Gezi-demokrasi...seçim-geçim...
Özlem Yüzak
Son Köşe Yazıları

Gezi-demokrasi...seçim-geçim...

29.04.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Şaşırdık mı? Gezi davasında dokuz yıldır süren keyfiliğin, hukuksuzluğun bir anda sona ereceğini mi düşündük? Beş yıldır casusluk suçlaması ile hapis yatan Osman Kavala’yı casusluktan beraat ettirip bu kez de hiçbir somut delil olmadan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlaması ile ağırlaştırılmış müebbette mahkûm ettiren zihniyetin değişmiş olabileceğini mi farz ettik? Neydi bizi böyle düşünmeye yönelten?

Demokrasinin olmadığı, daha doğrusu sadece “oy”a indirgendiği bu ülkenin yeniden seçim sürecine girmesi mi? Yılladır süregelen yılgınlığın, umutsuzluğun üzerine bir de  ekonomik sıkıntıların eklenmesiyle hepimizin artık muhtaç hale geldiğimiz küçük bir ışık mı? 

Yeniden ayaklarımız yere basmalı. 2013 Mayısı’nda patlak veren Gezi olayları toplumsal bir karşı çıkıştı. AKP iktidarının ve yandaşlarının- ki buna o dönemde büyük bir eşgüdüm içinde hareket ettikleri FETÖ de dahil, Türkiye’ye dayattıkları baskıcı sisteme, hukuksuz uygulamalarına, demokrasiyi hiçe sayan tutumuna, ülkeyi kutuplaştırmasına...  Aradan dokuz yıl geçti. Ne değişti? Hiç... 

Belki de şöyle sormalı... Neden hiçbir şey değişmiyor? Yani iyiye, insanca yaşama, adalete, eşitliğe, umuda ilişkin neden güzel şeyler olamıyor bu ülkede? Neden arpa boyu yol alamıyoruz? Neden bu ülkede demokrasiyi yeşertemiyoruz? 

Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu ile Herkese Bilim Teknoloji dergisinin 24 Şubat’ta yayımlanan sayısında bir söyleşi yapmıştık. Kalaycıoğlu, 2006 ve 2018 yıllarında yaptıkları anketler ve çalışmalardan söz etmişti. Önümüzdeki seçim sürecini doğru anlayabilmek için bunları hatırlamakta yarar var. 

Kalaycıoğlu, 2006 yılında Prof. Ali Çarkoğlu ile birlikte yaptıkları “Türkiye’de artan muhafazakârlığın değerleri” çalışmasında en büyük ölçüde paylaşılan değerin anomi (kuralsızlık veya kuralı kale almayan davranış) olduğunu saptadıklarını söylüyor. Anomi herhangi bir yasal, anayasal, bilimsel, ahlaki, etik vb. kuralı dikkate almaksızın aklına estiği gibi davranmak olarak tanımlanır. Anominin yükselen değer haline geldiği, “hukukun üstünlüğü, adalet, bilimsel kural, etik” gibi taleplerin son derecede cılız kaldığı bir toplumda siyasetçiden ne beklenir? 

Kalaycıoğlu, şu saptamayı da yapıyor: Siyasal yolsuzluk hiçbir seçim araştırmasında denekler tarafından Türkiye’nin en önde gelen sorunları arasında sayılmamıştır. Siyasetçilerin yolsuzluk yapmaları önemli değilmiş, fakat seçmene patronaj olarak bütçe kaynaklarını aktarmamaları fevkalade önemli bir sorunmuş gibi durmakta. 

Kalaycıoğlu, Avrupa’da Kuzeybatı-Güneydoğu ekseninde seçmenlerde iki farklı demokrasi algısının olduğunu belirtiyor: “Kuzeybatı Avrupa ülkelerinde seçmen, doğru demokrasiyi insan hakları, düşünce, ifade, basın-medya, toplantı ve gösteri, dernekleşme vb. özgürlükler rejimi olarak algılıyor. Güneydoğu Avrupa’ya ve hatta Ortadoğu’ya ve Asya’ya doğru yöneldiğimizde ise demokrasinin ‘oy verip hizmet veya yarar temin etme alışverişi olarak’ kabul edildiğini görüyoruz” diyor. 

Türkiye’de 2018 seçimleri öncesinde Sabancı ve Koç üniversitelerinden öğretim üyelerinin katılımıyla yapılan saha araştırmasından da örnek veriyor: Demokrasi üzerine sorulan soruya seçmenlerin üçte ikisi, aslında sultanizm rejimi olarak demokraside olmayan melez bir uygulamanın olduğu Türkiye’de demokrasinin iyi çalıştığını ifade ettikleri gibi, yüzde 95’i de demokrasi dışı bir rejimde yaşamayı düşünmeyeceklerini belirtmişlerdi. Oysa 2017 halkoylaması sonrasında neo-patrimonyal sultanizm rejimine geçmiş olan Türkiye artık hiçbir bilimsel, karşılaştırmalı siyaset araştırmasında demokrasi olarak kabul edilmiyor. Bu çelişki gibi dursa da Türkiye’deki seçmenin gözünde demokrasi tıpkı Lübnan veya Cezayir’deki seçmenin gözünde olduğu gibi, oy verip hizmet veya yarar temin etme alışverişi. 

Yeri gelmişken şu hatırlatmayı da yapalım (yine Kalaycıoğlu’ndan): “International Social Survey Programı’nın  (ISSP) Türkiye’de de yapılan toplumsal içerikli saha taramalarından elde edilen bulgulara göre seçmenin içinde en büyük kesim; hayat boyu hiçbir işte kazanç karşılığı çalışmadığını söyleyen (ortalama yüzde 40’lık) bir kesimdir. Bu seçmen kitlesinin özgürlükler, haklar, hukuk devleti konularında duyarlılıkları olduğunu gösteren hiçbir kanıt bugüne kadar saptanmamıştır. Ancak, Türkiye’nin sorunu olarak hayat pahalılığı, enflasyon, işsizlik, ekonomik istikrarsızlık, terör, sağlık ve eğitim hizmetlerine duyarlı oldukları da görülmektedir. Bu hususlarda kendilerine yeterli olanak sağlandığını gördüklerinde de demokrasinin iyi çalıştığını düşünmeleri de doğaldır.”

Yazarın Son Yazıları

Bir bilim insanının uzun yolculuğu: Ufuk Akçiğit

Koç Üniversitesi’nin onuncu kez verdiği Rahmi M. Koç Bilim Madalyası bu yıl Prof. Dr. Ufuk Akçiğit’e verildi.

Devamını Oku
28.11.2025
COP30... 46 yıl sonra hâlâ bir arpa boyu yol

Brezilya’nın tropik sıcaklığı altında toplanan COP30, dünya siyasetinin iklim krizine nasıl baktığını -daha doğrusu bakmadığını- tek karede özetleyen bir zirve oldu.

Devamını Oku
21.11.2025
Distopik dönemler...

“Az sayıda insanın yaşadığı küçücük bir ada...

Devamını Oku
14.11.2025
Mamdani, İmamoğlu... Küresel solun yeni sınavı

New York’un yeni belediye başkanı Zohran Mamdani, yalnızca Amerika’daki Demokratlar için değil, tüm dünya için bir mesaj verdi: “Değişim hâlâ mümkün.”

Devamını Oku
07.11.2025
103. yıl...

Buruk, öfkeli ama öte yandan coşkulu..

Devamını Oku
31.10.2025
Savaş uçakları yetmez: Türkiye’nin teknoloji egemenliği sınavı

Türkiye ara çözümlere sıkışırken dünya “neoprime” savunma çağına giriyor.

Devamını Oku
24.10.2025
Dünyanın yeni satranç tahtası: Nadir elementler

Nadir elementler konusu Türkiye’de kamuoyunun gündemine CHP tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump görüşmesinden hemen önce “Pazarlık konusu yapılacak” diye getirildi.

Devamını Oku
17.10.2025
Gazze... Küresel vicdanların da savaş

“Eğer ateşkes kalıcı bir barışa evrilemezse, bu savaş yalnızca Gazze’yi değil, Batı ittifakının meşruiyetini ve küresel düzeni de sarsmaya devam edecek...”

Devamını Oku
10.10.2025
Çare: Alışmamayı öğrenmek…

Şu son bir yıl içinde yaşadıklarımızı diyelim beş yıl önce yaşasaydık herhalde “Olağanüstü günlerden geçiyoruz” derdik.

Devamını Oku
03.10.2025
Kullanışlı piyon mu olacağız? Stratejik ortak mı? Beylikova...

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump’ın New York’ta yaptığı görüşme, sadece ikili ilişkiler bağlamında değil, küresel dengeler açısından da kritik.

Devamını Oku
26.09.2025
Sıfır noktası...

Bir süredir gözüm Nepal’deki gelişmelerde...

Devamını Oku
19.09.2025
Kaç Türkiye? Kimin gündemi?

Moda Caddesi’nden Kadıköy Rıhtım’a doğru yürüyorum.

Devamını Oku
12.09.2025
Demokrasiler neden çöküyor (2)

Erdoğan AKP’si; karşısındaki tek önemli muhalefeti yani CHP’yi işlevsizleştirmek için elindeki tüm yetki ve yargı güçlerini kullanıyor.

