Mustafa Pamukoğlu
Mustafa Pamukoğlu pamukm@superonline.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Geleceği Hayal Etmek

31 Aralık 2013 Salı

2014 yılına adımımızı attık. Dünya ekonomisinin geleceğini hayal etmeye başladık bile. Ama önce geçmişe bir uzanalım.
İnsanoğlu koşulların efendisi olma mücadelesini öteden beri sürdürüyor.
18. yüzyılda iktisat ilminin kurucuları, baskının yerine gönüllü işbirliğinin yer alacağı bir ekonomik düzen hayal etmişlerdi. Fakat bunun yanında yoksulluk içinde sürünmenin insanoğlunun kaderi olduğuna ve her on kişiden dokuzunun bu kaderde olduğuna inanıyorlardı.
Sonra Dickens, Mayhew ve Marshall ortaya çıktı. Onlara göre iktisadi zekâ, topraktan, nüfustan, doğal kaynaklardan ve hatta teknolojik üstünlükten daha önemli idi.
İktisadi teoriler devamlı bir değişim içinde
Keynes, Büyük Buhran’dan sonra, “Dünyayı yöneten iktisadi fikirlerdir” diyordu. Ekonomiyi sapla samanı ayırt edecek bir analiz aracı görüyordu. İktisadi gerçekler matematiksel gerçekler kadar kesin olmayabilirdi; ama iktisadi teoriler neyin işe yarayıp yaramadığını, neyin önemli olup olmadığını anlamamız için önemli idi.
- Enflasyon, üretimi kısa sürede artırabilir, ama uzun vadede işe yaramaz.
- Ücretler ve yaşam standardının artışı verimlilik artışından geçer.
- Eğitim ve sosyal güvenlik yoksulluğu azaltabilir.
- İstikrarlı bir ekonomi için istikrarlı para şarttır.
- Yeniliklere açık bir ekonomi için istikrarlı para gereklidir.
Ekonomik krizler insanoğlunu geriye götürmüyor
Ekonomik krizler, buhranlar, toplumsal çatışmalar, savaşlar büyük güven krizleri yaratmış, ama ortalama yaşam standardının aldığı mesafeyi ortadan kaldıramamıştır. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Keynesçi ekonomistler ciddi bir durgunluk beklemişler ve karamsarlığa kapılmışlardır. Hayekçiler ise sosyalizmin Batı’yı ele geçirmesinden korkmuşlardır.
Ancak tüm bu korkulanlar (Sosyalizmin Batı’ya egemen olması aslında bir korku olmamalıydı. Vahşi kapitalizmin bugünkü durumuna baktığımızda keşke diyoruz) gerçekleşmemiş; 1960’larda Almanya ve Japonya, 1970’lerde Çin büyük atılım yapmışlardır. Yakın zamanda da dev bir uyanış yapan Hindistan var.
Bugün dünya daha iyi bir noktada
Bugün hiçbir iktisatçının hayal etmediği noktaya gelmiş durumdayız.
- Dünya, nüfusu altı kat büyüdüğü halde on misli zengin oldu.
- Sefalet ve yoksulluk altıda beş azaldı.
- Bir Çinlinin yaşam standardı 1950’deki ortalama bir İngilizin standardına ulaştı.
- Ortalama insan ömrü 1800’lere göre 2.5 kat arttı.
1930’dan sonra dünyanın yaşadığı en büyük buhran olan 2008-2009 resesyonu bile üretim ve gelirlerdeki gelinen mesafeyi geriye götüremedi.
Toplumlar ekonomik kalkınmayı istiyor
Diktatörler ekonomik gerçekleri görmezden gelirler ve baskı ile kontrolü elinde tutmaya çalışırlar. Ancak insanoğlu yoksulluktan kurtulup ekonominin dizginlerini aldıkça ve kendi kaderini çizen ülkelerin sayısı arttıkça, diktatörlerin bahaneleri geçerliliğini yitiriyor.
Bugün tartıştığımız, ekonomiyi kontrol altına alabilir miyiz hususu değil; nasıl kontrol edebiliriz, hususudur.
Bugün çoğu yerde protesto ve iç karışıklıklar var. Toplumlar artık ekonomik kalkınmayı hayal ediyor.
Türkiye ekonomik kalkınmasını henüz tamamlayamadı
Başbakan ne derse desin, sıcak para ve borçlanma ile finanse edilen projelerin ve özellikle spekülatif yatırımların ülkesiyiz. Dış borcumuz 400 milyar dolara yaklaştı. Cari açık tehlikeli düzeyini koruyor. Dolar aldı başını gidiyor. Bu, dış borç yükümüzü ve fiyatları artıracak.
Yolsuzluklar ekonomiyi kemiriyor. Yolsuzluğun sebepleri değil, yolsuzluk soruşturmalarının yarattığı maliyet tartışılıyor.
Ekonominin güvencesi olan hukuk artık sizlere ömür.
Ülkenin politik riski oldukça yükseldi.
Bütün bunlar 2014 yılında iyi şeyler hayal etmemizi engelliyor.
Ama milletimiz artık Allah’la aldanmaya son verirse çok güzel şeyler olacağını hayal edebiliriz.

Not: Sylvia Nasar’ın “Büyük Düşünenler” kitabını okumanızı tavsiye ederim.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları