İSMET İNÖNÜ’YE DE SALDIRMIŞLARDI

İSMET İNÖNÜ’YE DE SALDIRMIŞLARDI

10.05.2023 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

“Biz hukuk dışı bir rejimin kurulmakta olmasıyla karşı karşıyayız. (…) Tarih kürsüsünden halinizi seyrediyorum. Suçluların telaşı içindesiniz.” (İsmet İnönü, 14 Aralık 1953)

7 Mayıs 2023 Pazar günü Erzurum mitinginde Ekrem İmamoğlu’na taşla saldırıldı. Saldırıda, yaralanan insanlar oldu. 2023’te Ekrem İmamoğlu’na Erzurum’da yapılan taşlı saldırı, 64 yıl önce, 1959’da İsmet İnönü’ye Uşak’ta yapılan taşlı saldırıyı anımsattı. Bir kere daha tarihin çirkin tekrarına tanık olduk.

BİR BASKI REJİMİ

Dönemin DP iktidarı, 1954’ten itibaren Türkiye’de bir baskı rejimi kurdu. Muhalif siyasi partiler, basın, üniversiteler, sendikalar susturulmaya çalışıldı. 1957 seçimleri sonrası halk desteğini kaybetmeye başlayan DP iktidarı, baskı rejiminin şiddetini artırdı. Öyle ki bu dönemde CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’nün mitinglerle halkla buluşması engellenmek istendi. DP’nin bir temsilcisi gibi davranan valiler ve kaymakamlar, İnönü’yü şehirlere sokmamaya çalıştı. Çeşitli provokasyonlar tertiplendi. İnönü, -biri taşlı olmak üzere- birkaç kere saldırıya uğradı.

ZİLE HALKINA YAPILAN BASKI

Ekim 1958’de İsmet İnönü, Orta Anadolu gezisine çıktı. Sivas’ta büyük bir coşkuyla karşılandıktan sonra Tokat’a geçti. Oradan da CHP’nin seçim kazandığı Zile’ye uğramak istedi. Ancak DP iktidarı, İnönü’nün Zile’de halkla buluşmasını istemiyordu. Zile Kaymakamı Tevfik Kurna, Zile halkının İnönü’yü karşılamasını yasakladı. Metin Toker’e kulak verelim: “Kaymakam, bütün ilçe merkezi halkını evlerine, dükkânlarına hapsetmişti. Evet, bayağı hapsetmişti. Herkesi evine, dükkânına veya kahveye kapatmış, bunların önüne süngülü jandarma dikmişti. Adeta sıkıyönetim ilan etmiş, sokağa çıkma yasağı koymuştu. Polis ve jandarma seferber haldeydi. Zilelilerin İsmet Paşa’yı karşılamasını kaymakam yasaklamıştı.” (Metin Toker, İsmet Paşa’yla 10 Yıl, 1965, Bölüm XXI, s. 125-126)

Zile’de İnönü’yü karşılamaya gelen halkı, polisler copla; jandarmalar dipçikle dağıttı. Emniyet müdürü, İtfaiye arazözlerini kullanarak halka su sıktı. Mitinge katılan halkı dağıtmak için göz yaşartıcı bomba bile atıldı. (Toker, s. 126-128)

DP iktidarı, Zile olayının sorumlusu olarak CHP’yi gösterdi. Başbakan Adnan Menderes, Zile’ye o gaz bombalarının CHP döneminde konulduğunu söyledi. Dahası, Zile olayının sorumlusu olarak gösterilen 45 CHP’li gözaltına alınıp sorguya çekildi, 6’sı tutuklandı. 4 CHP’li yönetici de “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşüne Aykırı Hareket”ten mahkemeye verildi.

İsmet İnönü, Zile olayı sonrası yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Zile hadisesinin neticesi ne oldu? Üzerine gaz bombalarıyla hücum edilen bir halkın masum ve mağrur hali Türkiye ölçüsünde göze çarptı. Kanunsuzlukları savunma gayretiyle idare güç duruma düştü…”

Zile olayı, daha sonraki Uşak, Topkapı ve Yeşilhisar olaylarının habercisiydi.

