"Kasabanın Sırrı"nı Yazmak / Yazmamak - Hamdi Yaver AKTAN
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

"Kasabanın Sırrı"nı Yazmak / Yazmamak - Hamdi Yaver AKTAN

22.06.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Esprili ve ironik bir şekilde 'bir kadının yaş gününü her zaman anımsamak, ama yaşını hiçbir zaman anımsamamak zorunda olduğu meslek' olarak tanımlanır diplomatlık.

Aydınlanma düşünürü Kant’a göre en zararsız özgürlük, 'insanın her konuda kendi aklını kamusal olarak kullanmak özgürlüğü'dür. Aklın kamusal kullanımı derken Kant, bütün okur dünyası önünde” kullanılmasını kasteder. Görülüyor ki söz konusu özgürlük, basın özgürlüğünden başka bir şey değildir; yine Kant’a göre kamusal aydınlanmayı kısıtlamak ise insan doğasına karşı bir suç olacaktır.

Hukuk devleti kavramının doğuşu ve giderek kamu hukuku belgelerinde temel ilkelerden biri haline gelmesi de bilindiği üzere aydınlanma felsefesi ile olmuştur. Buna düşünür Kant’ın katkısı yadsınamaz. Bir bakıma pozitif özgürlük anlayışının da başlangıcıdır. Devlet özgürlükleri tanımakla yetinemez, kullanılmasını güvence altına almakla yükümlüdür. Sözgelimi toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kullanılmasını engelleyenlere karşı, özgürlüğü kullanmanın sağlanması ve korunması için etkin önlem almak devletin görevidir.

İNSANLIĞIN ACI TANIKLIĞI

Devlet-özgürlük ilişkisinde Hegel belki de daha öndedir. Hegel’e göre 'devlet sadece yurttaşlarının özgürlüğe ulaşmalarını sağlamakla kalmaz; o bizzat özgürlüğün cisimleşmesidir. O bir değer ve bir erektir ve salt bireylerin gereksinimlerini karşılamanın bir aracı değildir... Hukuk felsefesi, devletin istikrarının temeli olarak yurttaşların zihnine dikkat çekmez'

Özgürlüklerin kullanımı için düşünürler her ne kadar devlete yükümlülük düştüğünü, devletin özgürlüğün cisimleşmesi olduğunu felsefi olarak ileri sürseler de insanlık nelere tanık olmadı ki!? O nedenle devlete karşı bireyin korunması, devlet gücünün sınırlandırılması ve sağlanması için yargı organının tam bağımsız olması düşüncesi gelişmiştir.

İnsanlık, insanların, yaptıklarından dolayı değil, kim olduklarından dolayı cezalandırılmalarına ne yazık ki tanık oldu! Dahası tutuklanan diyalektik felsefe yanlısı bir adamın, 'kendisinin partiye karşı hiçbir suç işlemediğini, ancak onu casus ve iki taraflı çalışan biri olarak tutuklayan organların haklı (ve) suç işlememiş olsa bile yine de partiye düşman bir tabakadan olduğunu' söylemesi  ve 'günce tutmak yasadışı değildir... Ama fark edilecek olursa Winston’un ölüm cezasına çarptırılacağı ya da en az yirmi beş yıl zorunlu çalışma kampına gönderileceği'nin kesin sayılması sadece edebiyat eserlerine mi özgüydü, yoksa hiç gerçek olmamış mıydı?

Stalin sanığın adının yanına iki dikey çizgi koyduğu zaman, bu on yıllık mahkûmiyet anlamına geliyordu yine de iki çizgililer şanslıydılar!... Tek çizgi olsaydı ne mi olurdu? İDAM!

Geçen yüzyılın başlarında -1922- Sosyalist Devrimciler yargılanırlarken mahkeme heyetindekiler tarafsız davranamayacaklarını, ancak taraflılıkları 'devrimin yararına'(!) olduğu sürece bu durumun sorun yaratmayacağını söylemişlerdi. Nazi Almanyası’nda da yargıçlar 'Adolf Hitler’in şahsına sadakat yemini' etmemişler miydi?

Maksim Gorki, Sosyalist Devrimcilerin davası cinayetle sonuçlanırsa, bunun daha en baştan alçakça bir cinayet olarak algılanacağını dönemin güçlü adamı Troçki’ye yazdığı mektupta bildiriyor ve adil bir yargılama istiyordu.

Sonuç değişiyor muydu? Elbetteki hayır! 'Tutuklanacak ve düşman ilan edilecek kişi sayısı tutuklamalar başlamadan önce yukarıdan aşağıya bir silsile halinde .... bildiriliyordu. Bu anlayış çerçevesinde plana uygun miktarda (sayıda) tutuklama yapılması esastı.'


TÜKENMEYEN AYDINLAR

Ama tükenmeyen aydınlar vardı: Varoluşçu düşünür J.P. Sartre 1945’te Modern Zamanlar’da aydın sorumluluğu üzerine yazarken Flaubert ve Edmont Concourt’u, komünün ardından gelen baskıdan sorumlu tutuyordu: çünkü 'Engel olmak için tek satır yazmadılar' diyordu ve devam ediyordu: 'Şunu diyebiliriz: Bu onların işi değildi. Peki ama Calas duruşması Voltairein işi miydi? Dreyfüs olayının kınanması Zola’nın işi miydi?'  Aynı Sartre, Cezayir Savaşı sırasında kendi ülkesine karşı tutum alır. Tutuklanması istenir. Simone de Beauvoir’e göre tutuklanıp 'zincire vurulmuş bir ülkede tek özgür adam' olmaktır isteği!

Ne var ki gerçekten büyük Charles de Gaulle vardır!... Charles Desjordins adlı yurttaşa cevaben yazdığı mektupta Sartre için 'O Fransa’dır, tutuklanamaz!..' der ve bu cevabıyla daha da büyür!

ELEŞTİRİ ‘OLMAZSA OLMAZ’

Hukuk devletine, insan haklarına, demokrasiye bağlı bir ülkede eleştiri vazgeçilemez bir gereksinimdir. Liberal düşünür Isaıah Berlin bu yöndeki düşüncesini 'topyekûn kaos veya felaketi önlemek için fikir birliğine gerek duyulan umutsuz durumlar hariç, eleştiriyi yasaklayan veya kısıtlayan bir rejim totaliterizme veya başka bir tür fanatizme yol alıyor demektir' biçiminde açıklamaktadır. O nedenle düşünce özgürlüğü günümüzde en yüksek değer olmuştur. Katılınmasa da yok etme hakkı hiç kimseye tanınamaz.

John Stuart Mill ne diyordu: 'Bir kişi hariç bütün insanlık aynı görüşte olsa, tek bir kişi karşı görüşte olsa, insanlığın o kişiyi susturma hakkı o kişinin gücü yetse insanlığı susturma hakkından fazla değildir.'

Edebiyata, biyografilere, düşünce ürünü yapıtlara/yazılara göndermelerle dolu yazımın sonuna geldim sayılır. Yargıya intikal etmiş konularda görüş açıklamalarının yapılamayacağını bilenlerdenim. Türkiye pratiğinde bu emredici anayasa/yasa kuralları aleyhe açıklamaları kapsamamaktadır.(!)

Daha somut ve açık bir ifade ile aleyhe yazı yazılması olanaklı; hata müdafilerin bilmediklerini, alamadıklarını bazı “makbul sayılanlar”ın yazdıkları, aldıkları ortada!

KIYAMET Mİ KOPAR?

Soruşturma/kovuşturma yapılıyor mu?

Bilinmiyor!..

'Kasabanın sırrı' haline gelmiş bilgileri yazdıkları ve yazmadıkları/açıklamadıkları için tutuklu gazetecilerin özgürlüklerine kavuşturulmaları yargı organının önünde durmakta. Sartre’ları, Zola’ları, Gorkileri vb. kısmen görmekteyiz; bir yurttaş olarak Charles Desjordins’lere yazılan mektup benzerini görsek ne olur: Kıyamet mi kopar”?

