Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Yalan, Dolan ve Efsane
\n
İftira için “Çamur at, izi kalsın” derler ya, garip ama gerçek; yalandan iltifatın da bir o kadar izi kalıyor, dedikodunun iyisi de kötüsü de unutulmuyor. Yeter ki uyduruk olsun, iyi ya da kötü; efsanelerin ömrü, sahteliğini kanıtlasanız da “Doğru değil!” diye tepinseniz de uzun oluyor. Hatta insanlar iyilikten uzaklaştıkça, iyiliğe ilişkin uyduruk öyküler kötülerden bile çok yaşıyor, adeta ölümsüzleşiyorlar!
\nİşte kıssadan hissesi, “iyilik yap denize at, balık bilmezse halik bilir” diye özetlenebilecek böyle bir öykü, neredeyse yarım yüzyıldır doğru olmadığı haykırılsa da geçen gün yine mesaj kutuma düştü.
\n***
\nBelki biliyor, belki bilmiyorsunuzdur, ama o kadar güzel bir yalan ki, aktarmak çile sayılmaz:
\nİngiliz çiftçi Fleming, tarlada çalıştığı bir gün yakındaki bataklığa yavaş yavaş gömülen genç bir çocuğun imdadına yetişir. Ertesi gün zarif bir fayton çiftlik evinin önünde durur. İçinden inen aristokrat İngiliz, çiftçiye “Oğlumu kurtardınız, sizi ödüllendirmek isterim” der. Çiftçi Fleming, “İnsanlık görevimdi, bir karşılık kabul edemem” diye yanıtlar. Tam o sırada kendi oğlu yanlarına gelir. Aristokrat İngiliz, çiftçiye oğlunu en iyi okullarda okutmayı önerir. Bu kez kabul görür.
\nYıllar geçer. Çiftçinin oğlu Alexander Fleming, Londra’nın en prestijli tıp okulunu bitirir, doktor olur. Tıp alanında devrim sayılan “penisilin”i bulur ve dünyaca ünlenir. Aradan bir zaman daha geçer. Dr. Alexander Fleming’in babasının bataklıktan kurtardığı çocuk, artık koskoca adamdır ve 1943 yılında zatürree hastalığına yakalanır. Hayatını bu kez de penisilin ilacı kurtarır.
\nÇiftçinin oğlunu okutan aristokrat İngiliz, Sir Randolph Churchill olup önce bataklık, ardından zatürreeden kurtarılan oğlu da tarihe Sir Winston Churchill diye geçen büyük devlet adamından başkası değildir.
\n***
\nMüthiş bir insanlık dersi değil mi? Ama yalan, baştan aşağı uyduruk bir öykü. İnternet icat edildiğinden beri dünyada binlerce kişi bu öyküyü birbirine gönderip duruyor, iki-üç yılda bir benim posta kutuma da düşüyor. Geçen gün gelen versiyonu, Fransızcaydı üstelik…
\nBir yalanın efsane olabilmesi için, öykü uyduruk ise kahramanlarının, kahramanlar uyduruksa onlara yüklenen olayın doğru olması, yani kısmen gerçeklik gerekiyor.
\nÖrneğin AKP iktidarı ile Avrupa Birliği ilişkileri, Türkiye’nin böyle bir efsanesi.
\n2004 yılı Aralık ayında AB ile müzakere tarihi alındığında, Ankara’da havai fişekler atılıyor, balonlar uçuruluyor, ülkemizi Avrupalılaştırmaya en kararlı Başbakan Erdoğan, “Gerekirse Kopenhag yerine Ankara kriterleri der, devam ederiz!” diye gürlüyordu.
\n***
\nGeldik, dayandık 2012 yılının neredeyse aralık ayına. AKP’nin AB’ye uyum sürecinde yaptığı hukuk reformlarının yargıyı nereye bağladığını, ifade ve gösteri özgürlüğünü polis eli, hardal gazı, su karışımı mayonezle nasıl sağladığını, adaletin süründüğü Silivri davalarını gördük. Yetmedi, Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin AB yolunda kaldırdığı idam cezasını yeniden koymayı düşünüyor.
\nEfsaneyi efsaneye benzetmek gerekirse, 2004 yılından 2012’ye Türkiye, ne penisilini buldu ne de demokrasi aşısını. Aşı tutmayan iktidar da AB yerine despotluk hezeyanları geçiriyor.
\n‘G’ NOKTASI
\nBaşbakan Erdoğan, idam cezasının gerekliliğine ilişkin düşüncesini, katil hakkındaki ölüm ya da yaşam kararının maktulün ailesine ait olduğuna bağlıyor. Bu da kıstas hukukudur, evrensel hukukta yeri yoktur, hem çağdışıdır hem de dinsel.
\nBaşbakan kıstas hukukunu referans gösterince, Üsküdar Üniversitesi Rektörü, üstelik “psikiyatr” Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın internet ağını “fiberoptik altyapı ve sinizoidal dalga boyutuyla” Kuran’daki kıyamet alameti, yerde debelenen cin türü Dabbetül Arz’a benzetmesi, 21. yüzyıl Türkiye’sine çok yakışıyor!
\nAncak Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun, idam cezası tartışmalarına tepki gösteren AB yetkililerine karşı Başbakanı “O açıklamayı Norveç’te onlarca kişiyi katleden Breivik’i kastederek yaptı!” savunması, bence yerde ya da gökte debelenmenin dik âlâsı.
\nÇünkü Norveç’te 77 kişiyi öldüren Breivik, çarptırıldığı 21 yıllık hapis cezasının tamamını, ne bir gün eksik ne de fazla, hapishanede çekecek.
\nOysa Türkiye’de 188 insanı domuz diye bağlayıp öldüren Hizbullah canilerinden bazıları ömür boyu hapis cezasına çarptırılmasına karşın 17 katil, on yılın sonunda ve AKP iktidarı sırasında serbest bırakıldı! Daha pek çok hükümlü katil de keza...
\nBaşbakan Erdoğan, Norveçli Breivik’e kesilen 21 yıl hapis cezasını az bulurken, acaba Türkiye’deki Hizbullah katillerini mi unuttu, yoksa maktul aileleri idam cezası talep edemedikleri için mi serbest kaldıklarını düşünüyor?
\n“Akıllı bildiğini demez,
\naptal dediğini bilmez”
\nATASÖZÜ
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi