10 özgürlük yılı

10 özgürlük yılı

19.09.2017 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Şerif Mardin üzerinden “Bugünlere nasıl geldik, nasıl getirildik?” konusunda Sosyal Bilimlerin öyküsünü anlatmaya devam ediyorum.

***

Şerif Bey’le dostluğumuz 1960’lı özgürlük yıllarında, Amerika’dan döndükten sonra da sürdü:
İhsan Doğramacı, Hacettepe Tıp ve Sağlık Bilimleri Fakültesi’ni üniversite yapmak istiyordu ve bunun için Sosyal Bilimlere ihtiyacı vardı.
Prof. Nusret Fişek beni kendisiyle tanıştırdığında, Sosyal Çalışma’nın hangialanında yetiştiğimi sordu. Toplum Örgütlenmesi konusunda uzmanlaştığımı söyleyince, “Bizim Tıbbi/Psikiyatrik Sosyal Çalışma Uzmanına ihtiyacımız var” diyerek derhal kapıyı gösterdi.
Aradan bir hafta geçmişti ki, Nusret Bey, beni arayıp göreve başlamam için davet etti...
Aradan geçen zaman içinde, benim için, hem Şerif Mardin, hem Arif Payaslıoğlu, hem de Mübeccel Kıray gibi farklı hatta birbirine zıt görüşlere sahip hocaların çok iyi referanslar verdiğini söylemiş ve Doğramacı’yı ikna etmişti.

***

Tam bu sıralarda Şerif Mardin, Türkiye’deki toplumsal ve siyasal yeniliklere öncülük eden İzmir’de çok geniş kapsamlı bir araştırma için Amerika’dan önemli bir fon bulmuş ve bu projeyi gerçekleştirmek için Türk Sosyal Bilimler Derneği adı altında bir dernek kurmuştu.
Mübeccel Kıray, Nermin Abadan, Arif Payaslıoğlu, Cevat Geray, Ruşen Keleş, Çiğdem Kağıtçıbaşı, Deniz Baykal, Ergun Özbudun, Oğuz Arı gibi Siyasal Bilgiler Fakültesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin değerli hocaları hem derneğin üyeleri hem de İzmir Projesi’nin araştırmacıları arasında yer almıştı.
Projede Hacettepe’den bir tek ben vardım ve grubun en genç üyesiydim.
(İzmir Araştırması’nda yaptığım “İzmir’de Kentsel Aile” adlı çalışmamı, sonradan kitap olarak da basılan doktora tezim olarak sunmuştum. Türk Sosyal Bilimler Derneği Yayınları, Ankara, 1972, ve Türkiye Üzerine Araştırmalar, İstanbul Remzi Kitabevi, 1996)

***

Şerif Bey’le birlikte araştırma yaptığımız 1960’lar, 1961 Anayasası ile başlayan ve 12 Mart 1971 Askeri Darbesi ile sonuçlanan “TÜRKİYE’NİNEN ÖZGÜRLÜKÇÜ ON YILI” idi: (Bu konuda ayrıca yazacağım.)
Üniversitelere, yargıya ve medyaya özgürlük ve özerklik getirilmiş, Anayasa Mahkemesi kurulmuş, sendikalar grev hakkına kavuşturularak güçlendirilmiş, sol ve sağ akımlar, seçimlere getirilen “Milli Bakiye Sistemi” ile siyasete sokulmuş ve örneğin Sosyalist Türkiye İşçi Partisi, aralarında Sadun Aren’in, Behice Boran’ın, Mehmet Ali Aybar’ın da bulunduğu 15 milletvekili ile Meclis’e girmişti.
1968 Paris olayları, aynı özgürlükçü ve sol dalganın dünyaya da yayılmasına yol açmıştı.
Biz de Doğramacı ile birlikte paneller yapıyor, “Üniversitelerin, öğrencilerin de katıldığı demokrat bir yönetime” kavuşturulmalarını savunuyorduk.

***

Şerif Mardin’in öncülük ettiği İzmir Araştırması ve Türk Sosyal Bilimler Derneği, bu ortam içinde, Türkiye’deki Sosyal Bilimlerin “Davranışçı” bir yaklaşımla ele alınmasında yepyeni ve devrimci bir çığır açıyordu:
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mübeccel Kıray ve Çiğdem Kağıtçıbaşı’nın, Siyasal Bilgiler Fakültesi Şerif Mardin, Nermin Abadan, Ruşen Keleş ve Cevat Geray’ın öncülüklerinde bu yeni yaklaşımın merkezleri olarak ön plana çıkarken, Hacettepe de arkadan koşarak bu atılıma yetişmeye çalışıyordu.
Ve derken 12 Mart 1971 Askeri Darbesi geldi, bütün bu bilim merkezleri ve oluşumlar darmadağın edildi!
12 Mart’ın SBF ve ODTÜ’de yaptığı tahribat pek çok araştırmaya ve kitaba konu olduğu için burada ayrıca üzerinde durmuyorum.
Bu arada ben de güme gittim:
Birlikte “Demokratik Üniversite” savaşımı verdiğim Doğramacı, kendi paçasını kurtarmak için, 12 Mart’ın lideri Memduh Tağmaç’a, bir yüksek yargıcın ve bir ünlü medya mensubunun yanında “Emre Kongar’ın bölümünden bana geldiler ve Kürtçülük propagandası yaptılar” diye bana iftira attı ve “sevk tehirimi” kaldırarak askere alınmamı sağladı.
Esas olarak, Ankara’da üç ayrı merkezde, Şerif Mardin’in öncülük ettiği İzmir Araştırması Projesi ile hayata geçen “Davranışçı Sosyal Bilim” hareketi, daha henüz yeterince gelişemeden ve palazlanamadan, 12 Mart faşizmi ile derhal sonlandırılmış, ben de bu arada okkanın altına gitmiştim.

***

Şerif Mardin bu ortam içinde “Din ve İdeoloji” çalışmasına başlamıştı...
Arkadan Said Nursi kitabı gelecekti! 

Yazarın Son Yazıları

Açılım: Stockholm Sendromu ve şok doktrini (4)

Bu yazı Özgür Özel’in “Stockholm Sendromu” uyarısı üzerine, geçen hafta Salı günü başladığım yazıların dördüncüsü.

Devamını Oku
07.12.2025
Mezhepçilik ve tarikatçılık da demokratik rejim düşmanlığıdır!

Dün Etnikçiliğin Demokratik Rejim karşıtlığını (düşmanlığını) yazmıştım.

Devamını Oku
05.12.2025
Etnikçilik demokratik rejimi yıkar!

Etnikçilik, insanların tarih boyunca sahip oldukları Aile, Aşiret, Din, Mezhep, kimlikleri üzerine, Endüstri Devrimi’nin getirdiği “Ulusal” ya da “Milliyetçi” kimliğin, Totaliter bir anlayışla istismar edilmesinden kaynaklanan Faşist bir ideolojidir.

Devamını Oku
04.12.2025
Siyasette Stockholm Sendromu

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Kurultay konuşmasında, “Stockholm Sendromu” anımsatmasını yapmadan önce, İktidarın, “Terörsüz Türkiye” sloganı bağlamında başlattığı “Sürecin” bütün çelişkilerini vurgulayan bir konuşma yapmış.

Devamını Oku
02.12.2025
Darağacı edebiyatı ve terör gölgesinde yeni yargı paketi

25 Kasım 2025 tarihinde MHP lideri Devlet Bahçeli TBMM Meclis Grubu konuşmasında şöyle demiş...

Devamını Oku
30.11.2025
Faşistliğin dini mezhebi ırkı milliyeti yoktur

Faşizm ve Faşistlik, gerek Rejim gerek Kişilik yapısı olarak Demokrasi ve Demokratlık karşıtlığıdır.

Devamını Oku
28.11.2025
İki hukuk profesörü konuşurken...

“Anayasa”, “Hukuk” ve “Yargı” bir devletin omurgasıdır..

Devamını Oku
27.11.2025
CHP’nin savunması için Okkam’ın usturası!

“Okkam’ın Usturası” bir önermedir:

Devamını Oku
25.11.2025
Çıldırtan çelişki!