Bir hafta sonra Çankırı’da da benzer bir olay yaşandı. İnönü şehre girerken onu karşılayan halkın önünde polis kordonu oluşturuldu ve toplananlar zorla dağıtıldı.

İNÖNÜ UŞAK'TA TAŞLI SALDIRIYA UĞRADI

1959 yılında CHP, bir kere daha halkla buluşmaya karar verdi. CHP’liler kafileler halinde yurt gezileri yapacaktı. Bu gezilere “Bahar Taarruzu” adı verildi. İsmet İnönü’nün Uşak yönündeki gezisi ise tarihsel bir göndermeyle “Büyük Taarruz” diye adlandırıldı. CHP lideri İnönü, bu gezisinde, Türk ordusunun İzmir’e girerken izlediği yolu izleyecekti, Ankara’da başladığı geziyi İstanbul’da bitirecekti.

Ancak “Büyük Taarruz” kavramı özellikle DP’li İçişleri Bakanı Namık Gedik’i çok rahatsız etti. Gedik, hükümetin İnönü’yü koruyamayacağını belirterek bu geziden vazgeçilmesini istedi. İnönü, bu geziden vazgeçmeyeceğini belirterek İçişleri bakanını görevini yapmaya çağırdı.

İsmet İnönü, partili 46 milletvekili ve bazı basın mensuplarıyla birlikte 29 Nisan 1959’da Ankara’dan yola çıktı. Ankara Garı’nda İnönü lehine gösteri yapanlar vardı. Polis onları dağıtmak isteyince küçük çaplı olaylar çıktı. DP iktidarı, CHP liderinin alkışlanmasına bile tahammül edemez hale gelmişti. Ankara’da esmeye başlayan rüzgâr Uşak’taki fırtınanın habercisiydi.

DP’li İçişleri Bakanı Namık Gedik, hükümet olanaklarını kullanıp İnönü’nün Uşak halkıyla buluşmasını engellemek istiyordu. Bu amaçla İsmet İnönü’nün gideceği yerlerde önceden bazı çirkin tertipler yapmıştı.

İnönü, Uşak’a geldi. Kısa bir konuşma yaptı.

Uşak’ta DP İl Merkezi’nden atılan bir bardak, yoldan geçen CHP kafilesindeki bir gazetecinin başından hafifçe yaralanmasına neden oldu. Provokasyonlar nedeniyle şehirde gerginlik giderek arttı. İnönü’nün, Büyük Taarruz’da kullandığı evi ziyaret etmesine izin verilmedi.

O gece Uşak’ta bir evde misafir edilen İnönü, ertesi gün Uşak’tan ayrılmak için tren istasyonuna geldiğinde taşlı saldırıya uğradı.

DP’liler istasyonda İnönü’nün yolunu kestiler. İnönü, otomobilini öfkeli kalabalığın önünde durdurdu. Kendisine yol açmak isteyen milletvekillerine “Bırakın, kendi yolumu ben açarım!” diyerek tek başına kalabalığın üstüne yürüdü. Önüne çıkan bir göstericiyi elinin tersiyle iterek “Ne istiyorsunuz? Yaptığınız ayıp değil mi? Çekilin bakayım!” dedi. Öfkeli kalabalık birden adeta ortadan ikiye ayrılıp İnönü’ye yol açtı. Herkes şaşkınlık içindeydi. Bir ara kalabalıktan alkış sesi duyuldu. Bu sırada İnönü, bir an sendeledi. Düşecek gibi oldu. Hemen doğruldu. Başına gelen bir taşla yaralanmıştı.

Metin Toker şöyle diyor: “İsmet Paşa’yı ben Ankara’ya geldiğinde gördüm. Başının arka tarafında bir plaster vardı. Sadece yaranın yeri, muhalefet liderine kalleşçe arkadan saldırıldığını gösteriyordu. Ancak, gittiği gün kadar neşeli, azimli ve keyifliydi.”

Uşak gezisinde 4 CHP milletvekili dövüldü. Ayrıca 6 gazeteci saldırıya uğradı. Geziyi izleyen gazeteciler bir bildiri yayımladılar. Bildiride, “Uşak olayları meslek hayatımızda en elemli hadise olarak kalacaktır” diyerek anayasada ve İnsan Hakları Bildirisi’nde yer alan gezi ve haber alma özgürlüklerine karşı bu olayları tertipleyenlerin cezalandırılmalarını istediler.

Uşak’tan Manisa’ya geçen İsmet İnönü, 1 Mayıs 1959’da şöyle konuştu:

“Uşak’ta himaye altında istasyonda toplanan mütecavizler benim hayatıma kastetmek için harekete geçmişlerdir. Muhalefet aleyhine ‘Ehli Salip’ isnadı ve ‘muhalefeti karınca gibi ezmek’ tavsiyesi gece sabaha kadar Ankara’da tertiplenerek tatbikata konmuştur. Azınlıkta olan iktidar, nihayet kaba kuvvetle bir dehşet idaresi kurarak vatandaşları insan haklarından mahrum yaşatmaya karar vermiş görünüyor.” İnönü sözlerini şöyle bitirdi: “Kanun yolundan çıkmış olanlar, hakları korumak kararında olan hür vatandaşlar karşısında mutlaka mağlup olacaklardır. Vatandaşlarımıza hizmet uğrunda seve seve can vermeyi hayatımızın yüksek, şerefli son mükafatı saymaktayız.”

DP iktidarı basına sansür uyguladı. Gazetelerde, İnönü’nün bu açıklamalarının yer aldığı bölümler boş çıktı.

İnönü, Manisa’dan İzmir’e geçti. İçişleri Bakanlığı’nın emriyle İzmir’deki kongrelerinin ertelendiğini öğrendi.

2 Mayıs 1959’da İzmir’de bazı DP’liler, CHP lehine yayın yapan Demokrat İzmir Gazetesi’ne saldırıp gazete binasını yaktılar. İnönü, 4 Mayıs 1959’da İzmir’den uçakla İstanbul’a geçti. Topkapı’da İnönü’nün canına kastedilecekti.

TOPKAPI'DA LİNÇ TERTİBİ

İsmet İnönü, İstanbul’da -o zamanki adıyla- Yeşilköy Havalimanı’na indi. Oradan Beyazıt’taki CHP İl Başkanlığı’na gidecekti. Otomobiliyle Topkapı’dan geçerken saldırıya uğradı. Önceden yapılan bir tertiple linç edilmek istendi. Polis, saldırganları uzaklaştırmayınca İnönü’yü taşıyan otomobilin camları kırıldı. Saldırganlar, “Vurun Makarios’a!” diye bağırıyordu. O sırada orada bulunan bir binbaşı tabancasını çekip emrindeki askere süngü taktırıp İnönü’yü linçten kurtardı.

Ertesi gün bir basın toplantısı düzenleyen İnönü şöyle dedi: “Vatandaş hakkına idare tarafından tecavüz edilmektedir. Bir devleti temeline kadar sarsan bundan daha vahim bir arıza olamaz. Devlet kuvvetlerinin müsamahası ile tecavüz, ancak hasta olan bir cemiyet bünyesinde olabilir.”

1959 sonu ve 1960 başlarında İsmet İnönü’ye ve CHP’ye yönelik seyahat engellemeleri ve saldırılar devam etti. CHP’nin Göztepe Kongresi’nde polis ateş açtı. Çanakkale Geyikli’de olaylar çıktı. Bu olayı soruşturmaya giden CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek başkanlığındaki heyet saldırıya uğradı. Beypazarı’nda CHP milletvekilleri tartaklandı. DP iktidarı, askeri de kullanarak İnönü’yü Kayseri’ye ve Yeşilhisar’a sokmamaya çalıştı.

MUHALEFETE 'NİFAK CEPHESİ' ADINI VERDİLER

DP lideri Başbakan Adnan Menderes, 1957 seçimleri öncesinde, Nisan 1956’dan itibaren yurt gezilerinde muhalefete yüklenmeye başladı. Tarsus’ta “Muhalefete hesap soracağız” dedi. Gaziantep’te muhalefetin ve basının “komünistleri himaye ettiğini” söyledi. 6 Haziran 1956’da İsmet İnönü, “iktidarın en yukarısındakilerin” Meclis kürsüsünden muhalefet için “profesyonel cani” ve “dünyanın en adi insanları” bile dediklerini hatırlattı.

1957 seçimleri öncesi CHP, HP ve CMP “Muhalefet Cephesi” kurdular. DP iktidarı, bu cepheyi “Şer Cephesi”, “Nifak Cephesi” diye adlandırdı.

Menderes, 1958’den itibaren CHP’yi vatan sathına “nifak tohumları ekmekle”, “fitnecilikle”, “zalimlikle”, “zorbalıkla” ve “kendilerine karşı ihtilal hazırlığı yapmakla” suçladı. 12 Ekim 1958’de Manisa’da “Nifak Cephesi”ne karşı “Vatan Cephesi” kuracaklarını söyledi.

DP iktidarı, İnönü’ye yönelik saldırılara engel olmadığı gibi saldırılara bahane bulmaya çalıştı. CHP, olayların DP iktidarınca tertiplendiğini söylerken DP İçişleri Bakanı Namık Gedik, “Bu olayları CHP’liler çıkardı!” diyordu. DP’nin kontrolündeki gazetelerden ve radyodan da bu yönde yayın yapılıyordu. CHP, bu olaylar sonrasında Başbakan Adnan Menderes ve İçişleri Bakanı Namık Gedik hakkında Meclis soruşturması açılmasını istedi. Ancak verilen önerge DP’lilerin oylarıyla reddedildi.

DP iktidarı saldırıları önlemek, failleri cezalandırmak yerine olaylara yayın yasağı getirdi. Türkiye bu çirkin olayları BBC, Paris ve Kıbrıs radyosundan öğrenebildi.

Batı cephesinde değişen hiçbir şey yok. 1959’da CHP lideri İsmet İnönü, 64 yıl sonra 2023’te CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu taşlı saldırıya uğradı. Buna karşın dönemin iktidarları, bahaneler üreterek saldırıların sorumluluğunu muhalefete yüklediler. Oysa iktidarların görevi bahane üretmek değil, saldırıları önlemek ve saldırganları cezalandırmaktır.

Yazarın Son Yazıları

Atatürk’ün ders kitabında ‘Demokrasi ve Kadın Hakları’

“Özetle kadın, seçmek ve seçilmek hakkını elde etmelidir...

Devamını Oku
03.12.2025
Millet Mektepleri

“Türk harflerinin bütün vatandaşlara kapılarının önünde ve işlerinin başında öğretilebilmesi için daha bu sene içinde Millet Mektepleri teşkilatı yapacağız.

Devamını Oku
26.11.2025
Vahdettin nasıl kaçtı?

“17 Kasım 1922 günlü resmi bir telgrafın ilk cümlesi şu idi: ‘Vahdettin Efendi bu gece saraydan kaçmıştır.’

Devamını Oku
19.11.2025
Türkiye'de Opera ve Vals

“Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” (M. Kemal Atatürk)

Devamını Oku
05.11.2025
Cumhuriyetimiz

Dile kolay, ilan edildiğinde bazı İngiliz yetkililerin sadece iki yıl ömür biçtikleri Türkiye Cumhuriyeti 102 yaşında...

Devamını Oku
29.10.2025
Cumhuriyet’in şeker fabrikaları

“Meclis kürsüsünde bir de ‘üç beyaz’ parolası revaçtaydı...

Devamını Oku
22.10.2025
Nutuk 98 Yaşında: ‘İşte Bu Ahval ve Şerait İçinde…’

Atatürk Nutuk’u bir açılış ve kapanış döngüsüyle yapılandırır.

Devamını Oku
15.10.2025
Atatürk'e saygı duymayan teğmen: ‘Din Dilinin Türkçeleştirilmesi’

Mustafa Kemal Atatürk’e saygısı olmayanın onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Anayasasına da saygısı yoktur.

Devamını Oku
08.10.2025
Patrikhane ve Ruhban Okulu

Heybeliada Ruhban Okulu Fener Patrikhanesi’ne bağlıydı.

Devamını Oku
01.10.2025
Dil devrimini anlamak

“Gece meşguliyetimiz, bildiğin gibi dil dersleri… Gündüz de yalnız olarak aynı mesele üzerinde birkaç saat çalışıyorum.”

Devamını Oku
24.09.2025
Tek Partiden Çok Partiye: ‘Partili Cumhurbaşkanlığından Tarafsız Cumhurbaşkanlığına’

“Aramızdaki farkı bilelim. Biz, mutlakıyetten bugüne geldik. Siz ise bugünden mutlakiyete gidiyorsunuz.”

Devamını Oku
17.09.2025
Tarih Kürsüsü ve Suçluların Telaşı ‘CHP’nin Mallarına El Konulması’

Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 102 yaşına girdi.

Devamını Oku
11.09.2025
ETHEM: “İsyan ve İhanet”

“Efendiler, askerî harekâtı çapulculuktan, devlet kurup yönetmeyi, şunun bunun mâsum çocuklarını fidye dilenmek için dağlara kaldırmak haydutluğundan ibaret zanneden, şarlatanlıklarıyla, yaygaralarıyla bütün bir Türk vatanını bezdiren...

Devamını Oku
03.09.2025
Büyük Zafer'in sırrı

Tam 103 yıl önce, 26 Ağustos 1922’de, Afyon Kocatepe’de, sabah saat 05.00’te, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın işaretiyle Türk tarihinin en önemli taarruzu Büyük Taarruz başladı.

Devamını Oku
27.08.2025
Aşiret-Tarikat Sorunu

Yeni açılım sürecinde etnik ayrılıkçı siyaset ve dinci, liberal ortakları, gerçeği çarpıtmaya devam ediyorlar.

Devamını Oku
20.08.2025
Saltanat Şurası’ndan Saray Komisyonu’na

1920 yılında Sevr Antlaşması’nı kabul etmek için kurulan “saltanat şurası”nın ve uygulamak için kurulan “barış komisyonu”nun amacı vatanı, milleti değil, sarayı, (sultanı) ve hükümeti kurtarmaktı.

Devamını Oku
13.08.2025
'Doğu Sorunu' devam ediyor! 'Kürt Sorunu mu Türk sorunu mu?'

İngiliz Müsteşarı Hohler, 27 Ağustos 1919’da Londra’ya gönderdiği bir yazıda şöyle diyordu...

Devamını Oku
06.08.2025
LOZAN: Onurlu Barış

Lozan Barış Antlaşması 102 yaşında…

Devamını Oku
23.07.2025
Hedefteki Cumhuriyet

Mustafa Kemal Atatürk’e göre “Türk milleti” kavramı, sadece bir ırkın, bir etnik kimliğin, bir dinin veya mezhebin değil, Türkiye Cumhuriyeti’ne “vatandaşlık bağı ile bağlı” eşit hukuka sahip tüm yurttaşların ortak-üst-ulusal kimliğinin adıdır.

Devamını Oku
16.07.2025
Atatürk’ün aşama stratejisi ve Türk Devrimi

Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk’ta, 21 Nisan 1920 tarihinde yayınladığı, TBMM’nin 23 Nisan 1920 Cuma günü dinsel bir törenle açılacağını duyuran bildirinin, “O günün duygu ve anlayışına uyma zorunluluğundan kaynaklandığını” belirtmişti.

Devamını Oku
09.07.2025
Yaşasın laiklik

“Laiklik ilkesini savunmak için Atatürk gibi yürekli, Atatürk gibi inançlı olmak gerekir. İzinden gittiklerini söyleyenler gibi ürkek, kararsız ve inançsız değil” (Uğur Mumcu- Cumhuriyet 1 Mart 1987)

Devamını Oku
02.07.2025
Atatürk’ün dünya barışını koruma formülü

Kuzeyimizde Rusya-Ukrayna Savaşı devam ederken, güneyimizde İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları devam ediyordu ki, birden bire İsrail-İran Savaşı başladı.

