Kolonyalizm, sömürgecilik bir devletin kendi sınırları dışındaki ülkeler üzerinde hegemonya, egemenlik kurarak ideolojik, kültürel, siyasal, ekonomik baskılarla siyasal, ekonomik çıkar sağlamasıdır.
17. yüzyılda başlayan kolonyalizm çağı kapitalizmle yaygınlaşmıştır, sömürge imparatorlukları oluşmuştur.
Kapitalist düzenin çökeceğini yalnız Karl Marx öngörmez, iktisatta klasik ekol de kapitalizmin geleceği konusunda karamsardır.
İç pazarın sınırlı oluşu nedeniyle aşırı sermaye birikimiyle sermayenin marjinal verimliliğinin kârın azalması, ülkenin üretim faktörü, faktör donanımının, doğal kaynakların kısıtlı kıt oluşu da kapitalizmin sonunu hazırlar. Kapitalizm, iç pazar daralmasını, doğal kaynak faktör donanımı kısıtını yayılmacılıkla, emperyalizmle diğer ülke ve topraklar üstünde egemenlik kurarak aşabilir.
Yayılmacılık, emperyalizm yalnız pazarı genişletmez, yeni doğal kaynaklara ulaşmayı da sağlayarak üretim faktörü kıtlığını da giderir.
Kolonyalizm, sömürgecilik, endüstriyel ürünler için pazarı genişlettiği gibi taahhüt, finans taşımacılık başta olmak üzere hizmet ihracatını da artırır.
Yap işlet devret (YİD) bizim reklam olarak kamu özel işbirliği (KÖİ) olarak tanımladığımız BOT (build operate transfer) İngiltere’nin kolonilerini sömürmekte uyguladığı bir finansman yöntemidir.
2. Dünya Savaşı sonrası Birleşmiş Milletler Örgütü’nün kuruluşuyla kolonyalizm resmen sona ermiş, çoğu koloni ülke bağımsızlıklarını kazanmış olmakla beraber, emperyalizm, kolonyalizm örtülü biçimde de olsa sürmektedir.
Emperyal güçlerin hedef alanı, gerek pazar gerek doğal kaynaklar açısından Ortadoğu ve Afrika’dır. ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), ABD’nin bölgede hegemonya, egemenlik kurması amaçlıdır. ABD’nin Güney Amerika’da etkinliğinin azalması, Vietnam yenilgisiyle Güney Asya çekilişinden sonra ağırlığı Ortadoğu’ya vermiştir. Proje, Atlantik kıyısına kadar uzanan Kuzey Afrika ülkelerini kapsayacak şekilde genişletilerek GOP, Genişletilmiş Ortadoğu Projesi’ne dönüşmüş; “Arap Baharı” projenin mottosu olarak kışkırtıcı olmuştur. Emperyal güçler, vekâlet savaşlarında ülkelerdeki komprador grupları araç olarak kullanmaktadır.
12 Eylül 1980 darbesi, kısıtlı, vetolu seçim sonrası Özal’ın iktidara getirilişi, CHP’nin kapatılması ve yöneticilerine siyaset yasağı getirilmesi, toplumsal hareketlerin, hakların kısıtlanması, ekonomiyi uluslararası piyasalara eklemleme, Cumhur İttifakı’nın nüvesi Türk-İslam sentezi savunulması, Erbakan’ın elenerek Erdoğan’ın lider konumuna getirilişi, Erdoğan’ın BOP eşbaşkanı olarak lanse edilmesi, tanıtımı, CHP’nin Kılıçdaroğlu yönetiminde pasifize edilmesi, eylemsizleştirilmesi, günümüzde terörsüz Türkiye mottosu altında sürdürülen süreç, rastlantısal birbirinden bağlantısız olaylar değildir.
Türkiye’nin, emperyalist oyunların bilincinde olarak olayların dışında kalması, emperyal güçlerle araya mesafe koyması, yaklaştırmaması, İsmet Paşa’nın, “Büyük devletlerle ilişkiler iri bir hayvanla yatağa girmeye benzer” uyarısı dikkate alınması gerekir.
Emperyal güçler, sonunda ya çatışacak ya da bölüşecektir. Türkiye, tarafların dışında kalarak bağlantısız dış politika izlemelidir. Bağımsızlığın, onurlu yaşamanın gereği de bağlantısız tarafsız olmaktır.