Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Değişime izin yok
Ülkemizde ilk kez denenen ikinci tur seçiminde de oyların çoğunluğu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çıktı. Oylarını Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verenler, özel nedenlerini nasıl açıklarlarsa açıklasınlar, sonuç olarak “Değişime izin yok” dediler. Bundan sonra yaşayacaklarından yakınmaya kalkıştıklarında öncelikle “Kendim ettim kendim buldum” gerçeğinde içlerinden de olsa geçirmek zorunda olmalılar.
Demokrasiyi tadına varamamış olmak boyutunda da olsa algılayacak noktaya gelememiş olanların, kişisel hakları, sorumluluklarının bilincine varamamış olmakta günahsız olmaları gerçeği başka, birlikte yaşamak zorunda olduklarımızın bedellerinin topumuza birden ödetiliyor olması gerçeği çok başka. En çok da ödeyecekleri bedellerden hiç ama hiç sorumlu tutulamayacak genç kuşaklarımızın başlarına örülen çoraplardan habersiz, ödemek zorunda kalacakları bedellerin katlanacak boyutları bir başka...
Bildiğimiz Fatih, eski Sulukule toprakları üzerinde yaşayan sakinlerin içinde olmam nedeniyle son birkaç yıldan kimi örneklemeleri, sıcak gündemimizle bağlantılı olarak paylaşmak gereğini duyuyorum. İlk tur seçimlerinin yapıldığı ilk günün sonunda da benzer güçlükleri yaşamıştık. Önceki akşamüstü daha sonuçların sayımının yapıldığı saatlerde Topkapı-Ulubatlı istasyonundan çıkışımı yaptığım için şansım olabileceğini ummuştum ki yine tek bir bireyin bile evi Suriçi’nde kalıyorsa sur dışından bir yol bulmak zorunda olduğu gerçeğiyle yüzleşiverdim. Artık milletvekili olan ancak henüz Meclis’te yemin etmemiş olmasını gerekçe yaparak İçişleri Bakanlığı sorumluluğunu tartışmasız hukuka aykırı bir yetkiyle sürdüren sayın Süleyman Soylu aynı talimatını verivermişti.
Sözde, araçlarla gösteri yapma yasağı getirilmişse de kuş uçurtulmayacaktı. Eve yeni girmiştim ki davul sesleri ile kutlama yapıldığı izlenimini aldığımdan cama koşturmuştum ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bayrak yapılmış bez afişi ile gösteri, kutlama yapan seçmenlerinin coşkulu, köşeyi dönerek sevinç gösterilerini başlattıklarına tanıklık ettim. Bir iki dakika geçmişti ki seçim sonuçlarını dinlemek üzere açtığım televizyondan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Üsküdar meydanından, Emniyet’ten aldığı bilgiye göre 55 bin kadar bir kalabalığa seslenişinin canlı yayınını izlemeye başladım. Sonrasını biliyorsunuz...
Benim derdim, takıntım, yaklaşık bir dört yıldır mahalleli ile birlikte çektiklerimizin çok ötesinde ülkemize dönük bedellerini paylaşmak sorunda olduğumuz, hesap sormak hakkımızın da ötesinde, sorabilmemizin zamanı ile koşullarının doğmuş olması üzerinden. Seçimler öncesi son bir hızla bitirilen iki binalık inşaatın, kültür merkezi ile jimnastik salonu sınırlı olup tamamlandığı müjdesini Fatih Belediyesi’nden gelen duyuru ile öğrenmiştik. Ancak bir iki binanın birden geceler içinde çok yoğun seçim kampanyalarına ayrılmış olduğunu, boşaltılan yükler, kapatılan geçiş yolu üzerinden algılayabiliyorduk. Seçim geceleri ile besbelli bölgenin güvenliğinden sorumlu çalışan Fatih Belediyesi ile ilişkilendirilmiş polis ekiplerinin hareket noktaları olarak kullanılıyorlardı.
Erdoğan liderliğindeki iktidar kazandığına göre, bugünlere kadar saklanmış gerçeklerin verdileriyle, ülkemiz insanlarının tümü için geçerli bedellerinin açıklanmasını istemek vatandaşlık hakkımız değil mi? Çoğunluğu yabancı uyruklu göçmenlerin ev alarak kazandıkları vatandaşlık hakları ile ilişkili oy kullandıklarına göre, açıklamanın zamanı geldi de geçmedi mi? TOKİ evleri ile söz konusu inşaatları ilgilendiren alt tarafı gözle gördüğümüz bir çukur vardı. Bölgenin yıkılan binalarının enkazları üzerinden kolayca kapatılabilecek bu çukur için, sözünü ettiğim yıllar içinde her hafta ortalama iki kez en az 50-70 kamyon ile sıvı betonla doldurma gibi bir çözüm seçilmişti.
Önce Spor Toto’nun kaynakları kullanılmış, tükenmiş olmalı ki sonrasında inşaatın sürdürülmesi sorumluluğu Erdoğan’a bağlı bakanlığa verilmişti. Bilinen en ünlü betoncunun firması işin başındaydı. Bu köşeden çok sormuş hiç yanıt alamamıştım. Şimdi ne yapıldığını da bildiğimize göre, maliyeti üzerinden bir açıklamanın zorunluluğu olmaz mı? Benim ki de laf, soru mu? Çok minicik bir tesis ancak dudak uçuklattığı apaçık ağır bedellerle, yandaşların beslendiği çok tipik bir vurgun, yağma, haksız kazanç izlenimi çok yüksek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim başarısının kutlandığı ilk günlerdeyiz. Hemen ardından yüz yüze kaldığımız acı gerçeklerimiz ile yüzleşilecek. Kuşkusuz hukuksuzluğu çok tartışmalı izlenmiş yollar bir yana, bundan sonra yapacakları, yapmayı sürdüreceği yürüyüşlerinde “Kendi yarattığı enkazı devraldı” gerçekleri ile de yüz yüze kalmayacak mı?...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'