Çözüm için soruna doğru tanı koymak, amacı belirlemek, süreci amaç doğrultusunda ilerletmek gerekir.
Amaç, terörsüz Türkiye sloganı alalamasıyla kamuoyuna sunuldu. Sorun, yalnız terör müydü? Bu amaca barış da eklendi. Süreç görünürde geçen ekim ayında Bahçeli’nin DEM Parti sıralarını ziyaret ederek tokalaşması, Öcalan’ı TBMM’de konuşmaya davet etmesiyle başladı. DEM heyetinin İmralı ziyaretleri, Öcalan’ın manifestosu, PKK’nin silah bırakma gösterisi, TBMM’de Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu (MDKDK) adı verilen çözüm komisyonunun kurulmasıyla sürüyor. Terörsüz Türkiye “Arap Baharı” gibi bir BOP (GOP) kurgusu.
Komisyon çeşitli kesimlerin, çevrelerin görüşlerini alarak, soruna herhalde doğru tanı koyarak süreci belirlemeyi, çözüm önerileri geliştirmeyi amaçlıyor. Mustafa Balbay komisyonun çalışma düzenine bakarak haklı olarak “istikşafi komisyon” sıfatını yakıştırıyor.
Gerçek ne? Neler amaçlanıyor? Sürecin ne yöne evrilmesi bekleniyor? İrdelemek gerekir. Komisyonda tarafların amaç ve beklentilerini belirlemek gerekir.
ABD, komisyonda doğrudan yer almıyor ama taraf olarak beklentileri var. ABD’nin emperyal bir güç olarak Ortadoğu’yu terk edeceğini, BOP’un (GOP) çöpe atıldığını düşünmek, safderunluğun ötesinde akıl tutulması olur. Emperyal güçler, hegemonya kurmak için, ayrıştırır, komprador gruplar oluşturur, uygun apartlar bularak kullanır hatta “Arap Baharı”, “terörsüz Türkiye” gibi sloganlar bulur.
ABD’yi tekrar büyük yapma söylemi, vaadi, ümidiyle vasat ABD vatandaşından oy alan Trump’ın politikası ayrıştırıcı ve karıştırıcıdır, barışçıl değildir. Ilımlı desteği, siyasal İslam, Türk-İslam sentezi, özetle Cumhur İttifakı ABD’nin Türkiye’nin rejimi için hedeflediği tercihtir.
Erdoğan yaşam boyu iktidarda kalmayı, MHP Erdoğan’a bağlı olarak yaşamını, varlığını sürdürmeyi amaçlıyor. Sorun beka sorunu ancak ülkenin değil, kişilerin, Cumhur İttifakı’nın sorunu.
Ekonomik çöküş, toplumsal muhalefet, yerel seçim yenilgisi, CHP’nin birinci parti oluşu, Cumhur İttifakı’nın iktidarını, gelecek seçimde de varlığını tehlikeye düşürdüğü gibi, ABD’de de amaçları doğrultusunda tedirginlik yarattı. Cumhur İttifakı’nın desteklenmesi, güçlendirilmesi gerekiyordu. Trump’ın Erdoğan’ı övücü mektubu, beyanları, Tom Barrack’ın atanması yeterli değildi. Milliyetçi olarak nitelendirilen İYİ, Zafer, BTP, Milli Yol partileri gibi yelpazeden katılım beklenmiyordu. DEM eklemlenirse Erdoğan, Cumhur İttifakı iktidarını, varlığını sürdürebilirdi. DEM’i çekebilmek için de isteklerini karşılamak, kendinden ödün vermek gerekiyordu. Süreç, Bahçeli aracılığıyla DEM’i ayartmak amacıyla başladı. Ödünler arasında Öcalan’a umut hakkı, serbest bırakılması, vatandaşlık tanımının değişmesi, federasyona giden yolun açılması gibi beklentiler var. DEM sürecin yavaş gidişinden yakınıyor, AKP süreç konusunda fayda-maliyet analizi yapıyor, ayarlıyor.
CHP’nin durumu kritik. Eleştirilere karşın komisyona katıldı. Katılım, komisyon için de CHP için de zevahiri kurtarmak olarak görüldü. Komisyona demokrasi sözcüğünün eklenmesi, öneri paketi bu çerçevede değerlendirilmelidir. Sonuç alıcı, yararlı beklenti anketlere göre kamuoyunda da yoktur. Komisyon oyalama aracıdır.
Ülkede kişilere, kuruluşlara, kurumlara kuşkucu davranmak ussaldır. Ziya Paşa’nın “Ümmid-i vefa eyleme her şahsı dagalde/ Çok hacıların çıktı haçı zir-i bagalde” (Her sahtekârdan vefa bekleme, pek çok hacının koltuğunun altından haç çıktı) mısraları yalnız dinciler için değil, genel için de geçerlidir.