Deniz’ler ve Halit Ağabey
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Deniz’ler ve Halit Ağabey

06.05.2016 08:41
Güncellenme:
Takip Et:

12 Mart 1971 darbesinin kültürsüz, tutarsız, kişiliksiz kadroları, devrimci ve yurtsever 68 Kuşağı’nı ezip geçerek tarihten silmeyi tasarlamışlardı. Ne oldu? Bugün kim hatırlıyor o generallerin adını? Kimler silindi tarihten?

 

“Deniz”lerin 44 yıl önce 6 Mayıs sabahı, gün henüz ağarmadan Ankara’da idam sehpasında katledilmesi olayı, bütün zamanlar için geçerli bir hatırlamayı içerdiği için, varsın benim bu yazım da 2016 yılının 6 Mayıs günü yayımlanmasın!
Bu gözü kara yurtsever gençleri “Denizler” diye çoğul olarak nitelemek yerindedir.
Çünkü davaya olan inançları, bu yolda bedensel ve ruhsal bütün yaratıcı güçlerini seferber etmeleri, gösterdikleri dayanışma, özveri, yüreklilik ve mertlik, onları bir bütün olarak görmemizi getirir: Bu yurtsever gençlerin tarihteki adları, artık “Denizler”dir.
Onların her birinin doğaldır ki kendine özgü insanî vasıfları vardı. Deniz Gezmiş’in ise ayırt edici niteliklerinden biri, yılmaz karakterinin yanı sıra, düşünceli ve incelikli olmasıydı.

Tarihten silinenler...
12 Mart 1971 darbesinin kültürsüz, tutarsız, kişiliksiz kadroları, devrimci ve yurtsever 68 Kuşağı’nı ezip geçerek tarihten silmeyi tasarlamışlardı.
Ne oldu? Bugün kim hatırlıyor o generallerin adını? Kimler silindi tarihten? Tam bir doğallıkla Deniz’lerin avukatlığını üstlenen Halit Ağabey, cuntanın çağdışı niyetlerini sezinlediği için, duruşmalar sürecinde hukuk çerçevesini belirginleştirerek siyasî bir savunma yapmayı yeğlemişti.
Bu tür savunmanın içeriği, Deniz’lerin ortak görüşüyle örtüşen, ileri insanlıktan ödün vermez bir çizgideydi. Ancak, “o sanıklar” ile “o avukat” arasındaki ilişkilerin bir de insanî boyutu vardı ki, bunu Halit Ağabey’den daha iyi başarabilecek başka bir insan düşünemiyorum.

Halit Ağabey’in tek derdi
Halit Ağabey’i gözümün önüne getirdikçe engellenemez bir şekilde, birbiri ardı sıra, yüzlerce niteliği aklıma geliyor: İşlek zekâlı, duyarlı, uygar, iyiliksever, erdemli, kararlı, yürekli, güvenilir, sırdaş, onurlu, düşünceye kendi öznel boyutlarını da katan bir “ağabey”di. Aslına bakarsanız, bütün derdi “insanoğlu”ydu onun.
Acaba insanoğlunu kurtaracak yolun sonuna kadar gitse, insanlık adına kendi payına düşen değerlere ulaşabilir miydi? “Evet!” diyordu Halit Ağabey bu soruya. Böyle düşünmeseydi, Deniz’lerin idamını, dünyanın bu en zor, en korkunç, en insanlık dışı sahnesini yaşamaya katlanabilir miydi?
Bu nasıl bir görev bilinci, nasıl bir insanlık dayanışması, yoldaşlık, babalık, şefkat duygusu, nasıl kocaman bir yürekti ki, Ankara’daki Ulucanlar Cezaevi’nin bir avlusuna kurulan o idam sehpasının karşısında dimdik durabilmişti?
Yukarıdaki soruları cevaplamak zordur. Böyle bir adımı atabilmek için, örtüşen ileri insancıl değerlerin dayanışma gücüne inanmak gerekir.
Halit Ağabey işte böyle bir inançla yaşadı ve yaşamının sonuna gelip defnedildiği gün, Deniz’lerin idam edildiği “6 Mayıs” günüydü.  

AHMET SAY
Yazar

 

-

 

Deniz’ler vakıfla yaşayacak!

44 yıl önce, 6 Mayıs 1972’de bir hıdrellez sabahında Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi’nin verdiği kararın, Meclis’in onaylamasıyla(1) idam edilmişlerdir. İdam kararını veren hâkimleri bugün hiç kimse hatırlamazken Deniz’ler, milletin vicdanında, yüreğinde adeta parlayan birer yıldıza dönüşmüşlerdir.

12 Mart 1971 Askeri Darbesi, 1961 Anayasası’nın getirdiği özgürlük ruhunu, hukukunu adeta boğmak için pek çok ilerici aydın, öğrenci, sendikacı ve devrimcileri tutuklayarak; dernekleri, sendikaları kapatmış, gazete ve kitapları yasaklamıştır.
Darbenin tek amacı vardır: Bağımsızlığa ve özgürlüğe düşkün insanları ezip, yok etmek. Bunun en somutlaşmış hali Deniz’lerin, hukuk dışı biçimde adeta önceden belirlenmiş idamları olmuştur.

