Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Ermeni soykırımı iddialarına ilişkin politikamız ne olmalı?
Hocalı katliamının 27. yılında Ermenistan işgali altındaki Azerbaycan toprakları...
Batı Avrupa ülkelerinde ve ABD’de bulunan Türkiye ve Azerbaycan Türkleri sivil toplum kuruluşlarının, bu konularla sürekli ilgilenmelerini sağlayacak bir örgütlenme ağı kurulmalıdır. Türkiye ve Azerbaycan bu örgütler tarafından yapılacak çalışmalara maddi ve manevi destek sağlamalıdır.
Batı Kafkaslar’da barış sağlanamamıştır. Bu bölgede kalıcı barışı isteyen ve istemesi gereken ülkelerin başında Azerbaycan ve Türkiye gelmektedir. Barışın en temel dayanağı, çözümü gereken sorunların ivedi olarak barışçıl yoldan giderilmesidir. Azerbaycan ve Ermenistan arasında sürmekte olan gerginlik, her an yeniden bir çatışma ortamına dönüşecek tehlikeleri içermektedir.
Türkiye ve Azerbaycanlı iki kardeş ülke insanları olarak bizler, ülkelerimizin Ermenistan’la her alanda iyi komşuluk ilişkileri içinde olmasını elbette istiyoruz ve istemeliyiz de. Ancak bu bölgede, barışın ve iyi komşuluk ilişkilerinin kalıcı biçimde sağlanabilmesi için, aşağıda özetleyeceğimiz, son derece doğal olan uluslararası hukuk koşullarının Ermenistan tarafından benimsenmesi ve kabul edilmesi gerekmektedir.
Ermenistan, kendi kontrolünde kalan ağır Sovyet silahları ve Rus askerlerinin de yardımıyla, Dağlık Karabağ’ı ve çevresindeki eyaletleri 1992-1994 yıllarında işgal etmiştir. Bu savaşta 20 binin üzerinde insan ölmüş ve bir milyona yakın Azerbaycanlı işgal edilen topraklardan, evini barkını, malını mülkünü bırakarak Bakû ve çevresine kaçmak zorunda kalmıştır. Azerbaycan topraklarının beşte biri günümüze değin Ermenistan’ın işgali altındadır.
Ermeni diyasporasının ve Ermenistan’ın özellikle son yıllarda “sözde soykırımla” ilgili olarak birçok ülkede yoğunlaşan çabasının önemli bir nedeni vardır.
n Ermeni diyasporası ve lobisi, Azerbaycan topraklarının işgalini, Dağlık Karabağ sorununu ve Hocalı katliamını unutturmak için, sürekli olarak 1915 olaylarını gündeme taşımaktadır. Böylece 27 yıl önce işgal edilen Azerbaycan topraklarını, bir milyona yakın, evinden barkından kovulan Azeri Türk’ünün büyük dramını unutturmak ve gündem dışı tutmak istemektedir.
n 25-26 Şubat 1992’deki bu işgal esnasında Hocalı kasabası tanklarla yerle bir edilmiş, çoğu kadın ve çocuk 613 kadar Azeri Türkü katledilmiştir. Silahsız kadın, çocuk ve yaşlılara bu insanlık dışı, hunharca yapılan Hocalı katliamının unutulması asla mümkün değildir.
İşte Ermeni lobisinin ve Ermenistan’ın, 104. yılına girdiğimiz sözde soykırım iddiaları üzerinde, bu yoğunlukla durulmasının en önemli nedeni, dünya kamuoyunun dikkatlerini, Azerbaycan topraklarının işgali ve Hocalı katliamından uzaklaştırıp, 104 yıl önceki tehcir olaylarına yoğunlaştırmaktır.
Bizler ısrarla ve kararlılıkla Hocalı katliamını ve Azerbaycan topraklarının işgalini dünya kamuoyunun gündemine taşımalıyız.
