Planlanan, vaat edilen büyük işlerden, söylemlerdense yapılan ufak işler daha yararlıdır. Öneriler, dilekler, temenniler, bireysel eylemlere de dönüşmeli, desteklenmelidir. Mahatma Gandhi’nin bir özdeyişini aktarayım: “Bir şeylerin değişmesi için önce ben değişmeliyim.” Bu tümceyi genelleştirirsek; öneriyorsam, diliyorsam ben de öncelikle yapmalıyım.
Kişinin yazılarında kendinden söz etmesini uygun görmemekle, kaçınmakla beraber yazının başlığına uygun olarak sosyal dayanışma, sorumluluk kişinin ne yaptığını sorgulaması, bir yerde hesap vermekle oluyor. Sınırlı olanaklarımla neler yapabildiğimi, yaptığımı özür dileyerek açıklıyorum.
- İstanbul’da Gayrettepe’de bir katım vardı, ZİÇEV Zihinsel Özürlü Çocuklara Eğitim Vakfı’na bağışladım.
- Bir kamu bankasında vadeli TL mevduat hesabım vardı, faizlerinin birikmesiyle 1 milyon TL’ye ulaştığında Darüşşafaka Cemiyeti’ne havale ettim.
- Verilen dersin kitabı yazılmalı, araştırma yapılmalı, bilgi paylaşıldıkça çoğalır gibi düşüncelerle büyük bölümü Arayış Yayıncılık olmak üzere Türkiye Bankalar Birliği (TBB), İstanbul Sanayi Odası (İSO); Bağlam Yayıncılık; AVC Basım Yayın, Gerçek Yayınevi yayın olarak 30’u aşkın kitap. Kitapların büyük bölümü el kitabı-test book niteliğinde. Vasat kalite de olsa el kitabı, insan kaynağına katkı olarak kabul ediliyor. Son beş yılda iki kitabım “Merkez Bankacılığı” ve “Firma Ekonomik Yönetimi” yayımlandı.
- Milliyet’te başladım, Cumhuriyet’te sürdürüyorum 40 yılı aşkın süredir amatörce köşe yazısı yazmaya çalışıyorum.
Tek gelirim emekli aylığım. Her ay ayırdığım mütevazı tutarı Darüşşafaka, TEMA Vakfı, ZİÇEV’e gönderiyorum. Kalkınma ekonomisi konusunda çalışmaya başladım. Tamamlayabilir miyim? Tanrı’nın takdiri, lütfu, inayetidir.
Sosyal dayanışma-destekte yararlı kurum “vakıf”tır. Vakıf, kamu hizmeti niteliğinde (sağlık, eğitim, sanat, kültür, çevre) bir hizmetin yerine getirilmesi amacıyla kişinin, ayrı bir hukuki varlığı, tüzel kişiliği olmak üzere mal varlığı özgülemesi, bağışlamasıdır. Vakfın amacı sürekli olup amacını gerçekleştirmeye yeterli mal varlığı, geliri olmalıdır.
Cumhuriyetin Cumhur İttifakı “fetret” döneminde vakıf müessesesi de yozlaştırıldı, kamuya katkıda bulunulacağına, kamudan vakıflara kaynak aktarılıyor; destek ters yönde oluyor. Özel sektörde çoğu kez vergi bağışıklığı şaibesiyle kamuya katkısı kuşkulu vakıflar oluşturuluyor.
Ülkede özveriyle toplum yararına hizmet veren, savaşan, direnen, vakıf, dernek, STK’ler de var.
Devlet versin, ödenek artırılsın, MEB yapsın gibi önerilerin, eleştirilerin; çocuklar okula gidemiyor, beslenme çantaları boş gibi yakınmaların; aç çocuk kalmasın, çevre korunsun gibi iyi niyetli desteklerin pratikte haber değeri bile yok. Kişisel gösteri gibi kalıyor.
Bu “fetret” döneminde ülke, toplum yararına ne yapıldı da bunlar eksik kaldı? Yine yapılmayacak, geçiştirilecektir. Bu tür yandaş yönelimlere karşı, toplumsal dayanışma, destek, sorumluluk anlayışı ile hareket önem kazanıyor.
Sadece toplumsal dayanışma, destek ile ülkenin eğitim, yoksulluk, sağlık, çevre sorunlarının çözülemeyeceği bilinmekle beraber, kısmen iyileşme de sağlanabileceği gibi, daha betere gidiş de önlenebilir. Ülke yararına özveriyle savaşan, direnen vakıfların, derneklerin, STK’lerin sözde değil fiilen desteklenmesi yararlı ve etkili olur.