‘Cumhurbaşkanına hakaret’ - Prof. Dr. Köksal BAYRAKTAR
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

‘Cumhurbaşkanına hakaret’ - Prof. Dr. Köksal BAYRAKTAR

08.02.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Son yıllarda, yargıyı ve kamuoyunu çok ilgilendiren konulardan biri cumhurbaşkanına hakaret suçu ile ilgili davalar ve bunlarla ilgili tartışmalar, görüşler ve eleştiriler olmuştur. Ceza kanunlarının kimi maddeleri zaman zaman çok uygulanır. Bu durum, yaşanan olayların, siyasal eylemlerin etkisi ile olmaktadır. 20. yüzyılın son yıllarında, “hükümeti tahkir, sosyal sınıfın diğer sosyal sınıfı tahakkümünün propogandası ya da övgüsü, laikliğe aykırı propoganda, suçu övme, suç işlemeye tahrik, müstehcenlik” ceza kanununun en çok soruşturma ve yargılama konularını oluşturmakta idi. Bugün bu gibi suçların bir bölümünden söz edilmezken başka maddeler daha çok yargılama konusu olmaktadır. Bunlardan biri TCK 299. maddede yer alan cumhurbaşkanına hakaret suçudur.

1931 ÖNCESİNE DÖNDÜRÜLÜŞ

Ceza kanununun tarihçesi kısaca incelendiğinde cumhurbaşkanına hakaret suçunun, unsur ve yaptırım yönünden değişiklikler geçirdiği görülür. Kanunda, maddenin düzenlendiği 1931 yılına kadar “Reisicumhura karşı muvacehesinde hakaret edenler veya reisicumhur aleyhine tecavüzkârane neşriyatta bulunanlar üç yıldan aşağı olmamak üzere hapse konulur” denilmiş, eylem cumhurbaşkanının yokluğunda işlendiğinde cezanın indirileceği öngörülmüştü. Kanunun 1931 değişikliğinde madde unsur yönünden daha ağırlaştırılmıştı. Bu değişiklik “Reisicumhurun şahsına karşı edep ve hürmete münafi (aykırı) hakaret ve neşriyatta bulunanlar altı aydan üç seneye kadar hapsolunurlar” şeklinde bir cümle eklenmişti. Burada ceza suçun olağan cezasına göre daha hafif gibi görünmesine rağmen “edep ve saygıya aykırılık” gibi belirsiz ve her türlü yoruma elverişli terimler bu suçun yaptırımını daha da ağırlaştırmıştı. Bu durum pekçok aşırı uygulamayı beraberinde getirmişti. Bir Yargıtay kararında bugün de tartışılan bir durum o tarihlerde de konu olmuş “Devlet başkanının parti başkanı olarak tutumunun eleştirisi hürmete aykırı fiil olarak sayılmıştı.” 

Söz konusu madde 05.01.1961 tarihli kanunla yeniden değiştirilmiş edep ve saygıya aykırılık gibi belirsiz ve geniş kapsamlı terimler kanundan çıkarılarak madde unsur ve yaptırım yönünden, 1931 öncesine döndürülmüştü. 

SİYASAL ELEŞTİRİ HAKKI

Ceza kanununun 2005 tarihinde bütünü ile yeniden yapılandırılıp yürürlüğe konulmasında cumhurbaşkanına, hakaretin eski Türk Ceza Kanununa göre çok farklı olarak düzenlendiği görülmektedir. Cezanın, alt sınırında eski kanun daha hafif, üst sınırında ise yeni kanun daha lehte görülmektedir. Bunun yanısıra, eski ceza kanununun 158/2. maddesinde var olan “Reisicumhurun ismi sarahaten zikredilmeyip ima veya telmih suretiyle vaki olsa bile mahiyeti itibarıyla reisicumhura matufiyetinde tereddüt edilmeyecek derece karineler varsa tecavüz sarahaten vuku bulmuş addolunur” şeklindeki cümlenin yeni kanuna alınmayışı cumhurbaşkanına yokluğunda hakaretin yeni kanun yönünden geçersiz sayılmasını gerektirmektedir. 

Bugün Türk yargısını binlerce dava ile uğraştıran cumhurbaşkanına hakaret, Türkiye’de ve karşılaştırmalı hukukta çok tartışılmaktadır. Türkiye’de söz konusu suçun ceza kanununda artık yer almaması gerekliliği ileri sürülmektedir. Benzer eğilime yabancı modern kanunlarda da rastlanmakta, Cumhurbaşkanına hakaret tıpkı vatandaşa hakaret suçu ile aynı ceza ile cezalandırılmaktadır. Örneğin İrlanda, Finlandiya, Fransa gibi ülkelerde ayrı bir Cumhurbaşkanına hakaret suçu kanunlarda yer almamaktadır. AİHM de 14/03/2013 tarihli Eon/Fransa ve 15/03/2011 tarihli Otegi-Mondragon/ İspanya kararlarında devlet başkanlarının, siyasal olaylar içinde eleştirilerle, sert yorumlarla karşılaşabileceği ve konumları yönüyle bu durumun olağan karşılanması gerektiğini kabul etmiştir. Basın hürriyeti, haber alma ve “siyasal eleştiri” hakkı bu durumun diğer sebeplerini oluşturmaktadır.

Son yıllarda açılan davalarla sürekli söz edilen bu suç ile ilgili olarak tarihsel hukuki gerçekler ve karşılaştırmalı veriler dikkate alınarak suçun kapsamı ve içeriği geniş değil dar yorumlanmalıdır. Kamuoyunun Türk yargısından beklediği budur.

PROF. DR. KÖKSAL BAYRAKTAR

Yazarın Son Yazıları

Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025