Ermenistan işgalci bir devlettir
Ermenistan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu’nun 1993 yılı nisan, haziran, ekim, kasım aylarında aldığı kararların aksine, Azerbaycan toprakları ve Dağlık Karabağ işgalini sürdürmektedir. Ayrıca:
1996 yılında Avrupa Güvenliği ve İşbirliği Teşkilatı Lizbon zirve toplantısında,
2005 yılında Avrupa Konseyi tarafından alınan kararda,
2006 yılında ABD ve Almanya Dışişleri Bakanlığı açıklamalarında,
2006 yılında Riga NATO zirve toplantısında,
2009 yılında benim de girişimlerimle Almanya Parlamentosu kararında,
2010 yılı Avrupa Parlamentosu kararında,
2013 yılı Chicago NATO zirve toplantısında ve
2013 yılı Avrupa Parlamentosu kararında,
Azerbaycan toprak bütünlüğüne vurgu yapılarak Ermenistan’ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilmesi istenmektedir. Ermenistan tüm bu uluslararası kuruluşların kararlarını hiçe sayarak, Azerbaycan topraklarının beşte birinin işgalini sürdürmektedir.
Tarihçiler komisyonu önerisi
1915 olaylarının, tüm arşivler ışığında ortak bir tarihçiler komisyonu tarafından incelenmesi fikrini ben 2001 yılında kamuoyuyla paylaştım. Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Sezer’e bu önerimi 2001 Almanya ziyaretindeki görüşmemizde yazılı olarak şahsen ilettim.
Türkiye de ortak bir tarihçiler komisyonu kurulması önerisini gündemine alarak 10 Nisan 2005 tarihinde, Başbakan Erdoğan tarafından, ana muhalefet partisi başkanı Deniz Baykal’ın da onayıyla, Ermenistan Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan’a yazılı olarak iletmiştir. Ermenistan, Türkiye’nin “eşit sayıda tarihçilerden oluşacak ortak bir tarihçiler komisyonu kurulsun, tüm arşivler araştırılsın ve varılan sonuca herkes uysun” önerisine yanaşmadığından, Türkiye’nin bu önerisine yanıt gelmemiştir.
Çünkü Ermenistan ve Ermeni lobisi, konunun araştırılmasını ve gerçeklerin ortaya çıkmasını istememektedir. Ermeni diyasporası bu soykırım iddialarını tartışmaya asla yanaşmamakta ve bu iddialarının tek gerçek olarak kabul edilmesini, dayatmacı bir strateji ve zihniyetle sürdürmektedir.
Neden mi? Çünkü Ermenistan’ın yanlış, sahte iddia ve belgelerle dünya kamuoyuna 104 yıldır, hem de büyük bir başarıyla, anlattığı ve bazı ülkelere de kabul ettirdiği “sözde soykırım” iddialarının, böyle bir araştırma sonunda gerçek olmadığı kanıtlanacaktır da ondan.
BIZLER NE YAPMALIYIZ!
1. Malta duruşmasını ve AİHM üst mahkeme kararını, dünya kamuoyuna taşımalıyız.
2. Ortak bir tarihçiler komisyonu önerimizi, dünya kamuoyu gündemine sürekli olarak taşımalı ve işlemeliyiz.
3. Üniversitelerde, doktora çalışmalarıyla Türkiye, Almanya, Fransa, İngiltere, ABD arşivleri, örneğin Rus ve Sovyet arşivleri, Dr. Mehmet Perinçek ve Prof. Dr. Musa Qasımlı tarafından tarandığı gibi, araştırılmalı ve birkaç dilde yayımlanmalıdır.
4. Sözde Ermeni soykırımını kabul eden ülkelere, onların anlayacağı biçimde ve dilden yanıt verilmelidir.
Başta ABD, Fransa, Belçika, Hollanda gibi ülkelerin yaptıkları, gerçek soykırım olayları, bilimsel çalışmalarla kanıtlanmalıdır. Bu konularda yazılı ve görsel yayınlar yapılmalı ve konferanslar düzenlenmelidir.
5. Ermenistan tarafından gasp edilen Azerbaycan toprak sorunu, bir milyona yakın göçmen konusu ve Hocalı faciası, sürekli olarak ve kararlılıkla gündemde tutulmalı ve dünya kamuoyuna taşınmalıdır.
Batı Avrupa ülkelerinde ve ABD’de bulunan Türkiye ve Azerbaycan Türkleri sivil toplum kuruluşlarının, bu konularla sürekli ilgilenmelerini sağlayacak bir örgütlenme ağı kurulmalıdır. Türkiye ve Azerbaycan bu örgütler tarafından yapılacak çalışmalara maddi ve manevi destek sağlamalıdır.
PROF. DR. HAKKI KESKİN
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Emekliye iyi haber yok!
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği