2024 yılının 1 Ekim gününden 2025’in 1 Ekim gününe kadar geçen tam bir yılda Türkiye’de siyasette büyük bir kasırga yaşandı ve zemini sağlam olmayanlar 180 derece savruldu.
Bahçeli’nin TBMM’nin açılışında daha önce kapatılmasını istediği DEM Parti sıralarına gidip partinin eşbaşkanlarıyla el sıkışması, siyaset sahnesini allak bullak etmişti.
Ardından Öcalan’a yaptığı ünlü çağrı geldi. PKK’nin 30 kalaşnikofu yakarak silah bıraktığı yalanına halk inandırılmaya çalışılırken Meclis’te kurulan komisyonla ikinci açılım süreci resmen başladı. Terörist başı Öcalan’a “kurucu önder” ve “baş müzakereci” denen komisyonda bugünlerde İmralı’ya gidilmesi konuşuluyor!
Bahçeli’nin bu afallatan dönüşümünün arka planı neydi? Suriye’nin parçalı bir yapıya bölünmesinden sonra, emperyalizmin kuklası olarak cihatçı terörist Colani’nin devlet başkanı ilan edilmesiyle birlikte, ABD/İsrail çıkarları doğrultusundaki gelişmelerin bir sonucuydu. PKK’nin kendisini feshettiğini duyurup YPG’yi devletçik haline getirmek, emperyalizmin talebiydi.
‘BAŞKAN YAPTIRMAYACAĞIZ’DAN AYAKTA ALKIŞLAMAYA!
Hatırlanacağı gibi ilk açılım süreci, Selahattin Demirtaş’ın Erdoğan’a söylediği “Seni başkan yaptırmayacağız!” çıkışıyla dağılmıştı. Geçen yıl Bahçeli’nin Meclis’teki DEM sıralarına gidip tokalaşmasıyla başlayan ikinci açılım süreci ise emperyalizme göbekten bağlı sözde “sosyalistlerin” bu yıl Erdoğan Meclis kürsüsüne gelirken ayağa kalkmalarıyla devam ediyor! Erdoğan’ın “Türk-Kürt-Arap” vurgusunu defalarca yinelediği konuşması sırasında, süreç konusunda Bahçeli ile DEM Parti’ye de teşekkür etmesi ve sonrasında yanlarına kadar gidip ellerini sıkması, belli ki AKP-MHP-DEM işbirliğiyle ilerleyen yeni dönemin habercisi. Gelişmelere bakılırsa, önümüzdeki dönemde anayasa değişiklikleri için baskı artacak.
Bu arada DEM milletvekili Sırrı Sakık’ın TBMM açılışında yüzünde gülümsemeyle Bahçeli ile el sıkıştığını da belirtelim! Sakık, BDP’den Ağrı Belediye başkanı olduğu dönemde Nevruz sırasında batıda “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyenlere, “Generali olsanız ne yazar, it sürüleri!” diyen biri...
Ayrıca Bahçeli, 2013’te ilk açılım süreci döneminde Meclis’te Öcalan için “idam ipi” fırlattığında, BDP Muş Milletvekili Sakık sosyal medyadan açıklama yaparak “Elinde iple dolaşıp Öcalan’ı as diyen Bahçeli, sen bu saatten sonra assan assan sayın Öcalan’ın paltosunu vestiyere asarsın” demişti. Savrulmanın bu kadarına yorum yapmak bile zor!
CHP’DEKİ SAVRULMA DA AZ BUZ DEĞİL
Geçen yıl 1 Ekim’de Erdoğan TBMM Genel Kurulu’na girince ilk defa grup olarak ayağa kalkılması için milletvekillerine talimat veren CHP, bu yıl Erdoğan Meclis’teyken salona girmedi.
Özgür Özel, CHP’nin tavrındaki bu değişimi, “Geçen sene makamına saygı duyduğumuz için cumhurbaşkanını ayakta karşıladık. Cumhurbaşkanı nasıl karşılanması gerekirse öyle karşıladık. Bir yılda saygı duymamız gereken ne yaptı? Aksine saygı duymamamız gereken şeyler yaptı. Görevini anayasal sınırlar içinde yapsa kendisini elbette yine dinlerdik” diyerek açıkladı.
O zaman sormalı. Erdoğan 1 Ekim 2024 öncesinde saygı duyulacak ne yapmıştı? AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı olarak 24 yıldır halkın canına okumamış mıydı, anayasayı defalarca çiğnememiş miydi, muhalif olan herkesi baskıyla canından bezdirmemiş miydi?
Erdoğan’a 2023 yerel seçim yenilgisi sonrasında ihtiyacı olan meşruiyeti kazandıran “yumuşama/ normalleşme” politikası yanlıştı. Zulüm 19 Mart sonrasında doğrudan CHP’ye yönelince parti yönetimi 180 derece savruldu.
Oysa muhaliflere 24 yıldır zulmeden, emekçiyi açlığa mahkûm eden, kamusal birikimi parsel parsel satan, laikliği sürekli çiğneyip tarikatların önünü açan, Cumhuriyet Devrimi’ne karşı durup gericiliği şahlandıran, ağır bir faşizm kurarak emperyalizmle işbirliği yapanların geçen yıl da saygı duyulacak hiçbir tarafı yoktu!