Devrim geriye işle(tile)mez! - Doç. Dr. İhsan Tayhani
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Devrim geriye işle(tile)mez! - Doç. Dr. İhsan Tayhani

28.10.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

“Benim için bir yandaşlık vardır. O da ‘Cumhuriyet’ yandaşlığı, düşünsel, toplumsal devrim yandaşlığı”

Gazi Mustafa Kemal / 1924

Büyük Atatürk, başyapıtı Cumhuriyete yüklediği anlamı, derinlikli bir biçimde yukarıdaki özlü sözünde dile getirir. Buradaki felsefi derinliğin ağırlığını devrim kavramı taşır. Üç çeyrek yüzyılı sağcı iktidarların yönetiminde geçen 102 yıllık Cumhuriyetimiz, bilinçli olarak sürdürülmekte olan 1923 devriminin özünü perdeleme politikaları nedeniyle giderek aşınmaya ve kan kaybetmeye devam ediyor!

TDK, devrimi; “Belli bir alanda hızlı, köklü ve nitelikli değişiklik; halkın yararı gözetilerek ortaya çıkan gelişmeler...” olarak tanımlar. Siyasal bir devrim, egemen sınıf(lar)ın direncini kırıp, onun yerine yeni, daha ileri bir rejim kurmak için yapılır. Zaten bu yapılmazsa, ihtilal düzeyinde kalır ve toplumsal karmaşa ortamı doğurur. İnsanlığın tarihsel yürüyüşü içerisinde bir dizi devrime tanıklık edilmiştir. Ancak toplumsal ilerlemeye götüren, sarsıcı siyasi devrimler kısıtlıdır. Bunlara örnek olarak; 1642 İngiliz, 1775 Amerikan, 1789 Fransız, 1917 Bolşevik devrimleri verilebilir. Anılan devrimlere öncülük eden liderler ve/veya sınıflar da hep toplumsal ilerlemenin önünü açmışlardır.

Ne ki yukarıdakiler de dahil, devrimler tarihinin ayrılmaz parçası olarak bir “karşıdevrim” olgusu da siyasal literatürdeki yerini koruyor. Oysa, bize göre “devrim karşıtlığı” daha doğru bir tanımlama olur. Çünkü “devrim” kavramının kendisi, ilericiliği ve niteliği işaret eder. Bu bağlamda, yine bize göre örneğin, “İran İslam Devrimi” nitelemesi sorunludur! Çağdaş dünyadan uzaklaşıp, kopmaya ve geriye doğru savrulmaya olumlu anlamda nasıl bir nitelik yüklenebilir? Gazi Mustafa Kemal’in, 20’nci yüzyılın ilk çeyreğinde gerçekleştirdiği 1923 devrimi, sarsıcı ve ilerlemeci bir devrim olup ezilmiş uluslara da örnek olmuştur. Türkiye’nin, yaklaşık 300 yıllık modernleşme serüveninin köktenci dönüşümüdür. Devrimin, emperyalizme karşı verilen yaklaşık üç buçuk yıllık kanlı bir savaşımdan sonra gerçekleştirilmiş olması ise onu, diğerleri arasında özgün kılar. Arkasında Samsun, Amasya, Erzurum, Sivas, Ankara ve Lozan gibi soylu, çileli ama devrim odaklı durakları vardır. Atatürk, 1935 yılındaki CHP Kurultayının açılışında devrimi, şu sözlerle tanımlar: “Uçurum kenarında yıkık bir ülke... Türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar... Yıllarca süren savaş... Ondan sonra, içeride ve dışarıda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni sosyete (toplum), yeni devlet ve bunları başarmak için arasız, devrimler... İşte Türk genel devriminin bir kısa diyemi.”

Cumhuriyet Devrimi ve izleyen arasız devrimlerle çağdaş birey, çağdaş toplum, akıl ve bilim ekseninde çağdaş bir devlet yaratıldığı açıktır. Gazi Mustafa Kemal, bu yapıyı 1923’te şu sözlerle betimler: “Türkiye; ulusçu, halkçı, devletçi, laik ve devrimci bir cumhuriyettir.” Anılan yapı, halen yürürlükte olan anayasamızın 2. maddesinde; “Türkiye Cumhuriyeti, laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devletidir.” vurgusu ile tanımlanır. Bu tanım, sıklıkla sorulması gereken; “Nasıl bir cumhuriyet” sorusunun da kusursuz yanıtıdır.

FARKINDA MIYIZ?

Cumhuriyetin, belirli çevreler tarafından daha doğduğu günden başlamak üzere 102 yıldır boğulmaya çalışılmasının nedeni de bu niteliğidir! Günümüzde, teokratik düzen isteklerini açıkça dile getiren kimi aymazları bir kenara alırsak siyasi erk sahipleri arasında cumhuriyetçi olmayan da yok! Hepsi cumhuriyetçi! Devrimin özünü perdeleye perdeleye devrim karşıtı uygulamalara yol veren cumhuriyetçiler!

Bu kadar saf olmayalım! Uzun yıllardır atılan her siyasal adım bilinçli atılmakta, dışarıdan ve içeriden kurgulanan sinsi bir plan, adım adım yaşama geçirilmektedir. Ilımlı İslam yakıştırmasıyla başlayıp, şimdilerde İslam cumhuriyetine yönelen ve çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin sonunu getirecek olan bir yolun taşları döşenmekte ve inanç temelli bir düzen kurulmaktadır! Bu gidiş, gerçekten ürkütücüdür! Farkında mıyız? Eğer öyle ise ne yapıyoruz, ne yapacağız? Bu cumhuriyeti göz göre göre yitirirsek, bir daha ona ulaşmak için büyük bedeller ödenmesi gerektiği iyi bilinmelidir! Yarın özgür yaşam varlığımızın kaynağı ve geleceğimizin onurlu güvencesi Cumhuriyetimizin 102. yılı, kutlu olsun!

Doç. Dr. İhsan Taylani

İlgili Konular: #Devrimler

Yazarın Son Yazıları

Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025