Olaylar Ve Görüşler

İktidarın tarıma bakışının göstergesi - Mehmet Şakir ÖRS

04 Aralık 2021 Cumartesi

Tüm dünyada gıda üretiminin önemi artarken ve tarım sektörüne daha büyük destekler yapılırken ülkemizde tam tersi gelişmeler yaşanıyor. Tarım ihmal ediliyor, yazgısı ve sorunları ile baş başa bırakılan üreticinin mağduriyeti artıyor. Başta buğday olmak üzere en temel gıda ürünlerinin üretimi azalıyor. Çiftçi tarlasını ve üretimi terk ediyor. 

Yalnızca üreticiler mi bu yanlış politikalardan etkilenenler? Elbette hayır; üretimden tüketime kadar uzanan ekonomi zincirinin tüm halkaları ile ilişkilenen toplumun en geniş kesimleri, bu yanlışlıklardan etkileniyor. Tarımdaki hatalı politikaların faturası hepimize çıkıyor. 

BÜTÇE, EKONOMİ-POLİTİĞİN AYNASI

Bütçeler, siyasal iktidarların / yönetenlerin ülkeye, hayata ve topluma bakışının özlü ifadesidir. Ülkeyi yöneten egemen anlayışın siyasal ve toplumsal tercihlerini, önceliklerini ve politikalarını gösterirler. Elbette görmek ve kavramak isteyenlere! İşte bu nedenle de aynı zamanda ekonomi-politiğin aynasıdırlar. Bu bağlamda, halen TBMM’de görüşmeleri süren 2022 yılı bütçesine tarım sektörü açısından baktığımızda ne görüyoruz? Bütçede beş müteahhidin yol geçiş garantileri için ayrılan pay 42.5 milyar lira olurken tarıma ayrılan toplam kaynak 25.8 milyar lira olarak yer alıyor. Döviz kurundaki artışlar nedeniyle, daha bütçe yasalaşıp uygulanamadan, bu makas daha da açılıyor ve büyüyor.

Son günlerin tarımla ilgili bir başka önemli gelişmesi, çiftçinin aylardır açıklanmasını ve ödenmesini beklediği 2021 yılı tarımsal desteklemelerinin duyurulması oldu. 2021 yılı biterken ancak açıklanabilen ve önümüzdeki yıl 2022 bütçesinden ödenecek desteklemeler için en özlü ifadeyle “Dağ fare doğurdu” demek doğru olacaktır. Çünkü duyurulan bu bedeller, çiftçinin yalnızca gübredeki maliyet artışını bile karşılayamayacaktır.  

‘YERLİ VE MİLLİ’ OLMAK BU MU?  

Tarımda sürekli altını çizdiğimiz bir başka gerçeklik, siyasal iktidarın izlediği ithalat politikasıdır. Tarımsal ürünlerdeki ithalatla, üreticimize ve dolayısıyla ülke ekonomisine büyük darbe vurulmaktadır. Bu acı gerçeği sıkça dile getirip siyasal iktidarı bu konuda en çok eleştirenlerin başında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu geliyor. Ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz günlerde partisinin grup toplantısında, konuyla ilgili çarpıcı rakamlar ortaya koydu.

Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), yerli üreticiden buğdayı tonu 2 bin 250 liradan alırken dışarıdan tonu 3 bin 343 liradan buğday ithal ediyor. Yani yüzde 43 oranında ithalata daha fazla para ödüyoruz. Üreticiden arpa, tonu 1750 liradan alınırken dışarıdan yüzde 82 daha fazla ödemeyle 3 bin 180 liradan alınıyor. Nohut yerli üreticiden 4 bin 50 liraya alınırken dışarıdan yüzde 121 fazla ödemeyle tonu 9 bin liraya; yeşil mercimek üreticiden 4 bin 150 liraya, alınırken ithalata yüzde 195 zamla 12 bin 160 lira ödeniyor... Bu örnekler daha da çoğaltılabilir. İlgili bakanlık, konuyla ilgili açıklamasında, rakamları yalanlayamıyor, ay farklılığı gerekçesine sığınmaya çalışıyor.

TARIM BAKANI’NA ÖNERİMİZ

Hemen her konuşmasıyla kamuoyunda tartışmalar yaratan ve her çıkışıyla da üreticilerin tepkisini çeken Tarım Bakanı’nın son incisi, “Zarar eden çiftçimiz yok” sözleri oldu. Bu sözlerin değerlendirmesini, en başta konunun doğrudan tarafı olan çiftçilerimizin vicdanına ve değerlendirmesine bırakıyoruz. Bu bağlamda, ilgili bakana yalnızca bir önerimiz olacak 

Bu dönemde çiftçinin zarar etmediğini ileri süren Tarım Bakanı’na, öncelikle kendi hemşerileri olan Manisalı bağcılarla görüşmesini öneriyoruz. Tarımsal girdilerdeki maliyet artışının yüzde 100’ü, gerçek enflasyonun yüzde 50’yi, TÜİK’in bastırılmış resmi enflasyon oranının bile yüzde 20’yi bulduğu bir dönemde, üzümdeki yüzde 4’lük fiyat artışıyla zarar edilip edilmediğini üzüm üreticilerinden öğrenebilir. Çekirdeksiz kuru üzümdeki 50 kuruşluk fiyat artışı -dikkatinizi çekeriz kuruş- örneği bile, bu konuda en çarpıcı örnek ve en güzel yanıt olmaktadır.  

TARIMI AYAĞA KALDIRMAK

Kısacası, tarımda izlenen yanlış ve hatalı politikalarla, siyasal iktidar üreticiler nezdinde tüm güvenilirliğini yitirmiştir. Bu nedenle, artık iktidardan umudunu ve beklentisini kesen tarım kesimi, yüzünü ve yönünü muhalefete dönmüştür. Tarımın ayağa kaldırılması, çöken tarımsal üretimin canlandırılması, ülkemizin temel ve öncelikli gündemi haline gelmiştir. Muhalefet bloku, bu gerçekliğin her daim ayırdında olmalı ve hayata geçireceği çözüm politikalarını / uygulamalarını şimdiden hazırlamalı ve kamuoyuna açıklamalıdır. 

Daha önce de yazmıştık, tarımsal desteklerle ilgili olarak 2006 yılında çıkarılmış bir yasa bulunuyor. Bu yasanın 21’inci maddesine göre, çiftçiye her yıl milli gelirin yüzde biri oranında destek verilmesi gerekiyor. Yapılan hesaplamalara göre, çiftçi kesimi, şimdiye kadar alması gereken destekleme miktarının yarısını bile alamadı. İlk adımda bu yasanın uygulanmasıyla bile, üretici kesim görece bir nefes alabilir. İşte bu yasadan hareketle, muhalefet tarafından ülke çapında “Üretime ve Üreticiye Destek Kampanyası” başlatılabilir. Unutulmamalıdır ki tarımın / tarımsal üretimin ayağa kaldırılabilmesi için toplumsal bir seferberliğe ihtiyaç vardır.  

MEHMET ŞAKİR ÖRS



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları