Türkiye’deki temel sorunun bir sınıf sorunu olduğunu görmezden gelenler, feodal kültürün ağalık, şeyhlik gibi unvanlarını sorgulamayıp halkı “maraba” diyerek sömürenler, emperyalizmin arka çıktığı tarikatlarla kucak kucağa siyaset yapanlar ve aşiret düzenini alaşağı etmek için çaba göstermeyenler, halka en büyük kötülüğü yaptı.
Bugün de varlığını sürdüren aynı kesim, Öcalan açılımı devam ederken kendisini sık sık hatırlatıyor. Örneğin PKK terör örgütünün elebaşı Abdullah Öcalan’ın yeğeni olan DEM Parti milletvekili Ömer Öcalan kaynaklı bir haber birkaç gün önce medyada paylaşıldı.
Bu milletvekili, DEM Parti’nin Şanlıurfa’daki bir toplantısında konuşurken terörist başı ile görüştüğünü ve Abdullah Öcalan’ın partinin yerel örgütlenmesini değerlendirirken şunları söylediğini anlatmış:
“Şanlıurfa’da nasıl büyüyeceksiniz, demokratik sistemi nasıl ilerleteceksiniz? Aşiretler, kanaat önderleri olmazsa bu mümkün mü?”
Ömer Öcalan, buna ek olarak da “Kürtlerin yüzyıllar boyunca aşiret yapısıyla kimliğini koruduğunu, Abdullah Öcalan’ın bu ‘aşiretlerle ellerini birbirlerine uzatmaları gerektiğini’” söylediğini de belirtmiş.
21. yüzyılda bile ortaçağı temsil eden feodal sistemin sömürülerini sürdüren, tamamen eşitsizliğe dayanan, “tarikat lideri” anlamına gelen şeyhlere “kanaat önderi” diyerek olumlayan böyle bir yapının toplumu ilerletebileceğine inanmak ve bunu topluma “demokrasi” diye yutturmak gericiliğin daniskasıdır.
HALKI ALDATAN İKİNCİ CUMHURİYETÇİLER
Öyleyse “eşit yurttaşlık” paravanının ardına gizlenip halkın gözünü boyayanlara sormak gerekir: Siz bu feodal sistemi savunurken hedefinizin “sosyalizm” olduğu yalanını yutturabileceğinize mi inanıyorsunuz?!
Ataerkil sistemin biat kültüründen beslenenlerin bir araya gelmesi doğaldır ama bunu kendilerinin “solcu” olduğunu iddia edenlerin “devrimcilik” adına yapması halkı aldatmaktır. Hiçbir sosyalist, gerici yapılara dayanmaz. Hiçbir devrimci, yoksul yurttaşları sömürenlerle iş tutmaz. Bunların hiçbirinin sol ile ilgisi yoktur. Çünkü aşiretçi sol, tam bir oksimorondur!
Topluma ilerici bir yön vaat eden herkes, derebeylerinin paryası olmayı değil, yurttaşlığı savunur.
Toprak reformunu engellemek için canhıraş bir çaba harcayan Demokrat Parti’nin devamıdır bunlar! Etnik ve dini aidiyeti ne olursa olsun herkese anayasal vatandaşlık ile yasalar önünde eşitlik öneren; marabalığın ve kulluğun üzerini çizen; aşiret reisi, ağa, tarikat önderi baskısını sona erdirme kararını ortaya koyan Cumhuriyete karşı olanlar, TBMM’deki ikinci gruptan bu yana 103 yıldır karşıdevrim tarafındadır. Bunlar iflah olmaz 2. cumhuriyetçidir!
CUMHURİYET DEVRİMİ’NE SAPLANAN EN BÜYÜK HANÇER!
2014’te Diyarbakır’da Abdullah Öcalan’ın kendi çağrısıyla toplanan “Demokratik İslam Kongresi”ne gönderdiği mesaj da arşivde yerini koruyor. Öcalan, “Mümin kardeşlerim” diye başlayan o mesajında, “çağdaş İslami ümmetin millet birliğini” anlamlı bulduğunu vurgulayarak şunları iletmişti:
“Bu asla ‘tek devlet, tek millet, tek bayrak’ zırvalamaları anlamına gelmez. Tersine ilgili ayetteki ‘Birbirinizi tanıyasınız diye sizi farklı kavimler halinde yarattık’ hükmü gereğince çoğulcu, demokratik, eşit ve özgür bir İslami ve birliğinde olan diğer kavimlerin ‘milletler birliğini’ ifade etmektedir.”
Şaşırtıcı olan Abdullah Öcalan’ın ve PKK’li destekçilerinin feodal, dinci, etnik milliyetçiliği değil, kendini solda gören bazı kesimlerin “aşiretçi, ümmetçi sol” zırvasına karşı susması!
Bu Cumhuriyet Devrimi’ne saplanan en büyük hançerdir.