Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Fazıl Say Davası

20 Ekim 2012 Cumartesi
\n

\n

Fazıl Saya baktıkça, hep konserlerini düşündüm

\n

Yaz aylarındaki ENKA buluşmalarının sıcak karşılaşmalarını; Lütfi Kırdarın görkemi, Aya İrininin büyüsünde yaşanan müzik akşamlarını ve en son da bu yaz başında 3 bin kişilik dev Haliç Kongre Merkezinde dinlediğimMezopotamya Senfonisi’nindünya prömiyerini andım

\n

Alkıştan her seferinde yıkılan mekânlarda seyircisiyle yekvücut olan piyanistin sahnedeki görüntüleri gözümün önünden geçti. İzleyicilerin Sayı sevgi seli ile sardığı anları hatırladım..

\n

Kitlelerin böyle gönüllerinde yer eden Say, dakikalardır yargıç karşısında ayakta durmaktaydı.

\n

Sanık sandalyesi bile dünya çapındaki sanatçıya çok görülmüştü

\n

Çağlayan Adalet Sarayı’nın 6. katında, aslında yalnız avukatların sığabileceği minicik bir salonda, sanatçının savunmasını durakta bekler gibi, ayakta yapmasıistenmekteydi. Sanatçınınrahatsızlığınıbelirtmek durumunda kalması üzerine, neden sonra kendisine bir sandalye sağlanabildi.

\n

Adalet sarayından çok havaalanını andıran, Avrupanın en büyük, en modern adalet mekânında”; “sanık sandalyesibile lütuf gibi bağışlanıyordu.

\n

İçeriye girene dek zaten deveye hendek atlatmıştık.

\n

Önce duruşmanın zemin kattaki büyük salondayapılacağı söylenmiş; ani değişiklikle 6. kattaki bu cep mekâna yönlendirilmiştik. Bu karışıklık, Fazılın destekçilerinin dağılmasına ve adalet sarayının labirent gibi uzayıp giden koridorlarında dağılmasına, kaybolmasına yol açtı. Maksat da anlaşılan zaten buydu...

\n

Yetmezmiş gibi salona sanatçı yakınlarından başka kimseyi sokmamayıvazife edinen güvenlik elemanlarıyla tartışmak zorunda kaldık. Zeynep Oralla birlikte içeriye beni sokan Bağımsız İstanbul Milletvekili Levent Tüzel olmasaydı, herkes gibi biz de kapı dışında kalacaktık. Aslen hukukçuolan Tüzelin orada olması fark yarattı!

\n

CHP nerede?

\n

Bu vesile ile CHPden kimseyi görmemek beni hem üzdü, hem şaşırttı. 90’ların düşünce suçudavalarında CHP vekillerini görmeyi alışkanlık edinen bir gazeteci olarak, önemli hukukçuları olan ana muhalefet partisinin bu kez niye görünmez olduğunu merak ettim.

\n

CHP, dünya çapında birözgürlükve laiklik davasınadönüşen bu simge davayı da kovalayıp sahiplenmeyecekse, ne için vardı?

\n

CHPnin boşluğunu tek başına bir orduya bedel, Alman milletvekili Sevim Dağdelen doldurdu.

\n

Elinde 100ü aşkın Alman parlamenterinin Başbakan Erdoğana yolladığı mektupla Almanyadan Çağlayan Adliyesine gelen Alman vekil, Türkiyede -heyhat!- olmayan muhalefetin yerine geçti

\n

Muhalefetin bile bizde tam önemini kavrayamadığı ve değerlendiremediği davada, müşteki beyanlarınıdinlemek trajikomik bir hadiseye dönüştü.

\n

Sayın habire sanatçı kişiliğininöne çıkarılmasından yakınan müştekilerden biri mesela;Niye sürekli bu anlatılıyor? Fazıl Say sanatçıysa ben de mühendisim. Ben de mühendisliğimi anlatayım!tarzı ifadeler kullandı.

\n

‘Türk Mozart’ı’ yargılanıyor

\n

Söz konusu mühendis(!); dava ettiği şahsın dünyada Türk Mozartışeklinde nam saldığından habersizdi. Klasik müzik ülkesi İtalyada -misal!- davaya tam sayfa yer veren gazeteler Fazıl için bu tanımı kullanmaktaydı. (Bknz. Repubblica 19 Ekim, Türk Mozartı mizah yaptığı mesajları nedeniyle suçlanıyor!)

\n

Kıyasınabsürtlüğü haliyle gülüşmelere yol açtı. Müşteki avukatları bunları sataşmaolarak nitelendirdi. Art arda söz alan müştekilerin avukatları, bu nevi gerekçelerle devamlı kapalı celsetalep ettiler. Kapalı duruşmaısrarının hikmetini sorduğum Sayın avukatları, güdülen stratejinin Sayı destekten mahrum bırakmakolduğunu belirttiler.

\n

Müşteki vekillerinden avukat Ayfer Bayar, salondaki kısıtlı sayıdaki destekçiyi de kastederekBurada sevgi yok, saygı yok, birbirine karşı tahammül yok. Bu dava zaten bunun üzerinde, bir arada yaşayabilmek üzerinedirdedi. Veoturumun kapalı olmasınıistedi.

\n

Avukat hanımın birlikte yaşamakanlayışı, salonun boşaltılması ve karşı duruştan arındırılması şeklindeydi

\n

Müzisyeni bir arada yaşamaya tehdit gösteren avukat Ayfer Bayar, acaba SayınKara Toprakbestesini dinlemiş midir diye düşünmeden kendimi alamadım

\n

Fazla romantik olacak belki ama kendime şu soruyu sormadan edemedim: Sayın piyanosunu Âşık Veyselin sazı gibi konuşturduğu Kara Toprakbestesini sözgelimi!- bilen bir hukuk insanı; bu kadar zengin ve köklü bir kültürler buluşmasınaaracılık eden bir sanatçıyı bir arada yaşamaya tehdit görebilir mi?

\n

Say tam da bir arada yaşama güç veren bir kültür köprüsüsağladığı için dünyada simgeleşen bir isim.

\n

Alman parlamenterlerin Erdoğana yazdığı mektup da bu vurguyla bitiyor:

\n

Böyle bir dava, sanatsal özgürlüğe darbe olduğu gibi Fazıl Say şahsında insanlık kültürüne darbe teşkil etmektedir.

\n

Artık sade Türkiyeye değil, insanlık kültürüneait bir isim Fazıl Say.

\n

Herkesin bunu böylece bilmesinde yarar var.

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘Belle Époque’ bitti 8 Aralık 2024
Trump, Musk ve Zweig 1 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları