Bilim ve teknoloji mi? Siyasi icazet mi?

14 Ekim 2022 Cuma

“Geliştirdiğimiz cihaz sutyenlere takılıyor ve tümör en küçük gelişiminde fark ediliyor. Buna göre önlemler alınıyor ve tedavi başlıyor. Meme kanserinin başlangıcını teşhis ederek milyonlarca kadının hayatını kurtaracak teknoloji neredeyse üretim aşamasına geldi. Arkadaşlarımızla birlikte kurduğumuz şirkette bu teknolojinin çok ucuza üretimi için ilk adımları attık. Teknolojinin en önemli iki noktası, çok ucuza yani birkaç dolara mal olması, ikincisi ise mamografi için gerekli olan tüm pahalı sistemleri gereksiz hale getirmesi...” Dr. Canan Dağdeviren, fizik mühendisi, malzeme bilimcisi ABD Boston Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde geliştirdi bu ürünü... 

Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil, ABD Harvard Üniversitesi’nde kronik metabolik hastalıkların temel mekanizmalarını anlamaya yönelik ufuk açıcı çalışmaları var. Prof. Dr. Mehmet Toner biyomedikal mühendisi. Kanserli hücreleri üç saniyede teşhis eden bir sisteme imzasını attı. Geliştirdiği teknik sayesinde yalnızca birkaç saniye içinde 300 milyon hücre taranıyor.

Ve diğerleri örneğin ALS hastalığının tedavisinde önemli bir buluşa imza atan Northwestern Üniversitesi’nden Doç. Dr. Hande Özdinler, hesaplamalı Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi’nin (NAS) 157 yıllık tarihinde üyeliğe seçilen ilk Türk bilim kadını, hesaplamalı biyolojinin öncü isimlerinden Prof. Dr. İvet Bahar... Tabii Nobel Ödüllü bilim insanımız Prof. Dr. Aziz Sancar.. Ve diğerleri onlarca değil yüzlerce bilim insanı... Dünya çapında başarılara imza atan bu insanların hepsi Türkiye’nin okullarından çıktı, bu ülke topraklarında yetişti. İyi ki de gittiler...

Şimdi bir durup düşünelim. Türkiye bu değerli beyinlerin özgürce araştırmalarını yapacakları ortam ve tüm olanakları buldukları bir ülke olsaydı eğer? Yeni teknolojilerin geliştirildiği ve geliştirilen bu teknolojilerin diğer ülkeler tarafından satın alındığı? İlaçtan, tıbbi malzemeye, gözlükten, akıllı giysilere...

İşte CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “siyasi icazet arayışlarından” arınmış sadece bilime, teknolojiye, eğitime odaklı ABD gezisi o yüzden önemli. Verdiği mesajlar özlediğimiz, hayal ettiğimiz mesajlar. Türkiye’nin ikinci yüzyılının yolunu çizen, bu ülkenin geleceğinin bilim ve teknoloji üretiminde olduğunu iyi bilen ve taşlarını doğru döşemeye çalışan... Bugün artık durdurulamayan bir beyin göçü ile karşı karşıyayız. Bunun siyasetin ana gündem maddesi olması gerekmiyor mu? 

Peki CHP liderinin ABD çıkarması bilim insanları ile yaptığı görüşmeler Türkiye’de ne kadar ses getiriyor? 

Rantı merkezine oturtarak yapılan siyasetten nemalanan bir kitle. Ve ona biat eden koyun kümesi varken “ses getirmesi mümkün mü”?

Bakıyoruz yandaş medyaya: “Kılıçdaroğlu’nun icazet turu fiyaskoya dönüştü. Siyasilerle görüşmek bir yana randevu bile alamayan CHP meseleyi teknoloji ziyareti olarak perdelemek isterken sosyal medyada dalga konusu oldu. Kılıçdaroğlu meme kanserini tespit eden sutyeni incelemeye mi gitti?” 

Bu ve benzeri söylemler...

Ah şunu bir bilseler: Bilim ve teknolojiyi üretirsen “siyasi icazete” de ihtiyacın olmaz

***

Adı Güzel. Türkmenistan’dan gelmiş beş yıl önce çalışmaya. Yaşlı bakıyor, ev işleri yapıyor. İki çocuğunu orada bırakmış. Eğitimli. 28 yıl bir anaokulunda öğretmen olarak çalışmış. 

Anlatıyor: “Aldığım maaşla iki çocuğumu yetiştirmem mümkün değildi. Türkmenistan doğagaz zengini, dünyanın en zengin beşinci ülkesi; ama bu zenginlik sadece 3-4 aileye gidiyor. Geriye kalan herkes yoksulluğun pençesinde. Yasaklar ve baskı rejimi ile yönetiliyor..”

***

İşte Türkiye tam bu yol ayırımında. Önümüzdeki seçimler belirleyici: Ya Türkmenistan olacağız ya da demokratik, özgür, bilimi odağına almış bir ülke.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları