Bir iktidar ne zaman çöküşe yönelir, intihar eder?
Belli bir iktidarı kastetmiyorum:
Tarihin belli bir zamanında, belli bir insanlık döneminde, Tarım, Endüstri ya da Bilişim Devrimleri dönemlerinin herhangi birinde...
Dünyanın herhangi bir yerinde, herhangi bir coğrafyada...
Bir rejim, bir iktidar ne zaman kendi kendini yok eder?
***
Bu sorunun yanıtı esas olarak dört bilim ve düşünce alanında aranır ve çok net olarak görülür:
1) Dünyayı ve Evren’i, çağdaş bilimlerin bulguları bağlamında açıklamaya çalışan Felsefe...
2) Üretim biçimini ve ilişkilerini irdeleyen Ekonomi...
3) Bütün Toplumsal Bilimlerin, laboratuvarı ve anası olan Tarih...
4) Ve Bütün tarihin, bütün çağdaş bilgilerin ve deneyimlerin özetini, iktidarı odak alarak irdeleyen Siyaset Bilimi.
Elbette bu dört bilim ve düşünce alanına ek olarak:
Sosyoloji (Toplumbilim), Psikoloji, Sosyal Psikoloji, Sosyal Antropoloji gibi insan bilimleri...
Çok farklı tıp ve mühendislik alanları...
Hukuk gibi normatif alanlar da vardır.
***
Yukarıdaki dört ana bilim ve düşünce alanı bağlamında, bunların bulgularını akılda tutarak:
Sümerler’e, Eski Mısır’a, Batı ve Doğu Roma’ya (Bizans’a), Osmanlı’ya, Napolyon Bonapart’a, III. Napolyon’a, VIII. Henry’e, Cromwell’e, Bismarck’a, Hitler’e, Stalin’e, Gorbaçov’a, baktığımızda...
Neler görüyoruz?
Acaba Eski Yunan’dan günümüze kadar gelen Felsefe, Sümerlerden günümüze kadar gelen Ekonomi, Tarih ve bütün bunların süzülmüş sonuçlarını aktaran Siyaset Bilimi, bize, insanlık tarihini yaptıkları ya da düşündükleriyle etkilemiş, biçimlendirmiş olan düşünürler, devlet adamları, askerler, krallar, imparatorlar, şahlar, padişahlar, halifeler, beyler ve bunların yönettiği devletler hakkında neler söylüyor?
Özetle herhangi bir iktidar, ne zaman çöküş yoluna girer ve intihar eder?
***
Bu dört düşünce ve bilim alanının bulguları ve sonuçları çapraz biçimlerde birbirleriyle etkileşime sokulduklarında rejimlerin ve/ veya iktidarların çöküş süreçleri ve nedenleri net olarak ortaya çıkıyor:
Bunları, esas olarak hepsi “Toplumdan Kopmak” ana başlığı altında irdelenebilecek beş grup altında toplamak olanaklı görünüyor:
1) İnsani yetersizlikler:
Yöneticilerin, cehalet gibi, ihtiras gibi, açgözlülük gibi insani eksiklikleri, hatta hastalıkları.
2) Toplumsal yetersizlikler:
Kitlelerin, cehalet gibi, açlık gibi, ortak bilinçlerinin oluşmasını engelleyen özellikleri.
3) Ekonomik yetersizlikler, üretimsizlik:
Üretimin olmaması veya yetersiz oluşu, tüketimi karşılayamaması, üretimsizliğe yol açan bilgi, teknoloji eksikliği, toplumsal ve sınıfsal gelişmemişlik; bunların sonunda ortaya çıkan savunma yetersizliği.
4) Adaletsizlik:
Önce bireyler ve devlet-vatandaş arasındaki ilişkileri düzenleyen hak ve hukuk adaletinin, sonra, toplumsal adaletin yani gelir, servet ve mülkiyet adaletinin olmaması.
5) Kurumsuzluk ve kuralsızlık:
Toplumsal, ekonomik, siyasal, hukuksal kültürel, yaşamı düzenleyen kurumların ve kuralların eksikliği ve/ veya yozlaştırılması.
***
Bilim ve düşünce tarihi boyunca pek çok bilim insanı, yazar, filozof, insan toplumlarını ve bu toplumları etkileyen liderleri, iktidarları, araştırmış, irdelemiş ve insanlık tarihinin evrim çizgisini belirlemeye çalışmıştır.
Günümüzde de bunların önerilerini ve/veya bulgularını savunan, izleyen pek çok politikacı, yönetici. yazar, düşünür ve filozof vardır.
Sokrates’ten, Platon’dan İbni Rüşd’e, İbni Haldun’dan Marx’a, Toynbee’den, Samuel P. Huntington’a kadar pek çok düşünür, toplumları, toplumsal değişmeyi ve iktidar olgusunu irdelemiştir.
Ben “Toplumsal Değişme Kuramları ve Türkiye Gerçeği” adlı kitabımda, bütün bu önemli kuramları, ve bunlara yöneltilmiş olan eleştirileri anlattım.
Elbette burada yüzlerce sayfalık bir kitabı özetleyecek olanağım yok.
Ama yarın bir iktidarın kendisini ölüme yani çöküşe götüren başat intihar nedenlerini (yollarını) özetlemeye çalışacağım.