Öztin Akgüç

Onur ve bağımsızlık zaferi

30 Ağustos 2023 Çarşamba

30 Ağustos zaferiyle, 1699 Karlofça Antlaşması’yla başlayan yenilgi, toprak kaybı süreci sonlanmış; yükseliş, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti kuruluş sürecine girilmiştir.

Zafer, yalnız emperyal güç destekli Yunan kuvvetlerine karşı değil, yerli işbirlikçilere karşı da kazanılmıştır. Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkışının ertesi günü İstanbul’da Osmanlı erkânının da katıldığı İngiliz Muhipleri (Dostları) Cemiyeti kurulmuş, bağımsızlık savaşını başlattığı “Amasya Tamimi” sonrası da dış destekli din motifli iç isyanlar başlatılmıştır. Ayaklanmalar Kurtuluş Savaşı boyunca sürmüş, zafer kazanıldıktan sonra da yerini “Keşke Yunan kazansaydı” diye hayıflanmaya, “Yunandan kurtulduk Mustafa Kemal’den nasıl kurtulacağız” kaygısına bırakmıştır. Bu kaygı ve hayıflanma hâlâ sürmektedir.

Bağımsızlık savaşının başlangıcından itibaren ülkede Türklüğü içselleştirememiş, bağımsızlığı, özerkliği önemsemeyen, Arap tipi İslamiyeti yaşamaya özenen, din istismarından yarar sağlayan, kendi varlık ve çıkarlarını Batı devletleriyle ortaklıkta, anlaşmada gören işbirlikçi kesimlerin varlığı görmezden gelinemez.

Kurtuluş Savaşı’nı yürüten siyasal örgüt, Sivas Kongresi’nde ülkede kurulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin birleşmesiyle oluşan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’dir (ARMHC). Zafer kazanıldıktan sonra ARMHC, Halk Fırkası adı altında siyasal örgüte dönüştürülmüştür. Halk Fırkası, partinin 1935 yılı kurultayında CHP unvanını almış, Mustafa Kemal Atatürk’ün önerisiyle Sivas Kongresi, partinin ilk kurultayı olarak kabul edilmiştir. Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin amacı, ülkede ulusal egemenliğe dayanan tam bağımsız devlet kurulmasıdır. Atatürk, partinin misyonunu vurgulu şekilde belirtmiştir. Partinin 1923 yılında yayımlanan bildirgesinde de egemenliğin kayıtsız, şartsız ulusa ait olduğu, halkın kendisini yöneteceği, TBMM’nin halkın tek ve gerçek temsilcisi olduğu belirtilmiştir. Atatürk, Sivas Kongresi’ni ilk kurultay olarak kabulü ile Kuvayı Milliye ruhunun CHP tarafından yaşatılacağını vurgulamıştır. Tam bağımsızlık, özgürlük, vatanseverlik, özverili olma, “Kuvayı Milliye” ruhudur.

Bağımsızlık savaşına karşı ayaklanmış, bağımsız Türk devletini içselleştirememiş, işbirlikçi kesim Cumhuriyetin ilanından sonra Terakki Perver Cumhuriyet Fırkası (TCF)adı altında siyasal olarak örgütlenmiştir. Dini inançlara saygı, hilafetin kaldırılmasına karşı olma, ekonomide liberalizm yerinden yönetim, bir tür federalizm TCF’nin programında yer almıştır. Bu ilkeler, hedefler, ülkede kurulan tüm sağcı partilerin programlarında benzer ifadeyle yer almış, siyasal İslamın da nüvesini oluşturmuştur.

1950 yılında DP dinci ve işbirlikçi kesimin birlikteliği, dış etkenlerle de iktidara gelmiştir. 1950-80 döneminde CHP’nin misyonunu sürdürmesi, yapılan sekiz seçimin üçünde birinci parti oluşu (1957 seçimini de resmen değil, fiilen kazanmış olabilir), koalisyon hükümetleri, STK’ler, devlet kurumlarına sapmalara, ödünlere karşı, rejimin sürmesine olanak vermiştir.

CHP etkinliği sürerken ABD’nin BOP (GOP) projesinde bölge için siyasal model olarak “Ilımlı İslam” ekonomi modeli olarak da uluslararası pazarlara eklenmiş serbest pazar düzeni öngörülmüş, pilot uygulama olarak da Türkiye seçilmiştir. Özal, 24 Ocak Kararları ile ekonomik model uygulamaya konulurken 12 Eylül darbesiyle de önündeki engellerde CHP dahil kaldırılarak iktidar yolu açılmıştır. Siyasal İslam otokrasiye de dönüşerek, muhalefetin ve STK’lerin etkin olmayışından yararlanarak, yandaş desteği yanı sıra ikili oynayanlar, muhalif görünen subliminal desteklerle bağımsız egemenliğini sürdürmektedir.

Zafer kazanılmış, ulusal egemenliğe dayanan Türkiye idealine ulaşılamamıştır. Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarına minnet borcu ödenmemiştir. Kesintiye uğrayan amaca ulaşmak için özveri gerekiyor. Nâzım Hikmet, şehitler için “Siz toprak altında yatan ulu köklerimizsiniz” diyor. Onlar saygı ile her zaman önünde eğilerek anılmalıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları