Halvette düzenlenen işret meclisleri
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Halvette düzenlenen işret meclisleri

19.03.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Osmanlı’nın dili Osmanlıcada “halvet” çok anlamlıdır, buradaki anlamı “özel olarak” anlamında, “işret meclisi” ise “içki meclisi” anlamındadır. Yani yazının başlığının anlamı şöyle olabilir: “Özel olarak seçkinler için düzenlenen içkili âlemler.” Yazıdaki alıntıya bölümünü okuyunca bunun böyle olduğunu anlayacaksınız.

Kaynağımız Halil İnalcık’ın Şâir ve Patron (Doğu Batı Yayınları) adlı ilginç kitapçığı. Osmanlı tarihinin duayeni İnalcık, 26 Mayıs 1916’da İstanbul’da doğdu. 1942-1972 tarihleri arasında Ankara Üniversitesi Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde Osmanlı ve Avrupa tarihi derslerini okuttu. 1972- 1986 yıllarında Şikago Üniversitesi Tarih Bölümü’nde profesörlük yaptı. 1953-1993 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri’nde Columbia, Princeton, Pensilvanya ve Harvard üniversitelerinde profesör olarak görev aldı. Amerikan Akademisi, İngiliz Akademisi, Türkiye Bilimler Akademisi, The Royal Historical Society, The Royal Asiatic Society gibi birçok yerli ve yabancı kurumun şeref üyesidir. İnalcık bugüne kadar 17 kitap ve 300’e yakın bilimsel makale yayımlamıştır.

Saray “has” bahçelerinde veya kasırlarda (köşklerde) “halvette” düzenlenen geleneksel işret meclisleri şair, mutrib (çalgıcı), hanende (şarkıcı) gibi sanatçıların hükümdar önünde kendilerini göstermek fırsatını elde ettikleri bir yarışma meydanı oluştururdu. Firdevsi, Şehname’de (1000 tarihlerinde) kadim İranlı hükümdar Hüsrev’in verdiği işret meclislerini uzun uzun tasvir eder (N. Lugal çevirisi; IV, İstanbul 1994, s. 194, 275-276, 299, 330, 332, 389- 390).

Bir zafer veya başka vesilelerle süslenmiş saray bahçe ve kasırlarında tertip olunan bu ziyafetler, üç gün üç gece, bazen bir hafta sürer, “nahiller dikilir, mis kokuları içinde güzel çalgıcılar çalarken peri yüzlü sakiler misafirlere yıllanmış şarap sunar”. Herkes sarhoş olur, zafer hikâyeleri dinlenir, şairler karşılıklı en güzel şiirlerini söyler, muşaara ederler. Firdevsi, böyle bir mecliste rakibi şairler önünde Sultan Mahmut’un takdirini kazanır. Selçuklu Sultanı Alaeddin’e kaside sunan Hoca Dehhani, “şahlar şahının çalgılı, içkili zengin bezmler”inden (toplantılarından) söz eder. Yine böyle bir işret meclisinde Anadolu Selçuklu sultanı bir kaside için şair Zahireddin’e beş nefer güzel kul bağışlamış, I. İzzeddin Keykavus (1210-1220) Sinop’un fethi üzerine düzenlenen bir işret meclisinde nedimlere ve şairlere “inamlar”da (bağışlarda) bulunmuştur. Osmanlı kaynakları, şairlerin çoğu kez bu gibi işret meclislerinde hükümdarın takdir ve lütuflarına eriştiklerini belirtir. Hükümdar hizmetindekiler arasında patrimonyal ilişkileri pekiştiren sosyal bir kurum olarak işret meclisleri, şölenler ve toylar; Avrasya Türk-Moğol devletlerinde hayati sosyal bir fonksiyona sahipti. K. Jettmar’a göre “en ince ayrıntılarına kadar düzenlenmiş içki âlemleri” hükümdarın şöhret ve prestijini yükseltmek için yapılan bir çeşit ayin (ritüel) hükmünde idi. Osmanlılarda haftalarca süren muhteşem sur-i hümayunlar (padişah düğünleri) bu geleneğin ne kadar önem taşıdığını kanıtlayan olaylar olup görkemli surnamelerde yaşatılmak istenir. Bu işret meclislerinin, hükümdarın ve sarayın hayatında nasıl hayati bir yer tuttuğunu ayrıntılı tasvirlerle İbni Bibi’nin tarihinde görüyoruz: “Alaeddin Keykubad’ın işret meclisi kuruldu... Lal şaraplarla ve dürlü dürlü nakiller (nahil) birle araste edüp (süsleyip) döşediler ve mutribler (çalgıcılar) hezar destan (bülbül) gibi elhan-i can-fezay birle surûda şuru kıldılar ve cam-i şarab (şarap kadehi) içmeye ve barbut (zar atarak) ve rubab (bir çalgı) istimâına (dinleyerek) meşgul oldular” (Yazıcızâde çevirisi, s. 170, sık sık yapılan bu işret meclisleri için keza bak. s. 140-151, 117).

Bir defasında sultan, meclis-i işrette “ber sebih imtihan heriflere (sanatkârlara) eyitti ki yerin adını (Kayseri ve Aksaray) ol beyitlere telfik etsun” dedi, münşi (yazar) Şemseddin’inkini çok beğendiğinden mansıbına (rütbe) ilave yaptı.

Bu işret meclisleri bazı sultanların sarayında sık sık toplanırdı. Bütün kaynakların “gayet mertebede ‘âyyâş’” olduğunda birleştikleri divan sahibi II. Murat, herhalde böyle bir mecliste sarhoşken şu Hayyamane kıtayı demiştir: (Sehi, 95)

Sâkî getür getür yine dünkü şarâbımı

Söyle dile getür yine çeng ü rebâbımı

Ben var iken gerek bana bu zevk bu safâ

Bir gün gele ki görmiye kimse türâbımı (s. 25, 26, 27)

Yazarın Son Yazıları

Vehim denen şey

1. Gerçekte var olmayan fakat var olduğu sanılan, varmış gibi tasarlanan düşünce ve zan.

Devamını Oku
07.12.2025
Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (2)

Türkiye bu kıyametten kurtulabilir mi?

Devamını Oku
07.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (1)

Gazetede yayımlanmayan epeyce eski bir yazıyı, affınıza sığınarak huzurunuza getiriyorum.

Devamını Oku
05.09.2025
Kime kızmalı

R.T. Erdoğan’dan sonra Türkiye’nin ikinci sorunu sanki (kimilerine göre iktidarın gözdelerinden biri olan) holding sahibi Mehmet Cengiz. “Gözü doymazcasına bir şeyler istiyor ve iktidar ne isterse veriyor” diyorlar.

Devamını Oku
02.09.2025