Devamını Oku
05.09.2025
Demokrasiler nasıl çökertiliyor (1)

Önce şunu görmeliyiz...

Devamını Oku
29.08.2025
CHP’nin yükü, hepimizin yükü

"CHP’nin üzerindeki yük öyle ağır ki özgür; laik, demokratik bir ülke olma mücadelesini tek başına omuzladı."

Devamını Oku
22.08.2025
24 yıl...

Neredeyse çeyrek asır...

Devamını Oku
15.08.2025
Çürüme... Çözülme... Sahteliğin anatomisi

Sahte diplomalar, sahte ehliyetler, sahte sağlık raporları...

Devamını Oku
08.08.2025
Gazze... Açlık, sessizlik ve ahlaki felç

Seyrediyoruz. Kimi insanlığın geldiği noktadan utanarak, kimi umarsızca sanki bir film seyreder gibi...

Devamını Oku
01.08.2025
Yangın... Kuraklık... Rant: Türkiye’nin iklimle sınavı

Tam bitti derken yeniden başlıyor. Rüzgârın hızına göre şiddetleniyor; ortalığı yakıp kavuruyor.

Devamını Oku
25.07.2025
Şu zeytin ile derdiniz ne?

Şaşırdık mı? Hayır...

Devamını Oku
18.07.2025
TRT’den CHP duruşmaları mı?

CHP’li belediyelere yapılan operasyonların sonu gelmiyor. Belli ki yaz böyle geçecek.

Devamını Oku
11.07.2025
Toplumu germek, muhalefeti susturmak: AKP’nin elindeki yegâne kozu

Çünkü çözüm üretemiyor. Çünkü halkın sorunlarına yanıt veremiyor.

Devamını Oku
04.07.2025
Zeytin... Bir talanın jeopolitiği

“At izinin it izine karıştığı” günlerden geçiyoruz yine.

Devamını Oku
27.06.2025
İran’a saldırı hazırlığı mı? Neden?

Daha sular durulmadan Ortadoğu yeniden karıştırılmaya çalışılıyor...

Devamını Oku
13.06.2025
Bu bayram...

“Bizim bayram görecek halimiz yok arkadaşlar” dedi ve ekledi CHP lideri Özgür Özel...

Devamını Oku
06.06.2025
Nasıl bir eğitim?

Sadece anayasal hakkı olan barışçıl protesto hakkını kullandıkları için hapiste tutulan üniversite öğrencileri olan bir ülke...

Devamını Oku
30.05.2025
Sosyalist Enternasyonal İstanbul’da... Dünya solu ne yapmalı?

O kadar fazla sistematik saldırı altındayız ki... Kimi zaman büyük resmi görebilmek için yaşananları alt alta sıralamak önemli...

Devamını Oku
23.05.2025
‘Çözüm süreci’ ve sonrası

Barışı uzak bir hayal olmaktan çıkarmak hiç kolay değildir, en azından bizim coğrafyada.

Devamını Oku
16.05.2025
Karartma... Otokratik rejimde sıradan bir gün

Karartma... Otokratik rejimde sıradan bir gün

Devamını Oku
09.05.2025
Siz gidene kadar...

Siz gidene kadar...

Devamını Oku
02.05.2025
Deprem ensemizde: 40 milyar dolarlık sessizlik

Deprem ensemizde: 40 milyar A dolarlık sessizlik

Devamını Oku
25.04.2025
Yüzde 3.5 kuralı: Değişim kaç kişiyle başlar?

Yüzde 3.5 kuralı: Değişim kaç kişiyle başlar?

Devamını Oku
18.04.2025
Tarife savaşının şifreleri

Tarife savaşının şifreleri

Devamını Oku
11.04.2025
Uyanış...

Uyanış...

Devamını Oku
04.04.2025
Yeni bir siyaset... Ama nasıl?

Yeni bir siyaset... Ama nasıl?

Devamını Oku
28.03.2025
AKP’nin elinde 2 torba: Biri Gezi, diğeri ‘terör’

AKP’nin elinde 2 torba: Biri Gezi, diğeri ‘terör’

Devamını Oku
21.03.2025
Tehdit... Atlantik’in öte yakası

Tehdit... Atlantik’in öte yakası

Devamını Oku
14.03.2025
Kadın sorunu yok, erkek sorunu var

Kadın sorunu yok, erkek sorunu var

Devamını Oku
07.03.2025
Eskisi çöpe... ‘Yeni’ dünya düzeni

Eskisi çöpe... ‘Yeni’ dünya düzeni

Devamını Oku
28.02.2025
‘Yeni Türkiye’de haddini bileceksin’

‘Yeni Türkiye’de haddini bileceksin’

Devamını Oku
21.02.2025