Trump’ın büyükelçi Barrack’a “Erdoğan’a meşruiyet verelim” talimatı, meşruiyet tartışmasına yol açtı. Ne yabancı devlet başkanı ne servis edilen fotoğraf ne de Bahçeli desteği kişiye meşruiyet kazandırır. Meşruiyet, yasalardan, anayasadan kaynaklanır.
Türkiye’de rejim değişikliğine yol açan 2017 anayasası referandumu şaibelidir. Oylar sayılmaya başlandıktan sonra YSK kararı ile yasalara aykırı olarak mühürsüz oyların da geçerli sayılmasıyla atı olan Üsküdar’ı geçmiştir.
Erdoğan’ın üçüncü kez cumhurbaşkanlığına aday gösterilmesi de anayasaya aykırılık oluşturması nedeniyle en azından tartışmalıdır.
Trump, Erdoğan’ı överken diğer yandan rahip Brunson ve hileli seçim yollarına gönderme yaparak bir anlamda da yermektedir. Edebiyatta över gibi görünüp yerme, yeriyormuş gibi övme “istidrak” terimiyle ifade edilir. Trump’ın övgüsü bu şekilde de yorumlanabilir.
Trump, fırsatçı, özsever, narsist, övünen bir politikacıdır. “Quid pro quo” karşılıklı çıkar, seçim kampanyasında kullandığı bir mottodur. Erdoğan’ı överek, yardımda bulunduğunu ima ederek, Erdoğan’dan karşılık beklemekte ve almaktadır.
Meşruiyet vermek, “kabul edilebilir olma” anlamı da taşır. “Erdoğan’a meşruiyet verelim” yönünde büyükelçi Barrack’a talimat “Erdoğan testi geçti, destekleyelim” anlamında yorumlanmalıdır.
Trump, ABD’yi yeniden büyük yapma vaadi, sloganı ile oy almış, iktidara gelmiştir. Grönland’ı alma, Panama Kanalı’nı kontrol etme vaatleri tepkilerle karşılaşınca çıkar yol olmadığını görmüştür. Güney Amerika’da da Venezüella ile çatışmaya girmiş sonuç alamamıştır.
Ortadoğu yalnız coğrafi olarak değil petrol ve doğalgaz yatakları, büyük pazar oluşu ile de yayılmacılık için elverişli alandır. Trump’ın Netanyahu desteğini bu yönden değerlendirmek gerekir. BOP (GOP) ile bölgede ABD’nin hegemonya kurması amaçlanır. Erdoğan’ın projenin eşbaşkanı olduğu da geçmişte açıklanmıştır. Trump, Erdoğan’dan Gazze ve Suriye de planının gerçekleşmesi konusunda destek beklemektedir ve almaktadır. Quid pro quo kuralı.
Suriye’de İran, Rusya destekli, Esad rejimi, ABD’nin BOP (GOP) projesi için engeldi. İran Suriye yoluyla Lübnan üzerinde etkili oluyor, Hizbullah’ı destekliyor, İsrail için tehdit oluşturuyordu. Bir yanda Astana toplantıları sürerken öbür yandan Esad rejiminin altı oyuluyordu. Sonunda Esad rejimi yıkılarak BOP (GOP) projesinde bir ileri adım atılmış oldu. Günümüzde Suriye ABD kontrolündedir. Tek parçalı mı yoksa iki parçalı olarak mı, buna Trump karar verecektir. “PKK/ SDG silahları teslim etsin” çağrıları gösteride kalmaktadır. İsrail’in işgal ettiği Suriye toprağından çekilmesi söz konusu değildir.
Gazze’de ne oldu? Resmi açıklamalara göre 70 bine yakın can kaybı, 100 bini aşkın yaralı, 55 milyon ton enkaz, yıkıntı, 2 milyon kişinin tedirgin olması, aç ve barınaksız kalmasıdır.
Trump’ın “barış planı” gündemde. Ateşkes antlaşması, servis edilen fotoğraf kareleri, Gazzelilerin kutlaması, kalabalık halde İsrail ordusunun geri çekildiği bölgeye yürümesi... Aslında gizli bir tehcir olayı yaşanacak. Yıkılan, enkaz haline gelen yerlere geri dönüşler nasıl olacak, insanlar nerede barınacak? Bir süre sonra sözde gönüllü geri dönüşler başlayacak, Gazze kısmen ya da tamamen, doğrudan veya dolaylı ABD-İsrail kontrolüne girecektir. Senaryoda Hamas yoktur. ABD ve İsrail, barış planının sonunda elleri boş çıkmayacaktır. Lanet, miting, yürüyüş derken ABD-İsrail sonuçta Gazze’yi götürüyor.
Koloniyal dönemden beri emperyal, yayılmacı güçlerin etkinliği, büyük ölçüde ülkelerindeki, komprador gruplarla düzenden yararlanan politikacı, bürokrat, iş insanları, akademisyen, medya mensuplarıyla sağlanır.