Öner Yağcı

Korkudan korkmak

03 Ekim 2020 Cumartesi

Ankara’ya gittiğimde uğradığım Kalem Yayınları’ndaki dostlarım Kapitalizmde Korku adlı bir kitabı vermişti (1987).

12 Eylül’ün saldığı korku hâlâ etkisini sürdürüyordu ve hasarlarını onarma çabasındaydık.

Sıkıyönetim sözde bitmişti ama baskı düzeni kurumlarıyla, yasalarıyla, işbirlikçileriyle, yeni yaşama biçimi dayatmasıyla, egemen kılmaya başladığı değerleriyle insana, düşünceye, özgürlüklere karşı donanmış olarak karşımızdaydı.

Kapitalizmde Korku

Trenle İstanbul’a dönerken bitirdim kitabı. Çok etkilemişti beni. Notlar almış ve bu kitabı tüm eylül yorgunlarının okumaları gerektiğini düşünmüştüm. Korkuya karşı bir bildirge gibiydi kitap. Özellikle de yaşadığımız dönemle müthiş örtüşüyordu.

En gereksinmemiz olduğu dönemde dilimize kazandırılmış olan Dieter Duhm’un bu yapıtını günlerce elimden bırakamamıştım.

Aziz Nesin’e Kapitalizmde Korku’yu okuduğumu, çok beğendiğimi söyledim. O da kitabı çantasından çıkarıp gösterdi. Çok sevdiğini, hakkında bir yazı yazmaya başladığını söyledi. Bu söyleşimizden birkaç gün sonra Aziz Nesin, Korkudan Korkmak adlı yazısının fotokopisini bana vermek inceliğini gösterdi ve ilk kez ben okudum.

Aziz Nesin ve Korkudan Korkmak

Kapitalizmde Korku adlı kitabın kendisinde yarattığı zengin çağrışımlar nedeniyle yazdığı bu yazıyı ertesi yıl yayımlanan Korkudan Korkmak adlı kitabının ana yazısı yapmıştı Aziz Nesin.

Onun “Tadına ve beğenisine vardığı bir şeyi insanın başkalarıyla (sevdikleriyle) üleşmek istemesi insancıl bir duygudur. Kapitalizmde Korku’yu okuduktan sonra ben böyle bir duyguya kapılmış bulunuyorum. Bu yararlı kitabı ne denli çok kişi okursa, ben de o denli iyi bişeyi başkalarıyla üleşmenin sevincini yaşayacağım” diyerek yazdığı yazı bile nasıl değerli bir yapıtla buluştuğumuzu gösteriyordu.

Bir kitabın çağrışımı

Aziz Nesin, “İster bilim, ister yazın yapıtı olsun, içeriğine katılayım ya da katılmayayım, okuduğum kitap bende ne kerte zengin çağrışımlar uyandırıyorsa, o kitap benim için o kerte değerlidir” görüşünden yola çıkarak 12 Eylül sonrası toplumu saran korku dalgasının aşılmasında bu kitaptaki düşüncelerin işe yarayacağından başlamıştı 30 sayfalık bu yazısına.

Kitabı tanıtırken 12 Eylül’ün korku ortamının aşılmasında nelerin yapılması gerektiği konusundaki görüşlerini aktarmıştı. “Dünyanın en korkak varlığı sermaye” düşüncesiyle ilgili örnekler vermiş, “Korkutanların korkuttuklarından daha korkak oldukları”nı, “göz bağlayan işkencecilerin korktukları için bu eylemi yaptıkları”nı söylemiş ve eklemişti:

“Korkutanların bağırıp çağırmaları, zorbalık ve işkence etmeleri, karanlıkta mezarlıktan geçen insanın şarkı söyleyerek yiğitlik taslamasına benzer.”

Korkuyu yenerek özgürleşmek

Paul Eluard, “ozan, esinlenendir” diyor. Aziz Nesin’e esin kaynağı olan yapıt, insanın korku, yalan ve şiddet üzerine kurulu dünya düzeninden kurtulması için kendisine soracağı, “Bu düzenden nasıl kurtulurum, kurtulmak için bana düşen bir görev ve sorumluluk var mı, bunun için neler yapabilirim” gibi sorulara karşılıklar arıyor.

Korkudan kurtulmanın özgürleşmek olduğu düşüncesiyle çevirmen Sargut Şölçün’ün önsözünün son cümlesini aktarıyorum:

“Kapitalizmde yaşayıp da ona tek başlarına bile olsa, alternatif olabilen insanlar vardı Türkiye’de. Her şeye rağmen yine de var bu insanlar. Bu kitabı çevirirken onları düşündüm hep. Bir de tabii, yetişmekte olan kuşakları...”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Zaman, savaş ve insan 7 Aralık 2024
Tüketilmek 30 Kasım 2024
Günümüzün Nazizmi 23 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları