te Atatürk’ü anma etkinlikleri için son hazırlıklar yapılıyordu.

Devamını Oku
06.07.2025
Saçma sapan bir savaş mıydı?

Saçma sapan bir savaş mıydı? İ srail’in suikast saldırıları, İran’ın Demir Kubbe’yi delen füzeleri, ABD’nin İran’ı bombardımanı, yıkılan binalar, insan kayıpları ve pek de anlam verilemeyen bir savaş daha tavsadıktan sonra ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth dünyaya açıkladı: “Biz bu saldırılara aylardır hazırlanıyoruz…”

Devamını Oku
29.06.2025
Suratın tatlısı, limonun ekşisi

Mikronezya adasının Yutania’ya bakan kıyı şeridinde, askeri karargâh dışında bir sivil yaşam belirtisi de vardı...

Devamını Oku
28.06.2025
Sarı Paşa ve Türk Mucizesi

Vakit dardı. Kütahya mücadelesi sonrası, Yunan ordusu var gücüyle saldırıya geçecekti.

Devamını Oku
22.06.2025
Felekten bir gece, adını hece hece

Bolluk ve mutluluk istibdatı Yutania adasında, herkes seferberlik öncesi günleri özlüyordu.

Devamını Oku
21.06.2025
Organize işler

Antik Yunan tarihinin “Sokrates öncesi” diye anılan ilk filozofları, sayıları 23’e ulaşan bir düşünür topluluğuydu.

Devamını Oku
15.06.2025
Doğal cennetten parasal cinnete: Türkiye

Jeolojik olarak yaklaşık 300 milyon yıl önce oluşan ve şairin dediği gibi Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan Anadolu, birçok ilkleri barındıran bir coğrafya olmasının yanı sıra çok çeşitli bitki ve hayvana da ev sahipliği yapar.

Devamını Oku
08.06.2025
Yalan patolojik, savaş psikolojik (2)

Dünyada halen “iftira yoluyla algı operatörlüğü” yapan pek çok hükümet ve istihbarat kurumu, Edgar Hoover’ın yasadışı COINTELPRO yöntemlerini izliyor.

Devamını Oku
01.06.2025
Yalan patalojik, savaş psikolojik

İster muktedir olsun ister muhalif, tüm politikacıların yalan söylemesine dünya halkları da alışıktır, biz de epeyce idmanlıyız.

Devamını Oku
25.05.2025