Ge
çmişte, bu toprakların gördüğü en kanlı bir örgütle mücadele edenlere bizzat devlet sahip çıksa fena mı olur? Aksine bir yaklaşımının o örgütün dolaylı olarak olsa da kırık kanadının iyileştirilmesi anlamına geleceği abartılı bir düşünce mi sayılır. Ne demişti Victor Hugo '... kartalın kırık kanadını iyileştiren onun pençelerinden de sorumlu olurmuş.'

Edebiyatla mı bitirsek: 'Gecenin ardından gün nasıl doğuyorsa adaletsizlik de bir gün son bulacaktır. Olumsuzlukların bittiğini de göreceğiz, ışığın ve mucizelerin doğuşunu da...'

Yargı organına, El Greco’ya Mektuplar’dan bir cümle okumaya gerek var mı: '... kötü koşullarda adalet yerine getirilemiyorsa, adalet mekanizmasının başka zamanlarda işlemesi ne sağlar?'

Diplomasi mesleğiyle uzaktan/yakından ilgisi/bilgisi olmayanın diplomatlığa özenen yazısı da ancak bu kadar anlaşılmaz olur, değil mi?

Hoşgörüyle!..

HAMDİ YAVER AKTAN
YARGITAY ONURSAL DAİRE BAŞKANI

 

DİPÇE:

1 Henrik Berggren: Olof Palme (Çev. Turhan Kayaoğlu) İstanbul, 2012, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, s.145

2 Manfred Kuehn: İmmanuel Kant (Çev. Bülent O. Doğan) İstanbul, 2011 Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. s.291

3 Zvi Rosen: Bruno Bauver ve Karl Marx (Çev: Doğan Barış Kılıç) İstanbul, 2012, Notubene Yayını, s.271-272

4 Gamze Öksüz: Gulag Kamplarından Gelen Çığlık” Roman Kahramanları Üç Aylık Edebiyat Dergisi-2018- Heyamola Yayınları Sayı : 35 s.74

5 Vasili Grossman: Her Şey Gelip Geçer (Çev. Ayşe Hacıhasanoğlu) İstanbul, 2013, Can Yayınları, s.107

6 George Orwell: 1984 (Çev: Celal Üster) İstanbul, 2018, Can Yayınları, Mini Kitap, S.26

7 Solomon Volkov: 20. Yüzyıl Rus Kültür Tarihi (Çev. Sabri Gürses) İstanbul, 2018, Alfa Yayınları, s. 165

8 Andre Pitzer: Vladimir Nabokov-Yazarın Gizli Tarihi (Çev. Yiğit Yavuz) İstanbul, 2014, İletişim Yayınları, s.126

9 William L. Shirer: Nazi İmparatorluğu-Doğuşu, Yükselişi ve Çöküşü (Çev. Rasih Güran) İstanbul, 1968, Ağaoğlu Yayınevi s.384 (Resim)

10 Pitzer, age: s.127

11 Fatih Keskin: Roman Türünün Gelmiş Geçmiş En Bahtsız Baş Karakteri” Roman Kahramanları- Üç Aylık Edebiyat Dergisi, Sayı:35

12 Denis Berthulet: Sartre (Çev: Zehra İlkgelen) İstanbul, 2009, İthaki Yayınları. s. 469

13 Özdemir İnce: Charles de Gavile ve Sartre, Cumhuriyet, 31 Mart 2019

14 Isaiah Berlin: Isaiah Berlinle konuşmalar-söyleşi: Ramin Jahanbegloo (Çev. Zeynel Kılınç) İstanbul, 2009, Yapı Kredi Yayınları, s.61

15 John Stuart Mill: Düşünme ve Tartışma Özgürlüğü üzerine (Çev. Cem Ataş) İstanbul, 2019, Can Yayınları, s.12

16 Victor Hugo: 1793 Devrimi (Çev. Alev Er) İstanbul, 1996, Pencere Yayınları, s. 238

17 Necip Mahfuz: Cebelavi Sokağının Çocukları (Çev: Leyla Tonguç Basmaç) İstanbul, 2010, Kırmızı Kedi Yayınevi, s.453

18 Nikos Kazancakis: El Greco’ya Mektuplar, (Çev. Ahmet Angın) İstanbul, 2019, Can Yayınları, s.287

Yazarın Son Yazıları

Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025