Atatürk’ü anmak ve anlamak - Dr. Çiğdem Bayraktar Ör
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Atatürk’ü anmak ve anlamak - Dr. Çiğdem Bayraktar Ör

11.11.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Dün 10 Kasım’dı, benim gibi milyonların en büyük yası. Her ne kadar “Atatürk’ü Anma Günü” olarak adlandırılsa da aslında “Atatürk’ü Anma ve Anlama Günü” olarak değiştirilmeli bu “ulusun en büyük yası”nın adı. Anıyoruz ama…

Atatürk bir kere mi öldü? Hayır! Defalarca uğurladık Ata’mızı son yolculuğuna. Cumhuriyetimizi, ilke ve devrimlerini birleşip koruyamadığımız her gün bir kez daha sonsuzluğa uğurlandı. Atatürk’ün devrimleri teker teker çiğnenirken defalarca yatağa düştü Mustafa Kemal Paşa. Minnacık bir çocuk bir tarikat yuvasında cinsel saldırıya uğradığında, buna “Bir kereden bir şey olmaz!” diyenler olduğunda, sokak ortasında bir kadın “imam nikâhlısı” tarafından vurulduğunda, yoksulluk nedeniyle cemaatlerin tuzaklarına düşen gençlerin yaşamları karartıldığında, çocuğunu oradan almak isteyenlere, “Çocuğunu alırsan günaha girersin” diyenleri duyduğunda, bir tarikatın ellerine bırakılmış ve denetimi yapılmamış kız öğrenci yurdunda çıkan yangında kömüre dönen gençlerimizin bedenleri ortadayken, yurdu işleten cemaat içerideki dondurucuda kalan 35 kilo eti avukatına istettiğinde bir daha kapattı gözlerini Atatürk.

DEVRİMLER VE KAZANIMLAR YOK EDİLİRKEN…

Millileştirmek için canını dişine taktığı madenler “dış mihraklara” verildiğinde, üstündeki zeytin ağaçları kesildiğinde, ülkenin en zor zamanlarında binbir emekle kurulan Türk fabrikaları teker teker satıldığında, gazete basacak kağıdı ithal ettiğimizde, ata tohumları yok edildiğinde… Savaşın ortasında milli eğitim toplantısı yapan, 238 yıllık geri çekilmeyi durdurduğu Sakarya Meydan Savaşı’nda mühimmatlarının arasında kitap taşıyan Mustafa Kemal Paşa, Türkiye Cumhuriyeti’nin bugün eğitimdeki kayıp yerini gördüğünde bir daha sonsuzluğa uğurlandı.

Savaştan yeni çıkmış bir ülkenin nüfusu hastalıktan kırılırken kendi aşısını, serumunu kendisi üreten, hatta ürettiklerini pek çok ülkeye ihraç eden Hıfzıssıhha Enstitüsü kapatıldığında, evini Kızılay’a bağışlayan Refik Saydam’ın koltuğunda oturanın depremden sonra çadır satışı yaptığı duyulduğunda bir daha, bir daha yitirdik Atatürk’ü.

AYDINLAR HEDEFE ALINIRKEN…

“Din bireyseldir, devlet laik olmalıdır” diyen Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin ilk kadın öğretim üyesi Bahriye Üçok’u katlettiklerinde, “Köy çocukları kapanan Köy Enstitüleri yerine imam hatip liselerine gidiyorlar. Gidiyorlar da ne oluyor? Bunlar imam hatip olmuyorlar. Hukuk fakültelerine gidip yargıç ve savcı oluyorlar” diyen büyük gazeteci Uğur Mumcu’yu alçak bir suikastla yaşamdan kopardıklarında, karnından litrelerce su alınırken gözünü kırpmayan Atatürk’ün olan bitende canı nasıl yanardı, kim bilir! Tıpkı Çetin Emeç, Muammer Aksoy, Necip Hablemitoğlu, Ahmet Taner Kışlalı öldürülürken hissettiklerimiz gibi…

Atatürk’ün askerlerine kurulan kumpaslar da birer 10 Kasım’dı. Türk ulusuna darbe indirmek isteyen karanlık güçlerin adına Türk destanına referansla “Ergenekon” demelerinden gerçekte neye karşı oldukları belli olan FETÖ’cüler ve işbirlikçileri Yarbay Ali Tatar’ı alıp götürdüklerinde, Ali Yarbay bu kumpası onuruna yediremeyip “En küçük suçu ve günahı olmayan ben bu yapılan hukuksuzluğa isyan ve karanlığa bir nebze ışık olabilmek için” diye yazarak yaşamına son verdiğinde de bir başka 10 Kasım’dı aslında.

Bir 10 Kasım da ilerlemiş yaşına ve ağır hastalığına rağmen, memlekete sayısız yararı olmuş Türkan Saylan’ı götürdükleri gündü örneğin.

ORDUYA KUMPAS KURULURKEN...

MİLGEM projesinin mimarı, donanmanın kutupyıldızı Tuğamiral Cem Çakmak’ı Balyoz kumpasıyla hapse attıklarında da bir daha yarıya indi bayraklarımız.

PKK’nin Aybüke öğretmeni şehit ettiği gün de Atatürk “Ve aleykümselam” demişti bizce bir kez daha. Şehitlerimizin toprağa düştüğü her gün 10 Kasım hüznü sarıyor bizi. “İyi ki varsın Eren” diye haykırdığımız Eren Bülbül’ün küçücük bedenine hain teröristler 17 kurşun sapladığında, Fethi Sekin’i teröristlerle çatışırken kaybettiğimizde de sirenler çaldı içimizde.

Andımız kaldırıldığında, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Atatürk rozeti takmayı reddedenler olduğu duyulduğunda, Atatürk’ün askeri teğmenlerimiz ordudan ihraç edildiğinde 10 Kasım’ı beklemeden Ata’mızı anmamız ve anlamamız gerektiğini gördük, anladık bir kez daha!

ATATÜRK’Ü ANMAK

“Ne mutlu Türküm diyene!” sözünü sözde milliyetçiler tartışmaya açtığında, olağanüstü bir ulusal mücadeleyle kurulmuş TBMM’ye terörist başı davet edildiğinde bir daha, bir daha savruldu memleketin dört bir yanından Anıtkabir’e taşınan topraklar…

Dün Türk ulusunun en büyük yası. Çoktan kalktı Sezar, Büyük İskender, Napolyon mezarından. İnsanlık tarihinin en büyük kahramanı sonsuzluğa uğurlandı o gün. Öğretisi, ilkeleri ve devrimleri ile daha yücesi gelmemişti öte âleme. “İki Mustafa Kemal var” demişti Ata “Biri etten, kemikten fani Mustafa Kemal…” Onu uğurladık 10 Kasım 1938’de. Ama diğer Mustafa Kemal bizlerdik: Ulus yaratan, ulusu yükselten başöğretmen, başkomutan, filozof devlet insanı Mustafa Kemal’i bir an olsun unutmadan Cumhuriyeti, ilkelerini ve devrimlerini yaşatacak olan bizler… İşte o Mustafa Kemal’i yeniden anımsatmalı yaşanan bunca 10 Kasım’lar.

Dr. Çiğdem Bayraktar Ör

İlgili Konular: #10 kasım

Yazarın Son Yazıları

Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025