\n\n\n

Bizim basını anlamaz oldum… Angelina Jolie, Suriye sığınmacılarının yerleşkelerini inceledikten sonra Ankara’ya geldi. Önce İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in ağzının suyunu akıttı! Sonra öteki devlet büyüklerini ziyaret etti. Basında başköşelere oturdu.

Bingöl’de 8 polisimiz teröristlerce şehit edildi. Bazı gazetelerimizde sayfanın dibinde 1.5 sütuncuk haber oldu. Aynı gazetelerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bir ayda 500 teröristin etkisiz hale getirildiğini” desteksiz öne sürmesi dört-beş sütuna haberleşti!

Şehit polislerin bağlı olduğu İçişleri Bakanı’nın ağzının sulanması hâlâ sürdüğü için olsa gerek, olayı yaratanların bulup çıkarılmasını sağlayamadı!

***

“Müslümanların Masumiyeti” adlı İslam karşıtlığını kışkırtan film ortalığı karıştırıyor. Libya’da ABD Büyükelçisi Chris Stevens ve üç elçilik görevlisi, filme tepki olarak öldürüldü. Çeşitli ülkelerde Müslümanlar alanlara döküldü, ABD büyükelçilikleri taşlandı.

Başbakan dünya Müslümanlarına seslenerek “Provokasyonlara (kışkırtmalara) karşı dikkatli davranılmasını” istedi. Beyaz Saray Sözcüsü Jay Karney, Erdoğan’ın bu açıklamayı Başkan Barack Hussein Obama’nın “kişisel istemi üzerine” yaptığını söyledi. Türkiye’de ABD Büyükelçiliği’ne karşı bir gösteri yapılmadı!

Bu arada Afganistan’da Taliban KAAÖ’nün bir karargâhını “11 yıllık savaş boyunca benzeri görülmemiş biçimde” roket ateşine tuttu. Tanesi 23-30 milyon dolar arasında değişen yepyeni sekiz jet parçalandı. İki Amerikan askeri öldü.

Afganistan’da görevli Türkiye’nin 1650 Müslüman askerinin, başkent Kâbil’de “Müslüman Taliban’ın hedefi olmaması için devriye dolaşması” yasaklandı!

Taliban, saldırının hedefinin İngiliz tahtının 3. sırasındaki Prens Harry olduğunu açıkladı. Düşünebiliyor musunuz, birkaç ay önce tahttaki 60. yılını kutlayan Kraliçe Elizabeth, gözünü kırpmadan torununu “savaş helikopteri pilotu” olarak Afganistan’a hedef olması için gönderebiliyor!

Her gün şehitlerin cenazelerinin kalktığı Türkiye’de, Başbakan’ın bir oğlu “çürük” diye askerlik yapmadı, ötekisi de 21 günlük askerlikle yasak savdı. İşte iki ülkedeki yöneticilerde demokrasi anlayış farkı! Baştakiler böyle olursa basından başka ne beklenir?

\n\n\n

\n\n\n

İki yıldır Diyanet İşleri Başkanlığı (DİP) koltuğunda oturan Prof. Dr. Mehmet Görmez, son zamanlarda “dinsel fetvalarının dışındaki konularda” da basın bildirileri yayımlamaya başladı!

***

13 Eylül’deki basın bildirisi şöyle başlıyordu: “Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Amerika Birleşik Devletleri Ekümenik Patrik Temsilcisi Anthony J. Limberakis ve beraberindeki heyeti makamında kabul etti.”

“Ekümenik Patrik Temsilcisi” ne demek? İstanbul’daki “Fener Ortodoks Patriği’nin” ABD’deki temsilcisi demek… Dışişleri Bakanlığı yetkililerine sormak isterim! Ne zamandan beri “Fener Patrikliği” kavramı değiştirilerek, “eşitler arasında birinci” konumundan çıkarılıp “ekümenik (evrensel) patriklik” unvanıyla bir “devlet” olarak tanındı?

Bu fetvasıyla DİP, patrikliği “ekümenik” olarak tanımış olmadı mı? Limberakis de sanki Vatikan’daki Papalığın ABD’deki büyükelçisi konumuna yükseltilmedi mi? Bakanlığın bir açıklama yapacağını umarım!

***

DİB Görmez, 17 Eylül’de bu kez hükümetin aczini ima eden bir başka fetva yayımladı! Fetvada, terörün son günlerde yarattığı şehitler konusunda AKP hükümetinin beceriksizliği şu sözlerle ima edildi:

“Aslında sözün tükendiği bir zaman diliminde olduğumuzu biliyorum. Artık başsağlığı dilemenin, mesajlar yayımlamanın çok anlamsızlaştığını biliyorum(!). Ancak bununla birlikte öncelikle bütün şehitlerimizin yakınlarına, ailelerine başsağlığı; milletimize sabır ve metanet diliyorum.”

Bakalım hükümet ve AKP sözcüsü bu sözlere nasıl bir tepki gösterecek?

\n\n\n

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “il ziyaretleri, köşk dışı programlar ve kabullerde resmi veya özel kişilerden yılbaşından itibaren hediye almamayı kararlaştırdığı” açıklandı.

Basın Sözcüsü Ahmet Sever, açıklamayı Afyonkarahisar Valisi’nin, Genelkurmay Başkanı’na verdiği hediyelerden sonra yaptı.

Açıklamada, “Gül’ün hediye yerine, ilgililerden ya yardıma muhtaç gençlere burs verilmesini ya ziyaret anısına ağaç dikmelerini ya da imkân varsa iki seçeneği birden yerine getirmelerini istediğini aktardı. Bu sayede yaklaşık 60 bin ağaç dikildiği, 46 burs taahhüdü alındığı, Genel Sekreter Mustafa İsen’in, valiliklere bu amaçla bir talimat gönderdiği” bildirildi.

Sever, “Hediye verme alışkanlığını yıkmak zor oluyor, ama Sayın Cumhurbaşkanı kararlı. Her geçen gün daha fazla uyuluyor” dedi.

Gül’ün, öncülü Ahmet Necdet Sezer’in izinde yürümesine sevindik. İnşallah talimat, yurtdışı hediyeleri ile yılbaşı öncesindekilerin de demirbaşa kaydedildiğini içeriyordur.

Tembel Öğrenci Gibi!

\n\n\n

Gençler pek bilmezler… Eskiden bırakın köylerde elektriği, bazı ilçelerde bile belediye jeneratörü saat 24.00’te kapatılır, halk ışıksız kalırdı. Her evde bolca mum, gaz lambası, bazı varlıklı evlerde fitilli lüks lambaları bulunurdu.

Kentlerde sık sık elektrik arızaları yaşanırdı. Bu durumda mumlar, lambalar devreye sokulurdu. Ev ödevini yapmayan öğrencilerin ertesi günü kara tahtaya kaldırdıklarında yanıtları hazırdı:

“- Öğretmenim! Gece bizim mahallede elektrikler kesildi. Ödevimi yapamadım…”

Bu gerekçe çoğunlukla doğru olsa da bazı tembel öğrencilerin değişmez yanıtıydı! Son zamanlarda ben de okurlarımın karşısına şu gerekçeyle çıkar oldum:

“Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara’nın başkenti Çankaya’da elektrik kesilmeleri sürüyor. Bu nedenle eğer yarın elektrik kesilmezse yazımı çarşamba günü okuyabileceksiniz. Okurlarımdan özür dilerim.”

Bilgisayarıma bağlı “güç kaynağının” ömrü bir saat… Sonrasında TC’nin başkenti Ankara’nın başkenti Çankaya’da yaşayan insanlar, AKP’nin ampulünün aydınlattığı 21. yüzyılda “karanlıkta” kalıyorlar.

Sonrasında elektrik gelir gibi oluyor. İki salise içinde yüklenip yine kesiliyor. Ondan sonra saatlerce gitti gider… Bu kesilme ve ardından yükleme sırasında, buzdolaplarının, bulaşık ve çamaşır makinelerinin motorları yanıyor. Bu da üzerine tüy dikiyor!

Çankaya böyle olursa, ülkenin öte taraflarını düşünemiyorum bile. Ben, okurlarımın önünde tembel öğrenci gibi “elektrikler kesildiği için yazamadım” gerekçesinden utanıyorum. Ama aylardır bu yörede bu durumu yaratanlar utanmıyorlar!

Yazımı bitirmiş düzeltmeyi yapıyordum ki yine kesildi. Güç kaynağının desteğinde yazımı o haliyle iletebildim. Düzeltmeler arkadan geldi!