Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Baba Baba, Zeytinlerim...
Hukuk devletlerinde “yapanın yanına kâr kalması” gibi bir kural olmamalıdır. Buna ilişkin Türkiye’de hukukçular, baro, siyasi partiler, dernekler, kurum ve kuruluşlar bugüne kadar yaptıklarından daha fazla konunun üzerine gitmeli ve hukukun gereğini etkin biçimde yapmalıdırlar. Bu talebimiz adaletin simgesi zeytin ağacı adınadır.
Sosyolojinin kurucusu İbn-i Haldun, insanlar ve toplumlar yaşadıkları coğrafyaya benzerler diyor. Anadolu toprakları insanlığın en eski kadim uygarlıklarının kurulduğu, Doğu ile Batı arasında geçiş ve sentezlerin ortaya çıktığı topraklar. Dünya tarihi, uygarlığı bu topraklarda belirlenmiş ya da derin etkileri yaşanmış…
İşte bütün bu sürecin yol arkadaşı “zeytin ağacı” ve onun ortaya çıkardığı kültür ve yaşam biçimi, yukarı Mezopotamya, bugünkü Güney Anadolu’dan başladığı yolculuğu bütün Akdeniz çanağında kendisine yer edinmiş.
Uygarlığın ölçütü
İspanya’dan Yunanistan’a, Tunus’tan İtalya’ya kadar bütün zeytinci ülkelerin kültürel benzerliklerinin dün olduğu gibi bugün de dünya barışı ve halkların kardeşliğinin ortak paydası zeytin ağacıdır.
Zeytin, dün olduğu gibi bugün de uygarlığın ölçütlerinden birisi.
Ancak gelin görün ki 2002 yılından bu yana ortalama iki yılda bir zeytine savaş açan maden ve enerji lobileri ile onların bir dediğini iki etmeyen AKP hükümeti zeytin yasasını “altıncı” defadır değiştirmeye çalışıyor. Her seferinde milyonlarca zeytincinin haklı direnci ile zeytin yasası değişiklik girişimi TBMM tarafından oybirliğiyle reddedildi. Hizmette kusur etmeyen yürütme, zeytin yasasına aykırı olarak zeytin yönetmeliğini değiştirdi. Yasa değişiklik tekliflerinde yazdıklarını bu sefer TBMM’yi By-pass ederek yönetmelik değişikliğiyle yaptılar. Biz zeytinciler, değiştirilen zeytin yasası yönetmeliğinin iptali ve yürütmenin durdurulması için Danıştay’a açtığımız davaları kazandık. Yüksek mahkeme kararında “yasaya karşı, yasayı yok hükmünde sayacak yönetmelik yapılamaz” kararı verdi ve zeytin yasasına uygun önceki yönetmelik bugün yürürlüktedir. Bu kararla aslında TBMM’nin beş kez oybirliğiyle verdiği kararı ilga etmeye kalkmış, Tarım Bakanlığı kötü niyetli bir uygulama yapmakla da gerçekte suç işlemiş oluyordu.
İptal edilen yönetmeliğe dayalı olarak ve öncesinde verilmiş sayısız işletme izni var. Yırca’da yasadışı yönetmelikle aldığı izinlere dayanarak işlemleri yaptığını söyleyen, 6000 zeytin ağacının katili şirkete bu fırsatı veren, yürütmenin uygulamalarıdır. “Yönetmeliğin değişikliğinden Danıştay’ın iptaline kadar olan dönemde idarenin iptal edilen yönetmeliğe dayanarak verdiği bütün izin ve ruhsatlar da iptal edilmek zorundadır.”
Hukuk devletlerinde “yapanın yanına kâr kalması” gibi bir kural olmamalıdır. Buna ilişkin Türkiye’de hukukçular, baro, siyasi partiler, dernekler, kurum ve kuruluşlar bugüne kadar yaptıklarından daha fazla konunun üzerine gitmeli ve hukukun gereğini etkin biçimde yapmalıdırlar. Bu talebimiz adaletin simgesi zeytin ağacı adınadır.