Devamını Oku
25.06.2025
Sykes-Picot, Sevr, BOP ve Lozan

Şu gerçeği iyi görmek gerekir ki Sykes-Picot’tan Sevr’e, Sevr’den BOP’a, Türkiye’yi bölüp parçalamaya yönelik planların önündeki en güçlü kalkan Lozan Antlaşması’dır.

Devamını Oku
18.06.2025
Tek parti döneminde hac yasak mıydı?

1 Haziran 1927 tarihli ve Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal (Atatürk) imzalı bir Bakanlar Kurulu Kararnamesine göre “Hac mevsiminde Hicaz’a gönderilecek Hıfzıssıhha uzmanlarından Dr. Şerafeddin Bey’e siyasi pasaport verilmesi” kararlaştırılmıştı.

Devamını Oku
11.06.2025
Atatürk'ün Mirası Büyükdere Fidanlığı

Mustafa Kemal Atatürk’ün isteğiyle 1928 yılında İstanbul’da “Büyükdere Meyve Islah Enstitüsü” kuruldu...

Devamını Oku
04.06.2025
Lozan ve Kürtler

“Kürtler küçük lokmanın pek kolay yutulacağını vaktinden çok evvel anlamışlardır. Türk birliğinden ayrılmak zihniyetinde bulunanları Kürtler kendi milletlerinden addetmezler. Kürtlerin mukadderatı Türk’ün mukadderatıyla eştir. (…) TBMM Hükümeti dâhilinde Kürtlüğün ayrı bir unsur olarak telakkisini hiçbir zaman işitmek istemediğimizi arz ederiz.”

Devamını Oku
28.05.2025
1921 Anayasası ve Muhtariyet

“Vilayetler kendi başına bir devlet değildir. Amerika hükümeti müttehidesi gibi değildir. Her vilayetin haiz olduğu muhtariyet, mahalli işlere münhasırdır. O işler ki yalnız vilayeti alakadar eder. O işler o vilayetin işleridir.”

Devamını Oku
21.05.2025
Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerine saldırmak

Lozan Antlaşması’nın ve 1924 Anayasası’nın hedef alınması; tam bağımsız, üniter, laik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin hedef alınması demektir.

Devamını Oku
14.05.2025
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye yönelik saldırılar

CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye yönelik saldırılar

Devamını Oku
07.05.2025
Cumhuriyetin İlköğretim Devrimi

Cumhuriyetin İlköğretim Devrimi

Devamını Oku
30.04.2025
‘Ulusal egemenliğe dayanan yeni Türk devletinin kurulması’: TBMM’nin açılması

‘Ulusal egemenliğe dayanan yeni Türk devletinin kurulması’: TBMM’NİN AÇILMASI

Devamını Oku
23.04.2025
Atatürk yol göstermeye devam ediyor: ‘Hükümet, özgürlük ve demokrasi’

Atatürk yol göstermeye devam ediyor: ‘Hükümet, özgürlük ve demokrasi’

Devamını Oku
16.04.2025
Atatürkçü gençliğin yükselişi

Atatürkçü gençliğin yükselişi

Devamını Oku
02.04.2025
Atatürk’ün önderliğinde cumhuriyetçi direniş

ATATÜRK'ÜN ÖNDERLİĞİNDE CUMHURİYETÇİ DİRENİŞ

Devamını Oku
26.03.2025
Çanak Krizi ve ikinci Çanakkale Zaferi

Çanak Krizi ve ikinci Çanakkale Zaferi

Devamını Oku
19.03.2025
Laiklik neden gereklidir?

Laiklik neden gereklidir?

Devamını Oku
12.03.2025
Emperyalizmin 'kukla halife' projesi

Emperyalizmin 'kukla halife' projesi

Devamını Oku
05.03.2025
Kemalizm düşmanlığının asıl amacı

Kemalizm düşmanlığının asıl amacı

Devamını Oku
26.02.2025
ATATÜRK'ÜN KONUŞMASININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Atatürk’ün konuşmasının düşündürdükleri

Devamını Oku
19.02.2025
Şeyh Sait İsyanı

Şeyh Sait İsyanı

Devamını Oku
12.02.2025