İlkesiz Siyaset başlığını taşıyan ilk yazımı, muhalif kanattaki siyasetçilerin, o dönemde CHP Genel Başkanı olan Kılıçdaroğlu ve HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’ın Erbakan’ı anma töreninde ona övgüler yağdırması üzerine yazmış ve Millet İttifakı’ndaki ilkesizliği eleştirmiştim.
İkincisini 26 Şubat 2025’te CHP listesinden seçime girip milletvekili seçilen Prof. Dr. Serap Özbudun’un AKP’ye geçmesi üzerine ortaya çıkan tepki nedeniyle yazdım. Çünkü beni şaşırtan, Özbudun’un Gelecek Partisi’nden AKP’ye geçmesi değil, muhalif seçmenin onu hayallerinde koydukları yerdi.
Çünkü Gelecek Partisi, AKP döneminde başbakanlık da yapan siyasal İslamcı ve yeni Osmanlıcı Ahmet Davutoğlu’nun kurduğu bir parti. Ayrıca Özbudun, Fethullah Gülen’in ünlü Abant Platformu’nun yönetim kurulu üyelerinden biriydi! Ne ilginçtir ki Fatih Altaylı gibi, Özbudun’un Gelecek Partisi’nden istifa edince CHP’ye geçeceğini sananlar vardı.
O zaman da vurguladığım gibi, sorun tam da bu noktada: Özbudun gibilerin CHP’ye geçmesinin tepki yaratmamasında, ilkeler ve ideolojiler terk edilince partiler arasındaki geçirgenliğin fazlasıyla artmasında!
2002’DEN BERİ NİYE DESTEKLENDİ?
Şimdi de İlkesiz Siyaset başlıklı yazı serimin üçüncüsü ile karşınızdayım!
Bu kez bir başka transfer, bütün hafta ülke gündeminde en çok konuşulan konulardan biri oldu. Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu ile birlikte aynı ilden Söke, Yenipazar, Sultanhisar belediye başkanları ve Şehitkamil (Gaziantep), Altınova (Yalova), Yalvaç (Isparta), Yeşiltepe (Aksaray), Bozkurt (Kastamonu) belediyelerinin başkanları da 24. kuruluş yıldönümünde AKP’ye geçti!
Haklı olarak kamuoyunda çok büyük tepki yarattı. AKP’nin sandıkta kazanamadığı belediyeleri, üstelik de birtakım tehditlerle kendisine geçirmesi, ne demokrasiye uyar ne de siyasal etiğe! Muhalif seçmenlerin oyunu alarak seçilen belediye başkanlarının AKP’ye geçer geçmez Erdoğan’ın önünde iki büklüm olması ve ona övgüler düzmesi siyasi ahlak açısından bulundukları düzeyi ortaya koyuyor zaten. Bu noktada tartışacak bir husus yok.
Konuyu en çok tartışılan Çerçioğlu özelinde ele alırsak kendisi 2002’de CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın desteğiyle milletvekili, 2009’da Deniz Baykal’ın desteğiyle Aydın Belediye başkanı seçildi. Daha sonra da Kılıçdaroğlu tarafından desteklenerek belediye başkanlığını sürdürdü. 2023 yerel seçimlerinde Kılıçdaroğlu’nun adaylığını açıkladığı ilk belediye başkanıydı. Yaklaşık 24 yıl boyunca CHP’de politika yaptı ve bir anda “topuklayan efe”ye dönüştü!
ÜLKEYİ DİBE VURDURAN TRANSFER PİYASASI
Mine Kırıkkanat, Çerçioğlu hakkındaki gerçekleri, 2013’te başdanışmanı yaptığı kişinin 15 Temmuz darbe girişiminden sonra FETÖ’nün “belediyeler imamı” olarak tutuklandığını, Çerçioğlu ile çok sayıda bürokratın adının karıştığı yolsuzluk soruşturmalarını, 22.10.2023’te “Kutsal Yozdaşlık” başlığıyla gazetemizde yazmıştı.
Çerçioğlu’nun yıllarca yakınında yer alan gazeteci-yazar Ergün Poyraz da “Kırık Topuklu Kirli Kontes” adlı kitabında tanık olduğu olayları ve bazı kan dondurucu iddiaları anlattı.
Peki adının karıştığı olaylar ve soruşturmalar ayyuka çıkan, hayvan hakları savunucularının da yıllardır protesto ettiği bir siyasetçi, neden bunca yıl “Topuklu Efe” denilerek övüldü ve her defasında aday yapıldı? Bunu sormamız gerek.
Bu olayda sorunun temeli, ilkesiz siyasetin ülkeye egemen olmasında! Özlem Çerçioğlu da Lütfü Savaş gibi ideolojik temeli olmayan, çıkarı neredeyse oraya yanlayanlardan biriydi belli ki. Nitekim AKP’ye geçince zor durumda olduğu yazılan aile şirketi Jantsa üç gün içinde borsada 4 milyar 270 TL kazanmış.
Siyasette öyle bir manzara var ki bir bakıyorsunuz siyasal İslamcı bir partiden bir vekil CHP’ye geçiyor, alkışlarla karşılanıyor. Ertesi gün CHP’de 24 yıl siyaset yapan biri çıkıp “Alnım ak, başım dik” diyerek Cumhuriyet Devrimi’ni yıkmak için elinden geleni yapan AKP’ye giriyor.
Bu ilkesizlik ve ideolojik temelden yoksunluk, siyaseti de ülkeyi de dibe vurdurdu!