Çifte standart
Tarım Bakanlığı kamu spotları ve uygulamada yaptıkları ile çifte standardın ötesine geçmiş durumda. Artık “vaziyeti idare edemez” haldedir. Yırca kararında, Tarım Bakanı Mehdi Eker “Danıştay’a zeytin yasası gereği korunması yönünde görüş bildirdik” derken sanki zeytin yasasını koruyor görünmesi rolü çok sırıtıyor. Öte yanda TBMM Tarım Komisyonu’nda aynı Tarım Bakanlığı zeytin yasasının enerji ve maden lobilerinin isteğine uygun olarak değiştirilmesi yönünde görüş bildiriyorlar. (İsteyen 08.07.2014 tarihli TBMM Tarım Komisyonu toplantı tutanaklarını inceleyebilir.) Tarımı koruması ve geliştirmesi gereken bir Tarım Bakanlığı ve bakanını bu ülke daha fazla taşımak zorunda değil. Tek başarısı seçim yıllarında seçimin hemen öncesinde milyarlarca lira tarım destek bütçesini köylülere dağıtarak seçimlerde oya tahvil etmekten başka bir şey olmamıştır. 2015 seçim yılı ve tarihin en yüksek tarım destek bütçesi ile köylülerin oyları bir kez daha avlanmak istendiği de dikkatlerden kaçmıyor olsa gerek…
3573 sayılı yasa Atatürk’ün emri ve iradesiyle ölümünden yıllar önce başlanılan çalışmaların sonucu olarak 1939 yılında çıkarılmıştır. 1995 yılında ise değişiklik yapılarak zeytinlik alanların korunmasını öngören o ünlü 20. maddesi eklenmiştir. Yapılan değişiklik 4086 sayılı yasa ile olmuştur. Değişikliğin yapılmasına öncülük eden dönemin DYP milletvekili, zeytincilerin istisnasız tamamının saygı ile andıkları merhum Melih Pabuçcuoğlu’dur. Edremit Körfezi’nde yer alan Havran ilçesi Büyükdereköy adlı köyde zeytinlikler içinde işletilecek altın madeninin etkilerinin görülmesi ile bu değişiklik yapılmış ve o dönemde işin içinde ve milletvekili olan bazı isimler şimdi AKP milletvekilidir. İşte, zeytine karşı kan davası o gün bugündür çeşitli kılıklarda sürdürülüyor…
Ant hesapları
Bülent Arınç “yasa çok eski”, “dağ taş zeytin” derken aklının arka planındakini söylediğini gizleyemiyor. Sanki çok haklıymış gibi “Gemlik deprem bölgesi, kenti depreme dayanıklı hale zeytin yasası engel olduğu için getiremiyoruz” diyor. Söylenecek söz yok size. İnsaf demek insaf sahiplerine ancak söylenebilir. Bu ülkede deprem konusunda dünyada sayılı bilim adamları, mühendisler var. Yeter ki rant hesapları her şeyin önüne geçmesin, gerisi kolay. Bugüne kadar defalarca madenciler, zeytin yasası bu ülkenin kalkınmasının önünde engel dediler. Şimdi enerji lobileri aynı sözlerle zeytine saldırıyor. Şimdi de depremin nedeni zeytin dediniz ya pes artık! 3000 yaşındaki bilge zeytin ağacı ne diyor biliyor musunuz: “Siz gelmeden önce de ben buradaydım siz gidiyorsunuz ben yine buradayım.”
Yırca’da insanların ekmeğini elinden aldınız. Taraf değiliz diyorsunuz. Yürütmenin görevi yasaları uygulamaktır ve yasaların tarafı olmaktır. Yasaları ilga etmek değildir…
Siz asıl ağzınızdaki baklayı çıkarın, eveleyip gevelemeyin. Oturup iki gözü iki çeşme ağlanması gereken 6000 zeytin ağacının katlidir. Neden biliyor musunuz? Orada anaları ağlattığınız için. Milletin anasına küfredenlerin kasalarını doldurmaları için elinizden gelen her şeyi yaptığınız için pişmanlık getirin de oturun ağlayın. Var olduğunu söylüyorsanız vicdanlarınıza karşı nedamet getirip “o ışık ki benim suretimdir”, “zeytine ant olsun” diyen tanrı buyruğuna içinizden inanarak oturun ağlayın. Bırakın daha fazla dağda taşta Tanrı’nın suretleri olsun.
Nedamet getirin, görevinizin gereğini yapın ve “zeytin yasasının emrine uygun olarak tahrip edilen zeytinlikleri geliştirmek ve korumak” üzere Manisa Tarım İl Müdürlüğü’nü derhal görevlendirin. O barbarların söktüğü zeytin ağaçlarını bedelsiz olarak, her türlü masrafını da karşılayarak derhal gidip devlet dikmeli ve tahrip edilen zeytinlikleri yeniden ihya etmelidir. Bu halkın parası ile dikilecek zeytin ağaçları da Yırca köylülerine analarının ak sütü gibi helaldir. Çünkü yasal olarak da haklarıdır.
Kudüs için yüksek perdeden demeçlere karnımız tok. Eğer Yırca da o zeytinleri dikmezseniz bu www.youtube.com/watch?v=iGaLEHrqebo görüntülerdekinden benim için hiçbir farkınız yok demektir.
Bundan sonra ülkemizde yalnızca Anzaklar şafak ayini yapmayacaklar. Bu ülkenin ve dünyanın zeytincileri ve zeytine duyarlı yurttaşları her yıl 7 Kasım şafağında “6000 zeytin şehidimizi anmak” üzere Yırca köyünde olacağız. Unutmayacağız, bin yıl sonrasının söylenceleri olacak her 7 Kasım şafağı. Çünkü zeytin ağacı torunlar için dikilir, yağmacılara inat!
Eğer, zeytin yasasını hükümet parlamento çoğunluğuna dayanarak değiştirmeye yüreği yeterse, bilinmelidir ki Anayasa Mahkemesi bu değişikliği iptal edecektir. Ve eminim ki iptal gerekçesine anayasa bu ülkenin hukuk devleti olduğunu, yasama, yürütme ve yargıdan oluşan kuvvetler ayrılığı ilkesinin esas olduğu, bir konu üzerinde oybirliği ile karar vermişken üç gün sonra bu kararını değiştiremezsin diyecektir... Yasama organı oyuncak değildir diyeceğini bilmek için kehanete gerek yok.
Biz zeytinciler yıllardan bu yana zeytin yasasına ilişkin barbarca saldırılarla uğraşmaktan artık utanıyoruz. (Prof. Dr. Canan Karatay zeytini sökenler IŞİD’den farksızdır derken haksız mı?) Bu ülkenin enerjisini çalıyorlar ve meşgul ediyorlar. Enerjimizi çaldırmadığımız çağdaş ve uygar bir ülke projesi önerisi ise bir başka yazının konusu.
Murat Narin Ulusal Zeytin-Zeytinyağı Konseyi Kurucu Yönetim Kurulu Üyesi
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- 21 kişinin daha hastanelik olduğu ortaya çıktı