Emperyalizmle işbirliği yapan İktidar: “Barış” sloganı ile halkı aldatarak...

Devamını Oku
23.11.2025
CHP, kendisini ve demokrasiyi etnikçiliğe kurban edemez!

Emperyalizm ve İktidar ittifakı, hem dıştan hem içten son derece güçlü bir biçimde çeşitli baskılar uygulayarak, Türkiye’yi, “Ortadoğu Bataklığında” parçalanarak boğulacağı bir “Sürece” sürüklüyor!

Devamını Oku
21.11.2025
'Kişiye özel rejim' önerisinin çıkmazı

Devlet Bahçeli aynı anda üç öneride bulundu...

Devamını Oku
20.11.2025
Atatürk üzerine birkaç kitap

Son zamanlarda, Atatürk’e, İstiklâl Savaşı’na ve Cumhuriyet Dönemi Tarihi’ne ilişkin saldırılar, saptırmalar ve iftiralar çok artınca, bu konulardaki gerçek tarih araştırmaları, kitapları da çoğaldı.

Devamını Oku
18.11.2025
İddianame, devlet yönetimine yansıtıldığında?...

Cuma günkü yazımı şöyle bitirmiştim...

Devamını Oku
16.11.2025
Başarılı politikacılık ve avukatlık suçlanınca?...

Lafı dolandırmaya gerek yok...

Devamını Oku
14.11.2025
İddianame, Atatürk, Haberal ve umut!

Bugünlerde, tam 10 Kasım Atatürk’ü anma törenlerinin ertesi günü açıklanan...

Devamını Oku
13.11.2025
Atatürk: İki yalan dört düşman

Dün Atatürk’ü andık; bu vesileyle, bugün, Atatürk konusundaki çok önemli iki yalana ve dört düşmana değinmek istiyorum.

Devamını Oku
11.11.2025
İkinci Silivri trajedisinde anayasa ihlalleri

“Birinci Silivri Trajedisi Dönemi”, Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanlığından ayrılma zamanı olan Haziran 2007 tarihinde başladı.

Devamını Oku
09.11.2025
İktidarın çelişik operasyonları

İktidar, “Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”ni tanımlayan Anayasa’ya Cumhuriyet rejimine aykırı ve birbirlerine ters birkaç operasyonu aynı anda yapıyor ve böylece zaten düşmekte olan seçmen desteğini iyice kaybediyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Casusluk tartışması tırmanıyor

Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ’a yapılan “Casusluk suçlaması” akıllara derhal FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirmek için “Birinci Silivri Trajedisi” bağlamında yaptığı “Casusluk” suçlamalarını ve yine FETÖ’nün “Kozmik Oda”ya girişini ve oradaki bilgilerin yurtdışına sızdırılışını anımsattı!

Devamını Oku
06.11.2025
Casusluk bahane hapis ve kayyım şahane

24 Ekim 2025 Cuma sabahı Merdan Yanardağ “Casusluk” suçlamasıyla göz altına alındı.

Devamını Oku
04.11.2025
İntihar ve çöküş (3) Anomi ve anarşi

Önce kavramları tanımlayalım: Anomi: Kuralsızlık. Anarşi: Devlet otoritesinin yokluğu.

Devamını Oku
02.11.2025
Bir iktidarın intiharı (2)

Dünkü yazıdan devam: Önce bir iktidarı intihara sürükleyen beş temel belirleyiciyi anımsayalım...

Devamını Oku
31.10.2025
Bir iktidarın intiharı (1)

Bir iktidar ne zaman çöküşe yönelir, intihar eder?

Devamını Oku
30.10.2025
Cumhuriyetin koruyucusu AYM! (mi?)

Yarın CUMHURİYET Bayramı.

Devamını Oku
28.10.2025
Abdülhamit’in ulu hakanlığı ve Yanardağ’a casusluk suçlaması

İktidar, medyayı ve yargıyı da etkisine alarak hem güncel hem de tarihsel gerçekleri saptırmaya, kendi ideolojisine uygun bir tarih ve var olmayan bir güncel dünya imgesi yaratmaya çalışıyor...

Devamını Oku
26.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti? (2) Ültimatom

Dünkü yazımda, İngiltere tarafından, Abdülhamit’in yardım isteği üzerine kendisine verilen ültimatomdan söz etmiştim.

Devamını Oku
24.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti?

Emekli Büyükelçi Süha Umar, dün Cumhuriyet’teki köşesinde, Kıbrıs seçimleri konusunda, benim görüşlerimle de aynı çizgide olmalarından memnuniyet duyduğum çözümlemelerini şu sözlerle bitirmişti...

Devamını Oku
23.10.2025
Kıbrıs seçimleri üzerinden tehdit mi?

Türkiye’de de Kıbrıs’ta da seçmenin bu İktidardan bıktığı anlaşılıyor.

Devamını Oku
21.10.2025
Faşizmle mücadelede dokuz ilke! Ne yapmalı (6)

Otoriterlikten totaliterliğe giden İktidar, yaşam biçimlerimizi de tehdit eden ve yeni cezalar oluşturan 11. Yargı Paketi’ni hazırlarken...

Devamını Oku
19.10.2025
Seçime doğru uygulama önerileri: Ne yapmalı? (5)

1) Ana stratejinin “Millet İradesi”nin gerçekleştirilmesi için, eşit, adil ve şeffaf bir seçim hedefine yönelik olduğu asla unutulmamalıdır.

Devamını Oku
17.10.2025
Boş tencere dolmalı, dayak durmalı! Ne yapmalı (4)

İnsanlık tarihi iki kavgadan oluşur: Birinci kavga ekmek kavgasıdır...

Devamını Oku
16.10.2025
Ortadoğu’daki gelişmeler bağlamında ne yapmalı? (3)

Bu yazı yazılırken Hamas ile İsrail arasında rehine takası yapılıyor ve hem Dünya’da hem Ortadoğu’da barış sesleri duyuluyordu.

Devamını Oku
14.10.2025
Ne yapmalı? (2) CHP’ye eleştiri ve destek!

Cuma günkü “Yedi Düvel’e Karşı...” başlıklı yazımda “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Cumhuriyet Rejimi’mizi iç ve dış saldırılara karşı nasıl koruyacağız?”

Devamını Oku
12.10.2025
‘Yedi düvel’e karşı nasıl direneceğiz? (1)

Önce yazımın başlığını açıklayayım: “Yedi düvel”, “bütün devletler, herkes, bütün dünya” anlamında kullanılan bir deyimdir.

Devamını Oku
10.10.2025
Nadir elementler, emperyalizm ve ‘ileri demokrasi’

Emperyalizmin araçları, dostları ve düşmanları nelerdir, kimlerdir?

Devamını Oku
09.10.2025
‘İleri demokrasi’: Yine ve yeniden

Cumhuriyet’in dünkü manşeti, CHP’nin Abant toplantısından sonra, Gökhan Günaydın’ın “Merkez parti olma kimliğimiz giderek oturuyor” demesi üzerine “CHP merkez parti oluyor” biçimindeydi.

Devamını Oku
07.10.2025
‘Meşruiyet’in iç ve dış kaynakları (5)

Bugüne kadar “Meşruiyet” kavramının iç kaynakları üzerinde durdum.

Devamını Oku
05.10.2025
Meşruiyet kaynağı olarak Anayasa Mahkemesi ve bağımsız yargı (4)

İsrail’in, Gazze’ye giden Sumud (Direniş) Filosuna karşı giriştiği “Gayri Meşru” müdahale sürerken Trump, bizim Cumhurbaşkanımıza “Meşruiyet” desteği vereceğini belirtti.

Devamını Oku
03.10.2025
Meşruiyet Gazze’de mi seçimde mi (3)

Önce “Meşruiyet” kaynağı olarak Gazze: Trump 25 Eylül’de Erdoğan ile görüştü.

Devamını Oku
02.10.2025
Meşruiyet üzerine (2) Adil ve serbest seçim

Bir iktidarın meşruiyetinin iki kaynağı vardır: Anayasa ve seçim. Meşruiyet Üzerine (1) başlıklı yazımda, Anayasa üzerinde biraz durmuştum.

Devamını Oku
30.09.2025