Özlemle anıyoruz
İdama bile; hiç korkmadan, başı dik, onurlu ve yiğitçe giden bu üç gencin son sözleri, özgürlük ve kardeşlik adınadır.
Daha hayatlarının baharında hiçbir korku, baskı onları esir alamamıştır. “Korkmadan öldük ey halkım, unutma bizi...” (2) duygusunun bir yansıması olarak, kalplerde yer tutan bu yiğit insanları, aradan 44 yıl geçmiş olmasına rağmen her 6 Mayıs’ta sevenleri özlemle anmaktadır.
Deniz Gezmiş, 28 Şubat 1947 yılında Ankara’nın Ayaş ilçesinde Cumhuriyet kuşağının yetiştirdiği öğretmen anne ve babanın çocuğu olarak doğmuş; 1965’ten sonra Türkiye’de gelişen gençlik hareketinin önderlerinden birisi olarak devrimci mücadelenin önemli bir sembolü olmuştur.
Kitaplara, filmlere, dizilere, belgesellere, tiyatro ve müzik eserlerine ilham kaynağı olan Deniz Gezmiş, ölümünden sonra, herkesin ortak kabul ettiği bir değer olarak insanların anılarında ve kalplerinde yaşamaya devam etmektedir.

Gezmiş ailesi...
6 Mayıs 1972 tarihinden sonra yaşadıkları acıya rağmen, Gezmiş Ailesi, ülkemize, insanlarımıza hiçbir zaman küsmemiş, kinlenmemiştir. 44 yıldır kendilerinde saklı kalan anı ve gerçekleri halkımıza anlatmak amacıyla vakur bir sessizlik içinde beklemişlerdir.
Bu bekleyiş, “Abim DENİZ” kitabının okurlara ulaşması ile sona ermiştir. Bu kitapta, usta gazeteci Can Dündar, Hamdi Gezmiş’in anılarını, hiç yayımlanmamış mektup ve fotoğraflarla birlikte kaleme almıştır. “Abim Deniz” kitabı, Deniz Gezmiş’in, ailesinin gözünden nasıl bir kişilik olduğunun topluma, sevenlerine aktarılması açısından inanılmaz etki bırakan bir eser olmuştur. Kitabın telif haklarından aileye düşen kısmının Deniz Gezmiş adına kurulacak olan vakıf için kullanılması da, kitap çalışmasına başlanılmadan önce kararlaştırılan bir olguydu.

Deniz Gezmiş Bağımsızlık ve Özgürlük Vakfı
Vakfın kuruluş çalışmalarına 2015 yılında başlanıldı ve “Abim DENİZ” kitabının telif gelirlerinden sağlanan kaynak ile çalışmalara hız verildi.
11 Mart 2015 tarihinde yetkili ve görevli asliye hukuk mahkemesine başvuruda bulunarak, vakfın resmi kuruluş işlemleri başlatıldı.
Deniz Gezmiş Bağımsızlık ve Özgürlük Vakfı, mahkemenin verdiği kararla resmi kuruluş işlemlerini tamamlayarak, kuruluş kararı 27 Haziran 2015 tarihli Resmi Gazete’de ilan edilmiştir.
Güzel ülkemizin insanlarının mutluluğu için mücadele veren Deniz Gezmiş’in mirasını korumak, yaşatmak ve insanların onu daha iyi anlamasını sağlamak adına, aile üyeleri tarafından bu vakıf kurulmuştur.
“Deniz Gezmiş Bağımsızlık ve Özgürlük Vakfı” ismini Deniz Gezmiş’in hayatı boyunca inandığı ve uğruna mücadele ettiği antiemperyalist değerlerden almıştır.
Biz, ülkemizde yaşayan herkesin temel insan haklarına sahip olduğunu biliyoruz; bilinçli ve sorumlu yurttaş kimliğiyle, hukukun egemenliği altında, demokratik ilkeler ışığında, her türlü ayrımcılığın giderilmesi ile insanların eşitlik hakkını savunuyoruz.
İnsanlarımız arasındaki hiddeti, nefreti ortadan kaldırabilmek adına duygumuzla, özümüzle, sözümüzle, düşüncemizle örnek olarak her türlü hukuksuzluğa, ayrımcılığa karşı bir sivil toplum örgütü olarak mücadele edeceğiz.
Deniz’leri unutmayacağız.

Dipnotlar:
(1) 24.04.1972 günü yapılan oylamaya 450 milletvekilinden 323 milletvekili oy vermiş olup; kabul edenler 273, reddedenler 48, Çekimserler 2, oylamaya katılmayanlar ise 118 kişidir. Oylamaya katılanların ve oylama sonucunun açık dağılımı hakkında bkz. “Abim Deniz”, Can Yayınları, 1. Basım, 2014, s. 465 - 474
(2) Uğur Mumcu’nun, 25.08.1975 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde yazdığı “Sesleniş” yazısından.  

Av. İBRAHİM EKDİAL
Deniz Gezmiş Bağımsızlık ve
Özgürlük Vakfı Genel Sekreteri

Yazarın Son Yazıları

Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025